SON DAKİKA

logo

Manavgat Şelalesi, dünyanın gözdesi

Antalya’nın dolayısıyla Türkiye’nin

Sayılı doğal güzelliklerinden biri olan ve yaz-kış, yerli-yabancı binlerce kişinin geldiği Manavgat Şelalesi, dünyanın gözdesi olmaya devam ediyor. Bu tabiat harikasında su gelenlere ayrı bir görsel ziyafet sunarken, şelale çevresinde gelen ziyaretçilerin su ile daha çok buluşması amacıyla şelale ve ırmak kenarında düzenleme yapılması isteniyor. * Esin KÜMBETLİOĞLU

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.08 19:08:46
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Lösemili çocuklar bayramı erken kutladı

ANTALYA (İHA) - Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşayan lösemili çocuklar ve aileleri, gönüllü anneleri 3 kez kanseri yenen 2 çocuk annesi Çiçek Akçay sayesinde Ramazan Bayramını 1 gün önce kutladılar. Akçay, lösemili çocukları pamuk şekeriyle karşılarken, onlarla birlikte pasta kesip hediyeler dağıttı.   
  Manavgat'ta yaşayan ve 3 kez kanseri yenen 2 çocuk annesi Çiçek Akçay Lösemi konusunda farkındalık oluşturmak ve gönüllü anneleri olarak lösemili çocuklara moral desteği olmaya devam ediyor. 
  Ramazan ayı boyunca ‘Yoksul bir aileye dokunmak hasta bir çocuğun yanında olabilmek ibadetlerin en güzelidir’ düsturundan yola çıkarak Manavgat’ta yaşayan ve ekonomik olarak zor durumda olan kanser hastalarına yardımseverlerin destekleriyle gıda paketleri ulaştıran Çiçek Akçay, yine Manavgat’ta yaşayan Lösemili çocuklara moral hedefli bayram kutlaması düzenledi. 
  Lösemili çocuklar, gönüllü annelerinin organizasyonuyla Ramazan Bayramını bir gün önce kutlamaya başladı. Hisar Caddesinde bulunan bir kafede düzenlenen etkinliğe lösemili çocuklar aileleriyle birlikte katıldı. 
 
  “Hastane süreci mutlaka zorluydu” 
  Lösemili çocuklar ve ailelerine hitaben bir konuşma yapan Akçay, gözlerinin yaşardığı konuşmasını şöyle sürdürdü “Benim hikayem, sizlerin hikayesiyle beraber kendim olmayı başardıktan sonra aslında hayat buldu. Kendim de kanseri yenmiş olmanın verdiği onur ve gururla, gururdan kastım insan olmayı başarabilmeye gayret göstermem. Yoksa sizleri fark etmem dışında diğer insanlardan beni farklı kılan hiçbir şey yok. Hastane süreci mutlaka zorluydu. Ama evlatlarıma her dokunduğumda her tutunduğumda iyileştiğimi gördüm. Zenginiyle, orta gelirlisiyle, hastanede zorluk çeken, ulaşımda zorluk çekenlerle bir türlü derdini anlatamayan insanlarla bir araya geldiğimde tek istekleri, farkında olunup fark edilmek. Yani bizde varız” dedi. 
 
  “Teslimiyetten sonra her şey mutlaka ama mutlaka oluyor” 
  Tedavi sürecinde yaşadıklarını anlatan Akçay, “Parka gittiğimde 4 yıl önce anne-babalar ‘Çiçek hanım ne olur bize öyle bakmasınlar. Çocuğum hasta olduğu için maske takmak zorundayız. Ama bize öyle bakıyorlar ki anlatamam’ diyorlardı. Bu en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesiydi. Allah her birimizi öyle bir sınavdan geçirdi ki, pandemi ile yüzleşirken o maskeleri herkes takmak zorunda kaldı. Görüyorum ki hiç yaşamaz denilen ama yaşamlarını sürdüren çok güzel evlatlarım ya da büyüklerim var benim. Aslında her şey inanmak ve teslimiyet. Teslimiyetten sonra her şey mutlaka ama mutlaka oluyor. Ben her farkındalıkta ne diyorum; önce inanacağız, teslim olacağız ve umut edeceğiz. Çünkü sizler umudun goncasısınız. Sizler yaşadığınız sürece, dünyada güzellikler ve iyilikler artacak” dedi. 
 
  “Ben nefes aldıkça sizlerin büyüdüğünü göreceğim” 
  Akçay konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Biz tek iyi olmayacağız, hepimiz iyiysek iyi olacağız. Birimizin iyi olması veya birimizin güzel günler görmesi gibi bir dilek olamaz. Hep birlikte iyileşeceğiz ve hep birlikte güzel günler göreceğiz. İyileşecek ve iyileştireceksiniz. Sizler iyileştikçe ben nefes alacağım. Ben nefes aldıkça sizlerin büyüdüğünü göreceğim, benim hayatıma girdiğinizde birçoğunuz daha bebektiniz. Evlatlarımın büyük bölümü bugün burada çeşitli nedenlerle yok ama hepsi çok iyi olacak. Hayatımdan hiç çıkmamanız dileğiyle sizleri çok seviyorum. Ben ne bir derneğe, ne bir siyasi bünyeye bağlı birisi olmayıp, gönüllü anneliği 2 evladıyla tadan, ama anneliğin gerçekten doğurmak mı emek etmek mi, sevmekten mi ibaret olduğunu görüp yaşayan tek insan olabilirim. Belki benden bir sürü insan vardır ama ben sizlerle olduğum için onur duyuyorum.” 
  Akçay’ın konuşmasının ardından hep birlikte kesilen pasta ve hediyeler çocukları oldukça mutlu etti. 

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.21 14:53:35
Son Düzenlenme Tarihi :





Arkadaşlarının "Türkiye’de senden kim böcek alacak" dediği işletmeci 1 milyon çekirge üretiyor

Antalya’da girişimci Selami Gökgöl, istilalarıyla tarım alanlarına zarar veren çekirge türlerinden birini gelir kapısı haline getirdi. Yılda 1 milyon çekirge üreten Gökgöl, “24 yıl önce arkadaşlarım ile önce fikir alışverişinde bulundum. Onlar bana, ‘Ne gereği var, Türkiye’de kim senden böcek alacak. Doğada her yerde böcek var, kim bunu evine alır’ dedi. Yapalım mı yapmayalım mı derken, 19 yıldır bir fil bu işi yapıyorum” sözlerine yer verdi.
Rehberlik mesleğini bırakıp iç piyasadaki ihtiyaç istikametinde canlı yem üretimine yönelen girişimci Selami Gökgöl, 19 yıldır Aksu’nun Kurşunlu Mahallesi’ndeki çiftliğinde çekirge üretimi yapıyor. Gökgöl, 10 dönüm üzerine 1,5 dönümü kapalı alanda 370 kafeste yılda 1 milyon çekirge üretimi yapıyor. Petshop mağazaları, tavuk çiftlikleri, akvaryumcular ve amatör balıkçılıkta canlı yem olarak kullanılan çekirgenin büyüğü 4 TL 75 kuruş, küçüğü 1 TL 95 kuruştan alıcı buluyor.

“’Türkiye’de kim senden böcek alacak’ dediler”
Çekirge üretim fikrinin 24 yıl önce kendisinde oluştuğunu belirten Selami Gökgöl, “Arkadaşlarım ile önce fikir alışverişinde bulundum. Onlar bana, ‘Ne gereği var, Türkiye’de kim senden böcek alacak. Doğada her yerde böcek var, kim bunu evine alır’ dedi. Yapalım mı yapmayalım mı derken, 4 arkadaş bu işe girdik. 19 yıldır bir fil bu işi yapıyorum. Bu süre içerisinde 2 ortağım hayatını kaybetti, diğer ortağım da yurt dışına gitti. Şu an eşimle beraber işleri yürütüyorum” dedi.

En pahalısı 4 TL 75 kuruş, yeni doğmuş çekirge ise 1 TL 95 kuruş
1 milyona yakın çekirge ürettiğini belirten Gökgöl, “1 tona yakın da un kurdumuz var. Fiyatı ürüne göre değişiyor, 30 kuruşa kurdun tanesini satarken, 30 TL’ye sattığımız ürün de var. Bu tamamen hayvanın doğurganlığı ile alakalıdır. Bazı hayvanların üretimi çok basittir, özel personele ihtiyaç duymazsınız. O hayvanın birim fiyatı düşük olacak. Çekirge gibi her gün özel ihtiyacınızı gidermek için çalışacak olursanız da çekirgede birim fiyatı yüksek oluyor. Çekirge için 5 dönüm tarla ekip biçiyoruz. Çekirgede en pahalısı 4 TL 75 kuruş, yeni doğmuş çekirge ise 1 TL 95 kuruş” şeklinde konuştu.

“İhracat için talepler oluştu, Bakanlıktan yazı bekliyoruz”
Uzun zamandır ihracat sıkıntısı yaşadığını belirten Gökgöl, “Bakanlıktan Avrupa Birliğinin çıkardığı yeni Sağlık Sertifikası çerçevesinde çalışma yapmasını bekliyoruz. Zaman içerisinde talepler oluştu, bu sertifika yenilenemediğinden dolayı siparişleri gönderemedik. Ama bizim yazışmalarımız devam ediyor, talepleri de ilettik. 200 sayfa rapor sunduk, neler yapmak istediğimizi anlattık. Tüm evraklarımızı gönderdik, sözleşmelerimiz de var. Sonuç bekliyoruz. Deprem olmamış olsaydı belki bugün Bakanlık biraz daha bu konuyu hızlandırmış olacaktı” diye konuştu.

“Merdiven altı üretimler bizi rahatsız ediyor”
Avrupa ülkelerinden talep aldığını belirten Gökgöl, “Yoğun talep var, bizi yıllardır tanıyorlar. Biz daha önce ihracat yapıyorduk, şu anda yine onlar da bekliyor. Yabancı dilimin olması ve pazarlama eğitimi almış olmam önümü açtı. Türkiye’de hayvanat bahçelerine, Sağlık Bakanlığına, bilimsel çalışmalar için üniversitelere ürün gönderiyoruz. Türkiye’de her sektörde olduğu gibi bu sektörde de merdiven altı üretim var. Bu bizi de rahatsız ediyor” açıklamasını yaptı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.03 11:34:07
Son Düzenlenme Tarihi :