SON DAKİKA

logo

Kim bu yönetici?

Salih ÖZGÜNSÜR kaleme aldı... (Not... Bu yazı, 05.02.2023 tarihinde kaleme alınmış ancak yaşadığımız deprem felaketi sebebiyle o dönem yayınlanmamıştır...)

Bir çoğumuz onu, Antalyaspor için doğru zamanda ve doğru yerde yaptığı isabetli açıklamalarıyla tanıyoruz. Güvenlik kamerası görse açıklama yapan basın sözcülerinden ayrılırken, kritik anlarda ortaya çıkıyor; yaptığı bir açıklamayla kimi zaman takımın üzerindeki baskıyı alıyor, kimi zaman ise Antalyaspor’un hakkını en doğru şekilde arıyor. Evet, Antalyaspor Basın Sözcüsü Avukat Adnan Başkan’dan bahsediyorum.

Antalyaspor’un Gaziantep ile oynadığı karşılaşmada talihsiz bir olay yaşandı. Bir Antalyaspor taraftarı, Maraton tribününde merdivenlerden düştü ve yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Kulüpten yapılan “hayati tehlikesi yoktur” açıklaması hepimizin yüreğine su serperken, Antalyaspor’un basın sözcüsü Adnan Başkan, maçın bitiş düdüğü ile birlikte galibiyeti kutlamadan soluğu direkt hastane acilinde aldı. Durumu ile ilgili kendisine müdahalede bulunan doktorlardan bilgi aldı, maç sonunda futbolculardan aldığı imzalı formayı, taraftarımıza hediye etti. Taraftarının iyi gününde de, bu örnekteki gibi kötü gününde yanına ilk koşan isimlerden olan Adnan Başkan’ı, biraz da benden dinleyin isterim.

Genç yaşına rağmen 2015 yılında kurduğu avukatlık bürosu ve Türkiye’nin önemli isimlerinin müvekkilliğini yapmasıyla Antalya’nın en önemli avukatlarından biri konumuna gelen Adnan Başkan, aynı zamanda çeşitli iş kollarında yaptığı yatırımlarla da yine Antalya’nın en sevilen ve en başarılı iş adamları arasında yerini almış. Ve benim için en önemlisi, tüm bunları sıfırdan, tırnaklarıyla kazıya kazıya yapmış. Başarılı olduğu girişimler kadar başarısız oldukları da olmuş. Pes etmemiş, inandığı yolda yürümeye devam etmiş, tecrübe kazanmış ve bugünkü statüsüne, saygınlığına “alın teriyle” ulaşmış. Yurt içinde attığı adımlar kadar her Türk genç iş adamının yapması gerektiği gibi, doğru anlarda yurt dışında da hamleler yapmış, çeşitli iş kollarında “tohumlar ekmiş”.

Adnan Başkan ile yaklaşık bir yıl önce, kendisini sert bir dille eleştirdiğim tweetim üzerine attığı mesaj ile tanıştık. Serzenişimin ardından attığı mesajı, gazetemize ziyarete gelerek taçlandırdığı o gün, abi-kardeşliğimiz de başlamış oldu. Aramızdaki dostluk, bugüne kadar artarak devam etti ve ne olursa olsun, her şartta daha da pekişerek, güçlenerek devam edecek. Elbette bu abi-kardeşliğimizi, son günlerde istihbaratını yaptığım ve ulusal boyutta ilgi gören transfer haberleriyle birleştirenler ve kaynağımın Adnan Başkan olduğunu düşünenler de var. Kulağıma geliyor. Tam da bu noktada, kendisine sorduğum “teyit” amaçlı soruları ustalıkla geçiştiren Adnan Başkan’ın yüzüne karşı yaptığım serzenişi, buradan da yinelemek istiyorum. Her ne kadar bilgi alışverişi konusunda defalarca karşı karşıya gelsek de kendisinin bana, benim de ona olan sevgimin çelikten, bükülmez, kırılmaz bir sevgi olduğunu ikimiz de biliyoruz.

Adnan Başkan, genç yaşının da verdiği enerjiyle gençleri yanına çekebiliyor, dillerinden anlıyor ve onların dilleriyle konuşuyor. Ancak bu hitabet yeteneğini sadece gençlere değil, her yaştan insana karşı kullanıyor. Hiç sohbet etmediğiniz o insanla 15 dakika sonra masadan dost olarak kalkabiliyorsunuz. Bu hitabetini kullanırken yapmacıktan uzak ve samimi olduğunu hemen fark edebiliyorsunuz. Bunun bir örneğini, özellikle Antalyaspor’un kaybettiği Trabzonspor karşılaşmasının ve içeride kazandığı Gaziantep karşılaşmasının hemen sonrasında, Twitter’da açılan sohbet odasında gördük. Genelde Türkiye’deki tüm kulüplerde alışkın olduğumuz bir görüntüdür(Antalyaspor hariç); galibiyetten sonra bütün yöneticiler kameralara gözüküp demeç verme yarışına girer. Zor olan, mağlubiyetin ardından çıkıp konuşabilmektir ki, bu mağlubiyet Antalyaspor’daki gibi dönem dönem seri halinde yaşandıysa ekstra baskılı ve ekstra streslidir. Tam da böyle bir günün gecesinde, takımın Trabzonspor’a mağlup olduğu, taraftarların en demoralize ve en sinirli olduğu anda, bahsettiğim sohbet odasına katılarak taraftarları dinleyen, eleştirilerine yanıt veren, kendi düşüncelerini paylaşan Adnan Başkan, o gece hiç şüphesiz taraftarların ümidini korumasına vesile olmuş ve kırılmaların önüne geçmişti. Bu iki maçın ardından sohbet odasında bulunan bir çok taraftar, Adnan Başkan’ın bu kadar samimi ve cana yakın biri olduğunu bilmediklerini ve böyle bir yönetici ile direkt iletişime geçebildikleri için çok mutlu olduklarını söylüyordu.

Adnan Başkan, direkt olarak bir yönetici profilinden ziyade, taraftarlar ile Antalyaspor yönetim kurulu arasında da bir köprü. Kendisine ulaşan taraftarları dinleyen Başkan, gelen eleştirileri yanıtlamakla kalmıyor, önerileri ve fikirleri de “bu fikrini biraz daha geliştir, ben de yönetim kuruluna sunayım; ilk fırsatta bu fikrini gerçekleştirelim” diye cevaplayarak taraftarların da kendisini değerli ve kulübün bir parçası hissetmesini sağlıyor... Özellikle son iki senedir, genel olarak Antalyaspor yönetim kurulunun da bir çabasının olduğu ve takdire şayan bulduğum, okulları ziyaret ederek öğrencilerle buluşma etkinliklerinde yine Adnan Başkan ön plana çıkıyor. Geçtiğimiz aylarda Akseki ve Serik’teki öğrencilere “Antalyaspor’u götüren” Başkan, önümüzdeki günlerde şahsi olarak bildiğim kadarıyla Elmalı, Demre, Kaş ve Kumluca’ya da giderek buradaki öğrencileri hem Antalyaspor’la tanıştıracak hem de öğrencilerin bir Antalyaspor futbolcusunu yakından görmesini ve sohbet etmesini sağlayacak.

İlham veren başarı hikayeleri, hayatlarını tırnaklarıyla kazıyarak oluşturmuş insanları barındırır. Adnan Başkan da bu ilham hikayelerinde yerini alması gereken isimlerden biri. Her şeyden önce dostluğu, abiliği, sıcakkanlılığının yanında ticari zekası ve potansiyeli ile adını uzun yıllar sadece Antalya’da değil, tüm Türkiye’de duymayı istiyorum.

Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması ve ilerlemesi için Adnan Başkan gibi genç ve bir yerlere gelebilmek için gerçek alın teri dökmüş iş insanlarına ihtiyaç var. Dilerim, bunu fark etmek için geç kalınmaz… Bu yazıyı bir gazeteci olarak değil, önümüzdeki dönemlerde yerel bazda değil; ulusal bazda çok değerli yerlere geleceğine inandığım bir kişinin kardeşi olarak yazıyorum...


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.17 19:31:00
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Babasını çöp evde ölüme terk edilmiş halde buldu

Muğla’dan Adana’ya ailesini ziyarete gelen bir kişi, annesinin terk ettiği Alzheimer hastası babasını çöp evde buldu. Yaşlı adam ambulansla hastaneye kaldırılırken, çöp evdeki manzara ise görenlerin içini parçaladı.
Fotoğrafçı Mehmet (58) ve ev hanımı Songül (48) Kapılı çifti 35 sene önce evlendi. Çiftin bu evlilikten 4 çocukları dünyaya geldi. Çift, merkez Çukurova ilçesine bağlı Belediye Evleri Mahallesi’nde otururken, çocuklarından 3’ü evlenip evden ayrıldı. Çiftin Özgür (29) isimli çocukları da çalışmak için Muğla’nın Bodrum ilçesine gitti. Ancak 4 sene önce Mehmet Kapılı rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı ve yaşlı adama Alzheimer teşhisi konuldu. Bu süreçte iddiaya göre Songül Kapılı eşiyle hiç ilgilenmedi ve yaşlı adamı evde bırakarak sürekli dışarı çıktı. Ancak Özgür Kapılı, annesiyle ne zaman görüşse babasının durumunun iyi olduğunu duydu, ancak çalıştığı için 6 aydır bir türlü ailesinin yanına gelemedi.
Geçtiğimiz aylarda ise anne Songül Kapılı, yatağa bağımlı hala gelen eşiyle ilgilenmeyi iyice kesti ve evi terk etti. Bu süreçte ise ev adeta çöp eve döndü. Komşular ise çiftin oğulları Özgür Kapılı’yı arayarak, "Annen babanla ilgilenmiyor. Baban çok kötü durumda. Evinizden de çok kötü kokular geliyor" dedi. Fakat kız kardeşleri ve annesiyle görüşen Özgür Kapılı babasının hep iyi olduğunu duydu.

Eve geldi, şok oldu
Ancak sürekli aklı babasında olan genç adam, son olarak bir komşusunun kendisini tekrar araması üzerine iş yerinden izin alarak sabah saatlerinde ailesinin evine geldi. Kapıyı çalan adam kimsenin açmaması üzerine annesini aradı. Annesinin de telefonlara cevap vermemesi üzerine Özgür Kapılı, durumu polise haber verdi. Polis eşliğinde kapıyı kırarak içeri giren genç, karşılaştığı manzara karşısında hayatının şokunu yaşadı. Yatağa bağımlı babasının saç ve sakallarının uzadığını, zayıflayarak bir deri bir kemik kaldığını ve evin çöp evden farksız halde olduğunu gören genç, annesini defalarca kez aradı ancak yine cevap alamadı. Kapılı, önce amcasına daha sonra da ambulansa haber verdi. Kısa sürede olay yerine gelen ekipler yaşlı adama ilk müdahaleyi yatağında yaparak ambulansla hastaneye kaldırdı. Evin içerisinde ise yaşlı adamın kirli bezleriyle aynı odada kaldığı, içeride sigara izmaritlerinin olduğu, çöplerin evde biriktiği, buzdolabındaki yemeklerin de artık küflenerek kurtlandığı, mutfak ve diğer odalarda sinek ve böceklerin yuva yaptığı görüldü.

“Yazıklar olsun”
İhlas Haber Ajansı’na konuşan Özgür Kapılı, annesine sitem ederek, “Ben çalıştığım süreçte annemin babama bakmadığı haberleri kulağıma geliyordu. Babamın iyi olup olmadığını gözümle görmek için sabah eve geldim. Eve geldiğimde kapı kilitliydi. Kapıyı kırarak içeri girdim ve babamı yatakta uzanırken o halde gördüm. Yazıklar olsun. Bir insan eşini bu halde bırakıp gidemez. Babama meyve suyu verdiğimde nasıl çırpınarak içtiğini size anlatamam. Anneme ulaşamıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Babam hastalanınca annem onu bıraktı”
Annesinin eskiden babasına aşık olduğunu söyleyen Kapılı, “Annem benim numaramı ve babamın akrabalarının numaralarını hepsini engellemiş. Bu kadın önceden babama çok aşıktı. ‘Mehmet’im, Mehmet’im’ diyerek peşinde dolaşırdı, ağlardı. Babam hastalanınca ve para kazanamayınca onu bu hale getirdi. O kadın babamı ölüme terk etti. Maalesef ki o kadın annem oluyor. Kız kardeşlerim de bu olaya müdahale etmemişler. Babam da kızlarına çok severdi” dedi.

“Merhamet etmeyene ben de merhamet etmem"
En son 6 ay önce Adana’ya geldiğini ve babasının durumunun daha iyi olduğunu, evinde bu durumda olmadığını belirten Kapılı, “Evin durumuna çok şaşırdım. Çünkü 6 ay önce böyle değildi. Biz gittikten sonra annem evi terk etmiş. Dolapların hepsini karıştırdım. Hiçbir eşyası yok. Dün gece de evde olduğunu sanmıyorum. Tahminimce annem günde bir öğün yemek ve bir bardak su verip kendisi dışarıda geziyor. Ben bu şekilde düşünüyorum. Anneme şunu söylemek istiyorum. Benim annem öldü. Onun helvasını kavuracağım ve o ölmeden herkese dağıtacağım. Bu da benim sözüm olsun. Merhamet etmeyen insana ben de merhamet etmem. Bu saatten sonra kendisini tanımıyorum kesinlikle” ifadelerini kullandı.
Yaşlı adamın hastanede tedavisi sürerken, durumunun iyiye gittiği öğrenildi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.02 10:29:08
Son Düzenlenme Tarihi :





Akdeniz Boğsak Adası çevresinde zengin biyoçeşitliliği gözlendi

Akdeniz’e 321 kilometrelik kıyısı bulunan Mersin’de Boğsak Adası çevresinde gerçekleştirilen dalışta bölgenin zengin bir biyoçeşitliliğe sahip olduğu gözlemlendi. Birbirinden farklı deniz canlıları su altı kamerasına yansıdı.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi dalış ekibi tarafından Mersin Körfezi’nde yürütülen çalışma çerçevesinde Silifke’deki Boğsak Adası çevresinde deniz biyoçeşitliliğinin görüntülenmesi için dalış gerçekleştirildi. MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas ile birlikte 5 kişilik ekip, ada çevresinde yaklaşık 30 metrelik dalışla birçok deniz canlısını kayıt altına aldı. Yapılan çalışmada denizlerde insan etkisinin olmadığı alanlarda halen biyoçeşitliliğin üst düzeyde olduğu gözlemlendi.
Dalış hakkında bilgi veren Prof. Dr. Deniz Ayas, insan faaliyetlerinin etkilemediği deniz alanlarında halen zengin bir biyoçeşitliliğin olduğunun gözlemlendiğini söyledi.

"Biyoçeşitlilik hala üst düzeyde"
Prof. Dr. Ayas, "Mersin Körfezi’nde biyoçeşitliliği öne çıkartmaya çalıştık. Mersin Körfezi’nde özellikle balıkçılık ya da kentsel diğer insan aktivitelerine uzak bir noktada bulunan Boğsak Adası çevresindeki biyoçeşitliliği tespit etmek için dalgıç arkadaşlarımızla birlikte sualtı görüntülemeleri yaptık. Bu görüntülerde ve gözlemlerimizde çok yoğun bir biyoçeşitliliğe sahip olduğunu, bunun sebebinin de balıkçılık açısından bu bölgenin kapalı bir alan olmasından kaynaklı olduğunu değerlendirdik. Deniz kestanelerinden deniz yıldızlarına, çok çeşitli yerli ve yabancı balık türlerinden bivalvialara yani çift kapaklılara, gastropodlara çok sayıda deniz canlısının burada yerleştiğini ve bu bölgede yaşamlarının devam ettiğini gözlemledik. Burada insan etkisinin olmadığı, insan faaliyetlerinin etkilemediği deniz alanlarında biyoçeşitliliğin hala üst düzeyde korunduğunu, diğer alanlara göre bariz bir farklılık olduğunu, biyoçeşitlilik açısından bir zenginlik olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz" dedi.

"Farklı türler gözlemledik"
Dalışa katılan Su Ürünleri Fakültesi öğrencilerinden Duru Deniz, "Hocalarımızla birlikte bir dalış yaptık. Çeşitli türler gözlemledik. Örneğin dikenli deniz kestanesi gibi farklı türler gözlemledik. Güzel bir dalıştı, renkli bir dalıştı. Deniz biyoçeşitlilik açısından oldukça zengindi ve temizdi. Bu gözlemlerimiz de bizi oldukça sevindirdi" diye konuştu.
Dalışta yer alan öğrencilerden Mert Acar da, "Bugün hocalarımızla beraber bir dalış gerçekleştirdik. İnsan faaliyetlerinden, avcılık faaliyetlerinden uzak korunaklı olan bu bölgede biyoçeşitliliğin fazla olduğunu görmek, bir sürü farklı canlı türüyle karşılaşmak bizim açımızdan sevindiriciydi. İnsan faaliyetlerinden uzak, kirleticilerden uzak bir alan kalmış olması günümüzde bizi tabii ki çok mutlu ediyor. İnsan faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde de aynı etkiyi gözlemleyebilmeyi umuyoruz" ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.11 13:54:31
Son Düzenlenme Tarihi :