SON DAKİKA

logo

Gelir Kaybı ve Kira Desteği Başvuru Fırsatını Kaçırmayın

Antalya Ticaret İl Müdürü Halil Özşahan, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere’yi ziyaret ederek Ticaret Bakanlığı tarafından esnaf ve sanatkarlar ile gerçek kişi tacirlere yönelik Gelir Kaybı ve Kira Desteği başvuruları hakkında bilgi aktardı.

    Gelir kaybı ve kira desteği başvurusu yapamayan esnaf ve sanatkarlar için sürenin 31 Mart 2021 tarihine kadar uzatıldığını ancak Antalya’da başvuru hakkı olmasına rağmen 8.500’e yakın esnafın müracaat etmediğini hatırlatarak, “Ticaret Bakanlığımız, Pandemi nedeniyle olumsuzluklarla karşılaşan esnaf ve sanatkarlarımıza gelir kaybı ve kira desteği sağlamaya devam ediyor.Ticaret BakanımızSayın Ruhsar Pekcan, gelir kaybı ve kira desteği için başvuru yapamayan esnaflarımız için sürenin 31 Mart 2021 tarihine kadar uzatıldığını açıklamıştı. Antalya’da başvuru hakkı kazanmalarına rağmen müracaat etmeyen yaklaşık 8.500 civarında esnafımız bulunuyor. Bakanlığımız bir yandan sonuçları açıklarken bir yandan da değerlendirme sürecine devam ediyor. Kira ve gelir kaybı desteği başvuruları şu anda devam ediyor, destek ödemelerinden faydalanmak isteyen esnaflarımızın 31 Mart 2021’e kadar e-devlet üzerinden mutlaka başvuru yapması gerekiyor.” dedi.

    AESOB Başkanı Adlıhan Dere, esnaf ve sanatkarların son başvuru tarihini kaçırmamaları gerektiğini aktararak, “Ticaret Bakanlığımız tarafından gelir kaybı ve kira desteği başvuruları için son tarih 31 Mart 2021’e uzatıldı. Başvuru yapmayan ve önceden başvurup da başvuruları reddedilen esnaf ve sanatkarlarımız yeniden başvuru yapabilirler. Kira ve gelir kaybı desteği başvuruları e-Devlet üzerinden yapılacaktır.Esnaf ve sanatkarlarımız gelir kaybı ve kira desteği fırsatını kaçırmamak için son başvuru tarihine kadar mutlaka başvuru yapmalı.” dedi.

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.02.20 11:53:00
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Prof. Dr. Ömer Özkan: “Yüz, kol ve rahim nakillerinde dünyada tek merkeziz”

(İHA) - Dünyadaki ilk rahim nakli, Türkiye'deki ilk yüz ve çift kol nakli gibi ulusal ve uluslararası düzeyde birçok başarıya ve ilke imza atan Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ömer Özkan, “Hem yüz hem kol hem de rahim nakli gibi çeşitli kompozit doku nakillerinin yapıldığı dünyadaki tek merkeziz” dedi. 
  Antalya Akdeniz Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan ‘Samsun E-Dergi’nin 7’inci sayısı için özel röportaj verdi. Dünyada ilk kadavradan rahim naklini, Türkiye’de ilk yüz naklini ve ilk çift kol naklini ve bir bacak naklini gerçekleştiren çeşitli kompozit doku nakilleri yapan Prof. Dr. Ömer Özkan, Türkiye’nin sağlıkta bu alanda geldiği son durumu anlattı.   
  “O ani yaşayana kadar düşünmedim” 
  Ekibiyle birlikte 11 yıl önce Türkiye’de ilk yüz nakli ameliyatını yapmasının ardından yaşadıklarını anlatan Prof. Dr. Ömer Özkan, “O anı yaşayana kadar hiç de düşünmedim. Aklıma gelmeyen bir konuydu. Çünkü ameliyata başladığınız kişi ile ameliyatı sonlandırdınız kişinin sanki farklı kişiler olduğunu hissediyorsunuz. Bir anda yüzü değiştirdiğinizde gözünüzün önünde çok farklı bir insanı görüyorsunuz ve bu çok farklı bir his. Anlatması çok zor. Ancak yaşayarak hissedilebilecek, çok değişik bir durumdu. Aslına bakarsanız teknik olarak zor ameliyatlar ama daha zoru üzerinize yüklediği psikolojik yük. Yani herhangi bir olumsuzluk durumunda omuzlarınızdaki o yükü hissetmeniz, karşınızda uğraştığınız konunun bir insan olması ve sonuçlarının o insan için doğrudan etkileyici olması yani tamamen başarılı olması veya hastanın hayatını kaybetmesi arasında bir spektrum içermesi yaptığınız işin önemini artırıyor” diye konuştu.  
 
  “Hasta sayısında inanılmaz bir artış var” 
  Prof. Dr. Ömer Özkan, nakil için başvuran hasta sayısında inanılmaz bir artış olduğuna dikkat çekerek, “Bize başvuran hasta sayısında inanılmaz bir artış var. Tabii bu konuda bölgede ve ülkede referans merkezi olmamız çok önemli. Bu açıdan güzel gibi görünse de insanların sizden umut beklemeleri ama maddi imkanların kısıtlı olması kısmen üzerinize bir yük bindiriyor. Medyada çıkan en ufak bir haberde beklentisi olan insanların size sürekli soru yöneltip olumlu bir haber vermenizi beklemeleri üzerinize bir baskı hissettiriyor” şeklinde konuştu.  
 
  “Dünyada tek merkez” 
  Türkiye’nin kompozit doku naklinde oldukça iyi durumda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Genel olarak bahsedecek olursak ülkemizin ilk beş içerisinde olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Ama hem yüz hem kol hem de rahim nakli gibi çeşitli kompozit doku nakillerinin yapıldığı dünyadaki tek merkeziz. Genel sayı ve başarı oranını soracak olursanız yine bahsettiğim gibi ilk 3-5 ülke arasında sayılabiliriz. Bu konuda genel olarak Amerika ve Avrupa’da Fransa ile birlikte ilk üçte olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim” şeklinde konuştu.  


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.30 11:02:23
Son Düzenlenme Tarihi :





ANSİAD’ın 7. Olağan Toplantısı’nın konuğu TAİDER oldu

ANSİAD’ın 7. Olağan Toplantısı’nda ‘Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Deneyimleri’ konuşuldu. Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD), 2023 Faaliyet Dönemi 7. Olağan Toplantısı 25 Nisan Salı günü Akra Otel’de gerçekleşti. 

‘Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Deneyimleri’ temasıyla düzenlenen ve toplantı başkanlığını Koltucks Mobilya Ltd. Şti. ‘nin sahibi, ANSİAD Üyesi Derya DALMAZ’ın yaptığı toplantının konukları CRYOCAN Yönetim Kurulu Başkanı, Önceki Dönem TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Tekin URHAN; Batı Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Üyesi, TAİDER Üyesi Feyyaz ÜNAL ile Şentaş Tarım Ürünleri Kalite ve Kurumsal İşler Müdürü ve Yönetim Temsilcisi, TAİDER Üyesi Temel Aycan ŞEN oldu. 

Toplantının açılışını yapan ANSİAD Üyesi ve toplantı başkanı Derya DALMAZ, “Ülke olarak her gün yeni bir gündeme uyanıyoruz ama hiçbir gündemin 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen iki büyük depremi unutturmasına izin vermememiz gerekiyor. Önümüzdeki günlerde çok heyecanlı bir seçime gidiyoruz. Burada da sizlerin sağ duyunuzu kullanmanızı ve vatandaşlık görevinizi yerine getirmenizi rica ediyorum. Son olarak, her zaman sağ duyulu davrandıkları için ANSİAD Üyesi olmaktan gurur duyuyorum ve başkanımız nezdinde herkesi tebrik ediyorum” dedi.  

Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemine dikkat çeken TAİDER Önceki Dönem Başkanı Tekin URHAN, “Aile şirketi demek oy haklarının en az %25’i aileye ait olan şirket demektir. Konu aslında tamamen hissedarlıkla bağlantılıdır. Diğer bir değişle hissedarlık kavramı şirketin kime ait olduğunu belirleyen bir kavramdır. Bir yönetim biçimi değildir” dedi. Aile şirketlerinin özelliklerinden bahseden URHAN, “Aile şirketlerinde hisselerin büyük çoğunluğu aileye ait olması nedeniyle genel kurulda seçme kontrolü hissedar aile üyelerinin elindedir. Hissedar aile üyeleri stratejik kararlar konusunda merkez merci olmakla birlikte şirkette genelde farklı nesiller birlikte çalışmaktadır.” dedi.  

“Aile şirketleri Türkiye milli gelirinin % 90’ını temsil ediyor”
URHAN, konuşmasına şu şekilde devam etti, “AB raporlarına göre dünyada var olan şirketlerin % 50’si, Amerika’daki şirketlerin % 90’ı, Fortune 500’e göre dünyadaki en büyük ve başarılı şirketlerin % 40’ı aile şirketidir. Aile şirketlerinin ortalama ömrü 25 – 30 yıldır. Türkiye’de aile şirketlerinin ortalama ömrünün ise 25 yıl olduğu belirtilmektedir. Aile şirketleri Türkiye milli gelirinin % 90’ını temsil ediyor. Türkiye’de % 75 - 80 civarında aile şirketi bulunuyor. Bunların % 38’inin birinci, % 47’sinin ikinci, % 13’ünün üçüncü, % 2’sinin dördüncü ve daha sonraki nesillerden aile bireylerine ait olduğu çeşitli kaynaklarda yer alıyor”. 





Aile şirketlerinin güçlü yönlerinden bahseden URHAN, aile şirketleri aile fertleri arasındaki güven sebebiyle hızlı karar verebilme yeteneğine sahip olduğunu söyledi. URHAN, “Aile şirketleri, değişen dünyaya daha hızlı uyum sağlıyor. Markanın itibarini ve ürün kalitesini kendi aile değerleri ve itibarları arasında gördükleri için şirketlerine sıklıkla yatırım yapmaya çalışıyor. 
Elimizdekilerin hepsini şirkete yatırmaya çalışıyoruz çünkü işimizi sürekli daha güçlü hale getirmek istiyoruz. Aile şirketlerinin güçlü yanları olduğu kadar zayıf yanları da var. En temelinde bir kere sürdürülebilirlikte ciddi bir sıkıntı var. İkinci kuşağa geçerken şirket çok ciddi anlamda erozyona uğruyor. Finansal yapı ve iç kontrol ortamının yetersizliği, liderlik ve güçlü insan kaynağına ulaşamama ve elde tutamama, inovasyon rekabeti, aile ve şirket ilişkilerinde çatışmalar, yönetim karmaşıklığı gibi ciddi sıkıntılar var. Bu çatışmaları yönetmekte ne yazık ki güçlü davranamıyoruz” diye konuştu.  

“Kurumsallaşma başlamazsa problemler başlar”
Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemine dikkat çeken URHAN, kurumsallaşma başlamazsa problemler başlamaya başlar. Kurumsallaşma bir işletmenin faaliyetlerini bireylere bağlı kalmadan sürdürebilmesi için gerekli tüm alt yapıların kurulması anlamına geliyor. Başka önemli bir tanım da kurumsallaşma ailenin ve işletmenin adillik, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluk ilkelerine bağlı olmasını istiyor. Bir de aile anayasası ile hissedarlık sözleşmesi birbirine karıştırılabiliyor. Aile anayasası niyeti ortaya koyarak kurallar ile birbirimizle olan ilişkilerimizi düzenlememizi sağlıyor. Hissedarlık sözleşmesi ise ortaklıktaki temel kuralları bağlayıcı bir biçimde ortaya koyuyor” diye konuştu. URHAN ayrıca, “Markalaşma ve inovasyonun önem vermediğimiz anda çok büyük firmaların ne yazık ki silinip tarih sahnesine adını yazdırdığını görüyoruz” dedi.  

“Şirketimizde Anayasa yok ancak anayasaya giden yolda başka çözümler ürettik”
İş hayatındaki tecrübelerinden örnekler vererek aile şirketlerinin gelişim ve kurumsallaşma sürecinden bahseden Batı Anadolu Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi, TAİDER Üyesi Feyyaz ÜNAL, “Şirketimizin, 55 yıllık bir hikayesi var ve 4500 ortakla kuruldu. Çok ortaklı bir şirket. Her zaman profesyoneldi. Anayasa yok ancak anayasaya giden yolda başka bir çözüm bulduk. Kurumsallaşma için bir proje düzenledik ve altı ay içinde önce içeride çalışanların % 25’i ile teke tek mülakatlar gerçekleştirdik. Dışarıdaki paydaşlar, tedarikçiler ve bayiler sektördeki diğer firmalarla teke tek mülakatlarla bir de bunu rakamsal ve finansal analizlerle destekleyip şirketin son 10 yılda nereden nereye geldiğini eksikleri ve fırsatlarının ne olduğunu, geliştirmeye açık alanlarının ne olduğunu tespit ettiğimiz bir çalışma sürdürdük. Bunun sonunda kurumsallaşmada bizim şirkette eksik üç ana başlık çıktı.  Bir tanesi bilgi sistemleriydi, bütçe yoktu ve bütçe yaptık. Bir kurumsal kaynak planlama programımız vardı fakat günün koşullarına hizmet etmiyordu onu değiştirdik. PC’lerden thin clientlara döndük bilgi sistemleri masraflarını azalttık. Kamyonların giriş çıkışında plakaları okuyan bir otomasyon sistemi getirdik. Faturalar yığılıyordu, herkes tek tek imza atıyordu onları otomatik imzalı matbaadan çıkar hale getirdik. Yıllar içerisinde buna benzer bilgi sistemleri tarafındaki iyileştirmelerle şirketlerin iç süreçlerini rahatlatmaya ve yöneticilerin daha katma değer ve daha kara dokunacak işler yapmasını sağlamaya çalıştık” şeklinde konuştu.

“Şirketi insanlara değil sisteme bağlı çalışır hale getirdik” 
“Şirketi insanlara değil sisteme bağlı çalışır hale getirdik” diyen ÜNAL, “İşe giriş, mülakat sistemi ve görev tanımlarını baştan aşağı gözden geçirdik. Organizasyon şemasının çizdiğimizle uyguladığımızın birebir örtüşmesini sağladık. Yetki limitlerini gözden geçirdik ve güncelledik. Şirket içinde performans yönetim sistemini kurduk. Eğitim sistemi kurduk ve çalışanlarımızı eğitmeye başladık. O güne kadar yapılmamış bir düzendi. Son olarak da pazarlama tarafında 



yeni ürün geliştirdik, müşterileri dinledik. Müşterilerin istediklerine göre ürünleri revize ettik ve bayi performans geliştirme sistemi kurduk. Bayilerin o güne kadar ki performanslarını finanse olarak inceleyip izleyip onu iyileştirebileceğimiz bilgi sistemleri ile de bağlantılı bir düzenek haline 
getirdik. Bunları niye anlattım? Bunlar şirketin insana değil sisteme bağlı yönetilmesi için yani kurumsallaşması için şirket içindeki eksikliklerdi ve bunları gidermek için zaman içerisinde aşağı yukarı 7 yılımızı harcadık. Şirketi insanlara değil sistemlere bağlı çalışır hale getirmek kurumsallaşma yolunda atılabilecek en doğru adımlardan birisidir” diye konuştu. ÜNAL, Bu 55 yıllık süreçte 4500 kişinin yer aldığı bu hikâyede olumlu olumsuz bir sürü hikaye yaşadık. 4. Nesilim ve her nesil geçişinde ve her neslin yönetimde olduğu dönemde biz birer tane kalp krizi yaşadık” dedi. 

“Liderin ileri görüşlü ve vizyon sahibi olması gerekmektedir”
“Aile şirketlerinde; aile ilişkilerini, iş ilişkilerini, dünyanın zorlukları ve Türkiye’nin bitmeyen zorluklarını ailecek sürdürmenin zorluklarından bahseden Şentaş Tarım Ürünleri Kalite ve Kurumsal İşler Müdürü ve Yönetim Temsilcisi, TAİDER Üyesi Temel Aycan ŞEN, “Dedem, bizlere liderlik, ileri görüşlülük, ufuk ve vizyon sahibi olmanın örneğini vermiştir. Bir aile şirketinin uzun ömürlü olması için böyle bir liderliğe ihtiyaç var ama bu liderlik nesiller arasında zaman içinde değişecektir; ancak her gelen yeni liderin ileri görüşlü ve vizyon sahibi olması gerekmektedir” diye konuştu. 

“Bizim bu işleri başarmamızdaki en önemli noktalardan birisi, ileri görüşlülük ve sürdürebilirliği bir sonraki nesillere en iyi şekilde aktarmaktır” diyen ŞEN, “Eğer yeni nesiller yaptığınız işlerde sizinle aynı heyecanı duymuyorsa ve hevesle arkanızdan gelmiyorsa siz ne kadar iyi bir şey oluşturursanız oluşturun onları bir sonraki nesle aktarmakta sorunlar yaşarsınız. Çocuklarınıza küçük yaştan itibaren yavaş yavaş yaptığınız işin güzel yanlarını anlatmalı ve bu işin faydalarını bu işe dahil olmanın seçeneklerini ve özelliklerini onların akıllarına sokmalısınız.  Sizin lideri olduğunuz ve başarılı olduğunuz şirketi sizin genlerinizi taşıyan liderlik yapmak isteyen bireylere devretmek istiyorsunuz ancak bunu isterken onlara bu işin keyifli yanını göstermezseniz bu konuda başarılı olamazsınız. Genç arkadaşların yeni fikirlerine yaklaşırken dikkat etmek ve onların önünü kesmemek çok önemli. Her beraberlik gibi şirketlerinde bir gün bitebileceğini, birilerinin ayrılmak isteyeceğini birilerinin de ya da üretimin sona ereceğini bilmek ve ona hazırlıklı olmak lazım. Buna göre yedek alternatifler hazırlamak lazım” şeklinde konuştu. 

Konukların sunumlarının ardından interaktif ortamda soru cevap bölümü ile devam eden toplantı ANSİAD Başkanı Akın AKINCI ile Toplantı Başkanı Derya DALMAZ’ın TAİDER Önceki Dönem Başkanı Tekin URHAN’a, TAİDER Üyesi Feyyaz ÜNAL ve TAİDER Üyesi Temel Aycan ŞEN’e plaket takdimi ile sona erdi.

-ansiad bsn.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.27 10:13:54
Son Düzenlenme Tarihi :