Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin, pandemi nedeniyle ekonomik afet yaşayan Antalya için desteklerin yetersiz olduğunu söyledi. Davut Çetin, "Turizm sezonunun çoktan başlamış olması gerektiği bugünlerde, Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin Türkiye uçuşlarına kısıtlamalara devam etmesiyle birlikte binlerce üyemiz yeni bir ekonomik afetle karşı karşıyadır. Bugüne kadar sabır ve fedakarlık istediğimiz üyelerimizden daha fazlasını beklemeye hakkımız olmadığı gibi, üyelerimizin de dayanacak gücü kalmamıştır" ifadesini kullandı.
Turizm sezonunun başlamaması nedeniyle mağduriyet yaşayan, genelgeyle kapatılan ve çok zor durumda olan şirketler için yeni bir destek paketi talep eden Davut Çetin şunları kaydetti;
Bilindiği gibi, 01.06.2021 tarihli İçişleri Bakanlığı Haziran Ayı Normalleşme Tedbirleri Genelgesi ile yeme-içme yerleri (restoran, lokanta, kafeterya, pastane) saat 21:00'e kadar, masa mesafesi ve müşteri sınırlaması koşuluyla müşteri kabul edebilmektedir. Eğlence yerleri, kafe, çay bahçesi gibi yerler, spor salonları oyun oynanmaması ve sayı sınırlaması ile açılmışlardır.
YETER ARTIK! PAZAR GÜNÜ İŞLETMELER AÇILSIN
Antalya turizmin başkentidir, kent merkezinde ve ilçelerimizde işletmelerin çoğu turizme hizmet veren, akşam saatlerinde çalışan işletmelerdir. Dolayısıyla turizm sezonunda normalleşme bekleyen işletmelerimiz için bu sınırlamalar çözüm olmamıştır. Yaz günlerinde sahillerde saat 22.00'de sokağa çıkma yasağı, açık mekanlar için saat 21:00'de kapanma normalleşme değil, kapanmanın devamı olmuştur. Pazar günü turistler dışarda ama turizme hizmet veren; tekstil, kuyum, hediyelik eşya, deri-ayakkabı, restoran-kafe vb sektörlerimiz kapalı. Pazar günleri turizm bölgelerinde kurallara uymak koşuluyla bu işletmelerimiz açılmalıdır. Turizm kentleriyle diğer kentlerin farklılıkları dikkate alınarak normalleşme kuralları gözden geçirilmeli veya bu konuda yetki il pandemi kurullarına devredilmelidir.
Artık işletmelerimizin dayanacak gücü kalmadı. Bu sezonu da kaybedemeyiz. Artık yeter diyoruz ve aşı hızlanmasını, kurallara uymak koşuluyla kısıtlamaların kaldırılmasını istiyoruz.
AFET YAŞADIK, BU DESTEKLER YETERLİ DEĞİL
2020 yılında turizmde gerçekleşen daralmayı üyelerimiz ekonomik afet olarak yaşadılar, bu nedenle o dönemde afet yardımı talep ettik. Bugüne kadar üyelerimize gerek Devletimiz tarafından kredi, kısa çalışma ödeneği, kira stopaj indirimi, KDV indirimi, vergi ve kredi yapılandırması, oda ve borsalarımız tarafından nefes kredisi gibi destekler verilmiştir. Fakat genelgelerle kapatılan ve böylece pandeminin ekonomik yükünü çeken üyelerimiz için bu desteklerin yeterli olduğunu söylememiz mümkün değildir. Ayrıca, tüzel kişi statüsündeki üyelerimiz desteklerin bir kısmından yararlanamamış, hakkaniyetsiz bir durumla karşı karşıya kalmışlardır. Bu kararları özel sektörle değerlendirerek almak gerekir.
Turizm sezonunun çoktan başlamış olması gereken bugünlerde Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin Türkiye uçuşlarına kısıtlamalara devam etmesiyle birlikte binlerce üyemiz yeni bir ekonomik afetle karşı karşıyadır. Bugüne kadar sabır ve fedakarlık istediğimiz üyelerimizden daha fazlasını beklemeye hakkımız olmadığı gibi, üyelerimizin de dayanacak gücü kalmamıştır.
OTEL İÇİNDE SERBEST, ŞEHİR İÇİNDE YASAK
Öte yandan otellerin içindeki başta hamam - SPA ve sauna gibi işletmeler hizmete açıkken, kent merkezindeki benzer işletmelerin genelgeyle kapalı olması kabul edilemez. Bu durum hem hakkaniyete hem de rekabete aykırıdır. Bir an önce şehir içindeki hamam, SPA ve sauna gibi işletmeler de hizmete açılmalıdır.
Avrupa Birliği'nin ekonomik destek paketi için 80 milyar Euro tahvil borçlanmasına gittiği şu günlerde ülke olarak bizim de daha fazla ekonomik destek için yoğun çaba içerisinde olmamız gerektiği açıktır. Bu konu medyamız tarafından açık bir tartışma konusu yapılmalı, TBMM ve Hükümet tarafından üyelerimizi tatmin edecek bir biçimde ele alınmalıdır. Türkiye ekonomisinin büyüme ve bütçe performansıyla övündüğümüz koşullarda ilave bütçe hibe desteğini 5 milyar TL'den 50 milyar TL'ye çıkarmanın mümkün olduğuna inanıyorum.
Böyle bir destek paketiyle kapalı kalmış, halen kapalı olan, sayı ve saat sınırlamalarıyla açılmış olan, turizm sezonunun başlamaması nedeniyle mağduriyet yaşayan, genelgeyle kapatılan ve çok zor durumda olan şirketlerimize hak ettikleri desteği verebiliriz.
KİRA VE ELEKTRİK GİDERLERİNİN EN AZINDAN YARISI KARŞILANSIN
Bu destek paketiyle;
1)Genelgeyle kapalı kalmış veya pandemi mağduru işletmelerin kira ve elektrik giderlerinin yarısı tutarında hibe sağlanmalıdır. Ekonomi yönetimi desteklerin gerçekten ihtiyacı olan sektör ve işletmelere verilmesi yönünde ciro kaybı, fatura karşılığı ödeme gibi araçları kullanma deneyimi kazanmıştır. Bu şekilde verilecek desteklerin bir kısmı yeniden vergi olarak kamu bütçesine dönmüş olacak, dolayısıyla bütçe yükü azalmış olacaktır.
2) İşletmelere ve aylarca 1500 TL nakdi ücret ödemesiyle idare eden çalışanlara dönük istihdam destek veya teşviki artırılmalı, kısa çalışma ödeneği devam etmelidir.
3) Geçen yıl iç turizmi teşvik amacıyla başlatılan tatil kredisi gibi teşvikler bu yıl da devam etmelidir.
4)Nefes kredisi desteğimizde kredi sicil sorunuyla karşılaşan üyelerimiz bulunmaktadır. Pandeminin neden olduğu ödeme zorlukları karşısında Sicil Affı bir an önce uygulamaya girmelidir."
TİROİD İLE İLGİLİ MERAK EDİLEN 10 SORU VE YANITI
Tiroid kanseri, diğer kanser türlerine oranla iyi seyir gösteriyor ve kadınlarda, erkeklere oranla daha sık ortaya çıkıyor. Tüm dünyada troid kanserinin görülme sıklığında ortaya çıkan %100’ün üzerinde artışa ise radyasyona maruziyet, teknolojinin günlük yaşamın içinde olması, genetik yatkınlık ve düzenli tarama yöntemleri ile çok küçük nodüllerin saptanabilmesi neden oluyor. Peki, her tiroid nodülü kanser mi? Ne zaman doktora başvurmalı ve ne sıklıkla tarama yaptırılmalı? Memorial Ataşehir/Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Çitgez, 25-20 Mayıs Tiroid Farkındalık Haftası’nda, tiroid hastalıkları ve kanserleri ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
1- Her nodül kanser midir?
Çoğunlukla görüntüleme veya fizik muayene sırasında tesadüfen saptanan tiroid nodülleri yetişkin popülasyonun yarısını etkilemektedir. Yüksek yayınlık oranına rağmen genellikle belirti vermeyen tiroid nodüllerinin yalnızca %10-15'i kötü huylu tümör olarak kendini göstermektedir. Tiroid nodüllerini değerlendirmede önemli olan iyi huylu nodüllerde hasta özelinde tedavi uygulanması ve düşük risk oluştursa da tıbbi müdahaleden fayda sağlayacak kötü huylu nodüllerin belirlenmesidir.
2- Tiroidin kanser dışı hastalıkları nelerdir?
Tiroid hastalığının iki ana tipi hipotiroidizm ve hipertiroidizmdir. Her iki duruma da tiroid bezinin çalışma şeklini etkileyen diğer hastalıklar neden olabilmektedir. Hipertiroidizm semptomları kaygı ve sinirlilik hali, hiperaktivite, uykusuzluk, yorgunluk, ısıya duyarlılık, kas güçsüzlüğü, ishal, normalden daha sık idrara çıkmak, susuzluk hissi, kaşıntı ve cinsel isteksizliktir. Hipotiroidizm belirtileri durumun ciddiyetine bağlıdır. Sorunlar genellikle birkaç yıl içinde yavaş yavaş gelişir. Yorgunluk ve kilo alımı gibi hipotiroidizm semptomları çabuk fark edilmez. Ancak metabolizma yavaşlamaya devam ettikçe daha belirgin problemler gelişebilir. Hipotiroidizm belirtileri yorgunluk, soğuğa karşı intolerans, kabızlık, kuru cilt, kilo alımı, şişmiş yüz, boğuk ses, kaba saç ve cilt, kas güçsüzlüğü, kas ağrıları, kaslarda hassasiyet ve sertlik, normalden daha şiddetli veya düzensiz olan adet döngüleri, saç dökülmesi, yavaşlamış kalp hızı, depresyon ve unutkanlığı içermektedir.
3- Tiroid nodülü nasıl fark edilir?
Tiroid nodüllerinin çoğu belirti göstermeden ortaya çıkmakta, fizik muayenede veya tesadüfen diğer görüntüleme işlemleri sırasında yakalanmaktadır. Yakındaki yapıları sıkıştıran kötü huylu veya belirti gösteren nodüller için cerrahi gerekebilir. Bu nedenle tedavinin ilaçla mı yoksa cerrahi müdahale ile mi yapılacağının belirlenmesi için ileri tetkikler istenebilir. Tiroid nodülleri için tercih edilen görüntüleme yöntemi ultrasondur ve ultrason rehberliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi tercih edilen doku örneklenmektedir. Bir santimetre ya da daha büyük nodüller, ultrasonda şüpheli görünüme sahip nodüller veya kötü huylu nodül riskini daha iyi ölçmek için hücresel analiz gerekir. Ameliyat öncesi biyopsi ve patolojik tanı, hastayı ikinci kez ameliyat riskinden kurtarmaktadır.
4- Tiroid kanseri belirtileri nelerdir?
Çoğu tiroid kanseri, hastalığın erken döneminde herhangi bir belirti veya semptoma neden olmamaktadır. Tiroid kanseri büyüdükçe boyunda ele gelen yumru, dar gömlek yakalarının çok sıkı hale geldiği hissi, artan ses kısıklığı da dahil olmak üzere sesinizdeki değişiklikler, yutma güçlüğü, boyundaki şişmiş lenf düğümleri, boğaz ve boyunda ağrı gibi semptomlara neden olabilmektedir.
5- Tiroid kanseri vücuda yayılır mı?
Tiroid kanseri bazen yakındaki lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilmektedir. Yayılan kanser hücreleri, ilk tanı konulduğunda veya tedavi sonrası takiplerde saptanabilir. Tiroid kanserlerinin büyük çoğunluğu ise hiç yayılım yapmaz.
6- Tiroid kanserinde tedavi nasıldır? Kemoterapi gerekli midir?
Tiroid nodülü küçük ve tek taraflıysa nodül bulunan kısım çıkarılırken, büyük bir tiroid nodülü varsa tüm tiroid alınmaktadır. Ameliyat sonrası kan dolaşımına katılarak var olabilecek kanser hücrelerini yok eden radyoaktif iyot tedavisi, radyoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik tedaviler gerekli hastalarda uygulanabilir. Kemoterapi, tiroid kanserini tedavi etmek için nadiren kullanılır, ancak bazen vücudun diğer bölgelerine yayılmış tiroid kanserinin agresif ve nadir görülen türünde tercih edilebilir. Kemoterapi tedavisi süreci kanserli hücreleri öldüren güçlü ilaçlar almayı içerir. Tiroid kanserini tedavi etmez, ancak semptomları kontrol etmeye yardımcı olabilir.
7- Tiroid kanseri genetik midir? Ailede tiroid tespit edilirse ne yapmak gerekir?
Dokularda oluşan kanser tipleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Medüller olmayan tiroid kanseri papiller, foliküler ve anaplastik türleri içermektedir. Tiroid kanserlerinin büyük çoğunluğu, yaklaşık %70 ila %80'i papiller tiroid kanseridir ve genellikle hastalığın agresif olmayan ve yüksek oranda tedavi edilebilir bir şeklidir. Bu vakaların çoğu seyrek olarak ortaya çıktığından veya herhangi bir belirgin genetik geçişe bağlı olmadığından, kişisel veya aile öyküsünde tekil bir papiller tiroid kanseri vakası olan birine genetik danışmanlık veya test önerilmektedir. Cowden sendromu, ailesel yani genetik olarak geçen koşullarda meydana gelmektedir. Bu nedenle ailede bir kişide tiroid kanseri varsa, erkenden teşhis etmek için diğer aile bireylerine de tiroid ultrasonu çekilmesi önerilmektedir. Papiller tiroid kanseri öyküsü bulunan yakın akrabası olan bir aileye sahip kişilerde de ultrason ile tiroid kanseri taraması yapılmalıdır. Medüller tiroid kanseri ile ilişkili olan tip 2 (MEN2) kalıtsal bir hastalıktır. Bu tip tiroid kanseri olan tüm bireyler, genetik danışmanlık için sevk edilmeli ve genetik test önerilmelidir. Bir ailede RET geninde bir mutasyon tespit edilirse, koruyucu cerrahiden (tiroidektomi) yararlanabilmeleri için diğer akrabalarda bu durumu teşhis etmek önemli olacaktır. Genel olarak, hastalar tiroid bezleri çıkarıldıktan sonra uygun ilaç tedavisi ve takip ile uzun, kaliteli ve aktif bir yaşam sürebilmektedir.
8- Tiroid kanseri diğer kanser türlerine göre daha mı az risklidir?
Tiroid kanseri olan çoğu hasta için prognoz yani hastalığın ileriki dönemde nasıl etkileneceğine dair sonuçlar mükemmeldir. Hastaların genelinde tiroid kanserinin yaşamı tehdit edici olmadığı ve tedavi edilebilir olduğu anlamına gelmektedir. Ancak küçük bir hasta grubunda hastalık ilerlemiş olabilir.
9- Tiroid hastalığının kilo ile ilişkisi var mı?
Hipotiroidizmi olan bir kişide bazal metabolik hız azaldığından, aktivitesi azalmış bir tiroid bezi genellikle bir miktar kilo alımı ile ilişkilidir. Kilo alımı, daha şiddetli hipotiroidizmi olan kişilerde fazla görülür. Bununla birlikte, hipotiroidizme bağlı bazal metabolik hızdaki azalma genellikle hipertiroidizmde görülen belirgin artıştan çok daha az dramatiktir ve tiroidin daha az aktif olması nedeniyle ağırlıkta daha küçük değişikliklere yol açmaktadır. Hipotiroid bir kişide kilo alımının nedeni de karmaşıktır ve her zaman aşırı yağ birikimi ile ilişkili değildir. Hipotiroid bireylerde kazanılan ekstra kiloların çoğu, aşırı tuz ve su birikiminden kaynaklanır. Kilo alımı nadiren hipotiroidizm ile ilişkilidir. Hipotiroidizmin mevcut tek semptomu kilo alımıysa, bunun yalnızca tiroide bağlı olması daha az olasıdır. Hipertiroidizm durumunda ise vücudun normalde olduğundan daha fazla enerji kullanması söz konusudur ve bu da kilo kaybına neden olabilmektedir.
10- Tiroid hastalığı veya kanseri gebeliği etkiler mi?
Aktif hipertiroidizmi olan kişilerin gebelik sırasında antitiroid ilaçlaı alması gerekir. Bunlar plasentaya geçtiğinden, bebeğin etkilenme olasılığı daha düşük olacak şekilde mümkün olan en düşük doz ile reçete edilmektedir. Hipertiroidizm için başka bir tedavi olan radyoaktif iyot hamilelik sırasında kullanılamaz. Eğer hipertiroidizm kontrol altında değilse, hamileliğin erken evrelerinde düşük yapma riskini artırabilir. Bu nedenle gebelik sırasında ilaç kullanmak istemeyen anne adayları, gebelik öncesinde Graves Hastalığı için radyoaktif iyot tedavisi veya ameliyat seçeneğini tercih edebilir. Antitiroid ilaçların dozu çok yüksekse, bebeğin tiroidi yetersiz hale gelebilir ve bebekte guatr gelişebilir. Bu nedenle gebe kalma planı öncesinde doktor kontrolünde ilaç kullanımı düzenlenmeli ya da bırakılmalıdır. Tedavi edilmemiş aşırı aktif tiroid bezi, gebelik için antitiroid ilaç almaktan daha büyük risk taşımaktadır. Hamilelikte yüksek tansiyon, bebeğin zayıf büyümesi ve erken doğum gibi komplikasyonlara yol açabilir. İlaç dozunun uygun olup olmadığının kontrolü için gebelikte tiroid fonksiyon testlerinin düzenli olarak yapılması gerekir.
Hipotiroidizmi de tedavi edilmediğinde gebelikte erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve solunum sıkıntısına yol açabilir. Hipotiroid anneyi tedavi etmek için tiroid hormon tedavisi kullanılır ve ilacın dozu, bireyin tiroid hormon seviyelerine bağlıdır. Gebeliğin ilk yarısında tiroid hormon düzeyleri 4 haftada bir kontrol edilmelidir. Tüm yenidoğanlar için rutin tarama ise, tiroid hormon düzeylerinin test edilmesini içerir.
Gebelikte tiroid kanseri tespit edilmesi durumunda, tümör yavaş yayılımlı olduğu için pek çok hastada ameliyat için doğum sonrası beklenebilir. Ancak kanser hızla büyüyorsa veya tiroidin dışına boyundaki lenf bezlerine yayılmışsa, ameliyat gebelik sırasında yapılabilir. Bunun için en uygun zaman, ikinci trimesterdir. Birinci ve üçüncü trimesterlarda da hastalar güvenli sonuçlarla tiroidektomi olabilse de bu zaman çerçevesi ideal değildir. Yine de agresif hastalık durumunda tedavi için önerilir. -HBR.MRK

