SON DAKİKA

logo

MHP’li Ekici SMA hastası Eren bebeğe yardımı meclis gündemine taşıdı

Daha 2 aylıkken SMA 1 hastalığı teşhisi konulan ve tedavisi için sürenin az, paraya ihtiyacın ise çok ama çok olduğu Eren bebeğe yardım , MHP Belediye Meclis Üyesi Fatih Ekici tarafından Elmalı Belediye Meclisi’nin Ağustos ayı olağan toplantısına taşındı. MHP’li Ömer Doğan’la birlikte meclise birde önerge sunan Fatih Ekici, önergede, “670 nci Tarihi Elmalı Yeşilyayla Yağlı Pehlivan Güreşleri ve festivalinden elde edilecek gelirin Tip 1 SMA tanısı konulan Elmalımızın evladı Mehmet Eren Atak bebeğimizin tedavi masraflarında kullanılmak üzere , Antalya Valiliği tarafından onaylı yasal banka hesabına aktarılmasının gündeme alınmasını MHP Belediye Meclis Üyeleri olarak öneriyoruz” dedi.

    Elmalı Belediye Meclisi’nin Ağustos ayı meclis toplantısı öncesi “Mehmet  Eren’e  “UMUT”, çocuğunun tedavisi için oldukça yüklü bir paraya ihtiyaç duyan  aileye maddi açıdan ciddi “DESTEK”  Türkiye’ye ise  “ÖRNEK”  olun” çağrımız, MHP’li Meclis Üyesi Fatih Ekici tarafından mecliste dillendirildi, bir diğer MHP’li meclis üyesi Ömer Doğan ile birlikte de önerge olarak meclis gündemine alınması için önerge verildi.
    MHP’li Meclis üyesi Fatih Ekici, düzenlenecek konserlerde de Eren bebek için yardım kampanyası düzenlenmesini talep ederken, “Eren bebeğin tedavisi için ciddi bir maddi desteğe ihtiyaç var. Sağlıkçı olduğum için biliyorum, tedavisi için yüklü bir para gerekiyor. Burada özel bir durum sözkonusu. Güreşlerden elde edilecek gelirin, Eren için Antalya Valiliği tarafından da açıklanan hesaba aktarılıp- aktarılamayacağı konusu bir kez daha araştırılabilir. Bizim amacımız, genelde yürütülen yardım çalışmalarının, yerelde de Elmalı Belediyesi olarak  evladımıza ve ailesine bir nebze destek olmak. Bu konuda da ciddi ve ses getirici adımlar atılmasını arzuluyoruz. Sizde ekibinizle birlikte bu konuda yardımcı olursanız seviniriz “dedi.
    * Mehmet BÜYÜKKAL

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.08.07 19:52:24
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Growmach, 10-14 Ekim’de Antalya’da yapılacak

Antalya Anfaş Fuar Merkezi'nde 10 - 14 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek Growmach, Traktör, Tarım Makineleri, Ekipmanları & Teknolojileri Fuarı, yerli ve yabancı sektör profesyonellerini buluşturmaya hazırlanıyor.

Ekim ayında gerçekleştirilecek fuar öncesinde Konya'da basın mensuplarıyla bir araya gelen Fuar Direktörü Engin Er, kentin tarım makineleri sektöründe önemli bir üretim gücüne sahip olduğunu vurguladı.
180 FİRMA VE 40 ÜLKEDEN 15 BİN ZİYARETÇİ HEDEFİ
Engin Er, şunları söyledi: “Antalya’da 22 yıldır dünyanın en büyük seracılık fuarı olan Growtech'i hayata geçiriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Growtech'e katılan Konya firmaları bizlerden bir tarım makineleri fuarı istedi. Tam bu planlamayı yaparken pandemi çıktı ve sonrasında ise artık düğmeye bastık. Antalya’da 10 - 14 Ekim tarihlerinde uluslararası ziyaretçi ve katılımcıların olduğu tamamen ihracata yönelik tarım makineleri, traktör ve ekipmanları fuarı olan Growmach’ı ilk kez gerçekleştireceğiz. Satışlarımız devam ediyor ve çok az yerimiz kaldı. Şu anda 180 firma katılıyor, ilk yıl için tahmini 40 ülkeden 10-15 bin civarı ziyaretçi bekliyoruz”
*Abdültalip GÜNGÖR

Kaynak : Abdültalip GÜNGÖR
Ekleme Tarihi : 2023.09.06 14:11:45
Son Düzenlenme Tarihi : 2023.09.06 14:12:43





Antalya İl Başkanı Düzen’den “Emekli maaşı ve uyuşturucu” eleştirisi

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Düzen, “Ülkemizde ve Antalya’da değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomidir” dedi
Gündemdeki son gelişmeleri değerlendiren Düzen, Ülkemizde ve Antalya’mızda değişmeyen bir gündem var. 7’den 77’ye herkes için öncelikli ve önemli, sosyal hayattan kültürel hayata, iç siyasetten uluslararası ilişkilere kadar hayatın her alanını etkileyen bir gündemi ekonomi olduğunu açıklayarak; “Her nedense dizginlenemeyen veya dizginlenmesi istenmeyen enflasyon; sürekli artan hayat pahalılığı; sonuç, birbiri ardına gelen zamlar…
Durum böyle olunca; çarşıda-pazarda, evlerde, iş yerlerinde insanımızın sürekli olarak konuştuğu konular işte bu hayat pahalılığının ötesine bir türlü geçemiyor. Geçim derdine düşen vatandaş, başka hangi konuları konuşsun ki…  
İktidar da, muhtemelen ülkenin karşı karşıya bulunduğu halkımızın diğer hayati problemlerinin tartışılmasını engellemek için, insanımızı böyle bir geçim badiresinin içerisine bilinçli şekilde sürüklemiş gibi görünmektedir.
Peki, iktidar ve yönetim omuzlarına aldıkları bu ağır sorumluluğun farkında mıdır? Buna olumlu  cevap vermeyi herkes arzu ederdi, ancak maalesef bu mümkün değil.
Böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, milyonlarca emekli “7 bin 500 lira maaşla geçinebilir” diye akıl almaz bir anlayışa sahip olmazlardı!
Yine böyle bir sorumluluğun farkında olsalardı, 2-3 ay emeklilerimizi oyalayıp, sonra da şimdi “işin farkındayız”,  “bunu düzelteceğiz”, “bu hoş olmamış” söylemleriyle 2024 yılını işaret edip yaşlı, güçsüz, çalışma gücünü yitirmiş geniş bir emekli kesimin sefaletinden “mahalli seçimlerde oy devşirme” gayreti içinde olmazlardı!” dedi.
Düzen, Emeklilerini 7 bin 500 liraya mahkum etmek devletimize, ülkemize yakışıyor mu? diye İktidarı eleştirdi. 
Düzen, açıklamasını  şu ifadelerle noktaladı: “İktidarın bu tavrı ciddiyetten, samimiyetten, insaftan oldukça uzak bir tavırdır. İktidar bu durumu düzeltene kadar, yüzbinlerce insan ne acılar çekecek; ailesine, evladına, torununa küçük bir hediye bile alamamanın ne hazin duygularını yaşayacaktır, bunlar biliniyor mu? 
Temmuz ayında iktidarın, ekonomi yönetiminin aklı neredeydi? Sonra, neden hala beklenmektedir? En önemlisi, hatayı, haksızlığı, zulmü en kısa zamanda düzeltmek varken, beklenen şey nedir?    Tüm ısrarlara rağmen TBMM’nin devreye girmesi için neden 1 Ekim beklenmektedir?
1 Ekim’de devlet bütçesine sürpriz bir para gelecek de o mu beklenmektedir?
Hani “Alın teri kurumadan emeğin hakkını verin.” ilkesi? Sevgili Peygamberimiz (sav) böyle buyurmuyor mu? İktidara destek veren muhafazakar ve dindar kesim bu konularda neden sessiz kalmayı tercih ediyor?
Bu bir hak değil midir? Yüz binlerce emeklimizin yıllarca döktüğü alın terinin karşılığını vermek için hem de oy amacıyla aylarca bekletmek de neyin nesidir?
Cumhuriyetimizin 100. yılında, iktidarın o çok sevdiği sloganla, “Türkiye Yüzyılı”nda; emeklilerini 7 bin 500 lirayla yaşamaya mahkum eden bu politika, bu sessizlik, duymazlıktan gelmek  devletimize, ülkemize yakışıyor mu Allah aşkına?
Yine soruyorum, vatandaşlarımızın %90’ından fazlasını yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya mahkum etmek gerçekten yakışıyor mu?
Gençlerini işsizliğe, emeklilerini ve çalışanlarını yoksulluğa, esnafını, çiftçisini borca mahkum etmek doğru bir şey mi?
Tarımda her geçen gün daha çok dışa bağımlı hale gelmek, binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip ülkemize yakışıyor mu?
Eğitimde ve sağlıkta gün be gün kalite kaybı yaşamak, umutsuzluk içine sürüklenmek  “Türkiye Yüzyılı” söylemleriyle çelişmiyor mu, Allah aşkına?
“İtibardan tasarruf olmaz.” anlayışını benimseyen bir iktidarın, vatandaşlarının “İnsanca Yaşam” standartlarından tasarruf etmeye çalışması, böylece vatandaşının itibarını düşünmemesi, hatta düşürmesi büyük bir çelişki değil midir? Bütün bu belirttiğimiz hususlar “Hikmet-i Hükümet” ile bağdaşır mı? 
Hayat pahalılığına, fahiş fiyat uygulayanların sebep olduğunu iddia eden bir iktidar, yine kendisinin vergi ve harçlarda fahiş artışlara gitmesi hangi mantıkla nasıl açıklanabilir ki?
İktidar, bir yandan millete kemer sıktırırken; diğer yandan kendisi kemer gevşetmeye devam ediyor. Çünkü, obez hale gelmiş bir insan gibi, iktidar da obezleşince başka türlü olmayacağını  herkes bilir.
İktidarın ahlak anlayışı, bilgisi ve söylemleri ile tutum ve davranışları arasında bir uyumsuzluk vardır. Sanki farklı merkezlerden komut alan iki organ arasındaki uyuşmazlık gibi. 
GENÇLERİMİZ BATAKLIĞA ÇEKİLİYOR
Sözün burasında akıllara ilk gelen konu nedir? Gençlerimizi bataklığa çeken, anne-babaları da perişan eden uyuşturucu illeti!
Maalesef son yıllarda bu konu, gençliğimizi tehdit eden en önemli konu haline gelmiştir.
Uyuşturucu madde kullanım yaşı lise, hatta ortaokul seviyelerine kadar inmiştir. Artık sadece birkaç muhitte değil, ülkemizin 81 ilinde, her mahalle ve sokakta yaygın hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu işin şakası yok, ihmale gelecek tarafı da yok!
Terörle mücadele hangi ciddiyette ele alınıyorsa; uyuşturucu ile mücadele de bir o kadar ciddi olarak ele alınmalıdır.
Öyle 3-5 sokak satıcısını yakalayıp, birkaç ay içerisinde serbest bırakmakla bu iş çözüme kavuşmaz, kavuşturulamaz!
Limanlarımıza gelen gemilerde, emniyet güçlerimizce kaç ton uyuşturucu yakalandığına ilişkin henüz kamuoyuna bir bilgi verilmiş değildir. 
Bu gemilerin sahipleri kimlerdir? Nereden gelmişlerdir? Kimlerle, hangi kesimlerle  irtibatları vardır? Yakalanan bu adamların bırakılması için kimler ricacı olmuştur ve halen olmaktadır?
Bankaya para yatırdığı için, çocuğunu bir dershaneye gönderdiği için yüzlerce insanı 6-7 yıldır cezaevinde tutanlar, işinden edenler, irtibat ve iltisak gibi kavramlarla binlerce insana terörist damgası vuranlar, uyuşturucu tacirleri ile irtibat ve iltisakları olanlara hangi yaptırımları uyguladılar?
Gençlerimiz göz göre göre elimizden kayıp giderken, bugüne kadar hangi ciddi tedbirler alınmıştır? Gençlerimiz nasıl oldu da bu kadar kolay bir şekilde bu illete ulaşır hale getirildi, ya da getirilmesine müsaade edildi?
İşte her kademedeki okullar açılacak; okul önlerinde evlatlarımıza bu zehirleri satanlara karşı, aslında bu zehirleri binlerce kilometre öteden ülkemize getirenlere karşı, hangi somut adımlar atılacak, ne tür tedbirler alınacak, hep birlikte bakacak  ve göreceğiz.
Saadet Partisi olarak bu problemlerin ve tüm bu sorunların her zaman olduğu gibi ciddi takipçisi olacağız.” dedi.
* SP Basın

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.24 12:42:10
Son Düzenlenme Tarihi :