Muratpaşa Belediye Başkanlığınca Üçgen Mahallesi Sokullu Caddesi SGK İl Müdürlüğü giriş kapısı kaldırım üzerinde bulunan 1 adet ATM yerinin, ihale şartnamesi esasları doğrultusunda 2886 sayılı Devlet İhale Kanununu Açık Teklif Usulü ile kiraya verilmek üzere ihaleye çıkartılmıştır.
Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan.gov.tr’de yer alan ilana göre Açık İhale Usulü ile gerçekleştirilecek olan İhale, 09.03.2021 tarihinde saat 14:00'da Muratpaşa Belediyesi Yazı İşleri Müdürlüğü Toplantı  Salonu Antalya adresinde yapılacaktır. Detaylar için TIKLAYINIZ
Uzmandan uyarı, kapalı ortamda hava sirkülasyonunun az olması solunum sistemi hastalıklarına sebep olabiliyor
										Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Gül Trabzon hava sıcaklığının 50 dereceyi bulduğu Hatay’da depremzede vatandaşlara, kapalı ortamlarda hava sirkülasyonunun az olmasından dolayı ortaya çıkabilecek hastalıklara karşı uyarılarda bulundu.
Depremin vurduğu Hatay’da depremzede vatandaşlar, yaşamlarını çadırlarda ve konteyner kentlerde sürdürmeye devam ediyor. Hava sıcaklığının 50 dereceyi bulduğu kentte depremzede vatandaşlar, klima ve vantilatöre bağımlı yaşar hale geldi. Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Gül Trabzon, depremzede vatandaşlara sıcak havalarda yapmaları ve yapmamaları gerekenler konusunda uyarılarda bulundu.
“Sıcaklığa bağlı sağlık sorunlarını daha sık görmeye başladık”
Hatay’da yaşanan hava sıcaklığına ve güneş çarpması vakalarında artış olduğuna dikkat çeken Trabzon, “Hatay bölgesi konumu itibariyle yüksek sıcaklıkların gerçekten çok fazla yaşandığı bir yer. Son bir haftadır sıcaklıklar arttı ve biz de güneş çarpmalarını, yani sıcaklığa bağlı sağlık sorunlarını daha sık görmeye başladık. Öncelikle yüksek sıcaklıklara bağlı neler olabilir. Yüksek sıcaklıklar vücut ısısının normalize olmasını zorlaştırır. Uzun süre güneşe maruz kalmak, güneş çarpmalarına yol açabiliyor ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor” dedi.
“Çadır ve konteynerlerde ısı birikimi çok fazla, hava sirkülasyonu çok az”
Çadır ve konteynerde ortaya çıkan ısı birikiminden dolayı çoğalan mikropların kronik hastalıklara neden olabileceklerini ifade eden Trabzon, “Artan sıcaklıklar nedeniyle insanlar çok terlemeyle çok fazla su ve tuz kaybı yaşayabiliyorlar. Bu da insanlarda baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik gibi belirtilere yol açabiliyor. Tabii şimdi çadırlarda ve konteynerlarda yaşıyor buradaki halk. O nedenle de ısı birikimi çok fazla hava sirkülasyonu çok az. Biriken ısı nedeniyle hava kirliliği olabiliyor. Bu ortamlarda mikropların çoğalması artabiliyor. Kronik hastalıkların artışına sebep olabiliyor. Solunum sistemi hastalıkları, kalp damar sistemi hastalıkları bunlardan en çok görülenleri. Artan enerji nedeniyle elektrik kesintileri de çok sık yaşanmaya başladı tabii. Bu da vantilatör ya da diğer soğutucuları kullanma ihtimalini azaltıyor. Bu da doğal olarak hastaların, insanların sıcağa maruziyetini arttırıyor. Psikolojik etkilerini hiç saymıyorum zaten. Deprem bölgesindeyiz. Depremzede insanlar. Bir de bunun üzerine yüksek sıcaklık eklendi. Bunların hepsi bu insanların gerçekten sağlık sorunlarını arttırıyor” dedi.
“Duş alamıyorlarsa ıslak bezlerle vücutlarını nemlendirebilirler”
Deprem bölgesinde yaşayan vatandaşları, duş alamadıkları zamanlarda vücutlarını ıslak bezle silmeleri konusunda uyaran Trabzon, “Peki neler yapılabilir bu konuda. Su tüketimi olmazsa olmazımız. Normalde zaten insanların, tabii cinsiyetine, yaşına, aktivasyonuna göre değişebilir ama ortalama olarak iki üç litre su tüketmesi gerekiyor. Ama artan ısıyla beraber bu tüketim iki buçuk dört litreyi bulabilir. Güneşten korunmak çok önemli. Dermatologların önerdiği yüksek faktörlü güneş koruyucuları kullanmalarını, güneşe çıkarken şapka ya da gözlük kullanmalarını mutlaka öneriyoruz. Serin yerler, gölgeler tercih edilebilir. Sık duş almak, sık soğuk suyla duş almak önemli ama hakikaten deprem bölgesinde şu anda su sıkıntısı yaşanıyor. Yetkililer bu konuda bir şeyler yapabilirse halk da rahatlar. Hafif kıyafetler giymek çok önemli. Pamuklu giysiler gibi hava alan kıyafetler özellikle. Dışarı çıkmak için saat seçimi yapabilirler. Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği saat olan öğlen saatlerinde dışarıya çıkmamak mümkünse bunu, sabah ya da akşam üzeri yapmak önemli. Beslenme açısından da hafif gıdalar tercih edilmeli bol sebze ve meyve tüketebilirler” şeklinde konuştu.
                                                                                
									
									
									
									
									
								Depremin vurduğu Hatay’da depremzede vatandaşlar, yaşamlarını çadırlarda ve konteyner kentlerde sürdürmeye devam ediyor. Hava sıcaklığının 50 dereceyi bulduğu kentte depremzede vatandaşlar, klima ve vantilatöre bağımlı yaşar hale geldi. Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Gül Trabzon, depremzede vatandaşlara sıcak havalarda yapmaları ve yapmamaları gerekenler konusunda uyarılarda bulundu.
“Sıcaklığa bağlı sağlık sorunlarını daha sık görmeye başladık”
Hatay’da yaşanan hava sıcaklığına ve güneş çarpması vakalarında artış olduğuna dikkat çeken Trabzon, “Hatay bölgesi konumu itibariyle yüksek sıcaklıkların gerçekten çok fazla yaşandığı bir yer. Son bir haftadır sıcaklıklar arttı ve biz de güneş çarpmalarını, yani sıcaklığa bağlı sağlık sorunlarını daha sık görmeye başladık. Öncelikle yüksek sıcaklıklara bağlı neler olabilir. Yüksek sıcaklıklar vücut ısısının normalize olmasını zorlaştırır. Uzun süre güneşe maruz kalmak, güneş çarpmalarına yol açabiliyor ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor” dedi.
“Çadır ve konteynerlerde ısı birikimi çok fazla, hava sirkülasyonu çok az”
Çadır ve konteynerde ortaya çıkan ısı birikiminden dolayı çoğalan mikropların kronik hastalıklara neden olabileceklerini ifade eden Trabzon, “Artan sıcaklıklar nedeniyle insanlar çok terlemeyle çok fazla su ve tuz kaybı yaşayabiliyorlar. Bu da insanlarda baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik gibi belirtilere yol açabiliyor. Tabii şimdi çadırlarda ve konteynerlarda yaşıyor buradaki halk. O nedenle de ısı birikimi çok fazla hava sirkülasyonu çok az. Biriken ısı nedeniyle hava kirliliği olabiliyor. Bu ortamlarda mikropların çoğalması artabiliyor. Kronik hastalıkların artışına sebep olabiliyor. Solunum sistemi hastalıkları, kalp damar sistemi hastalıkları bunlardan en çok görülenleri. Artan enerji nedeniyle elektrik kesintileri de çok sık yaşanmaya başladı tabii. Bu da vantilatör ya da diğer soğutucuları kullanma ihtimalini azaltıyor. Bu da doğal olarak hastaların, insanların sıcağa maruziyetini arttırıyor. Psikolojik etkilerini hiç saymıyorum zaten. Deprem bölgesindeyiz. Depremzede insanlar. Bir de bunun üzerine yüksek sıcaklık eklendi. Bunların hepsi bu insanların gerçekten sağlık sorunlarını arttırıyor” dedi.
“Duş alamıyorlarsa ıslak bezlerle vücutlarını nemlendirebilirler”
Deprem bölgesinde yaşayan vatandaşları, duş alamadıkları zamanlarda vücutlarını ıslak bezle silmeleri konusunda uyaran Trabzon, “Peki neler yapılabilir bu konuda. Su tüketimi olmazsa olmazımız. Normalde zaten insanların, tabii cinsiyetine, yaşına, aktivasyonuna göre değişebilir ama ortalama olarak iki üç litre su tüketmesi gerekiyor. Ama artan ısıyla beraber bu tüketim iki buçuk dört litreyi bulabilir. Güneşten korunmak çok önemli. Dermatologların önerdiği yüksek faktörlü güneş koruyucuları kullanmalarını, güneşe çıkarken şapka ya da gözlük kullanmalarını mutlaka öneriyoruz. Serin yerler, gölgeler tercih edilebilir. Sık duş almak, sık soğuk suyla duş almak önemli ama hakikaten deprem bölgesinde şu anda su sıkıntısı yaşanıyor. Yetkililer bu konuda bir şeyler yapabilirse halk da rahatlar. Hafif kıyafetler giymek çok önemli. Pamuklu giysiler gibi hava alan kıyafetler özellikle. Dışarı çıkmak için saat seçimi yapabilirler. Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği saat olan öğlen saatlerinde dışarıya çıkmamak mümkünse bunu, sabah ya da akşam üzeri yapmak önemli. Beslenme açısından da hafif gıdalar tercih edilmeli bol sebze ve meyve tüketebilirler” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.20 16:00:28
Son Düzenlenme Tarihi :
Yaptığınız ve askıya çıkardığınız iki ayrı planda iki kere değişiklik yapılan benim arsamdan başka; KAÇ ARSA VAR ?
Karyağdı Mahallesi Kaşlılar Sokak ve komşu sokaklarda Elmalı Belediyesi tarafından yapılan 18 uygulamasında hak sahiplerinin arsaları ya da içinde evlerinin olduğu arsalarının yaklaşık yüzde 43’ü ellerinden alındı. Hak sahiplerinin yüzde 90’ından fazlası tepkili, kızgın, üzgün ve şaşkın. Çoğunun bu imar planının askıya çıktığından bile haberi yok, yüzlerce hak sahibinden sadece 22’si itiraz ediyor, onların itirazı da kabul edilmiyor.
	 Kaşlılar sokak ve çevresinde hangi gerekçe ile yüzde 43’e yakın kesinti yapıldığını anlamış değilim.
HALİL ÖZTÜRK’ÜN O KONUŞMASINDAN SONRA
 BENİMDE 18 UYGULAMASI MAĞDURLARINDAN
 OLDUĞUMU ANLAMIŞSINIZDIR
    Halil Öztürk’ün “Keşke senin yerin olduğunu bileydim. Vallahi bileydim, eğer bana imar müdürüm bu yer gazetecinin yeri deseydi, sana kanunen yapacağım ne varsa onu yapardım.  Nasıl mı ? Biz sana iyilik yapmışız, evin önündeki duvar yıkılmasın diye 15 metrekarelik yeri belediyeden tekrar satın al diye belediyeye geçirdik. Keşke geçirmeseydik, keşke senin gibi kötü niyetli insanlara bu iyilikleri yapmasaydık“ sözlerinden benimde 18 mağduru olduğumu, kredi çekerek aldığım ve içine birde yaz-kış konaklayabilmek için ev yaptığım arsamın yaklaşık yüzde 43’ünün bir başkasına verildiğini anlamışsınızdır.
	Halil Öztürk’e soruyorum: 
	* Benim arsamın yüzde 43’ünü elimden alıp, birde arsama ve evime belediyeyi yüzde 21 hisselendirmenizi sen iyilik olarak mı düşünüyorsun ?
	* Bana sözde yaptığınız bu iyilik gibi, kaç hak sahibine de arsasının TAMAMINI belediye ile hisselendirerek iyilik yaptınız ?
	* İyilik yaptığınız hak sahiplerinin bu arsaları belediyeden ucuz alma imkanı varken, bir başkasının getirilip hisselendirildiği arsa sahibi büyük bir  haksızlığa ve maddi kayba uğramış olmuyor mu ?
	Yasal olan her şey vicdanen doğru değildir.
	Her ne kadar devletimiz, “‘düzenleme alanındaki nüfusun kentsel faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan umumi hizmet alanlarının tesis edilmesi için yüzde 45 ortaklık payı adı altında kesinti yapılabilir’ dese de bu ifade 18 uygulaması yapan hiçbir belediyeye ‘sen yüzde 45 yapmak zorundasın’ anlamını taşımıyor.
	Yani Elmalı Belediyesi bu kesinti oranını yüzde 25 olarakta uygulayabilir, yüzde 35’te. Daha düşük bir oran uygulansaydı, o hak sahiplerinin yüzde 90’ı ağlamayacak, hasta olup yatağa düşmeyecek, başına vurup ben çocuklarıma şimdi hangi arsaya ev yaptıracağım diye geceleri uykusu kaçmayacaktı.
	Yeterince duyurmadınız, virüslü internet sitenizde ilan ettiyseniz ettiniz o kadar.
	14/2/2020 tarih ve 7221 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle İmar Kanunu’nun 8. maddesine eklenen 3. fıkrayla, Danıştay’ın bu içtihadı Kanun hükmü haline gelirken söz konusu ek fıkrada; 
	“İmar planları ve bu planlardaki değişikliklerin nerede askıya çıktığına dair bilgilendirme ilanı, askı süresi ile eş zamanlı olarak ilgili muhtarlıkların panosunda duyurulur. Ayrıca plan değişikliği hakkında, değişikliğe konu alanda görülebilir bir şekilde en az 2 adet tabela ile 30 gün süreyle bilgilendirme yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
	* Elmalı Belediyesi İmar Müdürlüğü sözkonusu  imar planı ve değişikliklerinin bilgilendirilmesi amacıyla  muhtarlıkların panosuna duyuruların asılmasını sağladı mı ?
	* Plan değişikliği hakkında, değişikliğe konu alanda görülebilir bir şekilde en az 2 adet tabela ile 30 gün süreyle hak sahiplerini bilgilendirdiniz mi ?
	Bugün birçok ilçe belediyesi zorunlu olmadığı halde vatandaş duysun, duymayan kalmasın, vatandaş hakkını arayabilsin, ikna olabilsin diye imar planı ya da değişikliklerinin askıya çıktığını yerel yayın organları vasıtasıyla duyururken, sizi böyle bir yola başvurmanızı engelleyen nedir ?
İKİ AYRI PLANDA İKİ KERE DEĞİŞİKLİK YAPILAN
 BENİM ARSAMDAN BAŞKA KAÇ ARSA VAR
	Benim içinde evim olan arsamla ilgili iki kez plan değişikliği yapılmış ve 2 kez askıya çıkarılmış.
	İlk planda komşu iki parselle 273/1, 273/2 ve benim arsam 273/3 parselleri düz bir çizgiyle ikiye bölünmüş.
	Sonradan gizli bir el devreye girmiş 27 Şubat 2024’teki askıda sadece benim arsam daha da içeriye çekilmiş ve bununla da yetinmeyerek binanın arka cephesinden kare mi, daire mi, dörtgen mi ne şekilde olduğu belli olmayan yamuk-yumuk 21 metrekare yeri de sizin ifadenizle güya bana ‘iyilik’ yaparak vermek üzere belediyeyi hisselendirmişsiniz.
	Yaptığınız ve askıya çıkardığınız iki ayrı planda iki kere değişiklik yapılan benim arsamdan başka kaç arsa var ?
	Eğer siz bu konuda şeffaf olsaydınız ve planlar askıya çıkmadan vatandaşın haberdar olmasını sağlasaydınız benim tavrım net olurdu ? 
	Duvarı da verin, ön cephedeki arsamı küçültebildiğiniz kadar küçültün. Ama bana arka cepheden yer veripte birde arsama belediyeyi ortak etmeyin. Beni belediye ile uğraştırmayın. 
                                                                * Erkin ÖZGÜNSÜR	

                                                                            
                                                                            
                                                                            