31 Haziran 2019 tarihinde Korkutelili kadınların evlerinde geleneksel yöntemlerle yaptıkları yiyecekleri daha sağlıklı ortamda yapmak ve pazar oluşturmak amacıyla kurdukları Korkuteli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (KORKOOP) kadınları, Büyükşehir Belediyesi’nin sağladığı merkezde ürettikleri Korkuteli’nin lezzetli tarhanasından, salçaya, turşudan reçele, pekmezden kurutulmuş meyveye, sirkeden nar ekşisine, bulgurdan erişteye kadar birçok ürünü kent merkezinde yer alan satış noktası ve internet sitelerinden alınan siparişlerle tüketicinin sofrasına ulaştırabiliyor. Lezzetli ve sağlıklı ürünler büyük ilgi görüyor.
Başkan Böcek’in Korkuteli ilçesi ziyaretinde ‘Üreten Kadınlar Kazanan Yarınlar Projesi’ni KORKOOP ile birlikte yürüteceklerini açıklamasıyla hayatlarının değişmeye başladığını belirten KORKOOP Başkanı Dudu Kocabaş “Muhittin Başkanım bizim elimizden tuttu. Herhangi bir sermayemiz yoktu. Bir yıl içinde biz bu aşamaya çok zor gelirdik. Sıfırdan başladık. Büyükşehir Belediyemiz elinden gelen bütün desteği sağlıyor” dedi.
Üretim yaptıkları merkezin Büyükşehir Belediyesi tarafından kiralandığını belirten Kocabaş, “Başka bir üretim yerimiz de yine Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanıyor. Burada onserve tesislerimiz kuruluyor. Seneye daha güçlü olacağız. ‘Üreten Kadınlar Kazanan Yarınlar’ projemiz Büyükşehir Belediyemizin desteğiyle büyüyor. Muhittin Başkanımızın her konuda desteğini alıyoruz. Katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
PEKİ YA ELMALILI
KADINLAR
Korkuteli’de üreten kadınlar kazanacak, ya Elmalılı üreten kadınlar ? Onlar biraraya gelemeyecek mi ? Onlarda, korkutelili kadınlar gibi satış noktalarından ürünlerini satamayacaklar mı ?
ELMALI’DA KENDİM ÜRETİYORUM, KENDİM SATIYORUM PROJESİ HAYATA GEÇEMEDİ
Elmalı’da da 2016 yılında başlatılan BAKA destekli “Kendim Üretiyorum, Kendim Satıyorum Projesi” ne yazık ki daha henüz hayata geçemedi, geçmeme ihtimali de oldukça yüksek.
Gürbüz Saltaş döneminde, Tarım ve Orman İlçe Müdürü Dilek Boğatimur tarafından hazırlanan Elmalı Kaymakamlığı’nın yanısıra Elmalı Belediyesi’nin paydaş olduğu bu projeye, 2016 yılının Nisan ayında BAKA tarafından önce 168 bin lira kaynak sağlandı. Sonradan 128 bin lira kaynakla birçok proje arasına devamına karar verilen 3 projeden biri olan sözkonusu “Kendim üretiyorum, Kendim satıyorum” adlı projede son adım nedense atılmadı.
Hanönü’nde tarihi görünüme kavuşturulmuş çok katlı bir bina “Kendim Üretiyorum, Kendim Satıyorum” proje için kiralandı. İçi de düzenlenen, hatta satış reyonları oluşturulan yer, yıllardır boş bir halde bekletiliyor ve kirası ödeniyor.
ELMALI’DA KADINLAR
KOOPERATİFLEŞMELİ
Elmalı’da da kısa süre sonra sonlanacak bu projenin hayata geçmesi ve Korkutelili hanımların olduğu gibi Elmalılı hanımlarında pekmez, höşmerim, tarhana, bulgur, peynir gibi onlarca evlerinde yaptıkları yiyecekleri bir çatı altında pazarlayabilmeleri için kooperatifleşmeleri şart.
Bu konuda kaymalığın ve belediyenin gerekli ortamı sağlaması gerekirken, iki paydaş nedense taşın altına ellerini koymaktan imtina ediyorlar ve adeta projenin sona ermesini bekliyorlar.
BAKA HAYATİ, KORKUTELİLİ KADINLARIN KURU GIDA ÜRETİMİ YAPACAĞI OKULU GEZDİ
BAKA Heyeti Korkuteli İlçesi İmrahor Mahallesi’nde yer alan 2 bin 310 metrekarelik bir alanda bulunan tek katlı eski okul binasını gezdi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen Proje Koordinatörü Güliz Yaman ve S.S. Korkuteli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (KORKOOP) Başkanı Dudu Kocabaş proje kapsamında “Kuru Gıda Üretim Tesisi” olarak faaliyete geçirilmesi planlanan alanla ilgili bilgi verdi.
ESKİ AŞEVİ ÜRETİM
TESİSİ OLACAK
Korkuteli’deki saha ziyaretinin ardından “Merkez Gıda Üretim Tesisi” olarak faaliyete geçirilmesi planlanan Kepez’deki Antalya Toptancı Hal içerisinde yer alan Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne ait eski aşevi binası da ziyaret edildi. Ziyarette Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Ar-Ge ve Yapılandırma Şube Müdür Vekili Ayten Bilgen ve Proje Koordinatörü Güliz Yaman BAKA heyetine çalışmalar hakkında bilgi verdi.
40 KADINA
İSTİHDAM SAĞLANACAK
“Üreten Kadınlar Kazanan Yarınlar” Projesi kapsamında Korkuteli’de ve Kepez’de tarhana, pekmez, salça, reçel, erişte gibi bölgeye özgü doğal gıda ürünleri üretilmek üzere iki adet imalathane; bir adet çocuk bakımevi ve fide-fidan yetiştirilmek üzere bir adet sera kurulması planlanıyor. Toplumun dezavantajlı kesimlerinin yaşam standartlarının yükseltilmesine destek olmayı amaçlayan proje kapsamında Antalya’daki 40 işsiz kadına mesleki ve teknik eğitim verilecek ve bu tesislerde istihdam olanağı sağlanacak.
50 AİLEYE
TEKNİK EĞİTİM
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından tespit edilecek sosyal yardım alan 50 aileye; fide, fidan, ilaç, gübre gibi ayni yardımlar teknik eğitimlerle beraber verilecek. Bu vatandaşlar tarafından üretilen tarımsal ürünler, proje kapsamında Korkuteli’de ve Kepez’de kurulacak olan gıda üretim tesislerinde hammadde olarak kullanılacak. Projenin Antalya’nın sosyal kalkınmasına somut katkılar sunması hedefleniyor.
Antalya'daki Çarpık Yapılaşma
Antalya, Türkiye'nin Akdeniz bölgesinde yer alan güzel bir şehirdir. Doğal güzellikleri, antik kalıntıları ve güzel plajları ile tanınır. Ne yazık ki, son yıllarda şehir plansız yapılaşma sorunuyla boğuşuyor. Bu yazımızda Antalya'daki plansız yapılaşma konusunu ve bunun şehrin geleceğine etkisini ele alacağız.
Plansız inşaat, uygun planlama, tasarım veya izinler olmadan yeni binaların veya yapıların geliştirilmesi olarak tanımlanır. Bu tür inşaatlar genellikle gelişme için imar edilmemiş alanlarda meydana gelir ve çevresel bozulma, altyapının zorlanması ve artan trafik sıkışıklığı gibi bir dizi soruna yol açabilir.
Antalya'da plansız inşaat sorunu özellikle şiddetlidir. Şehir, son birkaç on yılda nüfusta önemli bir artış yaşadı ve bunun sonucunda konut talebi hızla arttı. Geliştiriciler, uygun izinler veya gözetim olmadan yeni yapılar inşa ederek bu talepten yararlandı.
Antalya'da plansız yapılaşmanın etkisi çeşitli şekillerde görülebilir. İlk olarak, şehrin doğal çevresi önemli ölçüde bozulmuştur. Geliştiriciler, yeni binalara yer açmak için geniş orman alanlarını temizledi, bu da toprak erozyonuna, biyolojik çeşitliliğin kaybına ve artan hava kirliliğine yol açtı.
İkincisi, şehrin altyapısı üzerindeki baskı ezici bir hal aldı. Antalya'da yollar mevcut trafik seviyesini karşılayacak şekilde tasarlanmamıştır ve bunun sonucunda trafik sıkışıklığı önemli bir sorun haline gelmiştir. Ayrıca, şehrin su ve kanalizasyon sistemlerinin artan talebi karşılayacak donanıma sahip olmaması su kıtlığına ve kirlenmeye yol açıyor.
Son olarak, plansız yapılaşma kentin kültürel mirası üzerinde olumsuz bir etki yaratmıştır. Antalya birçok antik kalıntıya ve tarihi alana ev sahipliği yapmaktadır, ancak kontrolsüz yapılaşma bu alanları ele geçirmiş, zarar vermiş veya tamamen yok etmiştir.
Türkiye hükümeti, Antalya'daki plansız inşaat sorununu çözmek için adımlar attı. 2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şehir için yeni bir imar planını hayata geçirdi. Bu plan, Antalya'daki gelişmeyi düzenlemeyi ve çevreye ve altyapıya daha fazla zarar gelmesini önlemeyi amaçlamaktadır.
Yeni imar planında ayrıca belirli alanlar tarihi bölge olarak belirlenerek kentin kültürel mirasının korunması amaçlanıyor. Bu bölgeler katı düzenlemelere tabidir ve içlerindeki herhangi bir gelişme özel bir komite tarafından onaylanmalıdır.
Yeni imar planı doğru yönde atılmış bir adım olsa da uygulanması zor olabilir. Pek çok geliştirici zaten uygun izinler olmadan yapılar inşa etti ve bunları kaldırmak zor olacak. Ayrıca, Antalya'da inşaat sektöründe önemli miktarda yolsuzluk vardır ve bu da mevzuata uyulmasını zorlaştırabilir.
Sonuç olarak, Antalya'daki plansız yapılaşma sorunu, üstesinden gelinmesi ciddi çaba gerektirecek önemli bir sorundur. Şehrin doğal çevresi, altyapısı ve kültürel mirası risk altındadır ve bu sorunu çözmek için harekete geçilmelidir. Yeni imar planı olumlu bir adım ama Antalya'nın geleceğinin sürdürülebilir ve parlak olması için daha yapılacak çok iş var.
Kaynak : Haber Merkezi
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.22 18:00:00
Son Düzenlenme Tarihi :
Depremde öğrencisini kaybeden sınıf öğretmeni: "Her gün rüyama giriyor"
Hatay’daki depremde bazı öğrencilerini kaybeden sınıf öğretmeni, yaşadığı acının tarifini yapamadı. Gözleri dolan tecrübeli öğretmen, kaybettiği ve çok sevdiği bir öğrencisinin her gece rüyasını girdiğini belirterek, “Her gün rüyama giriyor. Onun acısıyla ne yapacağımı bilmiyorum. Çok başarılı ve çok iyi bir öğrencimdi. Onu, annesini ve babasını kaybetmek beni derinden yaraladı. Hepsi benim canım ciğerimdi. Tarifsiz bir acının içerisindeyim” dedi.
Hatay’ın Defne ilçesinde özel bir okulda sınıf öğretmenliği yapan Mehmet Çekmen (64), Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraşlı depremlere, evinde eşi ve iki çocuğuyla beraber yakalandı. Çekmen ailesi deprem anında binadan çıkıp sağ olarak kurtulurken, çevredeki birçok bina yıkıldı. Evi kullanılamaz hale gelen Mehmet Çekmen, ailesiyle birlikte Antalya’da yaşayan ağabeyinin yanına geldi. Depremde ikinci derece akrabalarını ve daha önce mezun ettiği öğrencilerle birlikte üç öğrencisini kaybeden Mehmet öğretmen, duygularını dile getirmekte zorlandı, yaşadığı acıyı da tarif edemedi.
“İnsanlar çocuklarını bağırarak arıyorlardı”
Mehmet Çekmen, deprem anında oldukça korktuklarını, eşi ve çocuklarıyla birlikte hemen aşağı indiklerini söyledi. Gece saatlerindeki deprem sonrası soğuk hava şartlarının kendilerini zorladığını aktaran Çekmen, günün ilk ışıklarıyla beraber depremin boyutunun gün yüzüne çıktığını söyledi. Çekmen, “Acı verici bir durumdu. Etrafımıza baktığımda bizden daha perişan aileler vardı. Çocuklarını bağırarak arıyorlardı. İnanılmaz bir panik hali vardı. O insanların o anki durumunu betimlemek çok zor” dedi.
“Bütün Hatay benim canımdı, ciğerimdi”
Depremde bazı akrabalarını kaybettiğini belirten Çekmen, “Her ne kadar ikinci dereceden akrabam olsa bile, bütün Hatay benim canımdı, ciğerimdi. Ölenlerin hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Kalanlara da büyük geçmiş olsun. Onların acısını paylaşıyorum” dedi.
“Empati kurmalarını rica ediyorum”
Çekmen, Antalya’ya geldikten sonra Gürsu Mahalle muhtarının kendilerine çok yardımcı olduğunu aktararak, “Kendisi bize kucak açtı. Burası sıcak bir yuva gibi. Ona minnettarım. Kendisinin depremzede olduğunu sonradan öğrendim. Ama bize her konuda yardımcı oldu, olmaya devam ediyor. Ancak Antalya’da ev tutmak çok zor, ev taşımak, hayata tutunmak çok zor. Bunları söylemek istemezdi gönlüm ama maalesef bunları yaşıyoruz. Empati kurmalarını rica ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Her gün rüyama giriyor”
Son olarak depremde bazı öğrencilerini de kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşadığını dile getiren Çekmen, “Maalesef kaybettiğim öğrencilerim oldu. Gözyaşlarımı tutamıyorum. En iyi öğrencilerimi kaybettim. Daha önce mezun ettiğim Özge’mi, birinci sınıfta okuttuğum öğrencimi kaybettim. Her gün rüyama giriyor. Onun acısıyla ne yapacağımı bilmiyorum. Çok başarılı ve çok iyi bir öğrencimdi. Onu, annesini ve babasını kaybetmek beni derinden yaraladı. Hepsi benim canım ciğerimdi. Tarifsiz bir acının içerisindeyim. Kendi çocuklarımı kaybetmiş gibi oluyorum, her an aklıma geliyor. Bu travma atlatılamıyor. Okulumu, beraber çalıştığım meslektaşlarımı ve öğrencilerimi özlüyorum. Ve ben bu acıyı tarif edemiyorum, tanımlayamıyorum. Dilerim Allah’tan hiç kimsenin başına gelmez” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Hatay’ın Defne ilçesinde özel bir okulda sınıf öğretmenliği yapan Mehmet Çekmen (64), Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraşlı depremlere, evinde eşi ve iki çocuğuyla beraber yakalandı. Çekmen ailesi deprem anında binadan çıkıp sağ olarak kurtulurken, çevredeki birçok bina yıkıldı. Evi kullanılamaz hale gelen Mehmet Çekmen, ailesiyle birlikte Antalya’da yaşayan ağabeyinin yanına geldi. Depremde ikinci derece akrabalarını ve daha önce mezun ettiği öğrencilerle birlikte üç öğrencisini kaybeden Mehmet öğretmen, duygularını dile getirmekte zorlandı, yaşadığı acıyı da tarif edemedi.
“İnsanlar çocuklarını bağırarak arıyorlardı”
Mehmet Çekmen, deprem anında oldukça korktuklarını, eşi ve çocuklarıyla birlikte hemen aşağı indiklerini söyledi. Gece saatlerindeki deprem sonrası soğuk hava şartlarının kendilerini zorladığını aktaran Çekmen, günün ilk ışıklarıyla beraber depremin boyutunun gün yüzüne çıktığını söyledi. Çekmen, “Acı verici bir durumdu. Etrafımıza baktığımda bizden daha perişan aileler vardı. Çocuklarını bağırarak arıyorlardı. İnanılmaz bir panik hali vardı. O insanların o anki durumunu betimlemek çok zor” dedi.
“Bütün Hatay benim canımdı, ciğerimdi”
Depremde bazı akrabalarını kaybettiğini belirten Çekmen, “Her ne kadar ikinci dereceden akrabam olsa bile, bütün Hatay benim canımdı, ciğerimdi. Ölenlerin hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Kalanlara da büyük geçmiş olsun. Onların acısını paylaşıyorum” dedi.
“Empati kurmalarını rica ediyorum”
Çekmen, Antalya’ya geldikten sonra Gürsu Mahalle muhtarının kendilerine çok yardımcı olduğunu aktararak, “Kendisi bize kucak açtı. Burası sıcak bir yuva gibi. Ona minnettarım. Kendisinin depremzede olduğunu sonradan öğrendim. Ama bize her konuda yardımcı oldu, olmaya devam ediyor. Ancak Antalya’da ev tutmak çok zor, ev taşımak, hayata tutunmak çok zor. Bunları söylemek istemezdi gönlüm ama maalesef bunları yaşıyoruz. Empati kurmalarını rica ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Her gün rüyama giriyor”
Son olarak depremde bazı öğrencilerini de kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşadığını dile getiren Çekmen, “Maalesef kaybettiğim öğrencilerim oldu. Gözyaşlarımı tutamıyorum. En iyi öğrencilerimi kaybettim. Daha önce mezun ettiğim Özge’mi, birinci sınıfta okuttuğum öğrencimi kaybettim. Her gün rüyama giriyor. Onun acısıyla ne yapacağımı bilmiyorum. Çok başarılı ve çok iyi bir öğrencimdi. Onu, annesini ve babasını kaybetmek beni derinden yaraladı. Hepsi benim canım ciğerimdi. Tarifsiz bir acının içerisindeyim. Kendi çocuklarımı kaybetmiş gibi oluyorum, her an aklıma geliyor. Bu travma atlatılamıyor. Okulumu, beraber çalıştığım meslektaşlarımı ve öğrencilerimi özlüyorum. Ve ben bu acıyı tarif edemiyorum, tanımlayamıyorum. Dilerim Allah’tan hiç kimsenin başına gelmez” diye konuştu.
Kaynak : İHA

