SON DAKİKA

logo

Davut Çetin’in unutamadığı o olay !

Geçtiğimiz hafta içinde Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin’i makamında, bir konuda yardımcı olması amacıyla o’nun daveti üzerine ziyaret ettim. Davut Çetin, iş dünyasının patronlarını bir çatı altında toplayan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın yaklaşık 6,5 yıldır Başkanı olunca Antalya ticaretine, sanayisine, tarımına ve turizm sektörünün dinamiklerine ve sorunlarına hakim.

    İyi de hatip. Nitekim, ziyaretim sırasında o anlattı, ben sadece dinlemedim, ciddi anlamda da bilgi sahibi oldum.
    Davut Çetin, ATSO başkanlığı döneminde yaşadığı ve hiç unutamadığı sıkıntılı anı paylaşırken, o’nun bir kez daha o güne gittiğine şahit oldum. Hatırlarsanız, 25 Ekim 2016 günü sabahı saat 08.55’de ATSO’nun otoparkında bir patlama olmuş, 10 kişide yaralanmıştı.    
    Başkan Çetin, “O  sabah daha evden ayrılmamıştım. Meclis toplantımız vardı, o toplantıya Menderes Türel’de katılacaktı ve ben de yapacağım konuşmamın metnini   hazırlıyordum. Bir telefon geldi, sekreterim ağlayarak otoparkta büyük bir patlamanın olduğunu söyledi. Beynimden vurulmuşa döndüm, mesai arkadaşlarımdan hayatlarını kaybeden var mı, kaç kişi yaralı, durumları nasıl ? Aklıma sorular geliyor, geldikçe de endişelerim daha da artıyor. Aracım da yok, hemen atlayıp gideyim. Hemen evime yakın işyeri olan bir meclis üyesi arkadaşımı aradım, ATSO’da patlama olduğunu gelip beni evden almasını istedim. Kısa sürede arkadaşım geldi, hemen ATSO’ya hareket ettik. Ne zaman ki can kaybının olmadığını öğrendim, yaralanan arkadaşların hafif sıyrıklarla büyük bir tehlikeyi atlattıklarını anladım, rahatladım. Mesai arkadaşlarım yandaki benzin istasyonunun oraya alınmışlar, bekliyorlar. Binanın otoparka bakan kısmı yok” cümlelerini kurarken aradan geçen bunca zamana rağmen halen olayın etkisindeydi.
    ATSO Başkanı Davut Çetin, özellikle Rusya gibi bazı ülkelerde patlama sonrasındayanlış bilgilerin paylaşıldığını, can kayıplarının olduğunun yazılıp-söylendiğini belirtirken, “Demeç vermemiz yasak. Ama doğrularında paylaşılması lazım. Sayın Vali’ye böyle olmaz sayın Vali’m, yayın organlarına açıklama yapmamız ve gerçeği anlatmamız lazım” deyince yurtiçi ve yurtdışındaki yayın organlarına özellikle can kaybı yaşanmadığını açıkladığını, böylece o sıralarda oluşabilecek yanlış propagandanın da önüne geçildiğini kaydetti.
    Davut Çetin, aynı zamanda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu üyesi.
    Zaman zaman Birlik adına konuşmalar yapıyor, sunumlarda bulunuyor. Türkiye’nin Paris İklim Antlaşmasını imzalamadan önce TBMM’sinde yaptığı sunumu anlatırken, “Paris İklim Antlaşmasını 2015 yılında Türkiye olarak imzalamışız ama halen Büyük Millet Meclisinde onaylanmamış. Bir an evvel onaylanması lazım” dediğini o sırada bir milletvekilinin tepkisiyle karşılaştığını ve o anda yaşananları anlatırken, bugün o antlaşmanın imzalanmış olması elbette doğrunun “tek” olduğunu da gösteriyor.
    Davut Çetin, her ile üniversite açılmasından ziyade mesleki eğitime daha fazla önem verilmesi gerektiğini kaydederken, Avrupa ülkelerinde izlenen yolu örneklerle aktardı. Mesleki eğitimi alan bir kişinin asgari ücretinin daha yüksek olması gerektiğini belirten Çetin, gençlerin mesleki eğitime yönlendirilmesinin ve mesleki eğitimin cazip hale getirilmesinin önemini de anlattı. Asgari ücretin arttırılmasının şart olduğunu ancak, işçi çalıştıran işverenlerinde yaşadıkları sıkıntının üzerine birde asgari ücret artışının ve beraberinde diğer artışların da firma ya da fabrikaya getireceği maliyete de dikkat edilmesinin önemini vurgularken, “Asgari ücretin arttırılmasından ziyade hayat pahalılığının azaltılması daha doğru bir yol” dedi.
    ATSO Başkanı Davut Çetin’le siyaset üzerine de konuştuk, oda seçimini de. En beğendiği ilçe belediye başkanını bile açıkladı. Seçim döneminde bazı belediye başkanlarının araya mesafe koymasından bahsetti. ATSO’nun kuruluşunun 140 ncı yıldönümü nedeniyle her ilçeye yapmayı düşündükleri yatırımlarla ilgili projeden bahsetti. Bu projelerin belirlenmesinde sadece o ilçenin belediye başkanının ağzına bakmadığını söyledi. Cumnurbaşkanı Erdoğan’la yapılan toplantılarla ilgili gözlemlerini ve  CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yaptığı uyarıyı da anlattı, Kiralık bir evde oturduğunu da öğrendim.  
    Dolu dolu bir sohbet oldu ama....
    Davut Çetin’in yanında bir misafir, ziyaretçi varken, sekreterin gelip “misafirleriniz geldi, dışarıda bekliyorlar” diye Başkanı uyarması ATSO’nun kurumsal kimliğiyle bağdaşmıyor. Eğer bu bilgi telefonla ya da bir kağıda yazılmış not şeklinde başkana ulaştırılsaydı, Davut Çetin gibi bir yöneticinin misafirini kırmadan, yanlış anlamalara meydan vermeden ziyareti sonlandırma becerisine sahip olduğunu düşünüyorum.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.11.09 07:52:45
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Eğirdir’de Dünya Yaşlılar Günü kutlandı

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde ‘1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’ huzurevinde gerçekleştirilen programla kutlandı.
Eğirdir Huzurevi’nde düzenlenen programa Eğirdir Kaymakamı Adem Çelik, Eğirdir Belediye Başkanı Veli Gök, Huzurevi Müdürü Melek Gök ve huzurevi sakinleri katıldı. Huzurevi müdürü ve çalışanlarının hazırladığı kahvaltı ile başlayan programda huzurevi sakinleri mutluluklarını dile getirerek, teşekkür ettiler. Kaymakam Çelik, huzurevinde kalan vatandaşlarla ayrı ayrı ilgilendi.
Kaymakam Çelik, programda yaptığı konuşmada huzurevi sakinlerine sağlıklı bir yaşam dileyerek, “Yaşlılarımız tecrübeleri ve bilgi birikimleriyle geleceğimize ışık tutan, geçmişi yaşatarak milli kültür ve değerlerimizi yarınlara aktaran toplumsal hafızamızdır. Milletimiz, bugünlere gelmemizde çok büyük emekleri olan büyüklerimize saygı ve sevgiyle yaklaşmayı sağlayan bir kültürün temsilcisi olmuş; büyüklere gösterilen minnet duyguları ve ihtimam toplumumuzda varlığını her zaman hissettirmiştir. Her birinizi sağlıklı bir şekilde görmek bizleri de çok mutlu etti. Her birinizin ellerinden öpüyorum. Allah hepinize sağlık, mutluluk ve huzur versin” dedi.
Daha sonra huzurevinde incelemelerde bulunan Kaymakam Adem Çelik ve Başkan Veli Gök, göreve yeni başlayan Huzurevi Müdürü Melek Gök’ü makamında ziyaret ederek, hayırlı olsun dileklerinde bulundular.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.02 19:04:56
Son Düzenlenme Tarihi :





Elmalılı Genç çiftçi’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletilmek üzere İletişim Daire Başkanı Altun’a mektup

Ziraat Fakültesi'nden mezun olmasının hemen ardından Elmalı'da bir ilki gerçekleştiren ve topraksız serada çilek yetiştirmeye başlayan, bölge halkına örnek olan genç mühendis Salih Özgünsür, kendisi ve kendisi gibi gençlerin iş hayatına atılırken yaşadıkları sıkıntıyı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun aracılığıyla sosyal medya üzerinden iletti.

Sayın Fahrettin Altun
Cumhurbaşkanlığı 
             İletişim Dairesi Başkanı

Sayın Altun, okulundan yeni mezun olmuş bir Ziraat Mühendisi’nin kendi işini  kurmak için verdiği mücadeleyi, yaşadığı sıkıntıları, önüne konulan engelleri,   sizin vasıtanızla sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a iletileceği inancıyla bu mektubu yazıyorum. 
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Antalya’nın Elmalı İlçesi’nin Akçay Mahallesi’nde ailemin desteğiyle yaklaşık 10 dönümlük bir tarlayı, o bölgede bir ilk olan topraksız çilek yetiştiriciliğinde  öncü olmak, aynı zamanda yine o bölgede seralarda yetiştirilen sebzeler arasında önemli bir payı olan, yaz aylarında üreticinin maliyetini bile karşılamayan bir fiyattan satılan domates ve silor salatalığa alternatif  bir ürün olması adına,  Elmalı’ya örnek olmak gayesiyle  aldım ve kendi seramı ve meyva bahçemi kurdum. Şu anda önümüzdeki sezon en az 3 dönüme çıkarmak hedefiyle 1 dönüm sera içinde topraksız çilek yetiştiriyorum ve elde ettiğim sonuçta, elde edilen gelir açısından da, ürünün verimi  ve kalitesi ile dayanıklılığı açısından da gayet başarılı.
Sayın Altun, serada kullandığım besinli suyun fazlalığını sera dışında bir havuzda toplayarak, bu suyu yine kendi diktiğim (Biraz zorunluluktan. Şöyle ki, prefabrik bina yapabilmem için  en az 5 dönüm bir alanın meyva bahçesi olması gerekliymiş. Sonradan da öğrendik ki, dikilen ağaçlar 3 yaşında olmadan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü istenilen yazıyı vermiyormuş) 400 civarındaki elma ağacına verdiğimi de hatırlatarak yaşadığım sıkıntıları, önüme konan engelleri sondan başlayarak anlatmak ve sayın Cumhurbaşkanımızın da bu sıkıntılardan haberdar olmasını arzuladığımı tekrar hatırlatmak istiyorum.
Seramızın da bulunduğu tarlamızda elektrik yok, sulama ve diğer elektrik ihtiyaçları için jeneratör kullanıyorum ve arızalanmaması için de dua ediyorum. Yaklaşık 300 metreden elektrik gelmesi lazım. Kendi imkanlarımızla getirmemiz maddi açıdan imkansız. Bulunduğum bölgeye yakın bir zamanda elektrik yatırımı yapılmaması büyük bir şansken, seraların CK Akdeniz tarafından yatırım alanı olmaktan çıkarıldığını da ne yazık ki bu işe girdikten, deneme amaçlı bir dönümlük serayı kurduktan sonra öğrendim. Sadece ben değil, Elmalı’daki tüm ilgililerde öğrenmiş oldu.
Sistemleri çalıştıran elektrik ihtiyacını karşılayan jenaratörün sadece arızalanması endişesi taşımıyorum, aynı zamanda çalınması ihtimali de var. Çünkü, kısa bir süre önce seranın otomasyon odasının hemen üstünde bulunan büro olarak kullandığım konteynere hırsız girdi ve iki panelle güneşten enerji sağlayan  sistemle çalışan bir modem ile dışarıda bulunan kamera çalındı. Güvenlik kuvvetlerine gerekli şikayette bulundum ama akşam yeteri kadar aydınlatma sağlayamadığım için endişelerim halen devam ediyor.
Doğal olarak elektrik olmadan üretim yapabilmek, örnek olmak zor değil, imkansızdır. Daha düne kadar il ya da ilçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden örtü altı sebze yetiştirdiğine dair belge alan üreticilerin seraları için elektrik yatırımı sözkonusu iken, bize farklı bir sözlü kararın iletilmesi şevkimizi de heyecanımızı da kırmıştır.
Sayın Altun;
Yine 300 metre uzaktan şebeke suyunu almamız daha önce mümkünken, ne yazık ki Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü’nün “ Bahçe ve Seralarda insani tüketim amacı ile verilmekte olan Bahçe-Sera Abonelikleri, Ülkemizde ve bölgemizde yağışların yetersiz olmasından dolayı yeraltı sularında düşümler, bazı kuyularda ise kurumalar izlenmeye başlandığından, İlimiz genelinde Yönetim Kurulumuzun 25.05.2021 tarih ve 2021/193 sayılı kararı gereği 26.05.2021 -  01.11.2021 arasında geçici olarak durdurulmuştur” açıklamasıyla bir kez daha hayal kırıklığı yaşadık.
Halbuki, kademeli tarife ile bahçe ve seralara insani tüketim amaçlı bahçe ve sera abonelikleri verilmeye devam edilebilirdi. 
  Sayın Altun;
Ne yazık ki mevcut sistem içerisinde devletimiz maddi açıdan güçlü olana hibe desteği vermektedir. Şöyle ki, benim hibe desteğinden yararlanabilmem, daha yolun başında hibe başvurusu esnasında istenen çeşitli projeler için köşeye en az  olmayan birikimimden 30-35 bin lira para ayırmak zorundayım. Hadi borç-  harç projeleri çizdirdim, hibeyi kesin olarak alacağım diye de birşey sözkonusu değil. 
Ve benim hibe desteğinden yararlanabilmem için en az 3 dönüm sera yaptırmam lazım. Bir dönüm serayı zor yaptırırken,  yarısı devlet desteğiyle de olsa 3 dönüm serayı yaptırmam, okulundan yeni mezun olmuş,   borçlanarak 1 dönümlük sera için ciddi para  harcamış biri için çok zor. Elbette sadece sera yaptırmakla iş bitmiyor. Nitekim topraksız tarım için kokopit kullanmanız lazım. Kokopiti üzerine koyacağınız plastik oluklar. Plastik olukların konulacağı  yerden yüksek ayaklar. Sulama için yarı ya da tam otomatik bir sisteme ihtiyacınız var. Kokopitlerin içinde akıllı damlama borularının geçmesi lazım. Kısaca bir dönüm seranın maliyeti 300-450 bin lira.  3 dönüm için bu rakam 1milyon lirayı buluyor. 
Ben 1 dönüm sera ve diğer ihtiyaçlar için Ziraat Bankası’ndan 130 bin lira kredi kullanmak zorunda kaldım. Ziraat Bankası 130 bin lkredi kullandırırken, benden 170 bin lira fatura getirmemi istedi. Ben ticari bir işletmenin sahibi olsaydım 170 bin liranın 30 bin lira KDV’sini, kestiğim faturaların KDV’sinden düşerek bir şekilde devletten geri alırdım. Ama çiftçi olunca o yokluk arasında birde KDV ödemek zorunda kaldım. Halbuki ben kendi adıma bir sera kuruyordum ve devletimden de  benden aldığı 30 bin lira KDV’yi, yine işimde kullanmak kaydıyla geri iade etmesini beklerdim.
Sayın Altun, sonuç olarak....Çıkardığım sonuç şu:
Paran varsa iş kur, paran varsa devletin her türlü desteği de var. Paran yoksa, okulundan yeni mezun olsanda kendi işini kurma, hele hele bölgene örnek lacak bir yatırımı hiç yapma... Devletten de yardım umma....

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.06.25 08:25:35
Son Düzenlenme Tarihi :