SON DAKİKA

logo

İyileşen Ak Kuyruklu Kartal Elmalı'da doğaya salındı

Doğada bitkin halde bulunduktan sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi’nde tedaviye alınan soyu tehlike altındaki Ak Kuyruklu Kartal, Elmalı Avlan gölü havzasında doğaya salındı. Sağlığına kavuşan kartal gökyüzüne kanat çırptı.

Türkiye’de soyu tehlike altında bir tür olan ve nadiren görülen Ak Kuyruklu Kartal, geçtiğimiz ay Antalya’nın Kemer ilçesi Beldibi Mahallesi’nde bitkin halde bulundu. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü görevlileri tarafından Antalya Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi’ne getirilen Ak Kuyruklu Kartal, tedavisinin ardından sağlığına kavuştu. Ak Kuyruklu Kartal, türünün Antalya’da en uygun yaşam alanı olan Elmalı ilçesi Avlan Gölü kenarında doğaya salındı. Doğaya salınmadan önce son ölçümleri yapılan kartalın ayağına halka takıldı. Kartalın başka şehir ya da ülkelere göç etmesi durumunda halkadaki numarasından takibi yapılabilecek. 


REHABİLİTASYONU BAŞARIYLA TAMAMLANDI

Antalya Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi Şube Müdürü Veteriner Hekim Aygül Arsun, Türkiye’de nesli tükenme tehlikesi altında bulunan bir tür olan Ak Kuyruklu Kartalı doğal ortamına kavuşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Arsun, “Bize getirildiğinde çok bitkin bir haldeydi. Orman yangınından ya da sıcak havadan etkilenmiş olabilir. 25 günlük bir tedavi uyguladık. Türüne özgü besleme, vitamin ve mineral takviyesi yaptık. Dış ve iç parazit tedavisi uyguladık. Rehabilitasyon sürecinin ardından kartalı doğal ortamına kavuşturduk” diye konuştu.


EN UYGUN YAŞAM ALANI AVLAN ÇEVRESİ

Antalya Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü İsmail Kaya, Avlan Gölü çevresinin habitat bakımından Ak Kuyruklu Kartal için en uygun yaşam alanı olduğunu söyledi. Kaya “Çevrede 3 tane daha aynı türden kartal gözlemledik” dedi. 


DENİZ VE GÖL KENARLARINDA YAŞIYOR

Ak Kuyruklu Kartal, çok iri bir kartal türüdür. Deniz ve nehir kenarlarında, büyük göl kıyılarındaki ormanlık alanlarda yuva yapar. Genellikle balık ve su kuşları ile beslenirler Akkuyruklu kartallar tek eşlidirler ve eşi ölünceye kadar eş değiştirmezler. Kuyruğu kısa ve kama şeklinde olup beyazdır. Gagası ve burun çevresi açık sarı renktedir. 



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.08.26 18:16:26
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Her pazar ’yangın’ korkusuyla uyanıyor, su dolu kovalarla nöbet tutup seslerini duyurmaya çalışıyorlar

Antalya’nın tarihi Kaleiçi’nde koruma altındaki evlerde genellikle pazar günleri çıkan yangın, mahalleliyi isyan ettirdi. Son olarak 13 gün önce yine pazar günü çıkan ve 2 kullanılmayan tarihi bina ile 1 müstakil evi küle döndüren yangın sonrası mahalleli su dolu kovalarla nöbet tutmaya başladı. M..

Antalya’nın tarihi Kaleiçi’nde koruma altındaki evlerde genellikle pazar günleri çıkan yangın, mahalleliyi isyan ettirdi. Son olarak 13 gün önce yine pazar günü çıkan ve 2 kullanılmayan tarihi bina ile 1 müstakil evi küle döndüren yangın sonrası mahalleli su dolu kovalarla nöbet tutmaya başladı. Mahalle muhtarı Halil Ay, "Pazar günü her uyandığımızda bir yangın daha olacak diye korkuyoruz. Artık kovalarla nöbet tutup sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ama bu olaya bir çare bulunmasını istiyoruz" diye konuştu.
Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Atatürk Caddesi Haşimişcan Mahallesi’nde kullanılmayan ahşap tarihi evlerde son 2 yıldır özellikle pazar günleri yangın çıkıyor. Sebebi henüz bilinmese de, mahalleli yangınları madde bağımlıları ya da evsiz kişilerin çıkardığı yönünde görüş bildiriyor. Son olarak 13 gün önce yine pazar günü 2 katlı metruk evden çıkan yangında, alevler yan binalara sıçrayıp 2 kullanılmayan tarihi bina, 1 müstakil evi küle döndürmüş, 7 katlı bir apartmanın dış cephesine de zarar vermişti.

Kovalarla nöbet tutuyorlar
Çıkan yangınlardan sonra mahalle sakinleri tedirginlik yaşamaya başladı. Sokakların dar oluşundan dolayı itfaiyenin herhangi bir gecikme ihtimaline karşı kişisel tedbir almaya başlayan mahalle sakinleri, suyla doldurdukları kovaları yanlarında hazır bulunduruyor. Metruk binaların madde bağımlıları ile evsiz kişi ya da kişilerce yakıldığını iddia eden mahalleliler, sit alanı içerisinde yer aldığı belirtilen tarihi binalar için çözüm talebinde bulundu.

"Antalya’nın göbeğindeki mahalle metruk ve yanık evlerle dolu"
Son çıkan yangınla ilgili ‘içimiz, tarihimiz yandı’ diyen mahalle muhtarı Halil Ay, "Her pazar olduğu gibi yine pazar günü yangın çıktı. Bizim isteğimiz bu insanlar zarar görmesin. Antalya’nın göbeğinde olan mahalle, şu anda metruk ve yanık evlerle dolu. Bu evler yandıktan sonra nedense hiç kimse ne arıyor, ne soruyor. Burada insanlar yaşıyor. Bu evler eğer korunuyorsa, sit alanındaysa, değer veriliyorsa gerçek anlamda korumaya alınmalı. Artık insanlar zarar görüyor. Mahallede insanlar ve turistler kaçar oldu. Vatandaşın sesinin duyulmasını istiyoruz. Her birinin bu yangında 100’er bin liralık zararı oldu" ifadelerine yer verdi.

"Önlem alınmasını rica ediyorum"
Yangına uyuşturucu madde bağımlıları ve evsiz kişilerin neden olduğunu ileri süren Ay, "Polisimiz geliyor yardımcı oluyor ama hepsinin başına bir polis bırakamayız, vatandaş da duramaz. O girdiği zaman bir şeyler içiyor ve yangın çıkıyor. Yangın başlayınca burayı terk ediyor ama mahalleli kalıyor. Herkes gider biz kalırız ama buraya bir önlem alınmasını rica ediyorum. Kendilerini bizim yerimize koysunlar. Şu anda bunun gibi 5-6 tane daha evimiz var. Pazar günü her uyandığımızda bir yangın daha olacak diye korkuyoruz. Bizim mahallemiz eski valimizin ismini almış ve şu an onun kemikleri sızlıyordur" diye konuştu.

"Kovalarla nöbet tutuyoruz ve bundan gocunmuyoruz"
Yangın tedirginliğinin vatandaşları nöbet tutmaya kadar götürdüğüne değinen Ay, "Son yangından sonra vatandaşlarımız korkudan dolayı nöbet tutar hale geldi. Daha önce de yapmıştık. Bazı sokaklarda yapmaya başladık çünkü baktık yangınlar bitmiyor, biz el atalım dedik. Biz artık kovalarla nöbet tutuyoruz ve bundan gocunmuyoruz" şeklinde konuştu.

"Her pazar aynı saatte bizim mahallemiz yanıyor"
Yangında evi zarar gören bina sakinlerinden Ayfer Beşibirlik, "Her an tedirginlik yaşıyorum. Yangın sonrası da göçme ya da çökme olayları oluyor diye korkuyoruz. Burayla ilgilenilmesi gerekiyor" dedi.
43 yıldır Haşimişcan Mahallesi’nde oturan Mehmet Ali Erdem de, 15 günde bir her pazar günü metruk evlerin yandığına dikkat çekerek, bölgedeki yanan evlerin tarihi evler olduğunu anlattı. Yangından dolayı tedirginlik yaşadıklarını belirten Erdem, "Metruk binada çıkan yangın, 7 katlı binanın 14 dairesine zarar verdi. Camları ve perdeleri kapalıydı. Eğer açık olsaydı apartman diye bir şey kalmazdı. Önlem alınsın istiyoruz" diye konuşurken, yine evi zarar gören vatandaşlardan İbrahim Tuluk ise, "İçeride bebeğim vardı. Yansak ne olacaktı. Balici, tinercilerden bıktık usandık. 2 yıldır isyan ediyorum, yetkililere durumu bildirdik ama henüz el atan olmadı. Yanan metruk yerlerin etrafını kapatmıştım, buna rağmen kırıp giriyorlar ve içeride yangın çıkartıyorlar. Her pazar aynı saatte bizim mahallemiz yanıyor. Bıktık" ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.30 12:41:07
Son Düzenlenme Tarihi :





83 yaşındaki bileyci, 50 yıllık zanaat tutkusuyla gençlere taş çıkartıyor

Antalya’da yaşayan 83 yaşındaki bileyici Yusuf amca yaklaşık 75 yıllık iş hayatının 50 yılını bıçak bileyerek geçirdi. ‘İşleyen demir paslanmaz’ sözünü kendine ilke edinen yaşlı adam küçük dükkânında hem müşterilerini ağırlıyor hem de iş aşkıyla gençlere örnek oluyor

Antalya’da yaşayan 83 yaşındaki bileyici Yusuf amca yaklaşık 75 yıllık iş hayatının 50 yılını bıçak bileyerek geçirdi. ‘İşleyen demir paslanmaz’ sözünü kendine ilke edinen yaşlı adam küçük dükkânında hem müşterilerini ağırlıyor hem de iş aşkıyla gençlere örnek oluyor.
Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bulunan “Demirciler Çarşısında” bileycilik yapan 83 yaşındaki Yusuf Zeki Sapmaz’ın hayatının neredeyse 75 yılı çalışarak geçti. Küçük dükkânının kepengini haftanın 6 günü kaldıran yaşlı adam dedesinden babasına, babasından da kendisine geçen bileycilik zanaatını hem aşkla yapıyor hem de ileri yaşına rağmen evinden dükkânına uzanan 1 saatlik yolu toplu ulaşımla aşarak gençlere taş çıkartıyor. Yusuf Zeki Sapmaz 8’li yaşlardan bu yana çeşitli işlerde çalıştığını vurgulayarak, yıllarca okulu ve işi arasında mekik dokuduğunu aktardı. Sapmaz, “Babam, dedem hatta dedemin babası da bu işlerle uğraşırdı. Daha ötesi varsa bilmiyorum. O zamanlar demircilik önemliydi, ‘kızını valiye vereceğine demirciye ver’ derlerdi. Şu anda fabrikalar bu işin üretim kısmını elimizden aldı. Tamirattan başka bir şey yapamıyoruz, o yüzden de gelirimiz daraldı. Kolay bir şey değil sıkıntı çok ama idare ediyoruz” dedi.

“Bu işi sevmesem yapamam”
50 yılını zanaata veren yaşlı adam, bir zanaatkârın işini sevmesi gerektiğini ve dikkatlice yapmasını gerektiğini vurguladı. Sapmaz, “Bu işi sevmesem yapamam, bir zanaatkâr işini sevmiyorsa kendini sakatlar, dikkatini işine vermeyen çok kişi ellini ve parmağını kestirdi. Dikkatli olmak lazım” şeklinde konuştu.

Haftanın 6 günü 1 saatlik yolu aşarak kepenk kaldırıyor
Pazar günleri hariç her gün dükkânını açtığını aktaran Sapmaz, “Pazar günleri yatıp dinleniyorum ama geri kalan günlerde hasta olmadıktan sonra geliyorum. Evden buraya tramvay ve otobüsle geliyorum. Kolay değil, arabası olanlar benim oturduğum yerden buraya 10 dakikada gelirken benim 1 saatimi alıyor. Sabah 09.30 gibi dükkânda oluyorum ve akşam 18.00 saatlerinde evime gidiyorum” dedi.

“Eser yaptığımda kendime güven duyuyorum”
Her işe sevgi katılarak yapılması gerektiğini vurgulayan yaşlı adam, “Buraya gelip ufacık bir eser yaptığımda kendime güven duyuyorum. İşte sanatın aşkı budur. Bunu bütün ve zanaatkâr için söylüyorum. Eğer usta dürüstse ve çırağına hakikatleri söyleyip onu doğru yolda tutabilirse işte en büyük mutluluk ustalıkta budur” şeklinde konuştu.

“İşleyen demir paslanmaz”
Sapmaz, gençlere ve yaşlılara da tavsiyelerde bulundu. Yaşlı adam, “Evde oturmak yerine dışarıya çıkıp bir şeylerle uğraşıp zanaattan zevk alırsan değerin artar. Ufak da olsa hareket ettiğin zaman herhangi bir yerim ağrıyor demezsin hem dinç olursan hem de kafanı dağıtırsın. Yaşlılar parklarda, ağaç altında otursunlar ki kafalarını dağıtsınlar. İleri yaşına rağmen çalışmaktan ve işinden duyduğu mutluluğu dile getiren Sapmaz, “İşleyen demir paslanmaz benim felsefem bu. Kim olursa olsun herkese tavsiyem, herkes çalışmalı ki o ekmeğin tadını alsın, kazandığı parayı müsrif olarak harcamasın, tasarruflu olsunlar. Beni yüksek görsünler diye değil yeri geldiğinde para harcasınlar. Çalışmayıp anne babadan beklemesinler. Sen çocuklarına ne vereceksin? Sen baba olduğunda o çocuklar senden istemeyecek mi, isteyecek. Tasarrufun en büyük önemi bunlar. Büyüklerimiz ‘ak akçe kara gün içindir’ derler. Bunlar hep tecrübeyle söylenmiş sözler bunu yaşamasalar söyleyemezlerdi” ifadelerini aktardı.

“Kendisi yaşam dolu bir insan”
Yaşlı adamın esnaf komşusu Ayşe Zardali ise Sapmaz’ın yaşına rağmen dinamik olmaya çalıştığını dile getirdi. “Biz bir malzeme kaldıracağımız zaman bize izin bile vermiyor. Eğer ben buraya gelmezsem ölürüm. 15-20 gün sonra hastalanırım diyor ve bunları yaparken de zevkle yapıyor. Buraya İki tramvay kullanarak geliyor. Bu yaştaki bir insanın bunları yapabilmesi çok güzel bir şey. Yusuf amca çok farklı bir insan, konuşması sohbeti çok hoşuma gider onu dinlemek beni dinlendirir sakin sakin anlatır her şeyi. Geçmişten konuşuruz sohbetlerimiz olur. Kendisi yaşam dolu bir insan” dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.05 13:57:12
Son Düzenlenme Tarihi : 2023.10.05 14:01:25