SON DAKİKA

logo

Başkan Uysal: İnşaatlarda beton perde uygulamasını zorunlu yapacağız

Antalya’da,Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, 520 bini aşkın nüfusa sahipilçede depreme dayanıklı bir kent oluşturmak için yeni yapılacak binalarda ‘beton perde’ uygulamasını zorunlu hale getireceklerini söyledi.

Başkan Uysal, özellikle 1999 Marmara depreminin ardından ülkeyi sarsan her deprem felaketinin bir ‘milat’ olarak değerlendirildiğini söyledi. Ancak her yeni milat açıklamasının Türkiye’de deprem kültürünün oluşmasını anlamında yerinde sayma ve hatta geri gidişle sonuçlandığına dikkat çeken Başkan Uysal, “Her anlamda zeminin ayaklarımızın altından kayıp gitmemesi için 6 Şubat 2023 gerçek anlamda bir milat olmalıdır” dedi.

GERÇEK BİR MİLAT

Bu çerçevede mahallelerden başlayacak ve kısa adı MAG olan Muratpaşa Afet Gönüllüsü programını başlattıklarını dile getiren Başkan Uysal, bu programın aram-kurtarma köpeği eğitimi ve amatör telsizci eğitimi gibi modüllerle genişleyeceğini aktardı. Başkan Uysal, gönüllü çalışmasıyla birlikte depreme dayanıklı kentler oluşturmak için önemli bir adımı da yarın toplanacak belediye meclisinde atacaklarını söyledi.

BETON PERDE ZORUNLU

Başkan Uysal, yapılan birçok akademik çalışmanın yanı sıra dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanmış depremlerin öğrettikleri ışığında deprem esnasında yapı davranışını olumlu etkileyen ‘beton perde’ uygulamasını ilçede yeni yapılacak binalar için zorunlu hale getireceklerini söyledi. Uysal, buna ilişkin düzenlemenin belediye meclis gündemine geleceğini belirtirken “Bu hem yeni yapılacak hem de kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında yıkılıp yapılacak tüm binaları kapsayacak” dedi.

Binalarda 2018 tarihli Türkiye Deprem Bina Yönetmeliği’nin hükümlerine uygun nitelikte beton perde kullanımını zorunlu hale getirmeyi amaçladıklarını belirten Başkan Uysal, ayrıca bina güçlendirme çalışmalarında belediyenin aldığı ücretlerin alınmamasını da meclise teklif edileceğini aktardı.  

ŞİLİ MODELİ NEDİR?

Depreme dayanıklı bir kent inşasında Şili deneyiminin son derece çarpıcı olduğuna dikkat çeken Başkan Uysal, ülkede 2010’da yaşanan 8.8 büyüklüğündeki depremde sadece 1 binanın yıkıldığını belirtti.  Başkan Uysal, “1960 yılında yaşanan 9.5 şiddeti depremin ardından depreme dayanıklı kentler inşa etmek için yönetmeliklerin sürekli geliştiren Latin Amerika ülkesinde, binaların taşıyıcıları beton olmak zorunda” diye konuştu. 

TARİHTEN ÖRNEKLERLE BETON PERDE

Romanya’da 1977’de gerçekleşen 7.2’lik Vrancea depreminde 35 çok katlı bina çökerken koridorlar veya binalar boyunca beton perde içeren yüzlerce çok katlı apartman hiç bozulmadan ve çoğunlukla da hasarsız olarak kaldı.

Nikaragua'nın başkenti Managua'da1972 yılında yaşanan 6.5 büyüklüğünde depremde Managua Milli Tiyatrosu, salonu çevreleyen beton perde sayesinde hasara uğramadı.

Venezuella’da 1967’de yaşanan 6.3 şiddetindeki Karakas depreminde perdeli taşıyıcı sisteme sahip 17 katlı Plaza One binası afeti hasarsız atlattı.  


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.02.28 20:39:52
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






19 yıl devam eden boşanma ve mal paylaşımı davası

Antalya’da yaşayan 1 çocuk annesi Nilüfer Yalçın, eşinin boşanma sürecinde çeşitli kurumlardan aldığı “Akıl sağlığı yerinde değildir” raporu ile 19 yıldır mağdur edildiğini belirterek, Adli Tıp Kurumu’ndan gelen “Akıl sağlığı yerindedir” raporu ile buruk sevinç yaşadı. Eşi adına çıkarılan raporlar..

Antalya’da yaşayan 1 çocuk annesi Nilüfer Yalçın, eşinin boşanma sürecinde çeşitli kurumlardan aldığı “Akıl sağlığı yerinde değildir” raporu ile 19 yıldır mağdur edildiğini belirterek, Adli Tıp Kurumu’ndan gelen “Akıl sağlığı yerindedir” raporu ile buruk sevinç yaşadı. Eşi adına çıkarılan raporlarla kendisinin kusurlu eş ilan edildiğini belirten Yalçın, “Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı, yani vasi tayin edildi ve tek başına karar veremez hale geldi. Bu evliliği para için yaptığım söylenerek yoksulluk nafakasından mahrum bırakıldım. Eşimin çeşitli kurumlardan almış olduğu heyet raporlarının hiçbirisi SGK’da kayıtlarında yok" dedi.
Antalya’da yaşayan 44 yaşındaki Nilüfer Yalçın 24 yıl önce C.Ç. ile hayatını birleştirdi. Ailenin 2001 yılında erkek çocukları dünyaya geldi. Ardından Yalçın, eşinin ağabeyi ile gayrimenkul nedeniyle tartışmalar yaşadı. Olay mahkemeye yansıyınca aile içinde gerginlikler oluştu. C.Ç. ise dava sürecinden 4 yıl sonra mülk kavgasından sıkıldığını belirterek evi terk etti. Nilüfer Yalçın, 2014 yılında eşinden boşandı. İddiaya göre boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşi adına “Akıl sağlığı yerinde değildir” raporu çıkarıldı.

Adli Tıp karası sonrası yeniden boşanma davası
Yalçın ve avukatı dava sürecinde Adli Tıp Kurumu’ndan eşinin ‘Akıl sağlığı yerinde olup olmadığına yönelik’ rapor talep etti. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen cevapta “Sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilemediği” yönünde karar verildi. Bu gelişmelerin arından 2019 yılında boşanma ve mal paylaşımına yönelik dava yeniden başladı.

“Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı”
Bu gelişmenin ardından Yalçın ve avukatı, aile mahkemesine başvuruda bulunarak boşanma ve mal paylaşımı davasının yeniden görülmesini talep etti. Yaşadığı yasal süreci anlatan Nilüfer Yalçın, “1999 yılında eşimle hayatımı birleştirdim. Hiçbir sorunum yoktu, 2001’de oğlumuz dünyaya geldi. Daha sonra eşim üzerinde bulunan hisselerini paylaşmak istedi. Mal paylaşımı davası devam ederken eşim bir gece evden ayrıldı. 2006 yılında eşime boşanma davası açtım. Boşanma davası devam ederken 2007 yılında eşim birden bire kısıtlandı, yani vasi tayin edildi ve tek başına karar veremez hale geldi. “Doğuştan akıl hastasıdır” denildi. Ben de hem evlilikte kusurlu eş ilan edildim, hem de bu evliliği para için yaptığım söylenerek yoksulluk nafakasından mahrum bırakıldım. Eşim daha sonra başka birisiyle evlendi. Biz mal paylaşımı yapmak istedik. Aile mahkemesinde mal paylaşımına geçtiğimizde burada da akıl hastası olduğu söylendi” dedi.

“Eşimin akıl sağlığına yönelik alınan raporların SGK’da olmadığının yazısı geldi”
Yalçın, şöyle devam etti: “Geldiğimiz noktada eşimin akıl sağlığına yönelik alınan raporların SGK’da olmadığının yazısı geldi. Eşimin çeşitli kurumlardan almış olduğu heyet raporlarının hiçbirisi SGK kayıtlarında yok. SGK kayıtlarında olmayan bir raporun da gerçekliği yok. 20 yıldır ben adliyeye gidip gelirken bu sıkıntıları yaşadım. Şimdi buruk bir sevinç yaşıyorum. Ben bu konuda çok sayıda suç duyurusunda bulundum. Ben şahsın akıl hastası olmadığı yönünde de suç duyurusunda bulundum. Ben mağdur oldum, lütfen bu konuda gereken yapılsın” sözlerine yer verildi.

“20 yıldır mağdur ediliyorum”
Adli Tıp Kurumu’ndan kendisine gelen cevabı da paylaşan Yalçın, “Bize gelen cevapta, ‘Sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini, ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl sağlığı veya zeka geriliği tespit edilemediği’ Ama eşimin çok sayıda kurumdan raporu var. Kime bizim taleplerimizi yerine getirmedi. Biz sürekli oyalandık, biz 20 yıldan sonra şimdi hem boşanma davasını hem de mal paylaşımını yeniden görüyoruz. Önümüzdeki günlerde ilk duruşmam var. Ben adalete güveniyorum. Buradan kazandığım parayı devlet kurumlarında öğrenim gören öğrencilere, depremzedelere ve Mehmetçik Vakfına bağışlayacağım. 20 yıldır mağdur ediliyorum, bunun için çok yüksek tazminat talep edeceğim. Benim gençliğim gitti. Bu tür evraklarda oyalandık” dedi.

“SKG kayıtlarında bu raporların olmadığı ortaya çıktı”
Avukat ise Ercan Güven ise şunları konuştu: “2006 yılında boşanma davası başladı. Hukuk süreci çok uzun sürdü. Sebebi ise çeşitli illerdeki kurumlardan gelen heyet raporlarıdır. Biz bunu defalarca gündeme getirdik, suç duyurusunda bulunduk. Fakat sonuç elde edemedik. Fakat yıllar sonra Adli Tıp Kurumundan gelen karar bir nebze de olsa bizim haklı olduğumuzu gösterdi. Bunun için yargılamanın iadesi istedik, bu yargılamada SKG kayıtlarında bu raporların olmadığı ortaya çıktı. Adaletin yerini buldu. Adli Tıp Kurumu’ndan akıl sağlığının yerinde olduğuna dair rapor geldi.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.12 11:28:37
Son Düzenlenme Tarihi :





Akdeniz Üniversitesi Kök Hücre Uygulama ve Araştırma Merkezi binasının temel i atıldı

Akdeniz Üniversitesi Kök Hücre Uygulama ve Araştırma Merkezi binasının temel atma töreni gerçekleştirildi.

    Yurt içi ve yurt dışında kök hücre ve hücresel tedaviler konusunda araştırma ve uygulamaların takibini yapacak ve kök hücre konusunda yeni teknolojilerin aranması ve geliştirilmesine katkı sağlayacak aynı zamanda Akdeniz Üniversitesine bağlı Tıp Fakültesi bünyesindeki tüm klinik anabilim dallarının ihtiyaçlarını karşılayacak merkezin temeli törenle atıldı. Törene Akdeniz Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Erol Gürpınar, Genel Sekreter Ali Serinoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Gülay Özbilim, Akdeniz Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Erman, çok sayıda akademisyen ve idari personel katıldı.

 Hücresel tedavilerin ve çalışmaların yapılacacağı merkezin temel atma töreninde konuşan Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erol Gürpınar “Öncelikle bugün temelini attığımız kök hücre merkezimize önemli miktarda bağış yapan emekli öğretim üyemiz Prof. Dr. Orhan Erman’a çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

 Merkezin isminin Prof. Dr. Orhan Erman Kök Hücre Merkezi olarak belirlendiğini ifade eden Gürpınar, “Hocamızın ismini merkezimizin yapacağı büyük hizmetlerle daima yaşatacağız. Orhan Erman Kök Hücre Merkezimizde uluslararası düzeyde çok sayıda yayın, proje ve bilimsel çalışmalar yapılacağına inanıyorum. Merkezimizin üniversitemize ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” dedi.

     Kök hücre ve hücresel tedavilerin uygulamaya konulması amacıyla, ilgili her alanda bilimsel araştırmaların yapılması, alt yapının ve işleyişinin hazırlanması, hücrelerin işlenmesi, çoğaltılması, saklanması, çözülmesi, tedaviye hazır hale getirilmesini sağlayacak merkezin bu alanda büyük bir boşluğu doldurması bekleniyor.

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2018.07.06 11:50:46
Son Düzenlenme Tarihi :