SON DAKİKA

logo

İbradı’da dağıtılan ata tohumları hasada hazır

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından ekilemeyen alanların tarıma kazandırılması amacıyla başlatılan ata tohumu desteği üreticinin yüzünü güldürmeye devam ediyor. İbradı’da geçtiğimiz Aralık ayında dağıtılan tohumlar boy verdi. İbradılı üreticiler bir ay sonra hasadı yapılacak olan tohumların veriminden son derece memnun.

Antalyalı üreticiler, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in yerelden kalkınma hedefiyle başlattığı ata tohumu desteği projesinin ikinci yılında da verimden memnun. 

İbradı’da atıl haldeki tarım alanlarında ekimi yapılan 3050 kilogram buğday tohumu başak verdi. Bir ay sonra hasat edilecek buğdayların verimi yüzleri güldürüyor.

HASAT ÖNCESİ İNCELEME

Kara kılçık ve kayra cinsi buğday tohumlarını İbradı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi aracılığıyla tarımsal üreticiye veren Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Bitkisel Üretim ve Eğitim Şube Müdürlüğü yetkilileri, hasat öncesi buğday ekili alanları yerinde inceledi. 

ÇİFTÇİ ÜRÜNDEN MENNUN 

Ürünlü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Salih Yamansoy Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen tohumların ekimini yaptıklarını ve çok güzel ürün aldıklarını söyledi. 

Bir ay sonra buğdayları hasat edeceklerini söyleyen Yamansoy, “Büyükşehir Belediye Başkanımız kırsaldan kalkınma adına köylümüze vatandaşlara hibe buğday verdi. Biz 

de kooperatif olarak çiftçimize ekipman ve malzeme desteği verdik. Ürünümüzü ektik. Elde ettiğimiz ürünün dörtte birini Büyükşehir Belediyemize geri vereceğiz o da vatandaşlarımıza tohum olarak dağıtmaya devam edecek. Muhittin Başkanımızın kırsaldan kalkınmaya yönelik verdiği destekleri şükranla minnetle karşılıyoruz. Allah razı olsun Başkanımızdan” dedi. 

ÇİFTÇİDEN ALINAN YİNE ÇİFTÇİYE DAĞITILACAK

Ürünlü Mahalle Muhtarı Lütfullah Yamansoy da “Başkanımız kırsal kalkınmada bizlere çok büyük destek veriyor. Bir dediğimizi iki etmiyor. Ne kadar teşekkür etsek azdır” diyerek çiftçinin memnuniyetini dile getirdi. Antalya Büyükşehir Belediyesi hasat sonrası elde edilen tohumların dörtte birini çiftçilerden geri alacak.  Bu tohumlar ekim zamanı geldiğinde yeniden üreticilere dağıtılacak. Bu sayede hem belediye üretime destek vermiş olacak hem de hibe desteğinden yararlanan çiftçiler diğer çiftçilere ve üretime katkı sağlamış olacak. 



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2022.06.09 09:58:18
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Milletvekilleri Köse, Uslu ve Çelik ile İl Başkanı Taş, Elmalı’ya gerçekleştirdikleri ziyarette genç mühendis-çiftçi Salih Özgünsür’ü de ziyaret ederek yaşadığı sorunları direk birinci ağızdan dinlediler

Genç-Mühendis Çiftçi Salih Özgünsür, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletilmek üzere İletişim Daire Başkanı Altun’a GAZETEMİZ aracılığıyla bir mektup yazmış ve “Sayın Altun, okulundan yeni mezun olmuş bir Ziraat Mühendisi’nin kendi işini kurmak için verdiği mücadeleyi, yaşadığı sıkıntıları, önüne konulan engelleri, sizin vasıtanızla sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a iletileceği inancıyla bu mektubu yazıyorum” demişti.

    Geçtiğimiz günlerde Elmalı’nın bazı mahallelerinde düzenlenen  toplantılar için Elmalı’ya gelen Ak Parti Antalya Milletvekilleri Mustafa Köse, Kemal Çelik ve Atay Uslu ile İl Başkanı Ethem Taş, genç mühendis-çiftçi Salih Özgünsür’ü çilek serasında  ziyaret ettiler. Genç çiftçiyi dinleyen milletvekilleri ve il başkanı, yaşanılan sorunların çözümü konusunda imkanlar ölçüsünde yardımcı olacaklarını söylerlerken, bu girişiminden ve cesaretinden dolayı kutladılar.
GENÇ ÇİFTÇİNİN CUMHURBAŞKANINA YAZDIĞI MEKTUPTAN BAZI BÖLÜMLER
Elmalı’nın Akçay Mahallesi’nde, Elmalı genelinde bir ilk olan topraksız çilek yetiştiriciliğinde  öncü olmak, aynı zamanda yine o bölgede seralarda yetiştirilen sebzeler arasında önemli bir payı olan, yaz aylarında üreticinin maliyetini bile karşılamayan bir fiyattan satılan domates ve silor salatalığa alternatif  bir ürün olması adına,  Elmalı’ya örnek olmak gayesiyle  deneme amaçlı 1 dönüm sera kurduğunu kaydeden genç mühendis-çiftçi Salih Özgünsür, yaşadığı sıkıntıları paylaştığı mektubundan bazı bölğümler şöyleydi:
Sayın Altun, serada kullandığım besinli suyun fazlalığını sera dışında bir havuzda toplayarak, bu suyu yine kendi diktiğim (Biraz zorunluluktan. Şöyle ki, prefabrik bina yapabilmem için  en az 5 dönüm bir alanın meyva bahçesi olması gerekliymiş. Sonradan da öğrendik ki, dikilen ağaçlar 3 yaşında olmadan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü istenilen yazıyı vermiyormuş) 400 civarındaki elma ağacına verdiğimi de hatırlatarak yaşadığım sıkıntıları, önüme konan engelleri sondan başlayarak anlatmak ve sayın Cumhurbaşkanımızın da bu sıkıntılardan haberdar olmasını arzuladığımı tekrar hatırlatmak istiyorum...
....Seramızın da bulunduğu tarlamızda elektrik yok, sulama ve diğer elektrik ihtiyaçları için jeneratör kullanıyorum ve arızalanmaması için de dua ediyorum. Yaklaşık 300 metreden elektrik gelmesi lazım. Kendi imkanlarımızla getirmemiz maddi açıdan imkansız. Bulunduğum bölgeye yakın bir zamanda elektrik yatırımı yapılmaması büyük bir şansken, seraların CK Akdeniz tarafından yatırım alanı olmaktan çıkarıldığını da ne yazık ki bu işe girdikten, deneme amaçlı bir dönümlük serayı kurduktan sonra öğrendim. Sadece ben değil, Elmalı’daki tüm ilgililerde öğrenmiş oldu. Doğal olarak elektrik olmadan üretim yapabilmek, örnek olmak zor değil, imkansızdır. Daha düne kadar il ya da ilçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden örtü altı sebze yetiştirdiğine dair belge alan üreticilerin seraları için elektrik yatırımı sözkonusu iken, bize farklı bir sözlü kararın iletilmesi şevkimizi de heyecanımızı da kırmıştır.
Yine 300 metre uzaktan şebeke suyunu almamız daha önce mümkünken, ne yazık ki Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü’nün “ Bahçe ve Seralarda insani tüketim amacı ile verilmekte olan Bahçe-Sera Abonelikleri, Ülkemizde ve bölgemizde yağışların yetersiz olmasından dolayı yeraltı sularında düşümler, bazı kuyularda ise kurumalar izlenmeye başlandığından, İlimiz genelinde Yönetim Kurulumuzun 25.05.2021 tarih ve 2021/193 sayılı kararı gereği 26.05.2021 -  01.11.2021 arasında geçici olarak durdurulmuştur” açıklamasıyla bir kez daha hayal kırıklığı yaşadık. Halbuki, kademeli tarife ile bahçe ve seralara insani tüketim amaçlı bahçe ve sera abonelikleri verilmeye devam edilebilirdi.
Sayın Altun;
Ne yazık ki mevcut sistem içerisinde devletimiz maddi açıdan güçlü olana hibe desteği vermektedir. Şöyle ki, benim hibe desteğinden yararlanabilmem, daha yolun başında hibe başvurusu esnasında istenen çeşitli projeler için köşeye en az  olmayan birikimimden 30-35 bin lira para ayırmak zorundayım. Hadi borç-  harç projeleri çizdirdim, hibeyi kesin olarak alacağım diye de birşey sözkonusu değil. 
Ve benim hibe desteğinden yararlanabilmem için en az 3 dönüm sera yaptırmam lazım. Bir dönüm serayı zor yaptırırken,  yarısı devlet desteğiyle de olsa 3 dönüm serayı yaptırmam, okulundan yeni mezun olmuş,   borçlanarak 1 dönümlük sera için ciddi para  harcamış biri için çok zor. Elbette sadece sera yaptırmakla iş bitmiyor. Nitekim topraksız tarım için kokopit kullanmanız lazım. Kokopiti üzerine koyacağınız plastik oluklar. Plastik olukların konulacağı  yerden yüksek ayaklar. Sulama için yarı ya da tam otomatik bir sisteme ihtiyacınız var. Kokopitlerin içinde akıllı damlama borularının geçmesi lazım. Kısaca bir dönüm seranın maliyeti 300-450 bin lira.  3 dönüm için bu rakam 1milyon lirayı buluyor. 
Ben 1 dönüm sera ve diğer ihtiyaçlar için Ziraat Bankası’ndan 130 bin lira kredi kullanmak zorunda kaldım. Ziraat Bankası 130 bin lkredi kullandırırken, benden 170 bin lira fatura getirmemi istedi. Ben ticari bir işletmenin sahibi olsaydım 170 bin liranın 30 bin lira KDV’sini, kestiğim faturaların KDV’sinden düşerek bir şekilde devletten geri alırdım. Ama çiftçi olunca o yokluk arasında birde KDV ödemek zorunda kaldım. Halbuki ben kendi adıma bir sera kuruyordum ve devletimden de  benden aldığı 30 bin lira KDV’yi, yine işimde kullanmak kaydıyla geri iade etmesini beklerdim.
* ERKİN ÖZGÜNSÜR
Not: Böyle bir ziyaret gerçekleşmemiş, olması gereken ama OLMAYAN vurgulanmıştır


Kaynak : Salih ÖZGÜNSÜR
Ekleme Tarihi : 2021.07.12 09:44:14
Son Düzenlenme Tarihi :





Bakan Ersoy: "ABD ile yapılan protokol gereği yurt dışına kaçırılan eserler alıcı bulamaz hale geldi"

Türkiye’den geçmiş yıllarda ABD’ye kaçırılan 12 tarihi eser, Kültür ve Turizm Bakanlığının girişimiyle yurda döndü. Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen eserlerin açılışı gerçekleştiren Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ABD ile imzalanan ikili protokol gereği Anadolu’dan çıkarılmış kültür varlıklarının yurt dışında alıcı bulamaz hale gelmeye başladığı bildirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlı kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele ekipleri tarafından 1980 yılından bugüne kadar yurt dışına kaçırılan binlerce tarihi eserin Türkiye’ye iadesine yönelik çalışmalar çerçevesinde, ABD’ye kaçırılan 12 eser daha geçtiğimiz günlerde hava yolu ile yurduna geri döndü. Eserlerin yurduna geri dönmesinde ABD Manhattan Bölge Savcılığı ve ABD İç Güvenlik ve İstihbarat Birimi (HSI) tarafından gerçekleştirilen soruşturmalar önemli rol aldı.
12 tarihi eser, 22 Mart Çarşamba günü Türk Hava Yollarının kargo birimi aracılığıyla Antalya’ya getirildi. Aralarında Roma İmparatoru Lucius Verus’un gerçek boyutlarda nadir bir bronz heykeli, 2 adet tunç boğa arabası, Roma dönemi askeri diploma, Urartu dönemine ait terakota vazo, Perge Antik Kenti’nden heykel başı, Killia mermeri, Neolitik Hacılar Ana Tanrıça figürü gibi eserlerin yer aldığı toplam 12 tarihi eser için Antalya Müzesi’nde açılış töreni düzenlendi.

"Bu depremden sonra devletimizin bütün kurumlarıyla sahada, milletimizin yanındaydık"
Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Ülkemizin yaşadığı en büyük doğal felaketlerden biri olan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve kalanlara sabırlar diliyorum. Bu depremden sonra devletimizin bütün kurumlarıyla sahada, milletimizin yanındaydık. Ben Malatya merkezli başta olmak üzere birçok deprem bölgesinde çalışmalar gerçekleştirdim. Bakanlıktaki arkadaşlarım da müzelerimizin ve kültür varlıklarımızın güvenliğini en kısa sürede sağladı. Depremden etkilenen şehirlerimizde tespitlerimiz, planlamalarımız ve uygulamalarımız sürüyor. Bakanlık olarak kendi sorumluluğumuzda olan varlıkların korunması için emek veren tüm mesai arkadaşlarımı tebrik ediyorum” dedi.

"Kültür varlıklarımızdan 12’sinin daha iadesini sağlamış olduk"
Kültür varlıklarının korunmasıyla ilgili tavizsiz politikaları, tüm platformlarda aynı titizlikte devam ettirdiklerini belirten Bakan Ersoy, “Bugün burada bu stratejimizin önemli bir boyutu olan ‘kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele’ alanında sağladığımız çok önemli bir başarı vesilesiyle toplandık. Ülkemizin farklı bölgelerinden kaçak kazılar yoluyla elde edilen, yasa dışı olarak yurt dışına kaçırılan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde tespit edilerek el konan kültür varlıklarımızdan 12’sinin daha iadesini sağlamış olduk. Manhattan Bölge Savcılık Ofisi, Amerikan İç Güvenlik ve İstihbarat Birimi (HSI) ve Bakanlığımız arasında geliştirilen iş birliğinin bir başka başarılı sonucu olarak iadesi sağlanan kültür varlıklarının, çok nitelikli eserler olduğunu da ayrıca belirtmek isterim. Bunlardan Perge Antik Kenti’mizden çıkarılmış iki heykele ait başlar, bilim insanlarınca yapılan değerlendirmelere göre M.S. 3’üncü yüzyılda yontulmuştur. Söz konusu heykellerin gövdelerinin daha erken dönemlerde işlenmiş olduğu ve imparatorları tasvir ettikleri; başların ise Geç Antik Çağ’da yeniden çalışıldığı anlaşılmıştır. Bu başlar uzun yıllardır yurt dışında, iki ayrı koleksiyonda bulunuyordu” sözlerine yer verdi.

"ABD’den iadesi sağlanan heykel başlarından ilkini gövdesiyle birleştirdiler"
Bakan Ersoy, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"Bunların kazılardan çıkan hangi gövdelere ait olabileceğine yönelik daha önce yapılan çalışmalar ışığında araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Bu araştırmalar bu eserlerden şu an için biri hakkında net bir sonuç verdi. Antalya Arkeoloji Müzesi uzmanlarımız ile Antalya Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı uzmanlarımız yaptıkları çalışmalar sayesinde ABD’den iadesi sağlanan heykel başlarından ilkini gövdesiyle birleştirdiler. Bu sayede bugün bu eseri bir bütün olarak görebiliyoruz. İadesi sağlanan eserler hakkında gerçekleştirilen soruşturma çerçevesinde, ‘kazı kayıtları’, ‘kazı envanteri’ ve ‘belgeleme’ dosya açısından son derece belirleyici olmuştur."

"6 bin yıllık bir de Kiliya tipi bulunmaktadır"
Yurda getirilen bir başka eserin 1960’lı yıllarda çok yoğun kaçak kazıya maruz kalan Bubon Antik Kenti kökenli Septimius Severus Heykeli olduğunu belirten Ersoy, şu bilgileri verdi:
“Geçen sene Kasım ayında iadesini sağladığımız ve yine aynı alandan yasa dışı olarak götürülmüş olan Lucius Verus Heykeli’mizde olduğu gibi, ‘eserin kaidesi’, ‘kaidesi üzerindeki kitabe’ ve ‘ayaklarının oturması için hazırlanmış yuvaların ölçüsünün tutarlılığı’, ‘bir kaçak kazıcının günlüğündeki ifadeler’ öne çıkan kanıtlarımız arasında bulunuyor. Çok kıymetli hocamız Prof. Dr. Jale İnan tarafından 1970’lerden itibaren gerçekleştirilen araştırmalar, soruşturma safhasında kullandığımız dayanaklarımız arasında büyük öneme sahiptir. Bu eserler arasında, tek üretim merkezinin Manisa ili Kulaksızlar köyü olduğu bilinen, 6 bin yıllık bir de Kiliya tipi bulunmaktadır. Benzer bir Kiliya Heykeli için ABD Hukuk Mahkemeleri nezdindeki mücadele devam ediyor."

“Binlerce yıllık kültür varlıklarını burada sizlerle buluşturabilmiş olmak, bizler için büyük memnuniyet vesilesi”
Büst Çelenkli Bronz Portre hakkında da bilgi veren Ersoy, “Ülkemiz kültürel mirası açısından büyük kıymeti olan bir eserdir. M.S. 3’üncü yüzyıla tarihlenen eserin, bir ‘imparator kültü rahibi’ olabileceği veya ‘yarışları düzenleyen bir kişiye ait’ olabileceği düşünülüyor. Batı Anadolu kökenli olduğu stilistik olarak belirlenen büstün iadesinde; ait olduğu bölgede meydana gelmiş kaçak kazı ve benzeri adli kayıtların detaylı olarak derlenmesi ve incelenmesi ile bilimsel raporlar etkili olmuştur. Ayrıca, Şanlıurfa kökenli boğa arabası, Çatalhöyük, Hacılar kökenli heykelcikler, M.Ö. 2 bine tarihlenen Doğu Anadolu bezemeli vazo, Roma Dönemi’ne ait askeri diploma gibi Anadolu’ya ait binlerce yıllık kültür varlıklarını burada sizlerle buluşturabilmiş olmak, bizler için büyük memnuniyet vesilesi” ifadelerine yer verdi.

“Artık alıcı bulamaz hale gelmeye başladı”
Kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadeledeki kararlılığın, önümüzdeki dönemde de artarak devam edeceğini belirten Ersoy, “Bu çerçevede, arkeolojik alanlar ve müzelerde güvenliğin artırılmasına, sınır ve gümrük kontrollerinde uzman bilgi paylaşımına, uluslararası ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem veriyoruz. Bakanlık olarak yaptığımız düzenlemelerle, kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele faaliyetine sağladığımız ilave imkanların da olumlu sonuçlarını görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. İki ülke arasına son 5 yıldır ikili protokol yapıyoruz. Bu protokol sonucunda yıllarca sürecek hukuk mücadelesini aylar içiresinde sonuçlandırabiliyoruz. Öncelikli gayemiz eserin geri getirilmesini sağlamak ve daha öncelikli amacımız artık yasa dışı yollarla Anadolu’dan çıkarılmış kültür varlıklarının piyasa değerini yurt dışında düşürmek. Artık alıcı bulamaz hale gelmeye başladı. Definecilerin önünü kesmenin en önemli yolu da bu. İzinsiz yurt dışına çıkarılmış Anadolu kültür varlıklarını artık alıcısı bu protokollerle çok düşük. Bu eserler günışığına çıktığı zaman Bakanlığımız anında fark ediyor ve çok büyük hukuk müdahalesi başlıyor. Bu protokoller sayesinde kısa sürede bu varlıklar ülkemize geri getiriyoruz. ABD ile imzaladığımız ve 2021 yılında yürürlüğe giren Mutabakat Zaptı, bu kıymetli eserlerin ait oldukları topraklara dönmesinde hayati bir rol oynamıştır” ifadelerini kullandı.

“Amerikan İç Güvenlik ve İstihbarat Birimine titiz çalışmaları için bir kez daha teşekkür ediyorum”
Eserlerin yurda kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür eden Bakan Ersoy, “Bu vesileyle kültür mirasının korunması ve kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele alanında Amerika Birleşik Devletleri’nin ilgili makamlarına ve özellikle bir süredir ortaklaşa çalışmalarımızla tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir işbirliği tesis ettiğimiz Manhattan Bölge Savcılık Ofisinden Bölge Savcı Yardımcısı Albay Matthew Bogdanos ile kıymetli ekibine; Amerikan İç Güvenlik ve İstihbarat Birimine titiz çalışmaları için bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu çalışmalara araştırma, inceleme, kanıt toplama ve tanık ifadelerini sağlama konularında büyük katkılar yapan Bakanlığımızın ilgili birimlerini de tebrik ediyorum. Bu iade süreçlerinin olumlu neticelendirilmesine vesile olan başta merhum Prof. Dr. Jale İnan’ı rahmetle anıyor; katkılarından dolayı akademisyenlerimiz Prof. Dr. Turan Takaoğlu, Prof. Dr. Sedef Çokay Kepçe, Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı, Prof. Dr. Kaan İren ve Prof. Dr. Hans Rupprecht Goette ile aramızdan ayrılan Prof. Dr. Brigitte Freyer-Schauenburg, Mimar Arzu Öztürk ve Dr. İsmail Fazlıoğlu’na, Antalya Arkeoloji, Anadolu Medeniyetleri ve Burdur Müzelerimize, Dışişleri Bakanlığımıza, New York Kültür ve Tanıtma Ataşeliğimize, eserlerimizi ücretsiz ve büyük özenle ülkemize ulaştıran THY ailesine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.

“Kültür mirasımızın çok önemli parçalarıdır”
Bakan Ersoy, konuşmasını şu sözler ile tamamladı:
“Bu iş birliği sayesinde iadesi sağlanan ve bugünden itibaren Antalya Müzesi’nde sergilenecek 12 adet eser, kültür mirasımızın çok önemli parçalarıdır. Ancak bundan daha önemli olan çok boyutlu, titiz inceleme ve analiz gerektiren bu çalışmaların ne kadar meşakkatli olduğu hakkındaki yerel ve global farkındalığı artırmaktır. Bunun için de çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz."

“Türkiye’nin kültür varlıklarına son derece saygı duyduğumuzu bildirmek isteriz”
ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake ise konuşmasında, Antalya Müzesi’nde bulunmaktan çok keyif aldığını söyledi. Kültür varlıklarının ülkeye geri gönderilmesiyle ilgili sürecin bir parçası olduğu için mutluluk duyduğunu belirten Flake, "Yıllar sonra buradalar, ait olduğu yerdeler. Ülkelere döndürülen bu kültür varlıklarıyla ilgili olarak biz Türkiye’nin kültür varlıklarına son derece saygı duyduğumuzu bildirmek isteriz. Anadolu’ya ait olan eşsiz eserler öyle ya da böyle ait oldukları yere, yuvalarına geri dönecektir. Bu varlıklardan bazıları yağmalanarak uzaklaştırıldığını biliyoruz. Bu parçaların buraya dönmesi çok önemlidir. ABD ve Türkiye kültür varlıkların geri döndürülmesi ve korumasıyla ilgili bir protokol imzaladı. Bugün bu vesileyle bu iş birliğimizi devam ettiriyoruz. Yağmaya kültür varlıkların kaçırılmasına karşı mücadele ediyoruz. Tekrar ülkelerine dönmesiyle ilgili gerekli baskıyı kurmaya çalışıyoruz. Türkiye’de turizm açısında gelip görülecek çok değerli yerler var, bu değerler korunmalıdır” açıklamasına yer verdi.
Eserlerin lansman toplantısına; Antalya Valisi Ersin Yazıcı, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çelik, Antalya Müze Müdürü Mustafa Demirel, İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu ve çok sayıda davetli katıldı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.03.31 13:48:30
Son Düzenlenme Tarihi :