Gazetecilerle bir araya gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in Baş Danışmanı Cem Oğuz, geçtiğimiz günlerde büyükşehir belediye meclisinde onaylanan bir plan ile ilgili kamuoyunca oluşan tepkilere ve sorulan sorulara cevap verdi. Başkan Baş Danışmanı Oğuz, sözkonusu kararın Muratpaşa belediyesi’nden geldiği şekliyle meclis tarafından onaylandığını kaydederek, gelinen sürecin öncesini anlattı.
ilgili 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında turizm ve tercihli kentsel kullanış alanı olarak 0,80 emsalli bir planımız mevcut. 2004 yılında. 2017 yılında bir plan değişikliğine gidiliyor. Plan değişikliği ile turizm tercihli kentsel kullanış alanı özel hastane alanına yine 0,80 emsalle değişiklik yapılıyor.
Şimdi de tartışılan 2022 yılında 1/5000’likle ilgili alınan nazım imar planında yine o alan yine 0,80 emsalle turizm ticaret alanı, turizm kentsel kullanış alanının bugünkü karşılığı olan yani 2004 yılındaki hakları tekrar veriliyor. 1/5000’lik planla” diyen Başkan Böcek’in Baş Danışmanı Oğuz şunları söyledi:
“Gelelim 1/1000’lik Muratpaşa Belediyesi’nin uygulama imar planlarına. 2004 yılında 1/1000’lik Muratpaşa Belediyesi’nin uygulama imar planlarında Turizm ve Tercihli Kullanış alanı, konaklama, ticaret, büro hizmetleri yapılabilir, alışveriş merkezi yapılamaz diye emsali 0,80, H 26 metre 7 kat olarak bu plan onaylanıyor.
2017 yılında yine Muratpaşa Belediyesi tarafından 1/1000’lik uygulama imar planlarında burası özel hastane alanı, emsali 0,80, 7 kat olarak plan değişikliği yapılıyor. Ve son olarak yine tartışılan 10.10.2022 tarihli Büyükşehir Belediye meclisi’nde onanan 1/1000’lik, Muratpaşa Belediye tarafından da onaylanan planda burası Ticaret Turizm Alanı olarak 0,80 emsalle 7 kat olarak 2004’e dönüş olan ve bir takım plan notları yazılan bir uygulama imar planı.
Bunların belgelerine bakacak olursak hemen 2004 yılındaki karar turizm tercihli kentsel kullanış alanı olarak belirlenmesi, 2016’da turizm tercihli kullanış alanından sağlık alanına değişiklik, 2017 yılında Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından oy çokluğu ile onaylanan yine aynı uygulama imar planı.
Plan gerekçe raporlarında belirtilen sağlık tesislerinde kota uygulaması olduğundan, mevcut plan uygulanamaz duruma düştüğünden, 2004 yılındaki planlara göre onaylanan turizm tercihli kullanış alanına karşılık gelen Ticaret Turizm Alanı kararı 0,80 emsalli, en çok 7 kat olarak yapılması talep edilmektedir.
Bununla ilgili 16.05. 2022 tarihinde Muratpaşa Belediyesi’nden geldiği şekliyle Ticaret Turizm Alanına dönüştürülmesi oybirliği ile kabul ediliyor.
Daha sonra 1/1000’lik için Muratpaşa Belediyesi meclisinin 3.8.2020’de aldığı kararla halen 0,80 emsal, 26 metre en çok 7 kat olarak plan notlarında düzenlenerek kabul ediliyor. Sonra Büyükşehir meclisine geliyor. Büyükşehir meclisinde de aynen Muratpaşa Belediye Meclisi’nin aldığı karar belediyesinden geldiği şekliyle kabul ediliyor. Tekrar Muratpaşa Belediyesi’nde askı süreçleri başlıyor. 5 Şubat 2023’de son dakikalarda itiraz ediliyor. İtiraz sonucunda da Muratpaşa Belediye Meclisi buradaki subasman kodu kuzeydeki yoldan alınacaktır plan notunun kaldırarak, “böyle bir maddenin konulmasına da gerek yok” gönderiyor. Son olarak 15.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar alınarak süreç tamamlanıyor.
İmar yönetmeliği çercevesinde de gereken yapılmıştır. Bundan sonraki süreçte 2020 Eylül ayında resmi gazetede yayınlanan imar planı değişikliğine dair yayınlanan değer artış payı hakkında yönetmeliğimiz var. Burada deniliyor ki “imar planı değişikliğinde eğer bir değer artışı olursa bu değer artışı devlete, bakanlığa yatırılır. Bunun çalışması da 12. maddede belirtildiği üzere Muratpaşa Belediyemiz tarafından yapılacaktır. Bundan sonra SPK uzmanları tarafından Muratpaşa Belediyemiz kıymet takdiri yapacaktır. Bu kıymet taktirinden sonra gerçekten burada bir değer artışı varsa mülkiyet sahibine verilecektir. 5 gün itiraz süresi vardır. İtiraz etmediyse o değer artışı mülkiyet sahibi tarafından buradan eğer bir değer kabul edilirse devlete bu para yatırılacaktır. Değer artışı varsa bunu tebliğ edecek olan da Muratpaşa Belediyesi’dir. O değer de devletin hesabına yatırılacaktır.” * Salih ÖZGÜNSÜR
19 yıl devam eden boşanma ve mal paylaşımı davası
Antalya’da yaşayan 1 çocuk annesi Nilüfer Yalçın, eşinin boşanma sürecinde çeşitli kurumlardan aldığı “Akıl sağlığı yerinde değildir” raporu ile 19 yıldır mağdur edildiğini belirterek, Adli Tıp Kurumu’ndan gelen “Akıl sağlığı yerindedir” raporu ile buruk sevinç yaşadı. Eşi adına çıkarılan raporlar..
Antalya’da yaşayan 1 çocuk annesi Nilüfer Yalçın, eşinin boşanma sürecinde çeşitli kurumlardan aldığı “Akıl sağlığı yerinde değildir” raporu ile 19 yıldır mağdur edildiğini belirterek, Adli Tıp Kurumu’ndan gelen “Akıl sağlığı yerindedir” raporu ile buruk sevinç yaşadı. Eşi adına çıkarılan raporlarla kendisinin kusurlu eş ilan edildiğini belirten Yalçın, “Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı, yani vasi tayin edildi ve tek başına karar veremez hale geldi. Bu evliliği para için yaptığım söylenerek yoksulluk nafakasından mahrum bırakıldım. Eşimin çeşitli kurumlardan almış olduğu heyet raporlarının hiçbirisi SGK’da kayıtlarında yok" dedi.
Antalya’da yaşayan 44 yaşındaki Nilüfer Yalçın 24 yıl önce C.Ç. ile hayatını birleştirdi. Ailenin 2001 yılında erkek çocukları dünyaya geldi. Ardından Yalçın, eşinin ağabeyi ile gayrimenkul nedeniyle tartışmalar yaşadı. Olay mahkemeye yansıyınca aile içinde gerginlikler oluştu. C.Ç. ise dava sürecinden 4 yıl sonra mülk kavgasından sıkıldığını belirterek evi terk etti. Nilüfer Yalçın, 2014 yılında eşinden boşandı. İddiaya göre boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşi adına “Akıl sağlığı yerinde değildir” raporu çıkarıldı.
Adli Tıp karası sonrası yeniden boşanma davası
Yalçın ve avukatı dava sürecinde Adli Tıp Kurumu’ndan eşinin ‘Akıl sağlığı yerinde olup olmadığına yönelik’ rapor talep etti. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen cevapta “Sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilemediği” yönünde karar verildi. Bu gelişmelerin arından 2019 yılında boşanma ve mal paylaşımına yönelik dava yeniden başladı.
“Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı”
Bu gelişmenin ardından Yalçın ve avukatı, aile mahkemesine başvuruda bulunarak boşanma ve mal paylaşımı davasının yeniden görülmesini talep etti. Yaşadığı yasal süreci anlatan Nilüfer Yalçın, “1999 yılında eşimle hayatımı birleştirdim. Hiçbir sorunum yoktu, 2001’de oğlumuz dünyaya geldi. Daha sonra eşim üzerinde bulunan hisselerini paylaşmak istedi. Mal paylaşımı davası devam ederken eşim bir gece evden ayrıldı. 2006 yılında eşime boşanma davası açtım. Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı, yani vasi tayin edildi ve tek başına karar veremez hale geldi. “Doğuştan akıl hastasıdır” denildi. Ben de hem evlilikte kusurlu eş ilan edildim, hem de bu evliliği para için yaptığım söylenerek yoksulluk nafakasından mahrum bırakıldım. Eşim daha sonra başka birisiyle evlendi. Biz mal paylaşımı yapmak istedik. Aile mahkemesinde mal paylaşımına geçtiğimizde burada da akıl hastası olduğu söylendi” dedi.
“Eşimin akıl sağlığına yönelik alınan raporların SGK’da olmadığının yazısı geldi”
Yalçın, şöyle devam etti: “Geldiğimiz noktada eşimin akıl sağlığına yönelik alınan raporların SGK’da olmadığının yazısı geldi. Eşimin çeşitli kurumlardan almış olduğu heyet raporlarının hiçbirisi SGK kayıtlarında yok. SGK kayıtlarında olmayan bir raporun da gerçekliği yok. 20 yıldır ben adliyeye gidip gelirken bu sıkıntıları yaşadım. Şimdi buruk bir sevinç yaşıyorum. Ben bu konuda çok sayıda suç duyurusunda bulundum. Ben şahsın akıl hastası olmadığı yönünde de suç duyurusunda bulundum. Ben mağdur oldum, lütfen bu konuda gereken yapılsın” sözlerine yer verildi.
“20 yıldır mağdur ediliyorum”
Adli Tıp Kurumu’ndan kendisine gelen cevabı da paylaşan Yalçın, “Bize gelen cevapta, ‘Sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini, ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl sağlığı veya zeka geriliği tespit edilemediği’ Ama eşimin çok sayıda kurumdan raporu var. Kime bizim taleplerimizi yerine getirmedi. Biz sürekli oyalandık, biz 20 yıldan sonra şimdi hem boşanma davasını hem de mal paylaşımını yeniden görüyoruz. Önümüzdeki günlerde ilk duruşmam var. Ben adalete güveniyorum. Buradan kazandığım parayı devlet kurumlarında öğrenim gören öğrencilere, depremzedelere ve Mehmetçik Vakfına bağışlayacağım. 20 yıldır mağdur ediliyorum, bunun için çok yüksek tazminat talep edeceğim. Benim gençliğim gitti. Bu tür evraklarda oyalandık” dedi.
“SKG kayıtlarında bu raporların olmadığı ortaya çıktı”
Avukat ise Ercan Güven ise şunları konuştu: “2006 yılında boşanma davası başladı. Hukuk süreci çok uzun sürdü. Sebebi ise çeşitli illerdeki kurumlardan gelen heyet raporlarıdır. Biz bunu defalarca gündeme getirdik, suç duyurusunda bulunduk. Fakat sonuç elde edemedik. Fakat yıllar sonra Adli Tıp Kurumundan gelen karar bir nebze de olsa bizim haklı olduğumuzu gösterdi. Bunun için yargılamanın iadesi istedik, bu yargılamada SKG kayıtlarında bu raporların olmadığı ortaya çıktı. Adaletin yerini buldu. Adli Tıp Kurumu’ndan akıl sağlığının yerinde olduğuna dair rapor geldi.”
Antalya’da yaşayan 44 yaşındaki Nilüfer Yalçın 24 yıl önce C.Ç. ile hayatını birleştirdi. Ailenin 2001 yılında erkek çocukları dünyaya geldi. Ardından Yalçın, eşinin ağabeyi ile gayrimenkul nedeniyle tartışmalar yaşadı. Olay mahkemeye yansıyınca aile içinde gerginlikler oluştu. C.Ç. ise dava sürecinden 4 yıl sonra mülk kavgasından sıkıldığını belirterek evi terk etti. Nilüfer Yalçın, 2014 yılında eşinden boşandı. İddiaya göre boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşi adına “Akıl sağlığı yerinde değildir” raporu çıkarıldı.
Adli Tıp karası sonrası yeniden boşanma davası
Yalçın ve avukatı dava sürecinde Adli Tıp Kurumu’ndan eşinin ‘Akıl sağlığı yerinde olup olmadığına yönelik’ rapor talep etti. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen cevapta “Sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilemediği” yönünde karar verildi. Bu gelişmelerin arından 2019 yılında boşanma ve mal paylaşımına yönelik dava yeniden başladı.
“Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı”
Bu gelişmenin ardından Yalçın ve avukatı, aile mahkemesine başvuruda bulunarak boşanma ve mal paylaşımı davasının yeniden görülmesini talep etti. Yaşadığı yasal süreci anlatan Nilüfer Yalçın, “1999 yılında eşimle hayatımı birleştirdim. Hiçbir sorunum yoktu, 2001’de oğlumuz dünyaya geldi. Daha sonra eşim üzerinde bulunan hisselerini paylaşmak istedi. Mal paylaşımı davası devam ederken eşim bir gece evden ayrıldı. 2006 yılında eşime boşanma davası açtım. Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı, yani vasi tayin edildi ve tek başına karar veremez hale geldi. “Doğuştan akıl hastasıdır” denildi. Ben de hem evlilikte kusurlu eş ilan edildim, hem de bu evliliği para için yaptığım söylenerek yoksulluk nafakasından mahrum bırakıldım. Eşim daha sonra başka birisiyle evlendi. Biz mal paylaşımı yapmak istedik. Aile mahkemesinde mal paylaşımına geçtiğimizde burada da akıl hastası olduğu söylendi” dedi.
“Eşimin akıl sağlığına yönelik alınan raporların SGK’da olmadığının yazısı geldi”
Yalçın, şöyle devam etti: “Geldiğimiz noktada eşimin akıl sağlığına yönelik alınan raporların SGK’da olmadığının yazısı geldi. Eşimin çeşitli kurumlardan almış olduğu heyet raporlarının hiçbirisi SGK kayıtlarında yok. SGK kayıtlarında olmayan bir raporun da gerçekliği yok. 20 yıldır ben adliyeye gidip gelirken bu sıkıntıları yaşadım. Şimdi buruk bir sevinç yaşıyorum. Ben bu konuda çok sayıda suç duyurusunda bulundum. Ben şahsın akıl hastası olmadığı yönünde de suç duyurusunda bulundum. Ben mağdur oldum, lütfen bu konuda gereken yapılsın” sözlerine yer verildi.
“20 yıldır mağdur ediliyorum”
Adli Tıp Kurumu’ndan kendisine gelen cevabı da paylaşan Yalçın, “Bize gelen cevapta, ‘Sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini, ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl sağlığı veya zeka geriliği tespit edilemediği’ Ama eşimin çok sayıda kurumdan raporu var. Kime bizim taleplerimizi yerine getirmedi. Biz sürekli oyalandık, biz 20 yıldan sonra şimdi hem boşanma davasını hem de mal paylaşımını yeniden görüyoruz. Önümüzdeki günlerde ilk duruşmam var. Ben adalete güveniyorum. Buradan kazandığım parayı devlet kurumlarında öğrenim gören öğrencilere, depremzedelere ve Mehmetçik Vakfına bağışlayacağım. 20 yıldır mağdur ediliyorum, bunun için çok yüksek tazminat talep edeceğim. Benim gençliğim gitti. Bu tür evraklarda oyalandık” dedi.
“SKG kayıtlarında bu raporların olmadığı ortaya çıktı”
Avukat ise Ercan Güven ise şunları konuştu: “2006 yılında boşanma davası başladı. Hukuk süreci çok uzun sürdü. Sebebi ise çeşitli illerdeki kurumlardan gelen heyet raporlarıdır. Biz bunu defalarca gündeme getirdik, suç duyurusunda bulunduk. Fakat sonuç elde edemedik. Fakat yıllar sonra Adli Tıp Kurumundan gelen karar bir nebze de olsa bizim haklı olduğumuzu gösterdi. Bunun için yargılamanın iadesi istedik, bu yargılamada SKG kayıtlarında bu raporların olmadığı ortaya çıktı. Adaletin yerini buldu. Adli Tıp Kurumu’ndan akıl sağlığının yerinde olduğuna dair rapor geldi.”