SON DAKİKA

logo

Covidsavar mucidinden Başkan Uysal'a ziyaret

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Mühendislik Fakültesi öğretim görevlisi Ahmet Korkmaz’ı, geliştirip patentini aldığı kapalı ortamda havadaki bakteri ve virüsleri yüzde 99.9 oranında yok eden cihazı dolayısıyla kutladı. Başkan Uysal, “Komşumuzu tebrik ediyorum” dedi.

Başkan Uysal kutladı


AÜ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Enerji Anabilim Dalı öğretim görevlisi Ahmet Korkmaz’ın tasarlayıp patentini aldığı havadaki bakteri ve virüsleri yok eden cihazı tanıtmak için Başkan Uysal’ı makamında ziyaret etti.

Korkmaz, mekanik havalandırma ve klima sistemlerine entegre edilen Ultraviyole-C’li Virüs ve Bakteri Eliminatör Cihazı’nın kapalı mekanlarda hapşırma, öksürme ya da konuşma sonucunda ortaya çıkan damlacıkları etkisiz hale getirilmesi için tasarlandığını söyledi. Cihazın hedefinde gözle görülemeyen, havada 6-7 saat asılı kalabilen ve 30 metre uzağa gidebilen hastalık oluşturan mikroplar ve mikroorganizmaların bulunduğunu aktaran Korkmaz, eliminatörün covid-19 virüsü üzerinde de etkili olduğunu söyledi.

Korkmaz, “Cihaz, tek sarmallı bir RNA virüsü olan covid-19 virüsünün genetik yapısını milisaniyeler içerisinde parçalayarak üreme yeteneğini ortadan kaldırıyor. RNA ve DNA yapıları tahrip olmuş mikroorganizmalar başka canlıların bünyesine girerek zarar verme potansiyellerini kaybediyor” diye konuştu. Korkmaz, cihazın Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) ve ve Sağlık Bakanlığı’nın yetkilendirdiği laboratuvarlarda yapılan testlerde kapalı alanda havadaki virüs ve bakterileri yüzde 99.9 oranında imha ettiğinin raporlandığını da sözlerine ekledi.

Başkan Uysal, cihazın toplu ulaşım araçlarından otellere geniş bir kullanım alanına sahip olabileceğini belirterek Korkmaz’ı geliştirip patentini aldığı cihaz dolayısıyla kutladı, “Komşumuzu tebrik ediyorum” dedi.  


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.03.11 21:52:34
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Başpehlivan İsmail Balaban, fotoğraf isyanını anlattı

Başpehlivan İsmail Balaban, bir hayranının fotoğraf çektirmek istemesi yüzünden yaşanan tartışmanın ardından gelen eleştirilere adeta isyan etti. Er meydanına hasta bir şekilde çıktığını ve serum almak zorunda kaldığını belirten Balaban, “’Survivor’a gitti, sonra değişti, havalandı’ tarzında yorum..

Başpehlivan İsmail Balaban, bir hayranının fotoğraf çektirmek istemesi yüzünden yaşanan tartışmanın ardından gelen eleştirilere adeta isyan etti. Er meydanına hasta bir şekilde çıktığını ve serum almak zorunda kaldığını belirten Balaban, “’Survivor’a gitti, sonra değişti, havalandı’ tarzında yorumlar yapılıyor. Kardeşim ben aynı İsmail Balaban’ım. Ben değişecek olsam er meydanlarına geri dönmezdim. Benim yerden kalkacak gücüm yok, nefes almakta zorlanıyorum, fotoğraf çektirmek istedi. Ben hastayım, nabzım çok yüksek, nefes alamıyorum. Benim derdim fotoğraf değil ki” dedi.
Muğla’nın Seydikemer ilçesinde düzenlenen yağlı güreşlerde rakibi Enes Doğan’ı yenip, başpehlivan olan İsmail Balaban, müsabakanın hemen ardından dinlenmeye çalışırken yanına gelip, kendisine sarılarak fotoğraf çektirmek isteyen bir hayranı ile tartışmıştı. Balaban ile hayranı arasındaki tartışma sosyal medyada gündem oldu. Başpehlivan İsmail Balaban da söz konusu görüntülerden sonra gelen eleştirilere memleketi Antalya’da İhlas Haber Ajansı aracılığıyla cevap verdi.

“Kendi evim ve seyircimin önünde birinci olmak için çalışmalarıma devam ediyorum”
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Konyaaltı ilçesinde bulunan spor salonunda çalışmalarına devam eden İsmail Balaban, “2023 yılında şu ana kadar 30 müsabakaya katıldım. Sezonun başından beri her zaman hedefimiz sevenlerimizi en iyi şekilde temsil etmektir. Bunu yer yer gerçekleştirdik, önemli başarılar elde ettim. Kırkpınar’da finalde kaybederek ikinci oldum. Herkesin hedefi burada birinci olmaktır, benim de hedefim birinci olmaktı. Sevenlerime şampiyonluk gururu yaşatmak istedim ama nasipte ikinci olmak varmış. Sezonumuz devam ediyor, önümüzde Elmalı güreşi var. Kendi evim ve seyircimin önünde birinci olmak için çalışmalarıma devam ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Sevenlerim için savaş veriyorum”
Yağlı güreşi, dünyanın en zor sporlarından birisi olarak tanımlayan Balaban, “Başarı ve başarısızlık, her şey sizin sorumluluğunuzda oluyor. Biz her zaman zinde ve gücümüzde olmak zorundayız. Bir müsabakada en az 5-6 rakibinizi yenmek zorundasınız. 30 dakikadan hesaplasak 3 saatlik bir enerji demek. Buna yönelik antrenmanlar yapıyoruz. Bir de güneş altında mücadele ediyoruz. Haftanın 6 günü antrenman yapıyoruz. Güne sabah saat 08.00’de başlıyorum. Sosyal hayatımız olmuyor, başarılı olmak için daha fazla fedakarlık yapmamız gerekiyor. Zirvede kalmak istiyorsanız bunu yapacaksınız. Ben de sevenlerimi mahcup etmemek adına daha fazla fedakarlık yapıyorum. Sahaya çıktığımda kendi başarımı düşünen birisi değilim. Sahaya çıktığım zamana benimle beraber sevinen birçok insan var, onları düşünerek er meydanına çıkıyorum. Sevenlerim için savaş veriyorum” cümlelerine yer verdi.

“Arabadan iner inmez fotoğraf mesaimiz başlıyor”
Sahada yaşadığı zorlukları da anlatan Başpehlivan Balaban, “Sıcağın altında güreşmek gerçekten kolay bir şey değil. Nabzın 200’leri geçtiği zamanlar oluyor. O an sağlıklı düşünmek zorlaşıyor. Sahanın içinde olduğu kadar sahanın dışında da zorluklar yaşıyoruz. İnsanlar beni seviyor, saygı duyuyor, hepsine çok teşekkür ediyorum. Fotoğraf çektirip sohbet etmek istiyorlar. Ben de elimden geldiği kadar onlara vakit ayırarak kırmamaya çalışıyorum. Başarılı olamadığımız zaman eleştiri alıyoruz. Bir yandan seyirciler sizinle fotoğraf çektirmek istiyor, her birine en az 1 dakika zaman ayırsak ben en az akşama kadar bir organizasyonda 500 kişi ile fotoğraf çektiriyorum. Bu çok zor bir olay. Ben insanları kırmıyorum, keşke herkes ile fotoğraf çektirsem. Ama ben bir tane kişiyim, herkese yetişemiyorum. Sahaya girdiğim andan itibaren sevgi seli ile karşılaşıyorum. Arabadan iner inmez fotoğraf mesaimiz başlıyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Ben değişecek olsam er meydanlarına geri dönmezdim”
Seydikemer güreşlerinde başpehlivan olduğu mücadelenin hemen ardından bir hayranı ile arasında geçen fotoğraf diyaloğuna da açıklık getiren İsmail Balaban, “Biraz da beni anlayın, lütfen biraz kendiniz yerine koyun. Benim maça odaklanmam gerekirken fotoğraf çektirmeye gidiyorum. Bunu yerinde ve zamanında yapamıyoruz. Sevenlerimin olması bana gurur verir. Fotoğraf çektirmenin yeri ve zamanı var. Dün yaşanan olayda da aynı durum yaşandı. Ben sahaya geldiğim ilk dakikadan sonra fotoğraf çektirmeye başladım. Bir yandan anons yapılıyor, bizi sahaya davet ediyorlar, kıspetin paçalarını bağlamam lazım, benden fotoğraf talep ediyorlar. Sonra çektirelim diyorum, bu durumda bile alınıyorlar. İnsanlar bizi yanlış anlıyor. ’Bu Survivor’a gitti, sonra değişti, havalandı’ tarzında yorumlar yapılıyor. Kardeşim ben aynı İsmail Balaban’ım. Benim oraya gidiş amacım da ata sporumuzu daha çok kişiye sevdirmekti. Ben değişecek olsam er meydanlarına geri dönmezdim. Benim yerimde başkası olsa belki geri dönmezdi. ’İsmail Balaban bundan sonra bitti, bir daha geri dönmez’ dediler. Çok eleştiri ve yorum aldım. Ben bunlara kulak asmadım, ben nereden geldiğimi biliyorum. Ben köylü çocuğuyum. Kimse beni değiştiremez. Ben er meydanlarında sevenlerim için güreşmeye devam edeceğim. Her şeyin bir yeri zamanı vardır” açıklamasını yaptı.

"Hastayım, nabzım çok yüksek, nefes alamıyorum; benim derdim fotoğraf değil ki"
Er meydanına hasta bir şekilde çıktığını ve serum aldığını vurgulayan Balaban, “Çok kötüydüm, bir gün öncesinde Çanakkale’de ilk tura çıktım. Hasta halimle ilk turda çıkabilirdim ama ben hasta halimle güreştim. Güneşin altında üşüyordum. Ben sevenlerim için mücadele ettim. En az 500 kişi ile fotoğraf çektirdim, 500 kişi ile çektirdiğim fotoğrafı değil de bir kişi ile yaşanılan sorun konuşuldu. Ben buna üzülüyorum. İnsanların yorumunu okuduğum zaman daha çok üzülüyorum. Ben birinci oldum, yerden kalkacak gücüm yok, nefes almakta zorlanıyorum. Bir kişi gelerek fotoğraf çekinmek istediğini söyledi. Ben de bir dakika beklemesini istedim. Buna itiraz etti. Çektirmek zorunda olduğum yönünde sözler söyledi. Ben insanları kırmıyorum, yaklaşma üslubu önemlidir. Ben hastayım, nabzım çok yüksek, nefes alamıyorum; benim derdim fotoğraf değil ki. Emrivaki konuşulursa olmaz. Beni aşağıya çekmeye çalışıyorlar. Bu hakaret içerikli yorumlar hakkında gerekli hukuki sureci başlatacağız. Ben kimseye durduk yere tepki vermedim. Ben 10 yıldır İsmail Balaban’ım. Ben tuvalette bile fotoğraf çektiriyorum. Yemek yerken fotoğraf çekiniyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.29 16:55:59
Son Düzenlenme Tarihi :





Fiyat Artışları, 5, 10 ve 25 Kuruş Paraları Tarihe Gömüyor!

Sıra 50 kuruşta mı?

Türkiye, Son Dönemdeki Fiyat Artışlarıyla Birlikte Kuruşları Unutmaya Başlıyor! Sıra 50 kuruşta mı?

Türkiye'de son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve fiyat artışları, günlük alışveriş alışkanlıklarını da derinden etkilemeye devam ediyor. Halk, her gün yaptığı alışverişlerde artık sık sık 5, 10 ve 25 kuruş gibi küçük değerlerle karşılaşamıyor.

Fiyatların hızla yükseldiği dönemde, işletmeler de fiyatlandırma stratejilerini gözden geçirerek, ürün ve hizmetlerinin fiyatlarını yuvarlama eğilimine giriyorlar. 5 kuruş ve 25 kuruş gibi küçük değerlerin ekonomik anlamda önemini yitirdiği düşüncesiyle, çoğu işletme fiyatları daha kolay yönetilebilir ve müşteri için anlaşılır olması açısından 1 TL ve üzeri değerlere yuvarlamayı tercih ediyor.

Bu durumun bir sonucu olarak, market kasalarında ve diğer alışveriş noktalarında artık 5 kuruş ve 25 kuruşlarla karşılaşmak neredeyse imkansız hale gelmiş durumda. Halk, alışverişlerinde genellikle sadece 1 TL, 5 TL, 10 TL gibi büyük değerli paralarla işlem yapma alışkanlığı edinmiş durumda.

Fiyatların istikrarsızlığı ve kıymetli maden fiyatlarındaki dalgalanmaların da etkisiyle, bu küçük kuruşların günlük hayatımızda yavaş yavaş tarih olmaya doğru gittiği görülüyor.

Uzmanlar, ekonomideki dengesizliklerin düzeltilmesi ve enflasyonun kontrol altına alınmasıyla birlikte küçük kuruşların da tekrar önem kazanabileceğini belirtse de, şu an için 1 TL ve üzeri değerli paraların egemenliğinin sürdüğü bir dönemden geçiyoruz. -ABDÜLTALİP GÜNGÖR 

Kaynak : Abdültalip GÜNGÖR
Ekleme Tarihi : 2023.07.21 12:24:00
Son Düzenlenme Tarihi : 2023.07.21 12:26:20