SON DAKİKA

logo

Türkiye'de ilk yüz nakli ne zaman, kime yapıldı ?

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ve Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan’ın da katıldığı Türkiye’de ilk yüz naklinin yıl dönümü nedeniyle basın toplantısı gerçekleştirildi.

Akdeniz Üniversitesi’nde Prof. Dr. Ömer Özkan, Prof. Dr. Özlenen Özkan ve ekipleri tarafından Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen yüz naklinde 11. yıl geride kaldı.

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ve Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan’ın da katıldığı Türkiye’de ilk defa 11 yıl önce gerçekleştirilen yüz naklinin yıl dönümü nedeniyle basın toplantısı gerçekleştirildi. Yüz nakli yapılan Uğur Acar’ın da katıldığı toplantı Akdeniz Üniversitesi Hastanesi B Blok Toplantı Salonu’nda yapıldı.

11 yıl önce Uğur Acar’a yüz nakli yaptıklarını söyleyen Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “2012 yılında kompozit nakli ilk olarak kol nakliyle başlamıştı. 2012 yılında yüz naklini de Uğur Acar’a yaptık. 11 yıl geçti aradan çok hızlı geçti zaman. Artık yeni yüzü demiyorum çünkü eskidi artık yüzü. İnşallah diğer insanlara organ nakli yaparak devam ederiz.” dedi.

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ OLARAK ÜLKE İMAJINA ÖNEMLİ KATKIDA BULUNDUĞUMUZA İNANIYORUZ

Yüz naklinin üzerinden 11 yıl geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, “Hayırlı olsun Uğur Acar’a 11 yıl geçmiş üzerinden dün itibariyle. Bu tür ameliyatlar ülkenin sağlık sisteminin geldiği düzeyi de gösteriyor. Bu sadece bizim hastanemiz için değil Antalya için Türkiye için önemli olaylardı. Eğer sağlık turizminde ve diğer olaylarda ülke tıbbının düzeyini göstermesi açısından son dönemlerde popülarite olmasında Türkiye’nin adının bu kadar duyulmasında bir miktar emeğimiz olduysa ki olduğunu düşünüyorum, çok mutluyuz. Yapılan bir tane iş o ülkenin dışarıdaki imajını çok değiştiriyor. Bu ülke de yüz nakli bile yapılıyor, bu ülkede kol nakli, karaciğer nakli bu kadar başarılı yapılıyor diye bakıldığı zaman o ülkenin ekonomik düzeyine siyasi düzeyine aslında bakarsanız yardımcı oluyor. Biz Akdeniz Üniversitesi olarak ülke imajına önemli katkıda bulunduğumuza inanıyoruz. Bunu da elimizden geldiğince artırmaya çalışıyoruz. Uğur’a sağlık, mutlu nice yıllar diliyoruz.” şeklinde konuştu.

YÜZ NAKLİYLE YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ OLUYORSUN

Yüz nakli olan Uğur Acar ise “Artık kelime bile bulamıyorum.  Türkçe’de 29 harf var. Sağlık sektörüne, doktorlarımıza kelime bile üretemiyorum artık. Tek haneli yıllar kutluyorduk burada artık çift haneli yıllara geçmişiz. Rektör hocamıza ve Ömer Özkan hocamıza ve organ bağışında bulunan aileye teşekkür etmek istiyorum. ‘11 yılda hayatın nasıl değişti’ sorusuna Uğur Acar, “Bir insan tıraş olamıyor, tıraş olduğunu fark ediyor. Aynaya bakamıyor, aynaya baktığını fark ediyor. Çocukların korktuğunu hissediyordum, çocukların artık senden korkmadığını hissediyorsun. Yani yeniden doğmuş gibi oluyorsun. 11 yaşında bir kişisin ama 30 yaşındasın.” dedi.

Basın mensuplarının yüz nakillerinin devamı gelecek mi sorusuna Prof. Dr. Ömer Özkan, “Bu nakiller hemen her gün, her sene yapılacak diye bir olay yok. Bu nakillerin yapılabiliyor olduğunu bu ülkede bilmek bile önemli. Ama çok dikkatli yapmak gerekiyor biliyorsunuz riskli ameliyatlar. Biz bu ameliyatları daha az riskle nasıl yaparız hastaları nasıl koruruz, yaşamlarına nasıl katkıda bulunuruz, hayatlarını riske atmayacak şekilde nasıl devam ettiririz, onlar için uğraşıyoruz. Yapılanlar için değil de yapılacak olanlar için bu işler daha sağlıklı nasıl yapılır, daha rafine nasıl yapılır. Bunlarla ilgili çalışmalar devam ediyor. Durmuyoruz yani.” dedi.

RAHİM NAKLİ DÜNYADA YAYGINLAŞMAYA BAŞLADI

Rahim nakli konusundaki mevzuatı hastaların heyecanla beklediğini söyleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Organ nakli konusunda pandemi nedeniyle kaybettiğimiz bir dönem var. O da telefi edilecektir. Dünya’da artık bu birkaç ülkede yaygınlaşmaya başladı. Ama bu rahim naklinin başladığı ülkede de bunun artık düzenli ve kurallara uygun bir şekilde mevzuatıyla birlikte yapılması gerekir. Rahim nakli canlıdan da olur ama bir karaciğer, kalp naklini canlıdan yaptığınızda olacak bir problemde o hasta zaten ölecekti dersiniz, katkımız oldu yaşattı dersiniz, ölecekse de Allah’ın takdiri dersiniz. Ama rahim naklinde bir hastaya veya onun donöru olmuş bir canlıya zarar verirseniz bu sizin elinizde olmayabilir. Bunlar maalesef tıpta olabilen şeyler. Hastanın bir damar yolu zarar görür bir idrar yolu zarar görür o zaman aile ile beraber siz de çok üzülürsünüz. Onun için bunda tecrübe artıkça bununla ilgili altyapı geliştikçe ondan sonra bence canlıya geçmek gerekir. Dünya’da bizden sonra canlıdan yapan ekiplere de biz hep teknik olarak yardım ettik, bizim tekniğimiz kullanılıyor ama maalesef canlıdan olan birçok hastada komplikasyonlar görüldü neredeyse hastaları kaybetmek üzereydiler. İdrar yollarında sorunlar çıktı aylarca yatan hastalar oldu. Bu işi kötülemek anlamında söylemek istemiyorum insanlar işin ciddiyetini anlasın diye söylüyorum. Bizim öncelikle bunu kadavradan nakillerde geliştirmemiz ve yaygınlaştırmamız gerekir.” dedi.

DÜNYA’DA KULLANILAN TEKNİK, BİZİM TEKNİĞİMİZ

“Yüz naklinde de bahsetmiştim bu ameliyatlar elli tane merkezlerde yapılmayacak belirli merkezler yapılması tavsiyemiz oldu bakanlığa. Tecrübeleri artırmak üzere belli merkezlerde bunların yoğunlaşması gerekir. Tek başımıza biz bunun ağırlığını yükünü de kaldıramayız. Biz görevimizi yaptık, dünyaya tanıttık, ihtiyacı olan her yere de yardım etmeye hazırız ama kimler yapacaksa da bunu bakanlık karar verecektir. Ama mutlaka o merkezlerde tecrübelerin gelişmesi gerekir.” şeklinde konuşan Prof. Dr. Ömer Özkan, rahim nakli yapılalı yaklaşık 12 yıl olduğunu söyleyerek “Nakilden hemen on-on beş gün sonra birçok ülkeden insanlar geldi ve bununla ilgili fikirlerini övgülerini bize anlattılar. Dünya’da kullanılan tekniğimiz bizim tekniğimiz hala bu teknik gelecekte bu değişse bile bizim tekniğimizin üzerinde gelişmiş olacak bu teknik. Türk tıbbı adına söylemek gerekirse bu çok ileri seviyedir. Böbrek naklinde ilk yapan kişinin ismi anılıyor, karaciğer öyle, kalp öyle. Rahim naklide yaygınlaştığı zaman bunun değeri anlaşılacak diye düşünüyorum. Bir kalp naklinden daha komplike. Ama bizim üniversitemizden çıkan bu tekniğin kullanılıyor olması Hindistan’da da Amerika’da da İsveç’te de bizim için gurur verici.” şeklinde konuştu.

HAYVANDAN İNSANA NAKLİN CERRAHİ ZORLUĞU YOK, ALTYAPI ÖNEMLİ

Hayvandan insana yapılan nakillerle ilgili sorulan soruya Prof. Dr. Ömer Özkan, “Cerrahi olarak hayvandan insana naklin hiçbir cerrahi zorluğu yok. Kalp naklini yapan insan o domuzdan da nakli çok rahatlıkla yapar. Ama bunun altyapısını oluşturmak lazım. Yani genetik yapısını bozmak lazım. Onun için arkadaşlarımız çalışıyor. Onun işte ilaçlarının düzelmesi gerekiyor. Altyapıyı ve o laboratuvarı oluşturabilmek lazım ondan sonra yola çıkmanız lazım.” dedi.

Konuşmaların ardından pasta kesimi gerçekleştirildi.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.01.20 20:00:33
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Depremde 13 akrabasını ve iş yerini kaybetti, 9 metrekarelik konteynerde hayata tutunuyor

Kahramanmaraş merkezli depremlerde anne-babası dahil 13 yakınını ve iş yerini kaybeden kuyumcu Hikmet Kumru, 9 metrekarelik konteyneri iş yerine çevirip hizmet vermeye başladı. Kumru, kolay taşınabilmesi nedeniyle işçiliksiz bileziğe talebin olduğunu bildirdi.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler 11 il içinde en büyük yıkımı Hatay’da yaptı. Kentte binlerce ev ve işi yeri enkaza döndü ya da ağır hasar aldı. Hatay ekonomisinin can damarı olan Antakya ilçesinde de binlerce esnafın iş yeri yıkıldı. Ticaretin en önemli unsurlarından olan kuyumculuk alanında, yaklaşık 200 işletmeden atölyeci dahil bugün çok azı hizmet verebiliyor. Depremde babası Hakkı Kumru dahil 13 yakın akrabasını kaybeden 44 yaşındaki Hicret Kumru da müşterilerinin yoğun telefonu karşısında kısa bir süre önce iş yerini açmaya karar verdi. Eskiden büyük dükkanında cam vitrininde müşterilerine ziynet eşyaları sunan Kumru, bugün 6 metrekarelik küçük bir dükkanda yarım asra yaklaşan baba mesleğini yürütmeye çalışıyor.
43 yıldır Hatay’da kuyumculuk yaptıklarını dile getiren 4 çocuk babası Hicret Kumru, 6 Şubat gecesini anlatmaya kelimelerinin yetmeyeceğini bildirdi.

"9 metrekarelik konteynerde hizmet"
Hem ailesinden hem de mesleğinden çok sayıda değerli meslek büyüğünü kaybettiklerini anlatan Kumru, "Depremden sonra 2 aya yakın kendimizi toparlamaya çalıştık, hem manevi hem de psikolojik olarak. Telefondan müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda, seyyar olarak bir anlamda öyle diyeyim, araçla, ihtiyacı olanlar için, altınını satmak isteyenlere hizmet verdik. Nakit parası olup yatırım yapmak isteyen veya altınını bozdurmak isteyenler bizlere ulaştılar. Belli bir süre seyyar idare ettik 10-15 gün. Konteynerde bu işi başlatma kararı aldık. Yaklaşık 1 aydır konteynerdeyiz. Şu an daha yeni yeni başlıyor hareket ve güvenlik önlemi alınacağını düşünüyorum. Şu an 9 metrekare 3’e 3 bir konteynerdeyiz. Ama Allah’a şükür toparlanıyoruz" diye konuştu.

"200’e yakın kuyumcu vardı"
Eski iş yerlerinin yerle bir olduğunu ifade eden Kumru, "90 saniyede her şeyin bittiğini ki biz can kayıpları yaşadığımız için bazı kayıplarımızı çok düşünmüyoruz. Onlar da oldu ama can kayıplarımızın yanında pek bir değeri yok. 90 saniyede her şey bambaşka bir hale geldi, kötü bir hale geldi. Allah beterinden saklasın. Memleketimizi daha beter afetlerden korusun. Atölyeler dahil 200’e yakın kuyumcu vardı. Şu anda kendini toparlayıp açmaya çalışan, açan 30 civarında atölyeci ve kuyumcu var. Hataylılar özellikle tarım şehri olduğumuz için altına düşkündür. Yatırımını dövizden ziyade altın üzerinde yapar. Deprem sonrası yavaş yavaş toparlanırken ellerindeki birikimleri, yardımları, kendi paraları olsun bunları altın olarak değerlendirip bir tarafa koymaya çalışıyorlar" dedi.

"Hüznün yerini umut almalı"
İşçiliksiz bilezik ve cumhuriyet altınının daha çok tercih edildiğini belirten Hicret Kumru, "Ama bileziğin bir avantajı var. Bilezik alan insanlar en azından konteynerde ya da çadırdayken altınını yanında taşıyabiliyor. O yüzden ona daha çok talep var. Eski günler bir daha gelmez. Eski günleri özlesek, özlemek kelimesi yetersiz kalır ama şükür insanımız kendini toparlamaya çalışıyor. Yani şunu öğrendik, insanın başına her şey gelebilir. Bunu düşünerek yaşamak lazım. Babam yıllardır çarşı esnafıydı. Annemi babamla birlikte kaybettik. Birinci derece 13 yakın akrabamı kaybettim. Acısı olmayan yok diyebilirim. Toparlanmaya çalışıyoruz, anılarımız var. Üzülüyoruz. Ama şu anda hüznün yerini umut almalı" ifadelerine yer verdi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.25 14:49:56
Son Düzenlenme Tarihi :





Düşük emisyonlu Muratpaşa’ya doğru

Antalya’da Muratpaşa Belediyesi, Otokoç Otomotiv işbirliğinde belediye şoförlerine araç kullanım ve bakım davranışlarını yönlendirerek emisyon optimizasyonunun yapmalarını amaçlayan eğitim verdi.

Eğitimler Muratpaşa Belediyesi kültür salonunda 2 gün devam etti. 4 oturumda gerçekleşen eğitimlere 300 şoför personel katıldı. Muratpaşa Belediyesi Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı kapsamında gerçekleşen eğitimde Otokoç Otomotiv yetkilileri, araç kullanım ve bakım davranışlarını değiştirerek ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin en önemli nedenleri arasında yer alan egzoz gazı salınımını nasıl azaltılabileceğini anlattı. Yetkililer, ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin kalp ve dolaşım sistemini, akciğerleri, karaciğeri etkilediğini ve astım ataklarında artışa yol açtığını belirterek, basit önlemlerle bu kirliliğinin azaltılabileceğini aktardı.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.06 12:58:49
Son Düzenlenme Tarihi :