SON DAKİKA

logo

GİRİT MÜBADİLLERİ 100. YILDA ANILDI

100 yıl önce imzalanan nüfus mübadelesi sırasında hayatını kaybeden Girit mübadilleri, Side’de denize karanfil bırakılarak anıldı. Antalya Giritliler Derneği ve Manavgat Belediyesi’nin işbirliğiyle düzenlenen anma törenine, yüzlerce Giritli katılarak atalarını dualarla yad etti.

YÜZLERCE GİRİTLİ SİDE’YE GELDİ

Türkiye ve Yunanistan nüfus mübadelesinin 100. yılı dolayısıyla Antalya Giritliler Derneği ve Manavgat Belediyesi işbirliğinde Side’de anma töreni düzenlendi. Anma programına Antalya Giritliler Derneği Başkanı Cem Çon, Nazilli İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset Ve Sosyal Bilimler Anabilim DalıÖğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncay Sepetçioğlu, Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fahriye Emgilli, Manavgat Belediye Başkan Yardımcıları Mustafa Ceylan, Hakime Yılmaz, STK temsilcileri, muhtarlar ve Antalya’dan otobüslerle gelen 100’ü aşkın Giritli katıldı. Tören 16.30’da Side Meydanı’nda Atatürk heykeli önünde Saygı Duruşu ve İstiklal Marşıokunmasıyla başladı.

 ÇON; “GÖÇ ÇOK ACI BİR OLAY”

Saygı duruşunda konuşan Antalya Giritliler Derneği Başkanı Ali Cem Çon, “30 Ocak 1923 tarihi, Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan nüfus değişiminin, bilinen ismiyle nüfus mübadelesi anlaşmasının 100. Yıl dönümü. Bu anlaşmayla birlikte 1.2 milyon Hristiyan, kendi ülkelerine dönerken 500 bin Girit Türkü atalarımız da Yunanistan’dan Türkiye’ye dönmüştür. Göç, oldukça acı bir olay.  O tarihlerde yaşamını yitirmiş pek çok mübadil insanımızın olduğunu biliyoruz. Biz de yitirdiğimiz atalarımızı, Ulu Önderimiz Atatürk’ün huzurunda saygı duruşu yaparak ve denize karanfil bırakarak anmak istedik. Allah rahmet eylesin, ruhları şad olsun. Mübadeleyi hem bilimsel hem de insani boyutlarıyla ele alarak sizlere anlatmak için gelen Doç. Dr. Fahriye Emgilli ve Doç. Dr. Tuncay Sepetçioğlu’na da teşekkür ediyoruz. Ayrıca böylesine tarihi bir günde Girit Türklerinin önemli bir yerleşim bölgesi olan Antik Side’nin kapılarını açarak bizi yalnız bırakmayan Manavgat Belediyesi Başkanı Şükrü Sözen’e de sonsuz teşekkürlerimizi sunarız” dedi. 

 DENİZE KARANFİL BIRAKARAK ANDILAR

Anma töreni sonrasında katılımcılar, Side Limanına inerek, mübadele sırasında hayatını kaybeden ataları anısına denize yüzlerce karanfil bıraktı. Karanfil bırakılması sırasında oldukça duygusal anlar yaşandı. Kimi Giritliler, atalarına dualar okuyarak yad etti. Ardından Manavgat Belediyesi’ne ait faaliyet gösteren Girit Kahvesi’ne geçilerek ikram edilen çay ve kahveler hep birlikte içildi.

DOÇ. SEPETÇİOĞLU, “DUL KADIN ve ÇOCUKLARIN DRAMI”

Daha sonra katılımcılar, Side Kültürevi’ne geçerek, Doç. Dr. Tuncay Sepetçioğlu ve Doç. Dr. Fahriye Emgilli’nin konuşmacı olarak katıldığı “Girit Tarihi ve Göç-Antalya’da Eski Giritliler” konulu konferansa katıldı. Görseller eşliğinde düzenlenen konferansta konuşan Doç. Tuncay Sepetçioğlu, Side’deki buluşmaya vesile olan dernek yönetimine, belediye meclis üyesi Ali Sırcan’a ve Belediye Başkanı Şükrü Sözen’e teşekkür etti. Sepetçioğlu konuşmasında Giritlilerin Türkiye’nin dört bir yanına dağıldığını belirtirken, şartların da oldukça ağır olduğunu söyledi. Sepetçioğlu, “Girit’ten kaçarak gelenlerin çoğunluğu dul kadınlardır. Örneğin İzmir’e gelen 109 hanenin reisi kadınmış. Bu durum, Girit’te ağır şeylerin yaşandığını gösteriyor.Eşleri ölen kadınlar, çocuklarıyla birlikte kaçmışlar. Türkiye’de Giritli kadın ve yetimler için genelge yayınlanmış. Giritli kadının evlendirilmesi, çocukların yatılı mekteplere gönderilmesi ya da bazı evlere hizmetçi olarak yönlendirilmesi genelgede yer almış. Giritliler, Adana, Hatay, Mersin, Antalya, Manavgat Aksu, Alanya gibi bölgelere yerleşmiş. Konya Valisi Mehmet Ferit Paşa, Antalya’ya gelen Girit muhacir sayısının 5000’e yaklaştığını açıklamıştır. Giritlilerin yaşayabilmesi için planlı yerleşkeler yapılmış. Antalya, Alanya, Serik Manavgat’ta yerleşen Giritli sayısı 3800’e ulaşmış. Serik’te 234 muhacir, Şarampol’de 417, Alanya’da 190, Boğazkent civarında 290, Side Selimiye’de de 44 hanede 166 muhacirilk etapta yerleştirilmiş. Antalya merkezde hanlarda, mescitlerde, camilerde Giritliler olduğu da bilinmekte. Okuma yazma bilenler memuriyete atanmıştır” diyerek göçe dair verilerle anlatımını gerçekleştirdi.

 EMGİLLİ; “HER GÖÇ KİŞİSEL TRAJEDİDİR”

Doç. Dr. Fahriye Emgilli ise, göçe maruz kalan Türklerin yaşadığı sıkıntıları anlattı. Doç. Dr. Emgilli, “Mübadiller, acaba hangi acıları yaşadılar, hayata tutundular. Nasıl meşakkatli yollardan geçtiler. Hiçbir göç mutlu değildir, her göç kişisel bir trajedidir. Geride bırakmanın, eksilmenin duygusudur. Nüfus mübadelesi sözleşmesiyle Türkiye’den 1.2 milyon civarında Rum mübadilin göç ettiği, Türkiye’ye de 500 bin civarında mübadilin Yunanistan ve diğer adalardan göç ettirildiğini biliyoruz. Mübadiller Kandiya, Resmo ve Hanya limanlarından zor şartlarda göç etmiştir. İki toplumun yaşadığı karşıtlık zorlukları getirmiştir. 1923 Kasım 29’da Girit adasından ilk kafile Erdek Limanına çıkarılmış. 30 bin civarında Giritli Müslüman Türkiye’ye yerleştirilmiştir. Giritliler Türkiye’de Ayvalık, Mersin, Adana, Tarsus, Antalya, Darıca, Güllük, Bodrum, İzmir gibi sahil şeritlerine yerleştirilmiştir. 4700 mübadil Antalya’ya yerleştirilmiştir. Yolculukları 10 gün sürmüş. Gemilerde ölümler yaşanmış. Hastalık riskine karşı, ölüler denize atılmak zorunda kalmış. Kimi bebeği öldüğü halde iki gün saklayarak memurlara göstermemeye çalışmış. Zorluk içinde gelen mübadilleri Antalyalılar nazikçe karşılamak için büyük çaba harcamış” dedi.

 Konferans sonrasında Antalya Giritliler Derneği Başkanı Cem Çon, destekleri nedeniyle Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen’e ve Doç. Emgilli ve Doç. Sepetçioğlu’na teşekkür plaketi takdim etti. Başkan Şükrü Sözen adına plaketi belediye başkan yardımcısı Mustafa Ceylan aldı.

 

 

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.01.23 15:38:42
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Çocuğunuzun bacağı eğri mi ?

Bacak eğriliği estetik açıdan hoş durmadığı kadar sağlık açısından da olumsuz sonuçlara sebep olabiliyor. Erken yaştaki çocuklarda D vitamini ve kalsiyum eksikliğine bağlı görülen Raşitizim hastalığı, bacak eğriliğinin en sık nedenini oluşturuyor. Bu eğriliğin 5 yaş üzerindeki çocuklarda devam etmesi ise tıbbi değerlendirme gerektiriyor. Yetişkinlerde ise bacak eğriliğine eşlik eden ağrı durumunda cerrahi işlem uygulanması önem taşıyor. Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Özsoy, bacak eğriliği ve tedavisi ile ilgili bilgi verdi.

Çocuk ve yetişkinler ayrı değerlendirilmeli

Karşıdan bakıldığında bacakların O ya da X şeklinde dizlerden gelen eğikliğine bacak eğriliği denilmektedir. Çocuk ve yetişkinlerde bacak eğrilikleri ayrı değerlendirilmektedir. Çocuklarda iki yaşına kadar parantez bacak denilen O bacak, iki-beş yaş arasında da X bacak görülmesi normal kabul edilirken, erişkinliğe doğru bu eğrilik ortadan kalkmakta ve düz bir bacak şeklini almaktadır. Eğer çocukta bu yaş sınırlarının dışında bacaklarda bariz bir eğrilik varsa ve yürüme şeklini bozuyorsa o zaman bu durumun incelenmesi gerekmektedir. 

Eğriliğin en önemli nedeni Raşitizm 

Erken yaştaki çocuklarda D vitamini ve kalsiyum eksikliğine bağlı görülen Raşitizm hastalığı, bacak eğriliğinin en sık nedenini oluşturmaktadır. Beslenme sorunu olan, D vitamini eksikliği bulunan ve yeterince kalsiyum almayan çocuklarda Raşitizm hastalığı görülebilmektedir. Bu sebeple çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları, özellikle anne sütü ile beslenen ve kışın doğan çocuklarda bu hastalığın ortaya çıkmasını engellemek için bebeklere D vitamini desteği vermektedir. Raşitizm hastalığı olan çocukların tedavisi ise vücutlarında eksik olan değerlerin takviye ilaçlarla tamamlanması şeklinde yapılmaktadır.   

Çocukların bacaklarında sorun yaratan bir diğer sebep de bazı böbrek veya hormon hastalıkları olmaktadır. Kan tetkikleri ile belirlenebilen bu hastalıklar bacaklarda eğriliklere neden olabilmektedir. 

Özel röntgen filmleri ile doğru teşhis 

Bacak eğriliğinin esas teşhis yöntemi, bacağın tümünün aynı anda çekilmesini sağlayan “Ortoröntgenogram” adı verilen özel Röntgen filmleridir. Bu Röntgen cihazı ile bir yandan kalça, diz ve ayak bileği bir kerede görüntülenebilirken, diğer yandan hastaların daha düşük doz radyasyon alması sağlanır.  Bacaktaki açılanmanın çok net bir şekilde görüldüğü ve üzerinde cetveller bulunan bu Röntgen tetkiki ile açıların ölçümü yapılarak, nasıl bir tedavi uygulanacağı belirlenmektedir.  Aynı zamanda kemiklerin uzunluklarını da ölçen bu cihaz ile çocuklar uzadıkça eğikliğin ne duruma geldiği de rahatlıkla takip edilebilmektedir. 

Erişkin hastalarda Röntgen filmine ilave olarak diz bölgesinde kıkırdak yaralanması, menüsküs veya bağ yaralanması gibi durumların var olup olmadığını görmek için MR da çektirilebilmektedir. 

Cerrahi girişim öncesi 5-6 ay süreyle takip önemli 

Çocuk doktorlarının uyguladığı tedavilere ortopedistler de bacaklardaki eğikliği ters yöne iten cihazlar kullandırarak ya da bazı cerrahi girişimler ile destek olabilmektedir. Cerrahi girişime karar vermeden önce mutlaka çocuğun 5-6 aylık süre boyunca takip edilmesi gerekmektedir. Cerrahi girişimlerdeki hedef; çocuk büyürken var olan eğikliği düzeltici minimal işlemleri gerçekleştirmektir. Çocuğun yürümesini bozmayacak ve bacağında kırık yaratmayacak şekilde büyüme plaklarının bir kısmının geçici olarak durdurulduğu Hemiepifizyodez yani “Kılavuzlu Büyüme Ameliyatı” tedavi yöntemlerinden birini oluşturmaktadır. Ağır olmayan bu ameliyat ile bir yandan çocuğun boyu uzamaya devam ederken, diğer yandan bacağındaki eğriliğin düzelmesi sağlanır.   Kısa sürede sonuç veren bu operasyondan 6-8 ay sonra takılan plak ve vidalar çıkarılır ve çocuklar normal büyümesine devam eder. 

Diz bölgesinde ağrı cerrahi işlem gerektirir

Erişkinlerde ise büyümenin tamamlanmasının ardından eğiklik devam ediyorsa ve hastanın bu durumla ilgili şikayeti yoksa herhangi bir işlem yapılmayabilir.  Sadece kozmetik amaçlı bacak düzeltilmesi çok tercih edilen bir işlem olmamakla birlikte; eğikliğin yanı sıra hastanın özellikle diz bölgesinde ağrı bulunuyorsa, cerrahi işlemle eğik olan kemik düzeltilmektedir. Bu işlemle bacaklar yere bastığında vücudun ağırlığının dizin tam orta noktasından geçmesini sağlamak hedeflenmektedir. Bacaktaki eğrilik nedeniyle ağırlık merkezinin dizin çok fazla içinden ya da dışından geçmesi, dizde hızlı bir aşınmaya neden olur.  40-50’li yaşlardan önce bozulmuş olan ağırlık denge merkezinin düzeltilmesi ileriye doğru artan aşınmanın durdurulmasını sağlayarak, oluşabilecek kısır döngünün önüne geçmektedir. 

0-4 yaş arası bacak eğrilikleri için paniğe kapılmayın!

Çocuklarında bacak eğriliği olan aileler şu konulara dikkat etmelidir:  

* 0-2 ve 2-4 yaş arasında görülen O ve X bacak eğrilikleri normal bir yapıdır. Bu tür durumlarda aileler paniğe kapılmamalıdır. 

* Bu yaş gruplarının dışında bacaklarda gözle görülür belirgin bir bozukluk varsa ve çocuğun yürüme kapasitesi bu durumdan olumsuz etkileniyorsa mutlaka bir ortopedi veya pediatri uzmanına danışılmalıdır. 

* Özellikle kıştan çıkmış bebeklerin bacaklarında çok bariz bir eğiklik olması durumunda gerekli tahlil ve tetkikler yaptırılarak teşhis konulmalıdır. Eğer Raşitizm gibi bir hastalık tespit edilirse gerekli tedavi uygulanmalıdır. 

* Çocuklarda görülen bacak eğriliklerinde hemen ameliyat seçeneği uygulanmamalıdır.  Öncelikle çocuğun minimum 6 ay takip edilmesi gerekmektedir. 

* Takip sonucunda eğikliğin iyiye gitmediği ve yürüyüşün bozulduğu görülüyorsa, çocukların büyümesi tamamlanmadan gerekli cerrahi işlem yapılmalıdır. 

* Ergenlik öncesinde yapılan işlemlerden daha başarılı sonuçlar elde edildiği unutulmamalıdır. 

        


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.01.19 19:41:08
Son Düzenlenme Tarihi :





Bu da ev sahibi çilesi

Emekli olduktan sonra İstanbul’dan Antalya’ya gelen 53 yaşındaki 3 çocuk babası Yaşar Alper, emlakçı vasıtasıyla kiraya verdiği evindeki kiracıyı tahliye edemeyince sokakta kaldı. 45 dereceyi bulan sıcak havada kamyonet kasasında yaşam mücadelesi veren Yaşar-Yasemin Alper çifti, 30 yıllık birikimi..

Emekli olduktan sonra İstanbul’dan Antalya’ya gelen 53 yaşındaki 3 çocuk babası Yaşar Alper, emlakçı vasıtasıyla kiraya verdiği evindeki kiracıyı tahliye edemeyince sokakta kaldı. 45 dereceyi bulan sıcak havada kamyonet kasasında yaşam mücadelesi veren Yaşar-Yasemin Alper çifti, 30 yıllık birikimiyle aldığı evine taşınabilmenin hayalini kuruyor.
İstanbul’da itfaiyede görev yapan Yaşar Alper, geçtiğimiz temmuz ayında emekli oldu. 30 yılı bulan memurluk hayatında 3 çocuğunun yetiştirmenin yanı sıra emekliliğinde kullanmak üzere 16 yıl önce Antalya’nın Kepez ilçesinde bir kooperatif aracılığıyla daire aldı. Yaşar Alper, bu dairesini boşta durmaması için bu süreçte emlakçı aracılığıyla kiraya verdi. Alper, emekliliğinin belli olması üzerine emlakçısına, bilgi verip evine kendisinin taşınacağını bildirdi. Buna rağmen Alper, ‘okullar kapansın, Kurban Bayramı geçsin, evi boşaltacağız” diyerek oyalandı. Temmuz ayında eşyalarını toplayıp kamyonetiyle Antalya’ya gelen Alper, tüm çabalarına rağmen evindeki kiracının tahliyesini sağlayamadı. Eşyalarını Kepez ilçesi Aydoğmuş Mahallesi’ndeki apartmanın bodrum katına yerleştiren Alper, kendisi de kamyonet kasasında yaşamaya başladı. Etrafına, “Evimiz var sokakta kaldık”, “ Emlakçı neredesin biz sokaktayız”, ”Emlakçı mağduruyuz” yazılı pankartlar asan Alper çifti, 45 dereceyi bulan sıcak havada kamyonet kasasında hayata tutunmaya çalışıyor. Geceleri kamyonet kasasında uyuyan çift, gündüzleri ise kamyonetin arka bölümüne astıkları brandanın gölgesinde zamanlarını geçiriyor. ‘Emeklilik hayalimiz, bu değildi” diyen üzüntülü aile, 2 klimalı evleri varken, sıcak altında kiracının insafa gelmesini bekliyor.

"16 yıl önce dişinden tırnağından arttırarak aldı"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığından 15 Mart’ta emekli olduğunu dile getiren Yaşar Alper, 16 yıl önce taksit taksit aldığı evine oturmak için Antalya’ya geldiğini belirtti.
Emekliliğini Antalya’da geçirmek üzerine bir planlama yaptığını ifade eden 3 çocuk babası Alper, “Çalıştığım süre içinde birkaç kiracım oldu ve çeşitli sebeplerle ayrıldılar. 2.5 yıl önce ev boşaldığında kiraya verilmesi için bir emlakçıya verdim. Emlakçı da başka bir emlakçıya oturması için kiraya verdi. Emlakçı, “Güvenilir kişi, emekli olduğun zaman taşınır, benim arkadaşım kefilim” dedi ve işlemleri de kendisi yaptı. Ben İstanbul’da olduğum için bu işlemleri de telefonla yaptım. Emlakçı benim adıma kontrat düzenlemiş ben hiç gelmedim. Ama emlakçıyla irtibat halindeydim, emekli olacağımı da sürekli söyledim. Geçtiğimiz şubat ayında emekliliğim kesinleşince, “Çıkarız abi yeter ki sen emekli olan, biz 24 saatte ev buluruz, çıkarız” diye bize oyaladılar. 15 Mart’ta emekli olunca bunlara yine söyledim evimi boşaltmamı, bana bu kez, “ Çıkamayız çocuğumuz okula gidecek” dediler. Bekledik. Sonra, Kurban Bayramında çıkacaklarını söylediler, onu da bekledim. Defalarca uyardık. Resmi ihtarname çektim. Buna rağmen çıkmamakta direniyorlar” dedi.

"Emeklilik hayali kuruyorduk şok olduk"
Şahısların evinden çıkmadıklarını ve mahkemeye vermemi söylediklerini ifade eden Alper, “Mahkeme süreci boyunca oturacaklarını söylediler. Eşyamı apartmanın bodrumuna koyduk. Kendimiz sokakta kaldık. Rica ediyoruz, yalvarıyoruz. Taşınma, ev bulmalarına, kira yardımında bulunmak suretiyle anlaşmaya çalışmama rağmen sonuca ulaşamıyorum. Mahkeme nasıl olsa uzun sürecek biz buraya az kira veriyoruz, mahkeme süreci boyunca otururuz, biz çıkmıyoruz” diye direniyorlar. Emlakçıya kefil olduğun düzgün adam nerede diye söylüyoruz. Oda bizi başından attı. 20 gündür sokaklardayız. Antalya çok sıcak ve kamyonet kasasında kalıyoruz. Çok zor sokakta kalmak. Emeklilik hayali kuruyorduk şok olduk. Evimde oturup, sahilde olmam gerekirken sokakta bekliyoruz. 30 yılın verdiği yorgunluğu çıkarmam gereken zamanda sokakta rezillik çekiyoruz. Kiracıları insafa davet ediyorum. Yeter ki bizim evimizi geri verin, kalan ömrümüzü burada geçirelim” dedi.

"Aklımıza gelmezdi"
Böyle bir emekliliğin aklına bile gelmediğini dile getiren Yaşar Alper, “Ucuza kiraya verdim. İyilik olsun diye böyle davrandım sonucu böyle olmamalıydı. Kiracıyı ve emlakçıya vicdana gelmelerini istiyorum. Bir şey istemiyoruz, kendi evimizde oturmak istiyoruz. Onların durumu kötüye taşına, kira yardımı da yapmaya hazırım. Evim varken kiracı olmak istemiyorum. Sadece evime taşınıp huzur içinde yaşamak istiyorum. Hukuki süreç başlatacağız ama mahkeme süreci bitene kadar sokakta kalacağız” diye konuştu.

"Evimiz varken, kamyonette kalıyoruz"
"17 gündür kamyonet kasasında yaşayan Yasemin Alper, “Bu şekilde yaşamak çok zor. Camiden su alıyoruz, lavoba ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Evimiz olup da böyle dışarıda kalmak bize çok dokunuyor. Biz yardımsever olduk hep. Bize yapılan zulmü Allah görüyor. Kiracıya ev almadım, memur maaşıyla 3 çocuğumu yetiştirerek zar zor bu evi aldık. Biz sadece evimizi istiyoruz. Evimiz varken kamyonette kalıyoruz “dedi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.17 16:13:55
Son Düzenlenme Tarihi :