Sınav nasıl kazanılır? Ezberleyerek mi öğrenerek mi?
Eğitim Danışmanı Barış Balcı, başarılı olmak ve sınav kazanmak için ezber yapmanın yeterli olmadığını belirterek, doğru çalışma yöntemleriyle bilginin kalıcı hafızaya aktarılması gerektiğini söyledi. Balcı, verimli çalışma için içsel motivasyonun da şart olduğunu ifade etti.
Eğitim Danışmanı Barış Balcı, başarı için önce öğrenmeyi öğrenmek gerektiğini söyledi. Birçok öğrencinin sınavlarda bildiğini hatırlamamaktan şikayet ettiğini kaydeden Balcı, bunun sebebinin yanlış çalışma yöntemleri olduğunu dile getirdi.
Öğrenmeyi kalıcı hale getirmek için farklı teknikler olduğunu belirten Barış Balcı, doğru öğrenme için gereken koşulları ve yöntemleri şöyle sıraladı:
İÇSEL MOTÜVASYON
Kişi önce 'Neden öğrenmeliyim?' diye kendine sorarak güçlü bir sebep bulmalı. Neden okuyorum? Neden okula gidiyorum? Neden bu sınava giriyorum? Neyi gerçekleştirmek istiyorum? Hayalim, tutkun olduğum şey ne? En iyi okul, en iyi öğretmen, en iyi kaynaklar olsa bile bazen en iyi sonuçlar ortaya çıkmayabiliyor. İçsel bir motivasyonunuzun olması şart.
Kişiyi harekete geçiren güçlü nedenler varsa, kişi o hayale ulaşmayla ilgili aşamaları daha hızlı yerine getirebiliyor. Ona yönelik eylemlerde bulunuyor, çalışmalarını ona göre planlıyor. Beyin çalışma sürecini daha çok önemsiyor. Bu nedenle kişi sınav sonucunda kazanacağı okulu, elde edeceği kazanımları düşünerek sonuca odaklanmalı.
ÖĞRENMEYİ SEVMEK
Kişi öğrenme sürecini severek ve keyifle yaptığında zor gelmez. Eğer gönülsüz, istemeden yapıyorsa, en basit şey bile ona zor gelecektir. Bu nedenle öğrenmeyi sevgiyle mutlulukla ilişkilendirmek gerekiyor. Kaygıyla, zorunlulukla ilişkilendirdiğimizde isteksizliğe ve motivasyon eksikliğine yol açıyor. Okulda bazen güçlü olmadığımız alanlarda becerilerimizi geliştirmemiz, bazı konuları öğrenmemiz gerekebilir. Sayısalcılar tarih, felsefe gibi derslere karşı, sözelciler ise matematiğe karşı isteksiz olabiliyor. Oysa öğrenmenin kendisi güzel. Önce öğrenmeyi sevmemiz gerekiyor. Zihnimizi zorlayan bir durum var ve biz onu aşmayla ilgi bir çaba içindeyiz. Bu bizim gelişimimize katkı sağlıyor. Doğuştan bazı yeteneklere sahibiz ve bunları geliştirebiliriz. Problem çözme becerisini geliştiren bir öğrenci, ilerleyen süreçte iş hayatında karşılaştığı bir problemi çözerken de bu mekanizmayı kullanıyor.
EZBERLEMEK Mİ ? ÖĞRENMEK Mİ ?
Bazen ezber yapmak işe yarayabiliyor. Bir vizeye, bir finale girmeden önce o bilgiyi çok yoğun tekrar ederseniz, ezberlerseniz o sınavda geçer not alabilirsiniz.Ama konuların fazla olduğu üniversite ve liselere geçiş sınavlarına hazırlıktaher şeyi ezberleyemezsiniz. Konuları ezberlemek değil öğrenmek gerekiyor. Bilgiyi geri çağırabilmek, onu ancak kalıcı hafızaya kaydettiğinizde mümkün oluyor.
Sahip olduğumuz algı kanallarını daha aktif kullanmamız gerekiyor. Bir öğrenme etkinliği sırasında çoklu algı kanalı kullanıldığında bilginin kalıcılığı artmış oluyor. Bir bilgiyi öğrenirken okuyabilirsiniz, yazabilirsiniz, dinleyebilirsiniz, onunla ilgili tartışmalara katılabilirsiniz, birine anlatabilirsiniz, o bilgiyle ilgili mental zihinsel bazı kurgular oluşturabilirsiniz. O bilgiyle ilgili deneyim elde etmek, uygulama yapmak çok daha etkili öğrenmeyi sağlıyor. Yazarak çalışmak okumaya oranla 10 kat daha etkili. Tekrarlar da bilginin kalıcılığını artırıyor.
ZİHİN HARİTALARI
Bilgiyi kalıcı hafızaya kaydetmek için kavram haritaları, zihin haritaları denilen bazı teknik ve metotlar var. Çalışırken beyin hücresine, nörona ağlarına benzer bir yapıyla not alındığında beyin oradaki veriyi datayı daha iyi kavrıyor. Ana başlık ve alt başlıklarda hatırlatıcı kelimeler, küçük resimler, şekiller, sembollerle ilişkilendirilerek bilgi hafızaya aktarılabiliyor. Bu teknikleri bilmesek bile yazarak not tutarken renkli kalemler kullanmak, bazen hatırlatıcı şekiller semboller oluşturmak bilgiyi daha uzun süreli kaydetmemizi sağlayacaktır. O bilgiyle ilgili zihinsel bir kurgu oluşturduğumuzda, zihinsel bir fotoğraf, bir video oluşturduğumuzda beynimiz onu daha uzun süre saklayacaktır.
PROĞRAMLI ÇALIŞMA
Sınava hazırlanan öğrencinin bir çalışma takvimi ve günlük programı olmalı ve ona uymalı. Eksikleri, güçlü ve zayıf yönlerimizi görebilmemiz için haftalık deneme sınavları yapılmalı.
Kişi bir günde tek bir ders çalışmamalı. Uzun süre aynı derse çalışmak sıkılmaya sebep verebiliyor. Günde minimum 2-3 ders, en fazla da 5-6 ders çalışılabilir. Ayrıca gün içerisinde sayısal sözel dengesi oluşturulmalı. En çok zorlanılan ders sabah saatlerine alınmalı. Diğer derslerden sonraya bırakılırsa kişinin ona enerjisi kalmayabilir. Yatış-kalkış saatleri, yemek saatleri de belirlenmiş olmalı. Yemeklerden sonra zihin çok iyi yoğunlaşamayabilir bu nedenle yemekten en az 30-40 dakika geçtikten sonra çalışmaya başlamalı.
ÇALIŞMA MASASININ KONUMU
Çalışma masa sandalyesi duvara dönük olmalı. Görüş alanının dar olması dikkat odaklanma açısından olumlu. Çalışırken masa lambası ve şapka kullanılmasını öneriyorum. Işığın sağ ya da sol arkadan çapraz geliyor olması ideal olur. Karşıdan gelen ışık gözleri çok yorar. Sınıftaysak her 20-30 dakikada uzaklara bakmalıyız. Teneffüslerde öğle aralarında dışarıda dolaşmak da gözleri dinlendirir. Aynı şekilde bireysel olarak çalışırken de bir iki nefes egzersizi eşliğinde gözlerimizi dinlendirmeliyiz.
DERS ÇALIŞIRKEN MÜZİK DİNLEMEK
- Ders çalışırken müzik dinlemek doğru değil. Ders çalışırken ders çalışmaya, müzik dinlerken müzik dinlemeye, yemek yerken yemek yemeye odaklanmamız gerekiyor.
- Uyumadan Önce Tekrar Etme
- Molalar da çok önemli. Molayı boşa giden bir zaman olarak düşünmeyin. Moladan hemen önce öğrendiklerimiz geçici-kısa süreli hafızamıza kaydediliyor. Molada dışarı çıkmak, gözleri dinlendirmek, uzaklara bakmak, eli-yüzü yıkamak kısa süreli hafızadaki bilgiyi uzun süreli hafızaya aktarıyor. Yatmadan önce o gün öğrenilen bilgiler gözden geçirilirse, bu kez uzun süreli hafızadaki bilgiler kalıcı hafızaya aktarılıyor.
SINIFTA DŞNLEEREK ÖĞRENME
Dinleme, okulda en çok kullanılan öğrenme yöntemi. Dinlerken etkili öğrenmenin sağlanabilmesi için kişi dikkatini konuşan kişiye vermeli.Dinleme sırasında konuşmacıyla etkileşimde bulunmak, soru sormak, konuşmayla ilgili küçük notlar almak bilgiyi daha iyi öğrenmemize katkı sağlıyor. Zihinde bir soru işareti oluştuğunda mutlaka sormamız gerekiyor.
SANATSAL VE SPORTİF FAALİYETLER
Haftada birkaç saatinizi sanatsal ya da sportif faaliyete ayırmanızı öneriyorum. Kedi köpekle uğraşmak, resim çizmek, folklor, satranç oynamak, sevdiğiniz, sizi rahatlatacak her türlü aktivite olabilir. Kişi arada bir kendisine iyi gelecek ve onu yaptığında keyif alacağı aktivitelere zaman ayırmalı.
* HABER MERKEZİ
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.16 12:20:51
Son Düzenlenme Tarihi :
Sözüm Büyükşehirde Başkanın yokluğunu fırsat bilip kraldan çok kralcı olanlara - ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERENLERE
Bir haber yaptık, başlığa bakıp takılan ve Başkan Muhittin Böcek’in yokluğunu fırsat bilerek kraldan çok kralcı olanların şahsıma aba altından sopa göstermesi gibi bir durumla karşı karşıya kaldım. BÜYÜKŞEHİR’DEKİ OKUMA VE ANLAMA ÖZÜRLÜLER sözüm ve uyarım sizlere, aba altından gösterdiğiniz o sopa er ya da geç size döner. Benden uyarması.
Bir meseleniz varsa, dolaylı yoldan ya da kişiler üzerinden değil, direk benle hesabınızı görün.
Okuyup-anlamadığınız o haberde amaç neydi, eğer bana sorabilecek cesaretiniz olsaydı, ben size anlayacağınız dilden SİZ ANLAYINCAYA KADAR anlatırdım. Biraz zorlanırdım ama, er ya da geç ANLAMANIZI sağlardım.
Vay Antalya’m vay...
Daha okuduğunu anlamaktan aciz kişilerin, Muhittin Başkanının yokluğunda Antalya’yı yöneten ekibin içinde olması ne kadar üzücü.
Bereket o ekibin içinde OKUDUĞUNU ANLAYANLAR var da, kraldan çok kralcı olanların beceriksizliği, işbilmezlikleri ekip içindeki diğer gerçek anlamda işbilir kişiler tarafından kapatılıyor, yoklukları hissettirilmiyor, Antalya’nın önünde hizmete engel olmaları engelleniyor.
Peki neydi, BÜYÜKŞEHİR’DEKİ OKUMA VE ANLAMA ÖZÜRLÜLERİNİ kızdıran haberimiz.
Pazartesi günkü 3 ncü sayfa manşetimizde “KORKUTELİLİ ÜRETEN KADINLAR KAZANACAK, YA ELMALILI KADINLAR ?” başlığıyla yayınlanan haberdir.
Haberin içeriğinin çoğu büyükşehirden gelen bir metindi. Haberin girişi şöyleydi :
31 Haziran 2019 tarihinde Korkutelili kadınların evlerinde geleneksel yöntemlerle yaptıkları yiyecekleri daha sağlıklı ortamda yapmak ve pazar oluşturmak amacıyla kurdukları Korkuteli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (KORKOOP) kadınları, Büyükşehir Belediyesi’nin sağladığı merkezde ürettikleri Korkuteli’nin lezzetli tarhanasından, salçaya, turşudan reçele, pekmezden kurutulmuş meyveye, sirkeden nar ekşisine, bulgurdan erişteye kadar birçok ürünü kent merkezinde yer alan satış noktası ve internet sitelerinden alınan siparişlerle tüketicinin sofrasına ulaştırabiliyor. Lezzetli ve sağlıklı ürünler büyük ilgi görüyor.”
Devamında “Başkan Böcek’in Korkuteli ilçesi ziyaretinde ‘Üreten Kadınlar Kazanan Yarınlar Projesi’ni KORKOOP ile birlikte yürüteceklerini açıklamasıyla hayatlarının değişmeye başladığını belirten KORKOOP Başkanı Dudu Kocabaş “Muhittin Başkanım bizim elimizden tuttu. Herhangi bir sermayemiz yoktu. Bir yıl içinde biz bu aşamaya çok zor gelirdik. Sıfırdan başladık. Büyükşehir Belediyemiz elinden gelen bütün desteği sağlıyor” dedi.
Üretim yaptıkları merkezin Büyükşehir Belediyesi tarafından kiralandığını belirten Kocabaş, “Başka bir üretim yerimiz de yine Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanıyor. Burada kurutma tesisi, kaynatma ve konserve tesislerimiz kuruluyor. Seneye daha güçlü olacağız. ‘Üreten Kadınlar Kazanan Yarınlar’ projemiz Büyükşehir Belediyemizin desteğiyle büyüyor. Muhittin Başkanımızın her konuda desteğini alıyoruz. Katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
OKUMA ve ANLAMA ÖZÜRLÜ dedik ya, yönetici olmuş ama yazılanı anlama kabiliyeti yok.
Olsaydı, haberin son paragrafındaki PEKİ YA ELMALILI KADINLAR ara başlığıyla yeralan
Korkuteli’de üreten kadınlar kazanacak, ya Elmalılı üreten kadınlar ? Onlar biraraya gelemeyecek mi ? Onlarda, korkutelili kadınlar gibi satış noktalarından ürünlerini satamayacaklar mı ? cümlesinin büyükşehiri kapsayan bir eleştiri olmadığını, bir beklentinin dile getirildiğini anlarlardı.
Üstelik bu haberin hemen altındaki haberde konu ile bağlantılıydı. Ama OKUMA VE ANLAMA ÖZÜRLÜ büyükşehir yöneticisi nasıl algılasın ?
ELMALI’DA KENDİM ÜRETİYORUM, KENDİM SATIYORUM PROJESİ HAYATA GEÇEMEDİ başlığını o günkü sayfada olduğu gibi bu yazımda da büyük yazdım, OKUMA ÖZÜRLÜ BÜYÜKŞEHİR YÖNETİCİSİNİN belki de gözünde bir rahatsızlık vardır diye...
Peki neydi bu haber;
Elmalı’da da 2016 yılında başlatılan BAKA destekli “Kendim Üretiyorum, Kendim Satıyorum Projesi” ne yazık ki daha henüz hayata geçemedi, geçmeme ihtimali de oldukça yüksek.
Gürbüz Saltaş döneminde, Tarım ve Orman İlçe Müdürü Dilek Boğatimur tarafından hazırlanan Elmalı Kaymakamlığı’nın yanısıra Elmalı Belediyesi’nin paydaş olduğu bu projeye, 2016 yılının Nisan ayında BAKA tarafından önce 168 bin lira kaynak sağlandı. Sonradan 128 bin lira kaynakla birçok proje arasına devamına karar verilen 3 projeden biri olan sözkonusu “Kendim üretiyorum, Kendim satıyorum” adlı projede son adım nedense atılmadı.
Hanönü’nde tarihi görünüme kavuşturulmuş çok katlı bir bina “Kendim Üretiyorum, Kendim Satıyorum” proje için kiralandı. İçi de düzenlenen, hatta satış reyonları oluşturulan yer, yıllardır boş bir halde bekletiliyor ve kirası ödeniyor.
ELMALI’DA KADINLAR
KOOPERATİFLEŞMELİ
Elmalı’da da kısa süre sonra sonlanacak bu projenin hayata geçmesi ve Korkutelili hanımların olduğu gibi Elmalılı hanımlarında pekmez, höşmerim, tarhana, bulgur, peynir gibi onlarca evlerinde yaptıkları yiyecekleri bir çatı altında pazarlayabilmeleri için kooperatifleşmeleri şart.
Bu konuda kaymakamlığın ve belediyenin gerekli ortamı sağlaması gerekirken, iki paydaş nedense taşın altına ellerini koymaktan imtina ediyorlar ve adeta projenin sona ermesini bekliyorlar.
Şimdi BÜYÜKŞEHİRDE OKUDUĞUNU ANLAYAN BİR YÖNETİCİ, okuduğunu anlamayan ve işi ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERMEK OLAN, başkaları üzerinden sözde benimle hesaplaşma hatasını işleyen bu sözde yöneticiye, “kendim üretiyorum, kendim satıyorum” projesi ömrünü tamamlanmadan hayata geçirilmesi için Elmalı’da da kadın kooperatifinin kurulması için Büyükşehir Belediyesi’nin bir çalışma yapması gerektiğini o’nun anlayabileceği bir dille anlatsın.
Bu yazı özellikle bir şeyi ortaya koyuyor:
Göstermeye çalıştıkları aba altından sopa bende korku yaratmıyor....
Bu arada bu yazının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e “BÜYÜKŞEHİR ANTALYA’DA OKUYUP ANLAMAYAN VE HİZMETİN ÖNÜNDE ENGEL OLANLAR” notuyla bu yazının ulaştırılacağından da kimsenin kuşkusu olmasın.
HADİ BAŞKAN KALK ARTIK ! ANTALYA SENİ BEKLİYOR, BÜYÜKŞEHİR SENİ BEKLİYOR. * ERKİN ÖZGÜNSÜR

