SON DAKİKA

logo

Ali Bahar “Maruz kaldığımız bir takım muameleleri asla unutmadım, asla da anlatmayacağım”

ATSO'nun yeni dönem ilk meclis toplantısında üyeler konuştu, Başkan bahar cevap verdi.

    ATSO yeni yeni yönetimi ve yeni başkanı ile ilk meclis toplantısını gerçekleştirdi.
    Meclis toplantısının son bölümünde bazı meclis üyeleri arasında zaman zaman gerginlik yaşanırken, seçim tansiyonunun halen düşmediği de gözlendi.
    Özellikle kırmızı listede yer alan ATSO meclis üyeleri seçimi sandıkta kendilerinin kazandığını, ancak mahkeme kararıyla değiştiğini belirtirken, Ali Bahar’ı eleştirdiler.
MEHMET ÇELİK’İN ELEŞTİRİNE BAŞKAN BAHAR’DAN ANINDA YANIT
    Hesapları İnceleme Komisyonunun seçiminin ardından eski komite başkanı Mehmet Çelik, bir konuşma yaparken, komisyonun karma isimlerden oluşmasının daha birleştiriciliği olacağını ifade ederken, yönetimin bunu gerçekleştirmediğini söyledi.
    Mehmet Çelik’in, konuşmasının ardından ATSO Başkanı Ali Bahar, Mehmet Çelik’e yanıt verdi, komisyonun 4 + 3 olarak oluşturulması için Meclis Başkanı ile görüştüğünü, ancak 7-8 günlük süreçte geri dönüş alamadığını ifade ederken şunları  söyledi: 
    “Hiç bir söylemimde ve duruşumda farklılık yoktur. Çok değerli meclis başkanımız var. Bundan 8-10 gün önce meclis başkanımla bir yerde buluştuk. Ne için buluştuk ! Meclis sağlıklı geçsin diye. Ben meclis başkanıma şöyle bir teklifte bulundum. Dedim ki meclis başkanım yönetim kurulunu bizim kazanmamız itibariyle 4 üye bizden olsun, 3 üyede diğer arkadaşlarımızdan olsun, hemen ilk meclisimizde arkadaşlarımızı kaynaştıralım teklifi benden geldi. Ben bu teklifi söyledikten sonra 8-10 gün bekledim. Teklifime bir yanıt gelmedi. Sadece bugün meclisin merdivenlerinde bir arkadaşımızdan böyle bir teklif geldi. Ancak, biz listedeki arkadaşlarımıza deklare etmiştik. Hiç kimsenin hayalini kırmamak adına. Ancak, aynı Ali Bahar aynı yakınlıkta size koşacaktır. Hiç bir farkı yok. Ama bunu yaptım Mehmet abi. Sanırım takdir edersin kendime yakışanı yapmışım. “ dedi.
MECLİS ÜYELERİNDEN ELEŞTİRİ VE DESTEK
AYHAN YILDIRIM  
    “Ben de dahil olmak üzere 117 meclis üyemizi tebrik ederim. Komitelerde güzel bir seçim sonuçlandı. Şunu bilmenizi isterim ki biz 3 seçimi kazandık. Bugün burada insanların iradesine el konulmuş bir şekilde bir yönetim var. Ben bunu 4 yıl boyunca dile getireceğim. İnsanların öz iradesi ile seçilen bir yerde değiliz. Maalesef sözün bittiği yerdeyim. Bir mahkeme kararının insanların öz iradesinin üstünde olmasına bir anlam veremiyorum. İnşallah iyi bir 4 yıl geçiririz. Sonu hepimiz için hayırlı olur”
MUSTAFA AYANOĞLU
    “Başkan konuşmasına başladığında biz birlikte yöneteceğiz gibi bir söylemi oldu. Biz birlikte yöneteceğiz gibi bir söylemi oldu. Fakat göreve gelir gelmez bir basın toplantısı yapıldı. Bu basın toplantısı ile şahsıma bir davet gelmedi. Başka arkadaşıma geldiyse de lütfen düzeltin.  Arkasından Melek Yatırımcılarla ilgili bir sunum gördük. Bir toplantı yapıldı ve yine bana bununla ilgili bir davet gelmedi. Bunu bir eleştiri olarak algılamayın, madem birlikte yönetecektik böyle bir toplantıya ve basın toplantısına meclis üyelerini neden davet etmediniz? En azından ilkinde bunu yapabilirdiniz !”
EMRAH POLAT
    “Turizm Etkinlik Derneği Başkanıyım. Bizim derneğimiz 50 üyeli butik bir dernek. Biz bile başkanlığı birbirimize devrederken çok etik, birbirimizi selamlayarak, makamı devir ettik. 140 yıllık çınarımızda bunu neden başaramadığımızı inanın merak ediyorum.”
YUSUF HACI SÜLEYMAN
    “İçinizde burada çok uzun yıllar hizmet etmiş değilim. Bundan bir önceki dönemde yönetim kurulu başkan yardımcısıydım. Bu seçim süreci gerçekten hepimiz için çok zor oldu. Yaklaşık 14 bin civarında oy kullanıldı. Hepimiz kendi sektörümüzdeki arkadaşlarımızdan oy rica ettik. Tabii ki kuralları çercevesinde oylarımızı kullanmaya çalıştık.
    Bazı kuralları hatırlayamadık belki. Bu kuralların içerisinde şirketlerin isimlerini doğru yazmak, şubeleri doğru yazmak, yetkili kişilerin yetki belgesinin önceden çıkarıp çıkaramayacağını öğrenmeye çalışmak. Bütün bu seçim çalışmaları sırasında ben 36. grubun temsilcisi olarak Odamızdan seçmenlerin listesini temin edemedim. Sektörümde oy kullanacakların çoğunu tanıdığım için  ayaklarına tek tek giderek bu oyu rica ettim. Oy kullanıp kullanamayacağını bilmediğim halde. Ziyaretlerimi yaptım, benim için çok güzel oldu. Ama ziyaretlerimin yarısı oy kullanamayacak olarak karşıma çıktı. Her seferinde sicile gelip bu arkadaşım oy kullanabiliyor mu ! Hayır kullanamıyor, bu arkadaşım oy kullanabiliyor mu, hayır kullanamıyor.
    Şimdi özgür iradeden bahsediyoruz. Katılıyorum. Ama herkese eşit davranmaktan da bahsediyorum. Eşit davranmak odanın görevidir. Oda da çalışan arkadaşlarımızın da görevidir. Ama bu konuda eşit bir fırsata sahip olmadığımı düşündüm. Bugün buraya kadar. Aslında böyle bir konuşmayı yapmayı düşünmüyordum. Her şey bitmiş, oluşmuş, yapılmış artık.
    Bir gün bir taraf sevinmiş, ikinci gün yargı diyorsunuz ile gittiğinde o yargı kararını hukukun üstünlüğü olarak tanımlandı, peki sonraki yargı kararı hukuki üstünlük olmuyor. İlki de olmuyor. Sadece ortadaki oluyor. 
    Bunların hepsini geride bırakmamız lazım. Burada Ali Başkan’a sırayla soru sorulurken bize de soruluyor. Bize de çevremizdeki insanlar niye bu seçim halen devam ediyor diyor. Özgür irade hepimizin hakkı. Hiç birimiz diğer bir arkadaşımızın oyunun üzerine ipotek koymamalıyız. Konuldu veya konulduğu zannedildi veya konulmadı. Bugün burada bir seçim daha yapıldı. Sadece kendi aramızda yaptığımız seçim. Bu seçimde bir arkadaşımız geçersiz oy kullandı ve iptal edildi. Geçersizse geçersiz. Oy pusulasının üzerine yıldız yapamazsın kardeşim. Hiç kimse yok bu oy geçerli dedimi demedi. Bu çok güzel bir şey. Biz hepimiz birlikte çalışacağız. Yani  o liste seçilmiş, bu liste seçilmemiş demenin bir anlamı yok. Evet üzücü oldu. Böyle bir seçim süreci yaşanmamalıydı. Olmamalıydı. Ama oldu.
    Bir üye düştü, neden düştü hata yapılmış. 1 oy fark oldu o fark nereden geldi, o hatadan geldi. Bunları hatırlamamız lazım. Bir şeyleri hatırlayıp, bir şeyleri hatırlamazsak o zaman iyi olmuyor. O zaman ya hepsini hatırlayacağız ya da hepsini unutacağız. İkisinden birisini seçeceğiz. 
    Bu seçim sürecinde hepimizi kırdıysak, üzdüysek bunların hepsini unutalım, birbirimizi hoşgörüyle karşılayalım, birbirimizi incitecek laflar söyleyerek 4 yılı geçirmeyelim. 
    Odamızın yargı süreci boyunca yaşadıkları nedeniyle “itibar” soruları da sorulmaya başlandı. Bence bu soruları ortadan kaldıracak olan bu meclistir. Antalya’ya katkımız olsun, sadece Antalya’ya değil Türkiye’ye katkısı olsun. Turizmin ve tarımın başkenti olarak, tarım ve turizm politikalarına etki etmeliyiz diye düşünüyorum.”
KENAN ÇELİK
    “İnsanlara baskıyı uygulamanın bir sürü yolu vardır. Kafasına silah dayayarak baskı yaparsınız,  insanları korkutarak baskı yaparsınız, ya da ortama o kadar büyük bir güvensizlik havası salgılatırsınız şuna teklif varmış, buna şöyle teklif varmış, şuna şöyle söyleniyormuş, o insaların haberi olmadan ortamda konuşturursunuz, konuşursunuz öyle bir iklim oluşur ki insanlar iradesini gönüllü olarak teslim eder. Bu da iradeye ipotek koymaktır. Ben kırmızı komitede yarışmış, yönetim kurulunda yarışmış, meclis seçimlerinde yarışmış birisiyim. Kırmızı da sonuna kadar oyumu kullandım ama arkadaşlarımın emeklerine de saygı duyuyorum, ama insanların iradelerine korkutarak ipotek konmaz. Bu ortamla konulur ve maalesef bu ortam oluşturuldu. Gerçekleri söyleyeceğiz, gerçekleri konuşacağız”.
ATSO BAŞKANI ALİ BAHAR
    ATSO Başkanı Ali Bahar, meclis üyelerinin eleştirilerine de cevap verdi.
    Bahar, “  Burada bazı şeyleri miktarınca konuşuyoruz. Çok fazla haklı olmak için konuşma yapmıyorum. Yapmamaya çalışıyorum. Çünkü, ben hayatım boyunca bir yerde bunu öğrendim, hayatımın bir yerinde farklı olmak için değil, mutlu olmak için çalışmalıyız. 
    Ayhan beyin söylediğine cevap vereyim. Ayhan bunu siz her mecliste dile getirecek olsanız da ben sizin ayağınıza 4 yıl boyunca gelerek bu ortamı yok etmeye çalışacağım.  Hem de bütün kalbimle emin olun. Siz söylemeye devam edebilirsiniz, ben bunun için çalışacağım. Ben de size gelmek için elimden geleni yapacağım. Bu benim görevim. Bu koltuğa da böyle bakıyorum. 
    Melek yatırımcılar Teknopark’ın organizasyonu Mustafacım. Buranın organizasyonu değil.  Tam üstüne denk geldiği için buranın organizasyonu gibi gözüktü. OSB’nin bile organizasyonu değil. Biz buna rağmen herkese ulaşmaya çalıştık. Kaldı ki seçim o kadar çok yaklaşmıştı ki, o konsantrasyon bile kendimde yoktu. Ben oraya ancak bir gün katılabildim. Farkında bile değildim, organizasyonun nasıl olduğunun.  Bunu da bilmelisin.
    Basın toplantısı bu süreçte kimse kimseyi kırmasın üzmesin diye yapıldı. Gidin basın toplantısının içeriğine bakın, şöyle haklıyız, böyle haklıyız, şöyle yaptık, böyle yaptık denilen bir basın toplantısı değil.
    Haklı olmak için konuşacak olsam buradan bir sürü argüman sunarım. Bazı arkadaşlarım bu argümanları söyledi. Basın toplantısı aslında birlik ve beraberliğe zarar gelmemesi için yapıldı. İçeriğini tekrar izlerseniz görürsünüz.
    Seçim var, sandığa saygımız var, bizim hukuğa olan saygımız da hiç bitmedi. Sadece siz çalışmadınız, hepimiz çalıştık. 49 grubun tamamı çalıştı. Sizler nasıl bir şeylerin hakkının korunmasını bekliyorsanız bizde aynı şeyi istedik. Sizler orada bir argüman görmüş olabilirsiniz. Biraz önceki yıldız gibi. Beraber yaşadık. O yıldız da Ender Kuzucu’nun listesinde çıktı. Yıldız var dediler, koydular kenara, tartışmadık bile. Burada da böyle bir şey görüldüyse, böyle bir durum ortaya çıktıysa, bunun çalıştığınız kesimler için bile hakkının aranması  müsbet bir şeydir. Bu bir.
    Hemen arkasından İl Seçim Kurulu kararı bozduğu için  biz sadece bir basın açıklaması yaptık. Sonrasında ne çıktığını siz de biliyorsunuz. Sonra yine diğer bir hak arama noktasına gidildi, oradan da bir hukuk ve adalet çıktı. En üzmeyecek, kibar şekilde söylüyorum, bu işi toparlamaya çalışıyoruz. 
    Evren bey devir teslim konusunu söyledi. Ben de çok isterdim devir teslim ile bu işin olmasını ama yaram o kadar çok kanıyordu ki devir bizim işimiz değil, profesyonellerin işiydi. Devreden ilk hamleyi, devir alan da ikinci hamleyi gerçekleştirir. Bunu da germeden anlatmaya çalışıyorum.   
    Bir de profesyonel kadrolardan bahsedildi. Bu konuda anlatacağım çok şey var. Bakın burada anlatabilirim. Ama yine insanları kırmamak adına, çünkü biz bu kurumu birlikte yönetme konusunda samimiyiz. Samimi olan insan germemeye çalışır, samimi olan insan kurumu bu noktadan itibaren gelmesi gereken en iyi yere  taşır. Sürekli laf oluşturacak, geri dönüş oluşturacak, tenis maçına dönüştürecek sistemin içinde olmaz. 
    Ben de bu sorumlulukla burada kendi çalşacağım birinci kişiyi seçme hakkına sahibim. O kişi size bir kağıt uzatıyor. Ben AOSB yönetim kurulu başkanıyım, Teknopark’ın yönetim kurulu başkanıyım, Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanıyım. Bir çok yerde kurumsal temsilde bulunuyorum. Bana kağıt uzatacak profesyonelleri asgari müşterekte seçme hakkına sahibiz. Çünkü, biz icradayız. Bunu böyle anlayın. Kaldı ki maruz kaldığımız bir takım muameleleri asla unutmadım, asla da anlatmayacağım. Tekrar söylüyorum, ben haklı çıkmaya çalışmıyorum. Mutlu olmaya ve mutlu etmeye çalışıyoruz.
    Eleştirilere söyleyeceğim cevaplar en samimi, en hafif şekilde bunlardır. Lütfen birbirimizi kırmayalım, üzmeyelim. Bakın ülkenin önündeyiz. 
    Bakın şu anda bir yargı sürecinden bahsediliyor. Şu anda bu konuşuluyor. Başka bir açıklama yapmıyorum. Neyse hak, hukuk, adalet  bunun için herkes çalışsın, gerekli çalışmasını yapsın. Kaldı ki bu süre bi geldi, bi gitti, bi geldi. Hukuki bir süreç çalıştı. Hukuka saygılıyız, adalete saygılıyız diyorsak bu yolda çalışmaya devam etmeliyiz. Ama birbirimizi bu koltuklarda, bu mekanda, bu çatı altında üzmemizin yeri olmadığını düşünüyorum. Ben süreç boyunca üzmemek için inanın her şeyi yaptım.  Bir kutlama göremezsiniz. Konuşmalarımda sakın incitmeyin dışında bir söz duymadınız. Hiç davul zurnalar çalınmadı. Biraz önce bile alkışlarken  “sakın” dedim. Hep uyardığım ve konuştuğum şey. 
    Sizleri üzecek, şahsiyetinizi zedeleyecek, sizleri mahcup edecek en küçük bir şeye, kapalı whatsap grubunda bile izin vermedim. Arkadaşlarımın hepsi de burada ve şahit.  Lütfen birbirimize yakınlaşmak için elimizden geleni yapalım ben yapacağım.” dedi.
* FERUDUN ÖZGÜNSÜR

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.11.02 08:52:17
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Tütüncü: “Binlerce kitap Antalyalı okurları bekliyor”

Mimar Sinan Kongre Merkezi’ndeki 5. Kepez Kitap Fuarı’nı ziyaret eden Başkan Hakan Tütüncü, “Kepez’de kitapların, bilimin ve öğrenmenin ikliminde güzel bir buluşmaya tanıklık ediyoruz. Kitap fuarımız, 13 Mayıs’a kadar Antalyalı okurlarımızı bekliyor” dedi.
Kepez Belediyesi’nin bu yıl 5’ncisini düzenlediği Kepez Kitap Fuarı, binlerce kitabı kitapseverlerle, 114 yazarı da hayranlarıyla buluşturuyor. Mimar Sinan Kongre Merkezi’ndeki Kitap Fuarını gezen Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, yayınevlerinin stantlarını ziyaret etti. Yayınevlerinin stantlarını tek tek gezen Başkan Tütüncü, kitapları inceledi, fuarı ziyaret eden vatandaşlarla da aldıkları kitaplarla ilgili ayaküstü sohbet etti. Başkan Tütüncü, isteyen ziyaretçilerle de bol bol hatıra fotoğrafı çekildi.

330 yayınevi, 114 yazar
Kepez Kitap Fuarı hakkında duygu ve düşüncelerini aktaran Başkan Tütüncü, “Kitapların dünyasında büyük bir heyecanla bir araya geldik. Muhteşem bir buluşma. Kitap fuarımız, Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde 13 Mayıs’a kadar devam edecek. 330 yayınevinin seçkin eserleri, 114 yazar okur buluşması ve binlerce kitapta Antalyalı okurları bekliyor” dedi. Kepez Belediyesi’nin 5. Kepez Kitap Fuarı, 13 Mayıs 2023 tarihine kadar saat 09.00 ile 19.00 saatleri arasında kitapseverleri bekliyor.

Kitap Fuarı’nda 6 Mayıs
Murat Kaplan, Zekeriya Elifoğlu, Zuhal Taşçı, Senai Demirci, Sibel Uzun, Özgür Polat, Dilek Cesur, Mücahit Küçükyılmaz, Murat Menteş, Nurullah Genç, Timur Yılmaz söyleşi ve imza gününde kitapseverlerle bir araya gelecek. Yazar Beyza Aksoy, Almina Tamer, Mehmet Ali Bulut, Hilal Aydın Özcan, Fatih Tuncay, Buse Kudun, Demet Türkmen, Ufuk Elver ve Muhammed Esiroğlu okurlarıyla buluşacak.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.05 17:27:56
Son Düzenlenme Tarihi :





Binali Yıldırım, "Kemal Bey, adaylığını açıkladı, aynı anda dağdan PKK, Suriye’den PYD, YPG, SDG, Amerika’dan, Avrupa’dan FETÖ, Kemal Bey’e destek açıklaması yaptı"

Seçim ziyaretleri çerçevesinde Burdur’a gelen ve burada İş Dünyası Buluşması programında STK temsilcileri ve iş adamlarıyla bir araya gelen AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım Binali Yıldırım, “Ülkenin güvene ve istikrara ihtiyacı var, maceraya ihtiyaç yok” dedi.

Lavanta Tepesi Otelde STK temsilcileri, iş adamları, parti temsilcileri ile bir araya gelen Binali Yıldırım Türkiye’nin AK Parti’nin iktidarda olduğu 21 yıllık dönemde büyük ilerleme kaydettiğini belirterek bunu gören emperyalist ülkelerin bundan rahatsız olduğunu söyledi.

Türkiye’nin ve Burdur’un her yıl büyüdüğüne değinen Yıldırım, Türkiye’nin şehirleşmede yüzde 80’lerin üzerine çıktığını bu nedenle kırsal nüfusun azaldığını aktardı. Ayrıca Yıldırım, buna bağlı olarak aile işletmeciliği azalırken tarımda ve tarımsal sanayide büyük ölçekli üretimin artığına işaret ederek, alt yapının, yol ve ulaşım ağının gelişmesinin büyümede önemli olduğunu anlattı.

İhracat demek üretmek demektir

Ülkede ihracat yapmayan hiçbir ilin kalmadığını söyleyen Binali Yıldırım, “ 21 yıl önce neredeyse 30 ilde ihracatın ne olduğu bilinmiyordu. Ancak şimdi tüm illerde ihracat yapılıyor. Buda ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. İhracat demek üretmek demek, üretmek demek istihdam demek. İstihdam olunca işsizliğin azalması, ülkenin kalkınması, zenginleşmesi demek.” dedi.

21 yıllık süreçte ülkenin ne kadar büyüdüğünden bahseden Yıldırım, 21 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 65 milyondu şimdi ise 86 milyon oldu. Kişi Başına düşen milli gelir 3 bin 200 dolardan 10 bin 600 dolara yükseldi, ülkenin milli geliri ise 230 milyar dolardan 905 milyar dolara yükseldi. Üniversitelerde 1.5 milyon öğrenci vardı, şimdi 8.5 milyon öğrenci eğitim görüyor, 6 milyon kişi otomobil sahibi oldu, üniversite sayısı 208’e çıktı, bölünmüş yollar 6 binden 28500 kilometreye çıktı, havalimanları 26 dan 52’ye yükseldi, limanlar 149’dan 200 e çıktı ve bunun gibi bir ok yeniliğe imza attık. Bunun arkasında güven ve istikrar, güçlü iktidar yanımız var” dedi.
141 bin konutun temeli atıldı.

6 Şubatta meydana gelen depremin yaralarını sarabilmek için ilk günden itibaren büyük bir özveriyle çalıştıklarından bahseden Binali Yıldırım; “650 bin konut, 56 bin bina yok oldu. İnsanın değeri parayla pulla ölçülmez 50 bin de insanımız gitti. Bu memleketin her köşesinden vatandaşlarımız malıyla canıyla oraya aktı. İşte bizim en önemli hasletimiz birbirimizi zor, acılı zamanlarda yalnız bırakmamak. Depremzede vatandaşlarımız için yapacağımız 650 bin konutun 319 bini bir yıl içinde teslim edilecek. Bugün itibari ile de 141 bin konutun temeli atıldı.” diyerek en kısa zamanda depremzedelere yeni evlerini teslim etmek istediklerini belirtti.

Depremin faturası 2 trilyon lira

Depremin Türkiye’ye ekonomik anlamda verdiği maddi zararı da söyleyen Binali Yıldırım; “ Depremin bize faturası 2 trilyon lira. Bu da bizim milli gelirimizin %15 ne tekamül ediyor. Biz 3 yıllık kalkınmamızın tamamını buraya harcayacağız. Yani 3 yılda 0 büyüme ile bu depremin zararlarının telafisi. Bir başka deyişle geçen sene ki gider bütçemizin yarısı.” dedi.

Bölgede ortak istemiyorlar

Ülkenin büyümesinin ve özellikle savunma sanayide yerlileştirme ve millileştirme konusunda atılan adımların gelişmiş emperyalist ülkelerin canını sıktığını söyleyen Binali Yıldırım; “ Sömürgeci ülkeler Ortadoğu bizim, Balkanlar bizim Afrika bizim diyerek Türkiye’yi ve 14 Mayıs seçimlerini hedef alıyor. Seçimle bizden çok Amerika, Avrupa ilgileniyor. Bir İngilizce mecmuanın seçimler ve Cumhurbaşkanımız hakkında yayınladığı makalelere bakın. Bizim seçim olmaktan çıktı dünyanın birçok ülkesinin sorunu haline geldi" diye konuştu.

Bu seçimler normal olmaktan çıktı

Seçimlerle ilgili konuşan Binali Yıldırım; “Millet ittifakının adayı belirlemesi için bir yuvarlak masa oluşturuldu ve 21 ay toplandı dağıldılar. Aslında ilk başta belli olan adayı sonunda açıkladılar. Buraya kadar bir sorun yok. Başka bir şey oldu iki tane de belediye başkanı yanına monte ettiler ve cumhurbaşkanı yardımcısı ilan ettiler. Türkiye bir hukuk devleti. Size İstanbul’da, Ankara’da bir görev verilmiş belediye başkanlığı yapın diye. Daha o görev bitmeden yeni bir görevle söz veriliyor. İlerde Cumhurbaşkanlığı yardımcısı yapacağız diyorlar ve şuan da şehirlerinde yok bu arkadaşlar. Şehirlerine uğradıkları yok. Cumhurbaşkanı yardımcılığı için 5 tane ittifakın her birine yardımcılık tahsis edildi. Bunda da ne var? diyebilirsiniz ama benimde şu soruyu sormak hakkımdır. Biz bu sistem değişikliğini yaparken bize acımasızca saldırı gösterdi Kılıçdaroğlu. Niye bir tane cumhurbaşkanı yardımcısı koymuyorsunuz da birden fazla koyuyorsunuz diye Yandaşlarınıza arpalık mı hazırlıyorsunuz, onlara makam mı vereceksiniz, makam arabası mı vereceksiniz, devletin israfını daha da mı arttıracaksınız? diye acımasızca bizi eleştirdi. Şimdi seçim yok, kazanan yok oradan cumhurbaşkanlığı yardımcılıkları dağıtıyor. İyi ki fazla yapmışız bunların işine yaradı ama Tayyip Erdoğan bir tane yardımcı ile beş seneyi tamamladı. Bunları dikkatinize sunuyorum bu birinci çelişki.

İkinci çelişki ise aynı Kılıçdaroğlu dedi ki; “efendim ben katili cumhurbaşkanı kabul etmem. Ben ona cumhurbaşkanı demem”. Geçenlerde açıklamasını herhalde takip ettiniz. Şimdi kendi de dedi ki “Ben cumhurbaşkanı seçileceğim ve partimin genel başkanlığını da bırakmayacağım en azından sistemi değiştirene kadar. Bu da çok yaman bir çelişki tamamen ilk söylediğinin tersini söylemiş oldu.

Bir başka şey ise İstanbul, Ankara Belediyelerini Cumhuriyet Halk Partisi kazanınca “Bir tane insanın ekmeğiyle oynamayacağız, bir kişi bile işten çıkmayacak dediler on binlerce kişiyi ekmeğinden ettiler.
Bir başka çelişkisini daha söyleyeyim. “Biz bedava traktör dağıtacağız diye açıklamalar yaptılar ortada traktör falan yok. Oradan da bir şey çıkmayınca şimdi depremde traktörleri enkaz altında kalanlara traktör vereceğiz, geçmişe yönelik emeklilere bayram öncesi ikramiye vardı şimdi de en düşük memur maaşı 20 bin lira olacak diye açıklıyorlar. Yani vaatlerin bini bin para. Rahmetli babaannem biz konuşunca şöyle derdi: “Üfle yavrum üfle kaval elin yel Allah’ın.” bunların ki de öyle. Ha babam üflüyorlar. Fazla para vermek iyi bir şey buna kim itiraz eder ama hedefiniz enflasyonu düşürmekse fazla para vererek enflasyonu veya hayat pahalılığını düşüremezsiniz bu ekonominin kuralıdır.” dedi.

Biz FETÖ’cülerin, bölücülerin ve onların arkalarında ki sahiplerinin destekledikleri adayı desteklemiyoruz.

Kemal Bey, adaylığını açıkladı, aynı anda dağdan PKK, Suriye’den PYD, YPG, SDG, Amerika’dan, Avrupa’dan FETÖ, Kemal Bey’e destek açıklaması yaptı. Yeşil Sol Parti, işi daha da ileriye götürdü. ’Yerel özerklik, eyalet gelecek. Tepemizden İHA’lar, SİHA’lar, akıllı mühimmatlar yok olacak. Tayyip Erdoğan gidecek, hapishanelerin kapıları kırılacak. Apo başta olmak üzere bütün tutsaklar salıverilecek’ vesaire... Kemal Bey de söylüyor, ’Filanı çıkaracağım, bütün FETÖ’den atılanları tekrar işe alacağım’. Kardeşim bak, bir yanda 40 bin şehidimiz var. Ülkenin birliği, kardeşliği için bedel ödemişiz. Diğer yandan 15 Temmuz’u yaşamışız, 251 şehidimiz var. Siz, kimin adına bu sözleri veriyorsunuz? Türkiye bir hukuk devleti. Bir yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ’tek adam’ diyeceksiniz, bir yandan da ’Nerede hukuk? Gelince şunu çıkaracağım, bunu yapacağım, edeceğim’. Önce hukuk devletine, adalete kendiniz inanmanız lazım. Biz, FETÖ’cülerin, bölücülerin ve onların arkasındaki sahiplerinin desteklediği adayı desteklemiyoruz. Biz, yerli ve milli TOGG otomobilini yapan, helikopterini, İHA’sını, SİHA’sını, akıllı mühimmatını yapan, milli muharip uçağı, ’F-35’ler verilmedi’ diye tezgaha koyan, adam gibi adam, milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyoruz.” dedi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.06 12:54:37
Son Düzenlenme Tarihi :