SON DAKİKA

logo

Bakan Yardımcısı Ersoy: “18 yaşından küçüklerin seçim materyali dağıtmasına izin vermeyeceğiz"

Seçim günü 601 bin 251 personel görevi başında olacaktır

Ertuğrul Gün - Fırat Demir
ANTALYA (İHA) - Antalya’da 6 ilin vali ve kolluk kuvvetlerinin amirleriyle düzenlenen seçim bölge güvenlik toplantısında konuşan İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, “Seçim kampanyalarında 18 yaşından küçüklerin seçim broşürü, seçim materyali afiş vesaire dağıtmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde alınacak önlemlerin görüşülmesi amacıyla Seçim Bölge Güvenlik Toplantısı gerçekleştirildi. Antalya’da bir otelde gerçekleştirilen toplantıya İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Başkanı Tümgeneral Ferdi Korkmaz, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Konya Valisi Vahdettin Özkan, Karaman Valisi Tuncay Akkoyun, Burdur Valisi Ali Arslantaş, Isparta Valisi Aydın Baruş, Afyonkarahisar Valisi Kübra Güran Yiğitbaşı, Antalya İl Emniyet Müdürü Orhan Çevik ve çok sayıda kamu kurum ve kuruluşunun temsilcileri katıldı.

"Güvenlik zafiyetine meydan vermeden sandığa yansıtabileceği ortamı temin etmektir”
Toplantının başkanlığını yapan İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, “Hepimizin gözleri önünde yaşadığımız gelişmelerden, yapılan değerlendirmelerde, açıklamaları biliyoruz ki Türkiye Yeni Yüzyıla girerken çok önemli bir seçim sürecine giriyor. Bu seçim yine anlıyoruz ki ülkemiz kadar uluslararası toplum tarafından da çok yakından takip ediliyor. Adeta sonuçları bizim kadar onların da yakın ilgisi ve takibi altında olacak bir seçime giriyoruz. İçişleri Bakanlığı olarak hamdolsun bugüne kadar bütün seçimlerde alnımızın akıyla görev yaptık. İçişleri Bakanlığı olarak bizim buradaki pozisyonumuz son derece açık ve nettir. Seçim halkın seçimidir. İşin siyasi anlamı, sonuçları bakanlık olarak bizim görev ve ilgi alanımızda değildir. Bizim görevimiz vatandaşımızın özgür iradesini sağlıklı bir şekilde herhangi bir aksiliğe aksaklığa veya güvenlik zafiyetine meydan vermeden sandığa yansıtabileceği ortamı temin etmektir” ifadelerini kullandı.

"Seçim kampanyalarında 18 yaşından küçüklerin seçim broşürü, seçim materyali afişleri dağıtmasına izin vermeyeceğiz"
Seçim döneminde alınacak olan güvenlik önlemlerinden bahseden İçişleri Bakan Yardımcısı Ersoy, “Biz seçim güvenliğini her zaman üç noktada ele alırız. Birincisi seçim öncesi kampanya ve propaganda dönemi güvenliği, ikincisi seçim günü oy verme güvenliği, üçüncüsü ise seçimden sonrası dediğimiz oyların sayımı, sonuçların tutanakların, listelerin, bütün evrak ve oy pusulaların ilgili yerlere sağlıklı ve seçim hukukuna uygun bir şekilde iletilmesi güvenliğidir. Oy verme gününden önceki tedbirlerimiz için de miting alanları, toplanma alanları, stant çalışmaları, broşür dağıtımı ve bu seçim döneminin Ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle iftar programları gibi programlardaki hassasiyetlerimizi dikkate alacağız. Ayrıca dijital ortamdaki güvenliği de tesis etmek maksadıyla özellikle sosyal medyada, terör örgütü propagandasının veya başka türlü provokasyonların ortaya getirilmesini ve dijital seçim çalışmalarını engellemeye yönelik siber suçların takibini yapmak maksadıyla da ilgili birimlerimiz sürekli görevleri başında olacaktır. O kadar önemli bir seçimde esas olan bizim için özgürlüğü temin etmektir. Güvenlik, özgür bir ifade ve tercih ortamını sağlamak için vardır. Bu itibarla bizim temel sorumluluğumuz birilerinin başkalarının özgürlük alanına müdahil olamayacağı, tercihlerin özgürce yapılabileceği güvenli bir ortamı tesis etmektir. Bir başka konumuz kampanya döneminde basına açık ve kapalı toplantılarda güvenlik tedbirlerini alırken bir üçüncü göz kullanacağız. Alınan tedbirleri dışardan izleyecek kontrol edecek birimleri mutlaka oluşturacağız. Ayrıca seçim kampanyalarında 18 yaşından küçüklerin seçim broşürü, seçim materyali afiş vesaire dağıtmasına izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

"Seçim günü 601 bin 251 personel görevi başında olacaktır"
Seçim sürecinde kolluk birimlerinde görevli bütün personelin bu seçimde de izinlerinin zorunlu haller dışında kaldırılacağını belirten İçişleri Bakan Yardımcısı Ersoy, “Seçim günü emniyetimiz, jandarmamız, sahil güvenliğimiz, güvenlik korucularımız ve geçici güvenlik korucularımızla toplam 601 bin 251 personelimiz görevi başında olacaktır. Bunun yanı sıra güvenlik tedbirlerine yardımcı olmak amacıyla helikopter, İHA, uçak, dron gibi bütün hava unsurlarımız, gemi, botlarımız ve muharebe araçlarımız da yine hazır bulunacaklardır. Jandarma istihbarat ve emniyet istihbarat bütün güvenlik kamera sistemlerimizle entegre bir şekilde bu süreçte yer alacaklardır. Gerek hassas kişi ve yerlilerin korunması, gerek enerji altyapısına dair önem arz eden yerlerin korunması gerek kampanya dönemindeki güvenlik konularında gerekse muhtemel provakatif eylemlere ilişkin ilgili bütün birimlerimiz ve personelimiz tam kapasiteyle görevi başında olacaklardır. Özellikle oy kullanılan yerlerde görev alacak personelimize mutlaka hizmet içi eğitim vereceğiz. Özellikle seçim günü üzerinde silah bulunan kişilerin seçim sandıklarının bulunduğu binalara girişlerine izin verilmeyecektir. Güvenlik kameraları ve aydınlatma konusu hassasiyet göstereceğimiz çok önemli konulardan biridir. Mevcut güvenlik kameralarının sağlıklı çalışmasına, oy torbalarının depolanacağı yerlerin aydınlatılmasına ilişkin tedbirlerimizi gözden geçireceğiz. Seçimi tek kelimeyle ifade etmek gerekirse seçim hukuk demektir ve herhangi bir eksikliğin telafi edilemeyeceği bir hadisedir. Dolayısıyla biz merkezden Yüksek Seçim Kuruluyla sürekli istişarede olacağız. Yüksek Seçim Kurulundan gelen bütün genelgeleri, bütün tebliğleri teker teker sizleri aktaracağız. Açıkça ve samimiyetle ifade etmek isterim ki seçim alışkanlığı ve seçim güvenliği konusu Türk demokrasisinin en başarılı olduğu konulardan birisidir. Gerek vatandaşlarımız, gerekse ülkemizin seçimle ilgili kurumları bu işle ilgili büyük bir tecrübeye, ferasete ve pratik vardır. Geçmiş seçimlerde İçişleri Bakanlığı olarak iyi bir sınav verdiğimizi düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Antalya Valisi Ersin Yazıcı ise konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Depremde kaybettiğimiz insanlarımızı rahmetle anıyorum. Kalanlara rabbim güç kuvvet versin. 6 il olarak toplandık, tecrübeli bir ekip daha önce de defalarca seçim tecrübesi, yaşamış bir ekibiz. Allah’ın izni ile demokrasinin olmazsa olması seçim için her turlu önlemi alacağımızı taahhüt ediyoruz” sözlerine yer verdi.
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.16 21:02:04
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Feci kaza: Genç avukat ve sürücü hayatını kaybetti

Antalya’da otomobil ile tırın çarpışması sonucu meydana gelen kazada sürücü olay yerinde, yolcu olarak bulunan genç avukat ise hastanede hayatını kaybetti. Cenazeler toprağa verilmek üzere ailelere teslim edildi.
Kaza, dün saat 13.30 sıralarında Antalya-Isparta Karayolu Yeşil Karaman Mahallesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; Antalya istikametinden gelen Ramazan Güç kontrolündeki 07 EJF 01 plakalı otomobil ile Isparta yönünden gelen Mustafa Türkmen yönetimindeki 32 KH 784 plakalı tır çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle tır ve otomobil savruldu. Kazayı görenler durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarla birlikte bölgeye polis, jandarma, sağlık ve itfaiye ekibi sevk edildi. Meydana gelen kazada otomobil içerisinde bulunan sürücü Ramazan Güç, olay yerinde yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

Sürücü olay yerinde, avukat hastanede öldü
Otomobil içerisinde yolcu olarak bulunan Dursun Göktürk (41), Zülal Kay (27) ve Mustafa Emre Su (27) yaralı olarak Kepez Devlet Hastanesine sevk edildi. Tır şoförü Mustafa Türkmen (40) kazayı yara almadan atlatırken, gözaltına alındı. Kazada ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan ve avukat olduğu öğrenilen Mustafa Emre Su ise hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

Cenazeler morgdan alındı
Kazada hayatını kaybeden otomobil sürücüsü Ramazan Güç ve avukat Mustafa Emre Su’nun cansız bedenleri, yapılan otopsinin ardından yakınları tarafından Antalya Adli Tıp Kurumu morgundan alındı. Ramazan Güç’ün cenazesi, Antalya’nın Konyaaltı ilçesi Hisarçandır Mahallesi’ne, avukat Mustafa Emre Su’nun cenazesi ise Konya Akşehir’e defnedilmek üzere götürüldü. Öte yandan, kazada hayatını kaybeden avukatın göreve yakın zamanda başladığı ve Isparta’da bulunan bir yakını ziyarete giderken gerçekleştiği öğrenildi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.06 15:03:01
Son Düzenlenme Tarihi :





Kronik damar tıkanıklığında CTO işlemi yüzde 95 üzerinde başarı sağlıyor

Kronik damar tıkanıklığı tedavisinde CTO işlemiyle başarı oranının yüzde 95 üzerinde olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Davran Çiçek, “Yeni yöntemler ve teknolojik malzemelerle kalpteki bütün damarları açabilecek nitelikteyiz. Damar açıldıktan 1 gün sonrası hastaları komplikasyonsuz bir şekilde taburcu ediyoruz” dedi.
Memorial Antalya Hastanesinden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Davran Çiçek, kalp ve damar hastalıkları tedavilerinde yeni teknoloji yöntemlerine ilişkin bilgiler paylaştı. Kalp hastalıklarının dünyadaki en sık ölüm nedenlerinin başında geldiğini belirten Prof. Dr. Davran Çiçek, kalp damar tıkanıklığında medikal, balon ve stent yöntemi, bypass cerrahisi olmak üzere 3 tedavi yöntemi olduğuna değindi. Hasta durumuna bağlı olarak ilk önce medikal tedavi seçeneğini uyguladıklarını ifade eden Çiçek, "Bu yöntemle stabile olan hastalarda mümkün olduğunca bu şekilde kalmaya çalışıyoruz. Daha sonraki aşamada da balon ve stent yöntemlerini uyguluyoruz. Büyük bir kısmını bu kategoride tedavi edebiliyoruz. Bu tedavinin uzun süre sonra sonlandığı noktada ise üçüncü aşamaya geçip bypass cerrahisine geçiyoruz. Günümüzde oranlayacak olursak hastalarımızın bu süreç içerisinde bypass cerrahisine gönderilmesi çok az bir kısmını oluşturuyor” diye konuştu.

“Son seçenek bypass cerrahisi”
Bypass cerrahisinin son seçenek olduğunu aktaran Çiçek, “Kalp damarlarında üç ana damar ile yan damarlar tıkandıysa, hastamız diyabet hastasıysa, kalp fonksiyonlarında bir kötüleşme var ise, balon ve stent, yeni nesil tedavilerini tamamen tüketmişsek bu durumda son seçenek olarak hastalarımıza bypass cerrahisi kararını veriyoruz” ifadelerini kullandı.

“Yeni yöntemler ve teknolojik malzemelerle kalpteki bütün damarları açabilecek nitelikteyiz”
Prof. Dr. Çiçek, son 20 yılda kalp ve damar tıkanıklığı tedavisinin oldukça geliştiğine dikkat çekerek, çoğu hastanın bypassa gönderilmeden tedaviye olumlu dönüş sağladığını aktardı. “Yeni yöntemler, malzemeler, stentler, balonlar ve kateterle beraber aslında kalpteki bütün damarları açabilecek nitelikteyiz” diyen Çiçek, hastaya nasıl bir fayda sağlanabileceğinin bilinmesinin oldukça önemli olduğuna vurgu yaparak, “Hastalarımızın damarları eğer eskiden tıkanmışsa buna kronik olarak adlandırıyoruz. Özellikle daha önce bypass yapılmış hastalarımızın yüzde 54 gibi bir oranında kronik damar tıkanıklığı mevcuttur. Bu hastalar kendilerini semptomatik olarak gizlerler. Hareketleri kısıtlanmıştır, ağrı olmayabilir, terleme olabilir. Göğüste baskı hissederler ve nefes darlığı çekebilirler. Yaşlı hastalar zaten çok fazla aktivite göstermediği için semptomlar gizlenir. Biz bu damarları yeni yöntemlerle ameliyatsız bir şekilde açtığımızda, hastaların yaşam kalitesi artmakta” şeklinde konuştu.

“5 unsura mutlaka dikkat edilmeli”
Kalp damar hastalıkları açısından hastalığı bulunan ya da bulunmayan tüm bireylerin 5 unsura dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Çiçek, “Tüm hastalarda eğer genetik yatkınlık, şeker hastalığı, hipertansiyon tedavi edilmemişse, kolesterol seviyesi yüksek ise ve sigara içmeye devam ederlerse, bu damar tıkanıklıkları tekrar edebilir. O yüzden bizim hayat tarzı değişikliği olarak adlandırdığımız bu 5 unsura mutlaka hastalarımızın dikkat etmeleri lazım. Biz ne kadar yeni yöntemler yapıp bu damarları açsak bile, hastalarımız bu faktörlere dikkat etmez ise kısa süre içerisinde damarları tekrar tıkanabilir. Hastalığı bulunmayanların da bu unsurlara dikkat etmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

“CTO ile damar açıldıktan 1 gün sonrası taburcu ediyoruz”
Kronik damar tıkanıklığı tedavisinde yeni teknolojiyle yöntemlerinden de bahseden Çiçek, şunları kaydetti:
“Kronik damar tıkanıklığının bypasslı hastaların yüzde 50’sinde, normal anjiyo yapılan hastaların yüzde 18 gibi büyük bir oranda görülen bir durum. Hastalarımızda tıkalı damarın aşağı kısımları, kılcal damarlarla beslenmeye devam ederler. Hastalarımız hayatlarına devam ederler fakat hayat standartları düşmüştür ve bunu fark etmeyebilirler. Çabuk yorulma, nefes darlığı, isteksizlik, cinsel fonksiyon bozukluğu gibi semptomlarla kendini belli edebilir. Bu hastalarımızı bypass ameliyatına vermeden, yeni yöntemlerle, yeni teknolojik alet ve cihazlarla bu damarları açabilmekteyiz. Bu normal anjiyografik işleme göre süresi biraz daha uzun. Anjiyografi 10-15 dakikada yapıyoruz ya da işlem süresi değişmekle beraber bazen yarım saat ya da bir saatte sürebiliyor. CTO işlemleri ise bazen 30 dakika, bazen 1,5-2 saat sürebilen bir işlemdir. Bu işlem için çok farklı malzemeler kullanıyoruz. Bu yöntemde, Japonya’da üretilen teller ile ABD’de üretilen mikro kateter dediğimiz damar açma cihazlarını kullanıyoruz. Hastaları bypass yapmadığımız için, sonuçta bir kesme, hastaların kapasite kaybı, uzun süre hastanede kalma gibi durumlar söz konusu olmuyor. Damar açıldıktan 1 gün sonrası hastaları komplikasyonsuz bir şekilde taburcu ediyoruz.”

“Başarı oranı yüzde 95’in üzerinde”
CTO işlemlerinin deneyimli operatörler ve yeni teknolojik malzemelerle yapılması gerektiğini vurgulayan Çiçek, “Bu işlem 10-15 yıl kadar önce yapılmaya başlandı. İlk başlandığı zaman dünya genelinde başarı oranı yüzde 70’ler civarındaydı ama bugün geldiğimiz noktada işlemdeki başarı oranı yüzde 95’lerin üzerine çıktı” dedi.

“Yaşam kalite ve süreleri artıyor, kalp fonksiyonlarında iyileşme sağlanıyor”
Çiçek, kronik damar tıkanıklığı geçiren hastaların bypass geçirmiş ya da geçirmemiş hastalar olabileceğine işaret ederek, “Eğer hasta daha öncesinde bypass geçirmemiş ise ve bu hastalarda kronik damar tıkanıklığı varsa, onları biz normal bir şekilde yatışını yapıp 1 gün içerisinde ameliyatsız bir şekilde taburcu ediyoruz. Eğer hasta şeker, sigara benzeri unsurlara dikkat edip ilaçlarını düzgün bir şekilde kullanırsa, ameliyat ihtiyacı olmadan 10-20 yıllar hayatına devam edebilir. Daha önce bypass yapılmış hastalarda ise yüzde 50’nin üzerinde damar tıkanıklığı olduğunu biliyoruz. Bu durum bypass olan hastaların yaşam kalitesini düşürmekte. Eğer bu hastalarda mutlak endikasyon bulursak, bu damarları açtığımız takdirde hem yaşam kalitelerini hem yaşam sürelerini hem de kalp fonksiyonlarında iyileştirme sağlıyoruz. Bu durumda hastalar sanki bypass geçirmemiş gibi yeniden hayatlarına devam edebiliyorlar” şeklinde konuştu.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.17 10:50:02
Son Düzenlenme Tarihi :