SON DAKİKA

logo

Çocukların kullandığı elektrikli motosiklet otomobille çarpıştı: 2 çocuk yaralandı

Antalya’nın Manavgat ilçesinde çocuğun kullandığı elektrikli motosiklet ile otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada çocuk yaralandı. Kazanın ardından motosiklet sahibine ehliyetsiz kişiye araç kullandırmaktan 8.190 TL idari yaptırım uygulandı.
Kaza, Sarılar Mahallesi 3017 sokak üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; 3004 sokak istikametine seyir halindeki bulunan 12 yaşındaki Mevlüde Dilimen’in kullandığı 07 ABK 186 plakalı elektrikli motosiklet ile Adem Göğsu’nun kullandığı 07 ERG 59 plakalı otomobil çarpıştı.
Kazada elektrikli motosiklet sürücüsü Mevlüde Dilimen (12) ve elektrikli motosiklette yolcu olarak bulunan Muhammed Dilimen (14) yaralandı. Yaralanan çocuklar, 112 sağlık ekibinin olay yerindeki müdahalesinin ardından ambulans ile Manavgat Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Kazanın ardından olay yerine gelen Jandarma Trafik ekipleri tarafından elektrikli motosikletin ruhsat sahibi Sabahat Dilimen’e ehliyetsiz kişiye araç vermekten 8 bin 190 TL idari yaptırım uygulandı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.10 11:19:05
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Akademisyenlere patent uyarısı: “Tezlerinizi mutlaka korumaya alın”

"Patent" ve "faydalı model" konusunda başarılı çalışmalarıyla bilinen Girişimci ve Ticarileştirme Uzmanı Kübra Gökduman, Alanya Üniversitesi Teknoloji Transferi Ofisinin (Alanya TTO) düzenlediği çevrim içi seminerde; patent, faydalı model ve tasarım modelleri başvuruları hakkında bilgiler aktardı. Akademisyenlerin yoğun ilgi gösterdiği çevrim içi seminerde, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu anlatıldı. Akademisyenlere telif, marka, endüstriyel tasarım, coğrafi işaret ve patent ve başvurularının nasıl yapılması gerektiğini anlatan Kübra Gökduman, başvuru sırasında sık yapılan hatalara da değindi.

Patentin önemi
Akademisyenlere telif ve patent konusunda farkındalık kazandıran Girişimci Kübra Gökduman; akademisyenlerin yazdığı tezlerin fikri mülkiyet ortamında takip edildiğini söyledi. Akademisyenlerin yazdığı tezlerin mutlaka koruma altına alınması gerektiğine vurgu yapan Gökduman, patentle korunamayan ve buluş niteliğinde sayılan unsurların ne olduğu konusunda detaylı bilgiler aktardı. Akademisyen, personel ve rektörlük arasındaki buluş bildirim sürecine değinen Gökduman, “Estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri, bilim eserleri, keşifler, bilimsel teoriler, matematiksel yöntemler bilginin sunumu, bilgisayar programları, zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler buluş niteliğinde sayılmaz. Bu yöntemler patentle değil, telif hakkı ile korumaya alınır. Bitki çeşitleri ve hayvan türlerine ilişkin biyolojik işlemler, insan veya hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri, cerrahi işlemler, insan bedeninin öğelerden birinin keşfi, insan veya hayvan klonlama ve genetik kimlik değiştirme patentle korunamaz. Neden paten almalısınız? Çünkü patent ile bilgi hırsızlığının, kopyalanmanın önüne geçilir. Rakiplerinize karşı sizi güçlü yapar. Patent aldığınızda, buluşun başkası tarafından üretilmesi ve satılmasının önüne geçilir. Teknolojik lisanslama ve birçok fırsatlardan faydalanırsınız. Özellikle akademisyenler için patent başvuruları çok önemli. Çünkü, patent başvurusunda bulunan akademisyenlerin doçentlik başvurularının hızlı sonuç almasına ve puanlarının artmasına yardımcı olur” ifadelerini kullandı.

Akademisyenlere patent uyarısı
Patent başvurularında sürecin; patent başvuru, şekli inceleme, inceleme raporu, yayın ve tescil şeklinde ilerlediğini söyleyen Kübra Gökduman, şu ifadelerle bilgilendirmeye devam etti:
“Akademisyenlere önemli ricamız, bir yayın yapmadan önce ilgili yayın birimine mutlaka patent bildirimini yapmanız gerekiyor. Kaleme alınan yayının patente konu olup olmayacağının mutlaka uzman bir kişiye sorularak öğrenilmesi gerekiyor. Çalışan Buluşları Kanunu’na göre; akademisyen, personel ve öğrenci fark etmeksizin öğrencilerin de ortada bir buluş varsa, tezleri dahi olsa bunu bildirmeleri gerekiyor. Tez ve çalışmalar ilerlerken, akabinde patent çalışmaları arka planda devam edebilir. Patent alınan yapılan çalışmalarda hocaların ve öğrencilerin tezlerinin telife konup olup olmadığı çevrim içi ortamlarda takip edilmektedir. Dolayısıyla bir mağduriyet yaşamamanız için akademisyenlere ait tezlerin mutlaka koruma altına alınması şart. Diyelim ki siz bir yayın yaptınız ve bunun patent başvurusunu yapmayı unuttunuz. Böyle bir durumda rüçhan süresi dediğimiz bir hak var. Bir yıl içerisinde bu yayının patent başvurusunu yapabilirsiniz. Yayın, tez fark etmeksizin çalışmaların ilgili patent ofislerine bildirilmesi gerekiyor."

"Patent akademik kariyeri geliştirmek için önemli"
Alanya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Güner, akademisyenlerde patent farkındalığının artırılmasına önem verdiklerini söyledi. Akademisyenlerin buluş değeri ve kariyeri için patent farkındalığının kritik önem taşıdığını söyleyen Güner, "Akademisyenler, yaptıkları buluşları patentle koruma altına alarak bilgi hırsızlığı ve kopyalamaya karşı korunabilirler. Patent aldıklarında, buluşlarının başkası tarafından üretilmesi ve satılması önlenir ve rakiplerine karşı daha güçlü bir konuma sahip olurlar. Ayrıca, lisanslama ve devir fırsatları ortaya çıkar. Özellikle patent başvurusu yaparak buluşlarını koruma altına alan akademisyenler akademik yükseltilme kriterlerinde avantaj sağlayabilirler. Sonuç olarak, patent almak akademisyenlerin yaptıkları araştırmaların ve buluşların değerini korumak ve kariyerlerini geliştirmek için önemlidir. Bu nedenle Alanya Üniversitesi olarak, Teknoloji Transfer Ofisimizde patent, faydalı model farkındalığın oluşması için eğitimlerimize devam edeceğiz" açıklamasında bulundu.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.03.23 14:17:09
Son Düzenlenme Tarihi :





Çocuğunuz sık hastalanıyorsa, bilmeniz gereken 17 gerçek

Memorial Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Anıl Doğan Bektaş, sık hastalanan çocuklara yaklaşım ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.

Çocuk hastalıkları polikliniklerine başvuruların en sık sebeplerinden biri de ebeveynlerin, çocuklarının sık hastalandığından endişe etmesi oluyor. Çok sık hastalanma durumu aileleri kaygılandırıyor ancak aslında bu çocukların yarısı tamamen sağlıklı olarak kabul ediliyor. Oldukça küçük bir oranda, immün (bağışıklık) yetmezlik ya da kronik hastalık bulunuyor. Çocuklarının sık hastalandığı düşüncesi ile doktora başvuran ailelerin çocuk hastalıkları konusunda bilinçli olması önem taşıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Anıl Doğan Bektaş, sık hastalanan çocuklara yaklaşım ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. 

 

Çocuk yılda 10-12 kez ÜSYE geçirebilir 

Çoğunlukla 5 yaşın altında, kreşe veya okula giden ya da kreş veya okula giden kardeşi olan çocuklarda, üst solunum yolu enfeksiyonları yılda 10-12 kez geçirilebilir. Bir üst solunum yolu enfeksiyonunun da ortalama 7-15 gün arası sürdüğü düşünüldüğünde,  bu çocuklar yılın yarısını hasta şekilde geçirebilmektedirler. Bu, sık hastalanma olarak kabul edilmemelidir. 

 

Bağışıklık yetmezliği araştırılmalıdır

Yılda 2-3 defadan fazla ağır enfeksiyon, 3’ten fazla otit, sinüzit, bronşiolit, bronşit gibi enfeksiyonlar, sık karşılaşılan enfeksiyon etkenleri dışındaki etkenlerle enfekte olmak, iki aydan daha uzun süreli antibiyotik kullanımı, beklenmeyen bir komplikasyon gelişen, çoğunlukla ayaktan ve ağızdan tedavi yeterli olmayan hastalarda bağışıklık yetmezliği araştırılmalıdır.

 

Sık hastalanan çocuklarla ilgili bilmeniz gerekenler

  1. Kreş ve anaokuluna giden çocukların özellikle ilk iki yılda enfeksiyon geçirme sıklığı oldukça yüksektir.
  2. Pasif sigara içiciliği de üst solunum yolu enfeksiyon riskini artırmaktadır.
  3. 5 yaş altı çocuklar sonbahar-kış sezonunda 5-6 defa üst solunum yolu enfeksiyonu geçirebilirler.
  4. Sağlıklı çocuklar, yaşamlarının ilk 3 yılında genellikle 1 pnömoni (zatürre) ve 2 otitis media (orta kulak enfeksiyonu) dışında ciddi bir enfeksiyon geçirmezler, tedaviye yanıtları iyidir ve büyüme gelişmeleri normal olarak izlenmektedir.
  5. Tekrarlayan enfeksiyonları olan çocukların %30 kadarının altta yatan alerjik yapıları vardır, bu nedenle kronikleşmiş alerjik rinit (saman nezlesi) olan çocuklar yanlışlıkla sık tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonu tanısı alabilmektedir.
  6. Ancak alerjik alt yapısı olan çocuklar otit, sinüzit ile dirençli ve uzun süreli üst solunum yolu enfeksiyonlarına daha yatkındır, bu çocukların da büyüme ve gelişmeleri normaldir. 
  7. Bu çocuklarda alerjik alt yapılı çocuklara özgü yüz görünümleri (burunda sürekli ellerle burnu silmeye bağlı yatay çizgi vb.) olabilir.
  8. Alerjik alt yapısı olan çocuklarda kanda IgE düzeyleri yüksek saptanabilir, genellikle ailede de alerjik yatkınlık mevcuttur.
  9. Alerjik yatkınlığı olan çocuklarda bağışıklık yetmezliği alerji ile birlikte görülebilir.
  10. Sık hastalanan çocukların %10’unda kronik bir hastalık da vardır ve bu çocukların aynı zamanda büyüme gelişmeleri de yaşıtlarına kıyasla geride kalmıştır.
  11. Bağışıklık (immün) yetmezliği olan çocuklar, sık hastalanan çocukların yaklaşık %10’unu oluşturur. Bu çocuklarda büyüme gelişme geriliği, ailede bağışıklık yetmezliği olan birey varlığı, erken kardeş ölümü, tedaviye dirençli ve genellikle hastane yatışı gerektiren enfeksiyonlar geçirme sık karşılaşılmayan enfeksiyon etkenleri ile sık hastalanma, kronik ishal, sık tekrarlayan apseler, iyileşmeyen cilt yaraları, yaygın cilt lezyonları, lösemi ve lenfoma gibi kanser türleri nedeniyle bağışıklığı baskılanmış çocuklar olabilir.
  12. Sık hastalanma şikayeti olan çocuklarda detaylı bir öykü ve fizik muayene, bunun gerçekten sık hastalanma mı yoksa normal bir durum mu olduğunun ayırt edilmesinde en kıymetli tanı aracıdır.
  13. Hastalanma yaşı, sıklığı, hangi bölgede geçirilen enfeksiyon olduğu gibi detaylar hem etkenin belirlenmesinde hem de gerçekten bağışıklık sorunu olup olmadığının saptanmasında çok önemli bir yer tutmaktadır.
  14. Çocuğu değerlendiren pediatri hekimi, gerekli tetkikleri istedikten sonra hastada bağışıklık hücrelerinin yaşa göre normal sınırlarda olup olmadığını, anemi veya alerjik yatkınlığı olup olmadığını inceler. Sonrasında ise gerekli görülen çocuklarda ileri inceleme kararını verir.
  15. Çocuklarda enfeksiyon sıklığını azaltabilmek ve geçirilen enfeksiyonların daha kolay atlatılmasını sağlayabilmek için, çocukları mümkün oldukça havasız ve kalabalık ortamlardan korumalı, pasif sigara içiciliğinden uzak tutmalı, dengeli beslenme ve yeterli uyku uyuduklarına dikkat edilmeli, alerjik yatkınlığı olan çocuklarda alerjenlerden mümkün oldukça kaçınılmalıdır.
  16. Bağışıklık yetmezliği olan çocuklarda da tanının zaman kaybedilmeden konulması ve bu çocukların özellikle ağır enfeksiyonlara karşı korunması çok önemlidir.
  17. Çocuklar paketli gıdalardan uzak tutulmalı, hareketsiz yaşamdan uzak tutulmalı, uygun psikolojik ortam sağlanmalı ve sık antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır. * Memorial  Bülten



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.09.18 10:50:36
Son Düzenlenme Tarihi :