SON DAKİKA

logo

Kırtasiye malzemeleri satın alınacaktır

Kepez Belediyesi Basın Yayın Ve Halkla İlişkiler MüdürlüğÜnce Kırtasiye Malzemeleri alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir.

Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan.gov.tr’de yer alan ilana göre İhale 14.09.2021 - 10:00'da  Teomanpaşa Mahallesi Yeşilırmak Caddesi No:4 Kepez/ANTALYA adresinde yapılacaktır. * Detaylar için TIKLAYIN



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.09.06 18:13:50
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Kuraklık önce gölü, sonra flamingoları vurdu

Flamingoların en çok konakladığı göl olan Yarışlı Gölü’nü besleyen kaynak suyunun üzerine köylüler tarafından seyyar sondaj motorlarının kurulması, artan sıcaklarla birlikte kuruyan gölü tehlikeye soktu. Mayıs ayında binlerce flamingonun olduğu gölde şimdi parmakla sayılabilecek kadar az kuş barınıyor.
Flamingoların en çok bulunduğu Yarışlı Gölü ilkbahar aylarında su tutarken, sıcaklığın artmasıyla tekrar eski kurak zamanlarına döndü. Gölü besleyen su kaynaklarını inceleyen uzman ekip, su kaynağı üzerine köylüler tarafından kurulan birçok sondaj motoru tespit etti. Dünyada sadece burada yaşayan iki balık türünün olduğu bu kaynaktan su alınması hem bu canlıları tehlikeye atıyor hem de gölü besleyen su miktarının azalmasına neden oluyor.
DKMP 6. Bölge Müdürlüğü’nün sekreteryasını üstlendiği Burdur ve Antalya Gölleri Yönetim Planı Hazırlama Projesi’nde yer alan uzman ekip, gölü besleyen en önemli kaynak üzerine köylüler tarafından kurulan seyyar sondaj motorlarının kaynak içerisinde bulunan ve sadece burada yaşayan endemik balık türleri için tehlike arz ettiğini tespit etti. Ayrıca bu sondaj motorları gölde barınmaya devam eden az da olsa flamingonun yaşamlarını da tehlikeye sokuyor.
Gölü inceleyen ekipte yer alan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İskender Gülle, “Yarışlı Gölü’nün yüzölçümü yaklaşık olarak 10 ila 15 kilometre arasında değişiyor. Aslında bir zamanlar bu göl sürekli bir gölmüş ama günümüz şartlarında tam bir göl değil. Çünkü mevsimlik olarak su tutabiliyor. Biz bu tür göllere geçici göller diyoruz. Bu gölün özelliği bir kısmının tabak şeklinde olması. O nedenle bu gölleri tuzlu göl, tuzla gölleri veya pilaya gölleri olarak isimlendiriyoruz. Türkiye’de çok sayıda buna benzer göl var. Fakat Yarışlı Gölü’nün şu anda en önemli özelliği kış aylarında en fazla 20-30 santimetreye kadar su tutabiliyor olması. 20-30 santimetre su tutarsa bizim için çok iyi. Ama normalde günümüzde yağışların da azalması nedeniyle en fazla 10 santimetreye kadar su oluyor haziranın başında, o da tamamen kuruyor. Bu göl geçici göl olmasına rağmen özellikle mikroskobik canlılar açısından da son derece zengin. Böyle olduğu için de başta flamingo olmak üzere çok sayıda su kuşu için adeta bir beslenme alanına dönüşüyor. Sığ olduğu için flamingolar burayı çok fazla tercih ediyorlar. Besin kaynağı da çok fazla tabi ki, o açıdan Yarışlı Gölü’nün en önemli özelliği biyolojik olarak iyi bir kuş alanı olması” dedi.

Yarışlı Gölü yıllardır koruma altında
Yarışlı Gölü’nün hem çevredeki mermer ocaklarından hem de kaçak avcılık ve göl arazisinin tarım amacıyla kullanılmasına karşı koruma altında olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gülle, “Bu göl yıllardır korunuyor. Korumayı sadece mermer ocaklarından ibaret görürsek yanılmış olabiliriz. Onun dışında bir de özellikle Milli Parkların yapmış olduğu dolaylı koruma yöntemleri var. Kara avcılığı, su avcılığı, göl kenarlarındaki alanların işgal yerlerinin fazla artmaması şeklinde. Görsel olarak baktığımızda farklı bir manzarası var. Suyu da biraz tuzlu. Kış aylarında binde 14, yani 1 litre suda 14 gram tuza kadar yükselebilen tuz özelliği var. Suları herhangi bir tarımsal faaliyette kullanılmıyor. İçme suyu amacıyla da kullanılmıyor. Ayrıca gölün içerisinde değil ama gölün kıyılarındaki tatlı küçük su kaynaklarında dünya için endemik iki tane tatlı su balığı türümüz var. Bunların sadece bu bölgede yaşadığını söyleyebiliriz. Göl kenarlarındaki pınarlar, özellikle
görmüş olduğunuz sazlık alanlar bu balıkların yaşamı açısından son derece önemli” ifadelerini kullandı.

Yönetim planlarında artık birinci öncelik: “Su”
Çalıştay hakkında da açıklama yapan Prof. Dr. İskender Gülle, “Göllerin her beş yılda bir sulak alan yönetim planları yapılıyor. Bu yönetim planları çerçevesinde yeniden bir bilimsel, ekolojik ve çevresel değerlendirme yapılıyor. Beş yıl boyunca doğru yapılan veya eksik yapılan ya da beşinci yılın sonunda ortaya çıkan yeni durumlar neler bunları gözden geçiriyoruz. Yönetim planlarını beş senede bir revize ediyoruz. Şu anda iki gündür yapmış olduğumuz çalıştayımız bir bilimsel altlığa dayalı olarak yapıldı. Onun neticesinde bugün de bir arazi gezisi yapıyoruz. Bu arazi gezimizde durumu gözlemliyoruz. Planlarımızda hangi değişiklikleri yapabiliriz, onları gözden geçiriyoruz. Gördüğümüz kadarıyla şu anda tüm Türkiye çapında, Burdur çapında öncelikli konu su. Yani su tedariği göller için ve yönetim planları için birinci madde haline geldi. Bundan 20-30 sene önce daha ziyade kirlilik ağırlıklı bir yönetim planı yapıyorduk, artık birinci önceliğimiz su oldu” dedi.
Burdur ve Antalya Gölleri Yönetim Planı Koordinatörü Peyzaj Yüksek Mimar Seda Yıldız ise, “Burdur yöresinde Sulak Alan Yönetim Planı çalışmasını DKMP 6. Bölge Müdürlüğü adına yürütüyoruz. Göllerimizle ilgili çalıştayımız dün gerçekleşti. 2016 yılında yine göllerle ilgili Sulak Alan Yönetim Planı yapılmıştı. Şu an revizyon zamanı geldiği için yenilenebilirliğini sağlayabilmek ve biyon verebilmek için şu an tekrar Sulak Alan Yönetim Planlarımızı yeniliyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.25 20:31:42
Son Düzenlenme Tarihi :





Köpek saldırısına uğrayan 10 yaşındaki çocuk ölümden döndü

Antalya’da zinciri bahçeden sokağa kadar uzanan sahipli bir köpeğin saldırısına uğrayan 10 yaşındaki çocuk boynundan yaralandı. Dişleri şah damarına gelmediği için şanslı olan çocuğun ailesi, köpeğin daha güvenli bir noktaya alınmasını istedi.
Olay, geçtiğimiz salı akşamı saat 18.00 sırasında ..

Antalya’da zinciri bahçeden sokağa kadar uzanan sahipli bir köpeğin saldırısına uğrayan 10 yaşındaki çocuk boynundan yaralandı. Dişleri şah damarına gelmediği için şanslı olan çocuğun ailesi, köpeğin daha güvenli bir noktaya alınmasını istedi.
Olay, geçtiğimiz salı akşamı saat 18.00 sırasında Döşemealtı ilçesi Altınkale Mahallesi’nde yaşandı. 10 yaşındaki 5. sınıf öğrencisi Burak Demirkıran, okuldan geldikten sonra bisikletiyle sokağa çıktı. Demirkıran, yakındaki bir komşularının zinciri sokağa kadar uzanan melez kurt köpeğini sevmek istedi. Bu sırada köpek küçük çocuğun boynundan atladı ve ısırdı. Eliyle iterek köpeğin ağzından kurtulan Demirkıran, kanlar içinde evine geldi. Halası ve babasının haber vermesiyle gelen ambulansla Burak Demirkıran hastaneye kaldırıldı. Boynunda derin bir iz oluşan Demirkıran’a 6 dikiş atıldı. Boynunda ve parmaklarında ısırık izleri bulunan küçük çocuk, dişlerin şah damarına yaklaşmaması nedeniyle şansı olduğu belirtildi. Yargı yoluna da başvuran aile köpeğin güvenli noktaya ya da bahçe içine alınmasını istedi.

"Şah damarını ısırabilirdi"
Anne Ayşe Demirkıran, olayın geçtiğimiz salı akşamı saat 18.00 sırasında meydana geldiğini hatırlattı. Oğlunun okuldan geldikten sonra bisikletiyle dışarı çıktığını anlatan Demirkıran, “Bisiklet sürerken, komşunun köpeğini görüyor ve sevmek istiyor. Tam eğildiği sırada köpek boynundan ısırmış. Kanlar içinde kalmış ve eliyle iterek köpekten güçlükle kurtulmuş. Hemen eve gelmiş ve halası ambulansı çağırmış, ben o sırada işteydim. Hastaneye getirdik. Köpek tüm dişlerini oğlumun boynuna geçirdiği için biraz daha derin girse büyük damarı patlatabilirmiş. Şah damarı patlatsa orada ölebilirdi, çocuğum. Eve iyi gelmiş, biraz zayıf cılız bir çocuk olsaydı orada onu parçalardı köpek” diye konuştu.

"İçeriye alınsın"
Oğlunun boyuna dikişler atıldığını dile getiren Demirkıran, “Kontrollerimiz devam ediyor. Gözlemleniyor. Aşılarımız devam ediyor. Okula şuan gidemiyor. Oğlum başını hareket ettiremiyor. Çok ağrısı oluyor, yatarken biz destekliyoruz. Köpek biraz daha dişlerini geçirseymiş olay yerinde oğlum ölebilir, yada felç kalabilirmiş. Şah damarına dişler gelseydi oğlum ölebilirdi. Ama bir parmak girebilecek şekilde derinlik var. Bizim oğlumuz zarar gördü ama başka çocuk zarar görmesin. Sokak köpeği değil, sahipli. Evin kenarına bahçe duvarının dışına bağlanmış durumda. Yola kadar gelebiliyor. Küçük bir çocuk olsa ipini koparsa parçalayacak. İşten gelirken ben yolumu değiştiriyorum, korkuyorum. İçeriye alınsın yada önüne tel örgü yapılsın yada duvarın içine alınsın. Yoldan geçen insanları tehdit etmeye hakkı yok” ifadelerine yer verdi.

"Köpeklere yaklaşmak istemiyor"
Yargı yoluna da başvurduklarını belirten Ayşe Demirkıran, “Karşı tarafta, ‘Acaba taş mı attın, öyle bir köpek değil aslında, bizim torunlarımızda oynuyor’ diyorlar. Ama biz öyle bir sakin köpek görmüyoruz, ipini koparacak şekilde havlıyor. Biz de aile olarak hayvan düşmanı değiliz, biz de köpek alacağız ama bu dışarıda olmaz bahçemizin içinde olur. Burak çok korktu artık köpeklere yaklaşmak istemiyor. Gece yanında yatıyoruz, rüyalar görüyor” diye konuştu.

"Korkuyorum"
Burak Demirkıran ise okuldan geldikten sonra bisikletiyle dışarı dolaşmaya çıktığını dile getirerek, “Köpeğin yanında durdum. Bisikletimi uzağa koydum sevmek istediğimde boynuma atladı. Ağzından tutup ittim. O sırada benden kopardığı eti çiğnemekle uğraşıyordu. Bisikletimin yanına gittiğimde elim kandı. Eve gittim, ambulansla hastaneye gittim. Artık oradan geçmiyorum korkuyorum” dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.22 13:45:42
Son Düzenlenme Tarihi :