SON DAKİKA

logo

Başkan Esen, Konyaaltı'nda sele dikkkat çekti

Yerel seçim sürecinde Doyran Mahallesi’nde tanıştığı 96 yaşındaki bir vatandaşın 60’lı yıllarda yaşanan bir sel felaketinden bahsettiğini söyleyen Esen, ‘’Nereye kadar su bastı diye sorduğumda, ‘gözünün gördüğü her yer sular altında kalmıştı’ diye yanıt verdi.’’ dedi.

Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, KONYSİAD’ın düzenlediği Mart ayı toplantısına katıldı. Deprem felaketi sonrasında bölgede yaşadıklarını katılımcılar ile paylaşan Esen, bölgede karşılaştığı manzarayı anlatırken göz yaşlarına hakim olamadı. Esen’in konuşması salonda bulunanlara da duygusal anlar yaşattı. Konyaaltı bölgesinde yaşanabilecek doğal afetler için alınması gereken önlemlerle ilgili de kaydeden Esen, Konyaaltı için en büyük risklerden birinin sel felaketi olduğunu aktardı. Yerel seçim sürecinde Doyran Mahallesi’nde tanıştığı 96 yaşındaki bir vatandaşın 60’lı yıllarda yaşanan bir sel felaketinden bahsettiğini söyleyen Esen, ‘’Nereye kadar su bastı diye sorduğumda, ‘gözünün gördüğü her yer sular altında kalmıştı’ diye yanıt verdi.’’ dedi.

KORKUNÇ SONUÇLARI OLABİLİR

60 yıldır gerçekleşmeyen sel felaketinin meydana gelmesi durumunda korkunç sonuçların ortaya çıkabileceğinin altını çizen Başkan Esen, “Konyaaltı’ndaüç büyük su yolu var; Karaman Çayı, Göksu Çayı ve Çandır Çayı. Bu üç çay 60’lı yıllarda Konyaaltı’nı sular altında bırakmış’’ şeklinde konuştu. Karaman, Göksu ve Çandır çaylarının kenarlarına sel sularına engel olacak yükseklikte ve sağlamlıkta sedde duvarlar yaparak felaketler için önlem alınabileceğini vurgulayan Esen, ‘’Bu, Konyaaltı için hayati derecede öneme sahip bir konu. Bu konuda Konyaaltı Belediyesi olarak yetki bizde mi? Hayır, değil. Ama biz de bu işin paydaşlarından biri olmalıyız. Devlet Su İşleri ve Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Konyaaltı’nda yaşanabilecek bir sel felaketi ile ilgili önlem almalıyız.’’ dedi.

DEPREM İÇİN YENİ ÖNLEMLER

Konyaaltı Belediye Meclisi’nde alınan kararla fore kazık sistemini zorunlu hale getirdiklerini hatırlatan Esen, ‘’Sadece fore kazık sistemi yeterli değil. Zemindeki suyun binaya gelip beton ve demiri çürütemeyeceği bir önlem lazım. Bunun için de yalıtımın sağlam ve dikkatli yapılması lazım’’ dedi. Esen, bir sonraki mecliste bu konuyla ilgili belli zemin tipleri için bohçalama ve yalıtımın zorunluluğu konusunu gündeme getireceklerini aktardı. Deprem bölgesinde yaşanan barınma sorununa da dikkat çeken Başkan Esen, 500 bin adet geçici barınma evinin önümüzdeki kışa kadar mutlaka halledilmesi gerektiğini, eğer yapılamıyorsa vatandaşlara bir an evvel konteyner evler verilmesi gerektiğini belirtti. Gelecek kışa kadar çadırda kalan kimsenin kalmaması gerektiğini belirten Esen, ‘’Kim ne derse desin o bölgenin kışını çadırda geçiremezsin. Mutlaka konteyner evlerinin olması lazım. Allah insanlığa bir daha bu şekilde acılar yaşatmasın.’’

 

 

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.15 13:14:45
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






ÜRETİCİNİN, TÜCCARIN KURBAN KAYGISI

Antalya Ticaret Borsası (ATB), Kurban Bayramı öncesinde hayvancılık ve et ticaretinde yaşanan sorunlar, çözüm önerilerini belirlemek amacıyla Sektörel Analiz Toplantısı düzenledi. Antalya Ticaret Borsası Başkan Vekili Halil Bülbül moderatörlüğünde yapılan toplantıya, ATB Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Doğan, ATSO, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Antalya Hayvancılık A.Ş., Akdeniz Üniversitesi, ANET, Antalya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Antalya Kasaplar Odası, Veteriner Hekimler Odası, Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, KUTSO, MATSO, ALTSO, Ziraat Mühendisleri Odası’ndan temsilciler ile ATB 5. Meslek Komitesi üyeleri katıldı. ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, Antalya’daki hayvan varlığı, et üretimi ve ticareti, koronavirüsün Antalya hayvansal üretim ve toptan, perakende ticaretine etkileri, kurbanlık fiyatları ve kesim fiyatları, hayvan pazarları ve et kesim noktalarını konuşmak üzere toplantı düzenlediklerini belirtirken, sektörün sorunları, beklenti ve çözüm önerilerini ilgili kurum ve kuruluşlara ileteceklerini söyledi.

    ATB 5. Meslek Komitesi Üyesi Ata Sönmez, pandemi döneminde kırmızı ette perakende satışlarda artış olsa da satışların yüzde 60-70’ini oluşturan toptan ticaretin durması nedeniyle kırmızı et ticaretinin bu dönemden olumsuz etkilendiğini söyledi. Sönmez, “Bu dönem turizm olmayınca toptan satışta ciddi sıkıntı var. Fiyatlarda da düşme var. Fiyatların düşmesi besici için büyük sıkıntı. Üretici para kazanmazsa besicilikten çekilir, bir daha da dönmez” diye konuştu. Kurban Bayramı’nın da pandemi nedeniyle iyi geçmeyeceğini düşündüğünü söyleyen Sönmez, hem sosyal mesafe kuralı nedeniyle hem de risk nedeniyle kesim yerlerine gitmek yerine insanların bağışa yönelebileceğini kaydetti. Sönmez, kurbanlık fiyatlarının düştüğünü de bildirdi.
SÜPERMARKETTE KURBAN SATILMASIN
    Kasaplar Odası Başkanı Osman Yardımcı, üretici olmazsa kasabın olmayacağını söylerken, kazanamayan üreticinin üretimden çekilebileceği uyarısında bulundu. Yardımcı, küçük aile iletmelerinin desteklenmesi ve sayısının artırılması gerektiğini kaydetti. Süpermarketlerde satılan kurbanlıklara tepki gösteren Yardımcı, binlerce hayvanın aynı anda nasıl kesildiğini sordu. Yardımcı, “Devlet bunu incelesin. Gününde kesilmeyen et kurban değildir. Namazdan önce kesilen kurban, kurban olmaz, adak olur. Süpermarketlerde kurban satılmasın” diye konuştu. Yardımcı, küçükbaş fiyatının 30 TL, dananın 28 TL olduğunu bildirirken, küçükbaş kesim fiyatının parçalama ve pay hariç 180 TL, büyükbaşın 600 TL olduğunu söyledi.
DİYANET’E ÇAĞRI
    Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, Antalya’da 198 bin civarında kesime hazır küçükbaş kurbanlık bulunduğunu bildirirken, “İhtiyacı karşılayacak hayvan sayısına sahibiz” dedi. Antalya’da pazar yerlerinin henüz belli olmadığına dikkat çeken Öztürk, “Birliğimize üye 150 yetiştiricimiz kurbanlıklarını satışa sunmaktalar. Ama bu yıl hayvan pazarlarına ilişkin açıklamasında geç kalınması bizi kaygılandırıyor. Pandemi sürecinde bu kadar yetiştiriciyi merkeze getirecek miyiz, eleme yapılacak mı, nasıl konuşlandıracağız henüz belli değil. Ürünlerini tüketiciye ulaştırabilecekler mi bunun kaygısını yaşıyoruz” diye konuştu. Süpermarketlerin kurban satışlarını da eleştiren Öztürk, “Yapılan ibadete halel getirilmemeli. 12 kg olan kuzu kurbanlık vasfı taşımaz. Bu bir kandırmacadır, kurbanda et pazarlamanın yoludur. Vatandaşın İslami anlamda ibadetine helal getirilmemelidir, kandırmacanın önüne geçilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığımız bu konuda harekete geçmelidir” diye konuştu.
KURBANI BESLEMENİN MALİYETİ ARTTI
    Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Müdürü Musa Toros, kurban bayramı döneminin ülkemiz için en büyük ekonomik hareketlerden biri olduğunu belirtirken, bu dönemin sıkıntılı geçeceğine işaret etti. Arpa ve buğdayın hasat zamanında, dövizin gerilediği dönemde yeme zam yapıldığına dikkat çeken Toros, “Kurbanları beslemek üretici için büyük sıkıntı” dedi.
    Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, FAO’nun da aile işletmeciliğinin desteklenmesini istediğine işaret ederken, besicilerin mutlaka aile işletmeciliğine yönlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Alp, “Tarım desteklenmediği zaman ithalata mecbur kalıyorsunuz. Pandemi döneminde bütün ülkeler kabuğuna çekildi. Hayvanımızı, sebzemizi yetiştirmek zorundayız, yoksa 83 milyonu nasıl besleyeceğiz” dedi.
ANTALYA’NIN HAYVAN VARLIĞI
    Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şube Müdürü Özlem Çağırıcı Armut, Antalya’da 192 bin 234 büyükbaş hayvan, 520 bin 826 koyun, 752 bin de keçi bulunduğunu bildirirken, “Küçük hayvan varlığı açısından Türkiye genelinde 9-10. sıradayız. Büyükbaşta ise 32. sıradayız. Geçen yıl 11 bin 650 ton et ürettik. Adaklık ve kurban miktarı bu rakama dahil değil. Antalya, küçükbaşta ise geleneksel hayvancılığın yapıldığı yer. Müdürlük olarak geleneksel hayvancılığın yapılmasından yanayız. Çünkü mera yapımız buna çok uygun” diye konuştu.
    ATSO Komite Üyesi Hasan Taş, pandemi döneminde kırmızı et tüketimini değerlendirirken AVM’lerden uzak duran halkın yeniden yerel esnafı hatırladığını söyledi. Antalya Hayvancılık A.Ş. adına toplantıya katılan Ozan Ünal, Kömürcüler’deki hayvan pazarında kesim alanı bulunduğunu kurbanlıkların burada hijyenik ortamda kesilebileceğini kaydetti.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.07.15 08:54:29
Son Düzenlenme Tarihi :





Sonbahar hastalıklarından koruyacak beslenme tüyoları

Medline Adana Hastanesi’nden Klinik Diyetisyen Duygu Özbay, “İnsanlar soğuk havalar başlamadan önce vücudumuzun immun sistemini güçlendirmeliyiz” dedi.
Artık yaz bitiyor ve güneş yüzünü bizlere daha az göstermeye başladı. Bununla birlikte gün içerisinde yaşanan ani ısı değişiklikleri buna hazır olmayan metabolizmamızı olumsuz bir şekilde etkilerken hastalıklara yakalanma ihtimalimizi de artırıyor.
Doğanın kendini kışa hazırlamak için yaşadığı dönüşüm sürecine bireylerin genellikle hazırlıksız yakalandığını ve hastalıklara karşı savunmasız kaldığını söyleyen Medline Adana Hastanesi’nden Klinik Diyetisyen Duygu Özbay, sonbahar hastalıkları kapımızı çalmadan immun sistemimizi güçlendirecek beslenme tüyoları veriyor.
Narenciye
Özellikle soğuk algınlığı ve gribe karşı immun sistemini güçlendirmek en temel kural kabul ediliyor. Bunun için de doğal destekçi besinlerden yararlanmak önem kazanıyor. C vitamini yönünden zengin besinleri tüketmek, aynı zamanda antioksidan deposu da olduklarından vücuttan toksik maddelerin atılmasını da sağlıyor. Narenciye ürünlerinin yanı sıra, biber türleri, kivi, brokoli ve maydanoz da C vitamini bakımından zengin besinler olarak öne çıkıyor.
Doğul yoğurt
Doğal yoğurt gibi probiyotik kaynakları düzenli olarak tüketildiğinde bağırsak florasını zenginleştirerek sindirim ve immun sistemini güçlendiriyorlar. Yoğurt bunun yanı sıra içerdiği laktik asit ile mikroplara karşı kalkan etkisi gösteriyor ve savunma sisteminin ayakta kalmasına da katkı sunuyor.
Balkabağı
Zengin bir mineral, lif ve kalsiyum kaynağı olan balkabağı aynı zamanda önemli beta karoten kaynaklarının da başında geliyor. Böylece immun sisteminin en önemli parçalarından biri olan beta karoten sayesinde gribe karşı koruyucu etki gösteriyorlar. Balkabağı aynı zamanda sindirim sistemini de hızlandırıp rahatlatarak nispeten az su tüketilen soğuk havalarda kabızlık sorununa da iyi geliyor.
Nar
İçeriğindeki antosiyanin adlı bileşen sayesinde doğal bir antioksidan olan nar, gribe karşı korunmada etkili bir besin olarak öne çıkıyor. Ancak narın suyunu sıkıp içmek yerine orta büyüklükte bir narı tüketmek aynı zamanda bağırsak sağlığı açısından da yarar sağlıyor.
Balık
Özellikle yaşam alanları soğuk su olan balıklar, zengin Omega-3 yağ asitleri, fosfor, protein ve aynı zamanda A-B vitamini deposu durumundalar. İmmun sitemini destekleyen balığı ızgara, fırın veya buğulama teknikleri ile pişirerek haftada en az 2 kez sofralarda yer vermek hastalıklara karşı mücadelede önem kazanıyor.
Soğan ve sarımsak
Doğal bir antibiyotik olan soğan ve sarımsak vücudumuza giren mikroplarla mücadele ederek immun sistemini destekliyor, hastalıkları uzak tutuyor. İçeriğindeki allicin biyoaktif bileşeni, sarımsak çiğnendiğinde, dövüldüğünde veya kesilerek tüketildiğinde açığa çıkarak daha çok fayda sağlıyor. Bu nedenle mümkünse çiğ tüketilmesi gerekiyor.
Brüksel lahanası
Brüksel lahanası yüksek besin değeriyle öne çıkıyor. İmmun sistemini güçlendiren bu besin aynı zamanda bol miktarda demir ve potasyum içeriyor. Kemik sağlığı için gerekli olan K vitamini de bünyesinde barındıran bürüksel lahanası, Omega-3 yağ asidinin nebati formunu içeren nadir sebzeler arasında yer alıyor.
Bitki çayları
Kuşburnu, ıhlamur ve adaçayı gibi bitki çaylarının ölçülü bir şekilde tüketilmesi, içerdikleri antioksidanlar sayesinde immun sisteminin kuvvetlenmesini sağlıyor. Bu bitkilerden özellikle adaçayı içerdiği uçucu bileşenler sayesinde grip ve soğuk algınlığının yol açtığı boğaz ve ağızdaki iltihaplanmanın yanı sıra enfeksiyonu da önlemeye yardımcı oluyor. Ancak hamilelerin ve kronik hastalıkları olanların bitki çaylarını tüketmeden önce doktorlarına danışmaları gerekiyor.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.14 17:56:38
Son Düzenlenme Tarihi :