SON DAKİKA

logo

Mahmut Selim Kaya, o ‘KAPIYI’ sakla

Konuyu fazla uzatmak istemiyorum ama sosyal medyada takip ettiğim ender kişiler arasında yeralan Mahmut Selim Kaya’nın paylaşımını aktarmadan önce sayın Kaya’ya, o el işçiliği şahaseri, Cumhriyet tarihimiz kadar eski ‘KAPIYI’ saklamasını, satmamasını rica ediyorum. Olur olur binlerce liraya restore edildikten sonra kapılarına kilit vurularak korunmaya çalışılan Ömer Paşa Camii’nin avlusunda bulunan medrese “müze” olarak değerlendirilirse, ya da kaymakamlık veya belediye 100 yıldan fazladır ayakta duran tarihi evlerden birini yaşayan bir müzeye döndürürse o zaman sergilenmek amacıyla oraya bağışlasın. Umarım o tarihi kapının, Elmalı’da yaşayan tarihi medrese ya da evden müzeye dönüştürülen bir yapıda sergilendiğini görmek için uzun süre beklemek zorunda kalınılmaz. * Erkin ÖZGÜNSÜR

öyle güzel bir kapı.
Yıllardır hayranlıkla baktığım kapı, takıldığı virane evin sahibi tarafından yıktırılması sonucu bana nasip oldu.
Yapım dönemi Cumhuriyet tarihinin ilk yılları.
Bunu üzerindeki latin harfleri ile yazılmış ‘’SELİM SIRRI’’ kabartmasından anlıyoruz.
Kapı tamamen el işçiliği ve oymaları ile göz dolduran bir kapı.
Üzerinde çiçek figürleri yaprak ve dal figürleri yanısıra iki tane aslan figürü mevcut.
Aslan figürünün biri üst göbekte.
Diğeri altta kanatlı bir aslan figürü.
Iki gündür figürleri araştırıyorum. Kanatlı aslan figürleri Yunan-Rum figürleri olarak geçiyor.
Yani kapımızın o dönemlerde Elmalı’da yaşamış Rum kökenli bir ailenin evine ait olma olasılığı çok yüksek.
Üzerindeki ‘’SELIM SIRRI’’ ise sayfamız yöneticilerinden Attila Gülenay büyüğümüzün dediğine göre bu bölgede ve Fethiye bölgesinde eşkiyalık yapmış sonrada kurtuluş savaşında düşmana karşı mücadele vererek isim yapmış birisi.
SELIM SIRRI’yı internette araştırmamda ise;
‘’Selim Sırrı Tarcan, Türkiye Millî Olimpiyat Komitesinin kurulmasına önderlik ederek Türkiye’nin Olimpiyatlar’da temsil edilmesini sağlayan beden eğitmeni, spor yöneticisi ve siyasetçi.....
Doğum tarihi ve yeri: 24 Mart 1874, Larissa, Yunanistan’’ diye çıkıyor.
Her iki ihtimal de muhtemel yani..
Bu kapı Selim Sırrı Tarcan hayranlığı ile Selim Sırrı isminin kapıya yazılıma ihtimali de muhtemel...
Kapı antika bir kapı kesinlikle değil ama tarihi ve işçilik olarak kıymeti olan bir kapı.
Ve kapıyı bana verenlerden bana rivayet edilen, kapının Elmalı eski cezaevinde bir mahkuma yaptırıldığı. Ama burası muamma.
Kapının kaybolup gitmesine, birçok Elmalı evindeki kapı ve pencereler gibi balta balyoz ile odun olmasına gönlüm razı olmadı.
Bu tür kapıları zevk sahibi olanlar üzerine damperli kırılmaz cam koyup salonlarında masa olarak da kullanıyorlar.
Bakalım ya nasip. Nasibinde ne varsa o gelir başa.
Herkese selam ve hürmet ile hayırlı akşamlar. * Mahmut Selim KAYA

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.02.20 10:18:22
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Antalya’da tefeci operasyonunda 6 kişi tutuklandı

Antalya’da Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Mali Suçlar Büro Amirliği ekipleri tarafından yapılan çalışmalarda, tefecilik şüphelisi 7 kişi yakalandı.
Antalya’da Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Mali Suçlar Büro Amirliği ekipleri tarafından yürütülen projeli çalışmalar ile yakalanan 7 kişinin; faiz ile para verdikleri kişi veya kişilerden teminat olarak taşınmaz tapusu, araç şerhi ve çek/senet aldıkları tespit edildi. Yine şüphelilerin sahibi oldukları şirket adına tescil yapıldığı, vatandaşlardan tefe karşılığı alınan menkulün gizlenmeye ve yasal gerekçe kazandırılmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Yapılan aramalarda; 1 adet ruhsatsız tabanca ve bu tabancaya ait çok sayıda fişek, çek/senet, senet fotokopileri, tapu ve suça konu ajanda ele geçirildi.
Gözaltına alınıp haklarında işlem yapılan 7 şüpheli mahkemeye sevk edilirken, 1 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, 6 şüpheli ise tutuklandı.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.27 17:47:15
Son Düzenlenme Tarihi :





Antalya’nın deprem künyesinde Hatay ve Kahramanmaraş detayı

Antalya’da antik çağlardan günümüze meydana gelen depremleri inceleyen ve önemli belgeler elde eden Uzman Tarihçi Çağrı Yılmaz, Hatay, Kahramanmaraş ve Adana bölgelerinde meydana gelen büyük depremlerin ardından Antalya’da da depremlerin yaşandığını söyledi. Yılmaz, tarih boyunca yaşanan depremlerin ardından çıkan tsunamilerde ise 3 antik kentin sular altında kaldığına dikkat çekti.
Antalya Düşünce Platformu Genel Sekreteri ve Tarihçi Çağrı Yılmaz, Antalya’da gerçekleşen depremler üzerine Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Uygarlıklar Araştırma Merkezi’nde tez çalışmasına başladı. Çalışmasında antik çağlardan günümüze çok sayıda belgeyi inceleyen Yılmaz, çok önemli deprem notları ile karşılaştı. Yılmaz çalışmalarında depremin yanı sıra depremlerin ardından Antalya’da tsunami olaylarının da meydana geldiğini ortaya çıkardı.

“Myra Antik Kenti, Simena, Aperlai antik kentlerinin tsunami sonucu denizin altında kaldığını görüyoruz”
Meydana gelen depremlerde Antalya’da büyük yıkımlar tespit ettiğini belirten Yılmaz, “Çalışmalarımda Antalya’nın deprem tarihinin çok sığ incelendiğini gördüm. Arşiv belgeleri, Antalya’yı ziyaret eden seyyahlar sadece Osmanlı arşivi değil Ermeni kaynaklarını da incelemek açısından tarihçilerin kaynaklarını araştırdığımda çok fazla deprem olduğunu gördüm. Çalışmaya antik çağlardan başladım. İlk olarak Antalya’da depremi Karain Mağarası’nda görüyoruz. Bu depremde Karain Mağarası’nda üzerine kaya parçası düşerek ölen bir kadın cesedi bulunuyor. Yine incelemelerimizde Rodos merkezli Akdeniz’de meydana gelen bir depremde Myra Antik Kenti, Simena, Aperlai antik kentlerinin tsunami sonucu denizin altında kaldığını görüyoruz” dedi.

“Antalya’nın en büyük depremi 1741 yılında Rodos merkezli olmuştur”
Bizans İmparatorluğu kaynaklarında 500’lü yıllarda Antalya’da başka bir depremle karşılaştıklarını belirten Yılmaz, “Bu depremde özellikle can kayıplarının yaşandığı açıkça yazılıyor. Günümüze yaklaştığımız zaman Kıbrıs’ta 1222 yılında gerçekleşen bir deprem yine özellikle Antalya’yı derinden etkilemiştir. Daha yakın tarihe geldiğimiz zaman 1468 yılında ufak çaplı bir deprem meydana geldiğini gördük. Bugünkü liman bölgesinde gerçekleşen büyük bir depremde Leonardo da Vinci kendi notlarında denizin yarıldığını, denizin 3 saat boyunca yok olduğunu not almıştır. Antalya’nın en büyük depremi 1741 yılında Rodos merkezli olmuştur. Bu depremde Finike bölgesinde büyük yıkım olmuştur. Bu depremin yaraları sarılmadan 1743 yılında büyük bir deprem oluyor. Depremlerin şiddeti ölçülemiyor ama 7’nin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Fransa Büyükelçiliği bunu not almıştır. Bu depremde konsolosluk yıkılarak konsolos ölmüştür” sözlerine yer verdi.

“Antalya’da 3 ve 15 senelik zaman aşımıyla büyük depremlerin gerçekleştiğini gördük”
1926 yılında yine Antalya’da büyük bir deprem meydana geldiğini belirten Yılmaz, “Bu devletin kayıtları devlet arşivimizde vardır. Depremin yıkımının büyük olduğunu yazmaktadır. Biz bu belgeleri incelerken Türkiye’nin tarihsel sismik yapısını da inceledik. İlginç bir detayla karşılaştık. Biz yakın zamanda yaşadığımız büyük Kahramanmaraş depremine bir de tarihsel açıdan bakmak istedik. Araştırmamızda bu bölgede meydana gelen 3 büyük depremin ardından Antalya’da 3 ve 15 senelik zaman aşımıyla büyük Antalya depremlerinin gerçekleştiğini gördük. Örnek olarak 526 yılında meydana gelen Hatay depreminden 17 yıl sonra Antalya’da büyük bir deprem meydana geliyor. 1222 yılında meydan gelen Kıbrıs depreminden 10 yıl önce Adana, Hatay bölgesinde çok büyük bir deprem var. Yakın zamanda ise bizi de korkutan 1738 yılında büyük bir Malatya, Hatay, Adana bölgesini etkileyen ciddi bir depremin 3 yıl ardından 1741 yılında Antalya’da deprem meydana geliyor. 1743 yılında gerçekleşen çok büyük bir depremle karşılaştık. Biz bunu 3 noktada tespit ettik” dedi.

“Özellikle deniz merkezli depremler Antalya’yı çok daha büyük etkileyecek”
Akdeniz Üniversitesi Coğrafya Bölümü Türkiye Coğrafyası Ana Bilim Dalı Başkanı ve Antalya Düşünce Platformu Kurucu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ertürk ise büyük depremlerin ardından Antalya’da yaşanan tsunami gerçeğini anlattı. Antalya’da gerçekleşen depremlerin daha çok deniz merkezli olduğuna dikkat çeken Ertürk, şöyle konuştu:
"Güneybatı Helen Yayı üzerinde meydana gelen depremlerin Antalya’yı etkilediği gördük. Antik dönemdeki depremlere baktığımız zaman ise özellikle bir takım antik şehirlerin depremlerde değil sonrasında meydana gelen tsunamiden etkilendiğini gördük. Antalya için karasal depremleri sayabiliriz ama özellikle deniz merkezli depremler Antalya’yı çok daha büyük etkileyecek. Tsunaminin boyutunun ne kadar olacağını şu an için tahmin etmek çok zor. Nasıl bir alanda tahribat yapacak bilmek güç."

“Antalya sanıldığı gibi deprem bakımından rahat bir bölge değil”
Antalya’da ciddi bir şehirleşme olduğunu belirten Ertürk, "Bunun sonucunda var olan yapı stokumuzun elden geçirilmesi gerekir. 1999 öncesi yapılan bina stoklarının iyi araştırılması lazım. Bazı zeminlere yapılan binaların tekrar araştırılması gerekir. Bunu yapacak olan yer bilimcilere ve gerekli odalardır. Biz sadece bu bölgede meydana gelen depremlerin fotoğrafını çekiyoruz. Bu fotoğrafta depremlerin genetiğini ele alıyoruz. Biz özellikle şunu söylüyoruz; Antalya sanıldığı gibi deprem bakımından rahat bir bölge değil. Geçmişte çok büyük depremler yaşanmış. Depremin Antalya’da olabileceğimi düşünerek yaşamalı ve önlem almalıyız" ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.09 13:13:41
Son Düzenlenme Tarihi :