SON DAKİKA

logo






Prof. Dr. Birol Saygı: "Yüksek lisans yapan daha kolay iş buluyor"

Alanya Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Birol Saygı, yüksek lisans yapmış kişilerin iş dünyasında daha fazla kabul gördüğüne dikkat çekti.
Eğitim hayatının temel aşamalarından biri olan lisans eğitimi, bireyleri mesleki alanda donanımlı hale getirmenin yanı sıra bilgi v..

Alanya Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Birol Saygı, yüksek lisans yapmış kişilerin iş dünyasında daha fazla kabul gördüğüne dikkat çekti.
Eğitim hayatının temel aşamalarından biri olan lisans eğitimi, bireyleri mesleki alanda donanımlı hale getirmenin yanı sıra bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönlendiriyor. Günümüzde iş dünyasının ve akademik dünyanın talepleri giderek artıyor. Bu taleplere uyum sağlamak ve kişisel gelişimi sürdürmek için yüksek lisans programları önemli bir rol oynuyor. Alanya Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Y. Birol Saygı, akademik kariyere adım atmak isteyen öğrencilere altın değerinde bilgiler aktardı.

“Yüksek lisans yapan kolay iş buluyor”
OECD verilerine göre, 2030 yılı itibarıyla dünya çapında 300 milyon kişinin diploma sahibi olacağını belirten Prof. Dr. Birol Saygı; uluslararası iş piyasasına adım atmak için yüksek lisans ve doktora tezlerinin önem kazandığına vurgu yaptı.
“Yüksek lisans, lisans eğitimini tamamlamış, akademik kariyere ilk adımını atmak isteyen veya kendini belirli bir alanda geliştirip tecrübe edinmek isteyenler için lisansüstü eğitimin ilk aşamasıdır. Yüksek lisans programlarını araştırıyorsanız emek yoğun bir lisans sürecinden başarıyla çıkmışsınız ve üniversite mezunu olmuşsunuz demektir. TÜİK’in en son açıkladığı Ulusal Eğitim İstatistikleri’ne göre Türkiye’de üniversite mezunlarının sayısı 10 milyonu aşmıştır” diyen Saygı, yüksek lisans yapmış kişilerin iş dünyasında daha fazla kabul gördüğüne dikkat çekti.

“Türkiye’de üniversite mezunlarının sayısı 10 milyonu aşmıştır”
Alanya Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Saygı, şu ifadeleri kullandı:
“TÜİK’in en son açıkladığı Ulusal Eğitim İstatistikleri’ne göre Türkiye’de üniversite mezunlarının sayısı 10 milyonu aşmıştır. OECD verilerine göre ise 2030 yılı itibarıyla dünya çapında 300 milyon kişinin diploma sahibi olması beklenmektedir. Yani hayli rekabetçi bir dünyaya ve uluslararası bir iş piyasasına adım attınız. Günümüzde bir konuda uzmanlaşmak aranır olmak için çok önemlidir. Kendinizi geliştirmeniz ve yaptığınız işte uzmanlaşmanız kariyer hedefleriniz için oldukça önemlidir. Bu nedenle üniversite sonrası yüksek lisans hatta doktora yapmak sizlerin öne çıkmasında yardımcı olacaktır. Bugün ülkelerin gelişmişlik düzeyi yüksek lisans ve doktora yapan kişilerin sayısı ile orantılıdır. Yüksek lisans ve özellikle doktora yapanları sayısı üniversitelerden mezun olanların sayısına göre daha az olduğundan yüksek lisans diploması almak çalıştığınız sektörde parmakla aranan insanlar arasına girmek için tercih edebileceğiniz yollardan biridir. Yalnızca akademisyen olma planı yapanlar için değil iş bulmak ve kariyer basamaklarını hızla tırmanmak isteyenler için de yüksek lisansın avantajları pek çok fırsat sunmaktadır.”

“Kendi bağımsızlığınızı ilan edin”
Lisan eğitimini tamamlamış kişilere, yüksek lisans yapmayı öneren Saygı, “Belirli bir alanda uzmanlaşmak, farklılaşmak, network geliştirmek, kişisel gelişime yatırım yapmak için başta olmak üzere pek çok faktörler sizi iş dünyasında çok kolay tercih edilmenizi sağlar. Yüksek lisans yapmalısınız çünkü şu anda çok rekabetçi bir iş dünyası ortamında yaşamımızı sürdürüyoruz. Neden yüksek lisansı tercih etmelisiniz? Çünkü yüksek lisans yapmak bir anlamda kendi bağımsızlığınızı ilan etmenizi sağlar. Yüksek lisans yapmak, iş hayatında öne çıkmanızı sağlar. Kendinizi tanımak ve potansiyelinizi keşfetmek, iş hayatınıza ’1-0’ önde başlamak, hocalarla bire bir çalışarak, bir şeyler kapmak için ve bir yandan çalışırken bir yandan da kendinizi geliştirmek, mesleğinizi değiştirmek, araştırma becerilerinizi geliştirmek, bir doktora tezi ile yolunuza devam etmek, kariyer merdivenini daha hızlı tırmanmak, belirli bir konuya yoğun ilgi duymak kariyer hedeflerine olumlu katkılar sağlar. Elbette bu aşamada hangi bölümde yüksek lisans yaptığınız büyük önem taşımaktadır. Yüksek lisans dereceniz kendiliğinden kariyerinizi güçlendirmez. Yüksek lisans çalışmalarınızın beklentilerinizi karşılayacağından emin olmanız da gerekiyor” diye konuştu.

Başvurular başladı
Alanya Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Saygı, gastronomi ve mutfak sanatları bölümünde Uygulamalı Tezsiz Yüksek Lisans başvurularının başladığını duyurdu. Lisansüstü Eğitim Enstitüsü öğrenci başvurularının 17-28 Temmuz tarihleri arasında başladığını söyleyen Saygı, “Yüksek lisans çalışmalarınızın beklentilerinizi karşılayacağından emin olmak için konu hakkında tutkulu olun, endüstri sertifikaları ve akreditasyonları belirli pozisyonlar ve şirketler için önemli olduğundan ilgili iş ilanlarına ve sektörel beklentilere göz atın, genel kariyer planınızı göz önünde bulundurun, yüksek lisansın, lisans eğitiminizi nasıl zenginleştireceğini düşünün. Daha detaylı öneriler için bu konuda profesyonellere, sektör çalışanlarına veya işverenlere danışınız. Yüksek lisans, mesleğinize akademik ve geniş bir açı ile inovatif ve farklılaşmayı hedef alacak bir bakış açısı kazanmanızı sağlar” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.21 10:55:11
Son Düzenlenme Tarihi :





Öğretmene darp olayına konu olan veli ve öğrenci konuştu:

Kahramanmaraş’ta bir öğretmenin okul önünde darp edildiği olaya konu olan kadın veli ve çocuğu yaşanan olayı anlattı.
Kahramanmaraş’ın merkez Onikişubat ilçesinde bulunan Mimar Sinan İlkokulu’nda görev yapan 54 yaşındaki Sınıf Öğretmeni Ferhat Pakdil, iddiaya göre okulda yaramazlık yapan bir öğrenciyi uyardı. Duruma tepki gösteren aile, öğretmenle konuşmak için okul önüne gitti ve okul önünde veliler ve öğretmen arasında arbede yaşandı. Olayda, bileği kırılan ve başından yaralanan öğretmen, karı koca veli hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Olay sonrası, öğretmeni darp eden erkek veli A.A., mahkeme tarafından tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi.

“Bir yanağından tutmuş, diğer yanağına tokat atmış”
Darp olayı sonrası tutuklanan A.A.’nın eşi Betül Arabacı, yaşanan olayı anlattı. Arabacı, öğretmenin kızına tokat attığını iddia ederek, “Bu hafta Pazartesi günü kızım okuldaydı. Üçüncü ders teneffüsünde 2 çocuk koridorda koşuyor. Ferhat Bey de çocukları görüyor, çocuklar da çığlık atarak sınıfa koşuyor. Öğretmen de sınıfa çocuklarının arkasından giriyor. Hangi çocuğun bağırdığını bilemiyor ve benim çocuğumun bir yanağından tutmuş, diğer yanağına tokat atmış. Bu olayın ardından da ağlayınca öğretmen alıyor, rehberlik servisine götürüyor. Birbirlerinden özür diletiyor ve daha sonra diyorlar ki, ‘eğer bu meseleyi ailene anlatırsan Ferhat öğretmenin daha çok sinirlenir, sakın söyleme bu aramızda sır olarak kalacak’ deniliyor. Çocuğu okula almaya geldiğimde çocuğumun yanağında kızarıklık vardı. Bu durumu sorduğumuzda kızım ‘Terledim elimi yanağıma götürünce iz oldu’ dedi. Biz eve geldikten sonra bu durumu ağlayarak ablasına anlatmış. Ertesi gün oldu, eşim ile birlikte okula giderek Ferhat Bey’in gelmesini bekledik gelsin konuşalım diye. ‘Ne hakla vuruyorsunuz? Bu nasıl olur?’ dedim. Orada sinkaflı kelime kullandı ve ben de sinirlerime hakim olamadım. Okul müdürü polise, ‘Bizim bundan haberimiz vardı ama kendi aramızda anlaştığımızı düşündük’ dedi. Şimdi, 54 yaşındaki bir öğretmenle 8 yaşındaki bir öğrenci neyi, nasıl anlaşır” dedi.

“Hiç kimse doğruları söylemiyor”
Darp olayından dolayı pişman olduklarını ifade eden ve yapılan durumu savunmadıklarını söyleyen Arabacı, “8 yaşındaki bir çocuğa vurulur mu ya? Bu hangi eğitimde, hangi dinde ve hangi ahlakta var? Bizim yaptığımız tamamen yanlış, ben bunu savunmuyorum ama küfür edince öfkeme hakim olamadım. Zaten her ay kemoterapi alıyorum, çocuğum zaten benden ayrı büyüyor. Eşim bu zamana kadar 17 yıl uzman çavuş olarak bu ülkeye hizmet vermiş birisi. Mahkeme eşime tutuklama, bana da denetimli serbestlik verdi. Şimdi ben kızımı başka okula veremiyorum. İsmimiz her yerde yayıldığı için okullara gidemiyorum, çocuğum da hiçbir okula gitmek istemiyor. Yaptığımı asla savunmuyorum, şu anda çok pişmanım. Ama onu da bir araştırın, daha önce velilerle ne yaşanmış. Olay sonrası kızımın sınıf öğretmenini aradım. Öğretmenine sordum ‘Neden haberim olmuyor’ dedim. ‘Biz Ferhat Bey’i defalarca uyardık, kendisi şeker hastası bu olayların buraya geleceğini biliyordum’ dedi. Ama şu anda bunların hiçbiri yokmuş gibi davranılıyor, hiç kimse doğruları söylemiyor” diye konuştu.

“Başka okula gitmek istemiyorum”
Okulda yaşanan olayı anlatan 8 yaşındaki öğrenci Melek Arabacı, “Okula gitmek istemiyorum, Ferhat öğretmenim bana yine vurur. Ben sınıftayken iki tane çocuk koştu, onlar çığlık atarken sınıfa kaçtı. İki arkadaşım çığlık atınca öğretmen ben sandı, bana geldi vurdu. Bir de beni rehberlik öğretmenine götürmeden önce yanağımın içi biraz kanadı. Rehber öğretmenine götürdüler. Rehber öğretmen, ‘sakın anne ve babana deme, Ferhan Hoca daha çok sinirlenir’ dedi. Akşam anneme söylemedim, ablama söyledim. Ablam da beni ikna etti anne ve babama söylettirdi. Annem de öğretmenimi aradı. Başka okula da gitmek istemiyorum çünkü herkes beni kötü görüyor. Babam zaten yeni geldi evimize geri gelmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.

Öğrencilerin ifadeleri de ortaya çıktı
Yaşanan olay sonrası pedagog eşliğinde ifadeleri alınan iki öğrencinin ifadeleri de ortaya çıktı. Mimar Sinan İlkokulu’nda öğrenim gören bir öğrencinin ifadesinde şu cümlelere yer verildi:
“Olay günü sınıfın giriş kapısında Y. isimli sınıf arkadaşım gürültü yapıyordu. Ferhat öğretmenimiz nöbetçi öğretmendi. Gürültü olunca bizim bulunduğumuz sınıfa geldi. Arka sırada oturan Meleğin yanağına tokat attı. Oysa gürültüyü Y. yapmıştı. Hep beraber rehber öğretmenin odasının oraya gittik. Ferhat öğretmenden özür diledik. O da bizden özür diledi. Ancak Melek ağlayarak bu konuyu ailesine söyleyeceğini bildirerek oradan ayrıldı.”
Bir diğer öğrenci ifadesinde ise, “Olay günü sınıf içerisinde yüksek sesle oyun oynuyorduk. Bu esnada Ferhat Öğretmen nöbetçi öğretmen olarak sınıfa girdi. Arkadaşım olan Melek’in yanağını sıktı ve yanağına bir tane tokat attı. Daha sonra rehber öğretmenin yanına gittik hep beraber biz yaptığımız gürültüden dolayı öğretmenimizden özür diledik ancak Melek sessiz kaldı” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.07 20:02:09
Son Düzenlenme Tarihi :