SON DAKİKA

logo

Kesif ve kaba yem satın alınacaktır

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARIMSAL HİZMETLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA DOĞAL YAŞAM PARKI ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ HAYVANLARI İÇİN 2023 YILI KESİF VE KABA YEM MAL ALINMASI İŞİ mal alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecek olup, teklifler sadece elektronik ortamda EKAP üzerinden alınacaktır. 

Basın İlan Kurumu’nun ilan portalı ilan.gov.tr’de yer alan ilana göre İhale 10.02.2023 - 10:00'da: Antalya Büyükşehir Belediyesi 4.Kat İhale Salonu Yüksekalan Mah. A.Menderes Blv. No: 20 07310 - Muratpaşa / ANTALYA adresinde yapılacaktır. * DETAYLAR İÇİN TIKLAYIN



Kaynak : BİK.GOV.TR
Ekleme Tarihi : 2023.01.20 20:41:27
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






4 gün önce taşındığı evde depreme yakalandı, 47 yakınını kaybetti

4 gün önce taşındığı evinde depreme yakalanan ve 47 yakınını kaybeden yüzde 42 engelli İbrahim Ezici, yaşadığı acıları Burdur’da unutmaya çalışıyor.
6 Şubat’ta meydana gelen depremin üzerinden 54 gün geçmesine rağmen yaşanan acılar hala sıcaklığını koruyor. Depremde yakınlarını kaybeden depremzedeler bir yandan hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye çalışırken, bir yandan da kaybettikleri yakınlarının yaslarını tutmaya devam ediyor.
Depreme 4 gün önce taşındığı Malatya’da yakalanan ve Burdur’daki Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Safahat Öğrenci Yurdunda eski yaşamına dönmeyi bekleyen İbrahim Ezici de onlardan biri. Yeni taşındığı evde depreme yakalanan ve Burdur’da kaldığı yurtta eski yaşamına dönmeyi bekleyen Ezici, o anları, "Biz normalde Adana’da oturuyorduk, Malatya’ya taşındık. Malatya’da beşinci günümde deprem oldu. Eşyalarımızı bile yerleştirmemiştik eve. Birinci depremde uyuyorduk. Felaket bir sarsıntı ile uyandık. Evden nasıl kaçtığımızı bile hatırlamıyorum. Ayağımıza terlik bile giymemişiz. Dışarıda çok fazla kar vardı, çok soğuktu. Dışarıda ateş yaktık bekledik. Biraz bekledikten sonra tekrar içeri girdik. Tam eve girdiğimiz an tekrar sallandı. Sarsıntı ile tekrardan kaçtık, ondan sonrasını hatırlamıyorum. O gün bu gündür ev ne halde, orası ne halde bilmiyoruz. Ama o evden nasıl çıktığımızı bilmiyorum. Ayağımda engelim var. Evden kaçarken düştüm. Hala sırtımda ağrısı devam ediyor. 6 gün orada dışarıda kaldık, sonra buraya geldik. Burası olmasaydı ne yapardık bilmiyorum" sözleri ile anlattı.
Aslen Adıyamanlı olan ve Adana’da yaşayan Ezici, Malatya’ya kendi kültürlerine daha yakın olduğu için taşındığı anlattığı konuşmasında, "Biz Malatya’ya oğlum ve eşim ile gitmiştik. Malatya’da benim kimsem yoktu. Adana’dan Malatya’ya kültür olarak da mesafe olarak da daha yakın olduğu için taşındık. Adana büyük şehirdi, çocuğum orda heba olsun istemedim. Ben emekliyim, oğlum da Adana’da ASKİ’de (Adana Su ve Kanalizasyon İdaresi) çalışıyordu. Bazı nedenlerden dolayı işten çıkmıştı. Biz de dedik oğlan işten çıktı, bu devirde iş bulmak da zor. O yüzden Adana’da ki evimizi satıp Malatya’ya taşındık. Orada da başımıza bu felaket geldi” dedi.

"Sattığım ev de, tutmak için baktığım evler de yerle bir olmuş"
Depremde sattığı evinde tutmaya çalıştığı evlerinde yıkıldığını söyleyen Ezici, “Adıyaman’da bir evim vardı, buraya gelmek için o evi ve Adana’da ki evimi satmıştım. Malatya’ya geldiğimde üç tane eve bakmıştık ama hoşumuza gitmediği için farklı bir ev tuttuk. Bu depremde Adıyaman’daki evim de burada baktığım üç ev de yıkılmış” sözleriyle, Allah’ın onları koruduğunu dile getirdi.
Kaldıkları yurttaki imkanlara da değinen depremzede İbrahim Ezici, “İki üç gün orada bir şey bulamadık ama bunu normal olarak karşılıyorum. Çünkü tek bir yer değil, 10 ilde meydana gelmişti bu deprem. Orada kar vardı, soğuk vardı, biz de kendimizi buraya attık. Allah’a şükürler olsun burada çok rahatım. Bize çok iyi bakıyorlar. Hem yurt müdürlerimize hem de Burdur halkına çok teşekkür ediyorum” diyerek minnettar olduğunu belirtti.

"Benim hiç yakınım kalmadı"
Depremde birçok yakınını kaybeden ve onların yasını tutan Ezici, “Ben bütün kayıplarımı Adıyaman’da verdim. Arkadaşlarımdan, akrabalarımdan 47 yakınımı kaybettim. Çocukluktan beri birlikte büyüdüğüm arkadaşlarımı, halamı, çocukları, torunlarını, dayım, çocukları, amcamın çocukları, ikinci dereceden birçok akrabamı kaybettim. Sayıyorum sayıyorum ama bitmiyor. Hala kayıp olan bir yakınım daha var. Kardeşim de Adıyaman’da yaşıyordu. Onların evleri hasar almış sadece. Şu an Adıyaman’da yurtta kalıyorlar. Hiç akrabam kalmadı anlayacağınız. Şimdi Adıyaman’a gideyim desem kapısını açıp evine gireceğim kimsem yok. Gidersem de annemin, babamın, kardeşimin mezarına gidebilirim, başka da yok" şeklinde konuştu.

"Yüzde 42 engelim sebebiyle malulen emekli olmuştum"
Depremde varını yoğunu kaybeden Ezici, “Ayağımda yüzde 42 engelim var. Yürümekte sıkıntı çekiyorum. Engelim nedeniyle malulen emekli olmuştum. Varımı yoğumu kaybettim. Bir tek emekli aylığım kaldı. Şimdi üç kişi onunla gücümün yettiği bir ev kiralayıp yaşamaya çalışacağız” dediği konuşmasında, artık ne Malatya’ya ne de Adıyaman’a döneceğini, başka bir şehirde bir ev kiralayıp orada yaşamına devam etmek istediğini belirtti.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.03.30 11:20:25
Son Düzenlenme Tarihi :





‘Coğrafi işaret’ almak ÖNEMLİ ama kolay. ‘Coğrafi İşaret’ alınan ürünü arttırmak, paketlemek, tanıtmak ve pazarlamak zor.

ATSO Başkanı Davut Çetin ile ATB Başkanı Ali Çandır’ın önem verdiği konulardan biri Antalya’nın geleneksel ürünlerine ‘coğrafi işaret” almak. COĞRAFİ İŞARET; kısaca belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işaret. Nitekim bugüne kadar Antalya’nın ‘Alanya Avokadosu’, ‘Alanya Gülüklü Çorba’, ‘Alanya Yenidünya’, ‘Antalya Bergamut Kabuğu Reçeli’, ‘Antalya Kabak Tatlısı’, ‘Antalya Serpme Börek’, ‘ Antalya Piyazı’ ‘ Antalya Tavşan Yüreği Zeytini’, ‘ Antalya Turunç Kabuğu Reçeli’, ‘Döşemealtı El Halısı’, ‘Finike Portakalı’, ‘Korkuteli Karyağdı Armudu’ ve ‘ Manavgat Altın Susamı’ coğrafi işaretine kavuştu.

Ama artık bu konunun belediyelere bırakılmasının zamanı geldi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ve Antalya Ticaret Borsası bu işin yolunu açtı, yolculuk bundan sonra belediyelerle devam etmeli.
Kaldı ki; YÖREX basın toplantısında ATB Başkanı Ali Çandır konuşmasının bir bölümünde “Coğrafi işaretli ürünlerde kalite sorunu yaşanmıyor. Kaliteden ziyade miktar sorunu var. Üreticinin birlikte örgütlenerek ürünün etrafında ortak paketleme, ortak pazarlama, tanıtımı alışkanlık haline getirmemiz gerekiyor” derken, bence de kapı kapı dolaşılıp ‘coğrafi işaret’ belgesini dağıtıncaya kadar, ATSO, ATB hatta AESOB coğrafi işaret kazanan ya da kazanacak olan bazı ürünler üzerinde yoğunlaşmalı, o ürünlerin sadece Türkiye pazarına değil, dünya pazarına sunulması konusunda fikir üretmekten daha da öteye giderek üretimin arttırılmasına yönelik maddi açıdan bile gerekeni yapması gerekir,diye düşünüyorum.
Son haftalarda, özellikle belediyelerin girişimleriyle özellikle kadın üreticilerin örgütlendiği bir gerçek. Ama aynı şeyi paketleme, pazarlama ve tanıtım konusunda söylemek ise zor. İşte bu noktada ATSO, ATB ve AESOB devreye girmeli, hiç olmazsa birkaç ürünü tanıtımıyla, pazarlamasıyla ve özellikle de üretimiyle de ön plana çıkarmalı.
Ali Çandır başkan yine konuşmasının bir bölümünde “Fransa’nın Rokfor peynirinin başardığını Akseki’nin Çimi peyniri, Elmalı’nın Söğle peyniri de başarsın istiyoruz” derken, ben de o zaman Çimi ya da Söğle peynirinden işe başlanamaz mı ?  diye soruyorum..
Elbette bu yazıyı kaleme almadan Elmalı Belediyesi Kültür Müdürü Durmuş Altan’ın bilgisine başvurdum. Şunları paylaşmak isterim.
1- Söğle peynirinin ortalama yıllık üretimi 1-1,5 ton.
2- Özelliği  keselere basıldıktan sonra, katılaşan peynirler rende ile parçalanır, elle ufalanır ve tuzlanır. 4-5 yaşında yeni kesilmiş bir keçinin derisinin içine sıkı bir şekilde tepilir, çuvaldızla dikilir. En üstte tuz bırakılır, bozulmaması için. Antik dönemden kalma kuyularda 4 ay süresince bekletilir. Ve daha sonra da kuyulardan çıkartılıp satışa sunulur.
3- Geçen yılki üretilen Söğe Peynirinin kilosu 100 liradaydı. Birkaç yıl önce 30 lira dolaylarında olduğunu özellikle hatırlatmak isterim. Şunuda ayrıca vurgulamak isterim ki, geçen yılın Söğle Peyniri yerinde 1 ay içinde satıldı. Yani kısa sürede YOK satıyor. 
4- Antalya’da bazı yerlerde Söğle Peyniri adı altında 50 liradan satılan peynir çakma, yani gerçek Söğle Peyniri değil.
5- Keçi sütü işin özü. Yayla önemli. Keçi sayısı ve iklim üretimle doğrudan ilgili. Yani üretim öncesinde keçi sayısının arttırılması lazım. 
Sonuç olarak; ‘Coğrafi işaret’ almak ÖNEMLİ ama kolay. ‘Coğrafi İşaret’ alınan ürünü arttırmak, paketlemek, tanıtmak ve pazarlamak zor.  * Erkin ÖZGÜNSÜR

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.10.15 09:01:10
Son Düzenlenme Tarihi :