Son günlerde mevcut borçlarının artmasıyla sıkça gündeme gelen Antalyaspor’da yüksek performans gösteren ve başta İstanbul kulüplerinin yanı sıra yurt dışından bir çok talipleri olan Haji Wright, Bünyamin Balcı ve Fernando Martins’in satılma ihtimalinin gerçekleşmesiyle kırmızı beyazlılar hem rekor transfer geliri elde edip hem de borçlarının 5’te 3’ünden fazlasını ödeyebilir.
Geride bıraktığımız devre arası transfer döneminin gözdesi olan Haji Wright için işlerin yaz transfer döneminde daha da fazla kızışması bekleniyor. Sakatlığının ardından sahalara gollerle dönen Haji Wright, yine bir çok takımın iştahını kabartıyor. Transfermarkt adlı sitede 6 milyon euroluk piyasa değeri olmasına karşın Antalyaspor’un eski başkanı Aziz Çetin’in “10 milyon euro’dan aşağı bırakmak istemiyorum” sözleri sonrası ABDli golcünün piyasası adeta tavan yaparken, yeni başkan Sabri Gülel de çıtayı bir adım yükseltti. “Gönlümden geçen 20 milyon euroya satmak” diyen Gülel, Haji Wright’ın kendisine göre dünyadaki en iyi 5 forvet içerisinde olduğunu söylemişti.
Devre arasında Haji Wright için teklif gönderen kulüplerin ligin bitimiyle birlikte Antalyaspor’un tekrar kapısını çalması beklenirken, ABDli golcünün yeni talipleri de hem kırmızı beyazlıları hem de Haji Wright’ı ikna etmeye çalışacak.
Sakatlık dönüşü gösterdiği “bol gollü performansı” sezon sonuna kadar devam etmesi halinde piyasa değerini artıracak Haji Wright ‘tan 12-13 milyon euro bandında net bir gelir bekleniyor.
Antalyaspor’un piyasa değeri en yüksek ikinci oyuncusu konumunda olan Bünyamin Balcı için de Antalyaspor’ın kapısı bir hayli aşınacak. Türkiye Futbol Federasyonu’nun 08.07.2020 tarihinde ilan etmesine karşın pandemi sebebiyle bir yıl ertelemeli olarak işlemeye başlayan yabancı kuralı, önümüzdeki sezonlarda daha da daralarak devam edecek. Süper Lig kulüplerinin bir değişiklik olmaması halinde 2023/24 sezonunda en fazla 10 yabancı futbolcuyu tescil edebilecek olmasının yanında bu 10 oyuncudan yalnızca 6’sının aynı anda sahada yer alabilecek olması, hiç şüphesiz yerli oyuncu piyasasını da artıracak. Yaşıtlarına nazaran çok daha fazla maç tecrübesi bulunan Bünyamin Balcı için bir çok kulübün, yaz transfer döneminde Antalyaspor’un kapısını çalması bekleniyor. Kırmızı beyazlı forma ile 111 Süper Lig ve 16 Türkiye Kupası maçına çıkan, Türkiye A Milli Futbol Takımı’nının 2022 Dünya Kupası elemeleri sırasında A Milli Takım’a da dahil edilen 2000 doğumlu oyuncu için her ne kadar çeşitli sitelerde piyasa değeri 4 milyon euro gözükse de Bünyamin Balcı’yı transfer etmek isteyen kulüplerin bu bandı aşması gerekecek.
Süper Lig’deki yerli mevkidaşları arasında da en iyi ikinci sağ bek oyuncusu olan Bünyamin Balcı’nın önünde bulunan tek isim Ferdi Kadıoğlu. Fenerbahçe’nin sezon sonunda büyük oranda satmayı düşündüğü Ferdi için yerine Bünyamin Balcı’yı istediği de uzun zamandır biliniyor.
Kırmızı beyazlıların Brezilyalı orta sahası Fernando Martins için de yine bazı kulüplerin yaz transfer döneminde Antalyaspor’un kapısı çalmasına kesin gözüyle bakılıyor. 1,5 milyon euroluk serbest kalma bedeli özellikle Türkiye’den bir çok kulübün iştahını kabartmasına karşın Brezilyalı oyuncu için Arap yarım adası daha cazip duruyor.
Haji Wright, Bünyamin Balcı ve Fernando Martins’in sezon sonunda satılmalarıyla birlikte Antalyaspor, sadece kendisinin değil, Süper Lig’de yer alan Anadolu kulüplerinin de rekorunu kırabilir. Üç oyuncunun birlikte satılması halinde minimum 17,5 milyon euroluk bir transfer geliri elde etme ihtimali bulunan Antalyaspor, mevcut kur ile birlikte 360 milyon liranın üzerinde bir bedeli kasasına koyabilir.
Haber: Salih Özgünsür
Manavgat’ta 100 gram uyuşturucu ele geçirildi, 2 kişi tutuklandı
Manavgat ilçesinde Kumköy Jandarma ve İstihbarat ekiplerinin Uyuşturucu ticareti yaptığı belirlenen 2 şüphelinin Ilıca Mahallesindeki ikametlerinde yapılan aramada 100 gram skunk maddesi ve hassas terazi ele geçirildi. Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçundan gözaltına alınan Alp T.İ. ve Fatih ..
Manavgat ilçesinde Kumköy Jandarma ve İstihbarat ekiplerinin Uyuşturucu ticareti yaptığı belirlenen 2 şüphelinin Ilıca Mahallesindeki ikametlerinde yapılan aramada 100 gram skunk maddesi ve hassas terazi ele geçirildi. Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçundan gözaltına alınan Alp T.İ. ve Fatih .A.A. isimli şüpheliler, jandarmadaki işlemlerinin ardından çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı.
Ilıca Mahallesi’nde Alp Timuçin İnanç ve Fatih Ahmet Aslan isimli şahısların uyuşturucu ticareti yaptığı bilgisi, Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Kumköy Jandarma Karakolu ve İstihbarat ekiplerini harekete geçirdi. Jandarma ekipleri tarafından şüphelilerin Ilıca Mahallesindeki ikametlerinde yapılan aramada 8 paket halinde toplam 100 gram skunk uyuşturucu maddesi ve 1 adet hassas terazi ele geçirildi.
Jandarma tarafından gözaltına alınan Alp T.İ. ve Fatih A.A. isimli şüpheliler, işlemlerinin tamamlanmasının ardından çıkarıldıkları mahkeme tarafından uyuşturucu madde imal ve ticareti suçundan tutuklanarak Ilıca Cezaevine teslim edildi. Şüphelilerden Alp T.İ.’nin uyuşturucu ticareti, yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından suç kaydının bulunduğu bildirildi.
Ilıca Mahallesi’nde Alp Timuçin İnanç ve Fatih Ahmet Aslan isimli şahısların uyuşturucu ticareti yaptığı bilgisi, Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Kumköy Jandarma Karakolu ve İstihbarat ekiplerini harekete geçirdi. Jandarma ekipleri tarafından şüphelilerin Ilıca Mahallesindeki ikametlerinde yapılan aramada 8 paket halinde toplam 100 gram skunk uyuşturucu maddesi ve 1 adet hassas terazi ele geçirildi.
Jandarma tarafından gözaltına alınan Alp T.İ. ve Fatih A.A. isimli şüpheliler, işlemlerinin tamamlanmasının ardından çıkarıldıkları mahkeme tarafından uyuşturucu madde imal ve ticareti suçundan tutuklanarak Ilıca Cezaevine teslim edildi. Şüphelilerden Alp T.İ.’nin uyuşturucu ticareti, yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından suç kaydının bulunduğu bildirildi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.19 16:19:08
Son Düzenlenme Tarihi :
ALKÜ’de afet sürecinde kadın olmak konuşuldu
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALKÜKAM) tarafından, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından afetlerde kadınların rolü ve işlevlerini temel alan “Afet Sürecinde Kadın Olmak” konusu ele alındı. ALKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Tatar, “Türkiye bir afet ülkesidir. Afetlerde kadınların dezavantajlı duruma düşmemesi için afetlerden ders çıkarmalıyız” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgeye yardım ve destek sağlamakta tek yürek olan Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ), deprem ve afetlerde neler yapılması gerektiğini yönünde bilimsel çalışmalara da imza atıyor. Bu çerçevede; Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALKÜKAM) tarafından Dr. Öğr. Üyesi Hatice Gülsoy moderatörlüğünde “Afet Sürecinde Kadın Olmak” konulu video konferans gerçekleştirildi. Video konferansa; Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Kamu Yönetim Bölümü Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, ALKÜ Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Zehra Aslan, Sinop Üniversitesi Afet Yönetimi Öğr. Gör. Fatma Gündüz katılarak sunumlar yaptılar.
"Deneyimlerden ders çıkarabilmek afet yönetiminde büyük başarı sağlar"
Afet Sürecinde Kadın Olmak isimli video konferansın açılış konuşmasını yapan ALKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Tatar, “Dünyanın farklı coğrafyalarında çeşitli afetler meydana geliyor. Bunların sonucunda can ve mal kayıpları meydana geliyor. Ülkemizde de Kahramanmaraş merkezli depremlerde afetlerden etkilenen bireylerin sayısı oldukça fazla oldu. Kayıplarımız unutulamayacak kadar büyük. Uluslararası araştırmalarda doğal afetler sürecinde toplumun farklı kesimlerindeki kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler ve yaşlıların etkilenme düzeyleri farklı olarak ortaya çıkıyor. Afetten etkilenen bireylerin afet süreci ve afet sonrasında yaşama uyun süreçleri ve bu sürecin güçlendirilmesi oldukça önemli bulunuyor. BM öncülüğünde yürütülen afetlere dirençli toplum oluşturulmasını hedefleyen çalışmaların tamamlayıcı unsuru toplumsal cinsiyet perspektifi olarak bakılıyor. Afet yönetiminde güçlü aktörler olarak kabul edilen kadınlar, sahip olduğu becerileri ve farkındalıklarıyla bu sürece büyük katkı sağlayacak roller üstlenmekte. Bunun yanında kadınlar afetlerde dezavantajlı durumlarla da karşı karşıya kalabilmekte. Bu nedenle deneyimlerden ders çıkarabilmek, afet yönetiminde büyük başarı sağlayacaktır. Bu konularda bizleri bilgilendirecek Afetlerde Kadın Olmak isimli seminere katılmaktan mutluluk duyuyorum. Seminere katkı sunun hocalarımıza teşekkür ediyorum” dedi.
Afet değil bilgisizlik, tedbirsizlik, savunmasızlık, ihmal öldürüyor
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tatar’ın ardından Afet Bilinci ve Yönetimi konulu sunum yapan ALKÜ Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Zehra Aslan, afetlerin birbirinden ayrılması ve kategorilendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Sorular üzerinden nelerin afet olduğunu anlatan Aslan, “Doğa olaylarının yanında insan kaynaklı olaylar da afet oluyor. Göç konusu da bir afet olarak tanımlanıyor. Bunun yanında hastalık ve salgınlar da afet olarak tanımlanabilir mi soruları gündeme geliyor. Afet yönetimi kanununda bu konu “Toplumun tamamını veya belli kesimleri için, fiziksel ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik ve insan kaynaklı olayların tamamı” afet olarak tanımlanmıştır. Afet bilinci ülkemiz için çok önem arz ediyor. Afet bilinci olduğunda can ve mal kayıpları en aza indiriliyor. Afet değil bilgisizlik, tedbirsizlik, savunmasızlık, ihmal öldürüyor” dedi.
"Türkiye’de afet yönetimi çok önemli"
Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Kamu Yönetim Bölümü Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, Afetlerde Yöneticinin Sorumlulukları ve İkna Kapasitesi başlıklı sunumunu anlattı. Prof. Dr. Toprak, afetlerde kadınlarla ilgili yapılan çalışmaların birçoğunun dezavantajlar konusu olduğu hakkında bilgi verdi. Afetlerde kadın yöneticilerin de az olduğunu söyleyen Toprak, “Yöneticilikte artık nasıl etkin olabilirim düşüncesi ağırlıklı olmaya başladı. Bunun için yöneticilerde kadın ya da erkek olmanın yanında yöneticiliğin etkinliği konuşuluyor. Afet yönetimi doğrudan güvenlik ile ilgili güçlü bir karakter taşımakta. Aynı zamanda yöntemsel olarak, yöneticinin taşıdığı siyasi idari sorumluluk gereği, bürokratik, hiyerarşi ve kurullar bütünü, yetenek ve kapasiteye dayanan profesyonellik gibi kısmın modern hatta geleneksel katı yönetim unsurlarını birlikte öne çıkarmaktır. Ancak bu yapısallıkta iş birliği, karşılıklı bağımlılıklar müzakereci demokratik yapılanmalar ihmal edilmemelidir. Sürekli afetle karşılaştığımız için afet yönetimi çok önem arz ediyor. Yöneticinin başarıyı da başarısızlığı da kabul etmesi gerekiyor. Türkiye’de afetleri önlem için Türkiye Acil Müdahale Planı hazırlanmıştır. Bunun yanında afet yönetim süreçleri ile ilgili çalışmalar da bellidir. Bu çaptaki afetlerde öncelik sırasına göre hızlıca hareket etmek ve gönüllüleri doğru yönlendirmek hayati önem taşıyor” şeklinde konuştu.
"Bazı sebepler kadınları afetler karşısında daha kırılgan hale getirebiliyor"
Doğa veya insan kaynaklı afetler toplumu oluşturan bireyleri farklı şekilde etkilediğini söyleyen Sinop Üniversitesi Boyabat MYO Afet Yönetimi Öğr. Gör. Fatma Gündüz, buna karşılık her bireyin afetler karşısında verdiği yanıtın farlı olduğuna dikkat çekti. Afetlerin etkileri, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler üzerinde yıkıcı olabildiğini hatırlatan Gündüz, “Tehlike tiplerine, kimlerin maruz kaldığına, hazırlıklı olmaya, bireysel ve toplumsal kapasiteye bağlı olarak afetin etkileri değişiklik göstermektedir. Afet ve cinsiyet alanında yapılan bilimsel araştırmalar, kadının ve erkeğin afetlerden farklı şekillerde etkilendiğini ve ’başa çıkma kapasitelerindeki farklılıkları ile bunlara etki eden değişkenleri ortaya koymaktadır. Afetlerde kadın ve erkeklerin etkilenme şekilleri ve kırılganlık düzeyleri de farklılaşmaktadır. Kadınları afetler karşısında kırılgan/savunmasız hale getiren etkenler sosyokültürel gerçeklerle ilişkili olabilmektedir. Normal şartlarda eğitime ve kaynaklara erişim güçlükleri, kısıtlı hareketlilik, kamusal alanda görünür olmama, fırsat eşitsizlikleri gibi sebepler onları afetler karşısında daha kırılgan hale getirebilmektedir. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin unsurlar sebebiyle kırılganlık düzeyleri değişkenlik gösterebilmektedir. Afetler sırasında kadınların "bakıcı ve koruyucu rolleri" kişisel başa çıkma kapasitelerine ek bir yük getirebilmektedir. Yaşlı ve engelli bireylerin bakımının yanı sıra tahliye sırasında, çocuklar ve hayvanların taşınması kadınların sorumluluğunda görülmektedir. Ayrıca şiddet, cinsel saldırı, insan ticareti ve istismar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Kadınların büyük çoğunluğunun tırmanma ve yüzme pratiğinin olmaması afetlerde özellikle; sel, heyelan ve tsunami nedeniyle can kayıpları ile sonuçlanmıştır” dedi.
Afet Sürecinde Kadın Olmak isimli video konferansa yoğun katılım olurken, Moderatör Dr. Öğr. Üyesi Hatice Gülsoy, katılımcılara ALKÜ adına teşekkür ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Video konferansın ardından ALKÜKAM tarafından konuşmacılar adına TEMA Sivas Uzunbağ Hatıra Ormanına fidan bağışı yapıldı.
Kaynak : İHA
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgeye yardım ve destek sağlamakta tek yürek olan Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ), deprem ve afetlerde neler yapılması gerektiğini yönünde bilimsel çalışmalara da imza atıyor. Bu çerçevede; Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALKÜKAM) tarafından Dr. Öğr. Üyesi Hatice Gülsoy moderatörlüğünde “Afet Sürecinde Kadın Olmak” konulu video konferans gerçekleştirildi. Video konferansa; Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Kamu Yönetim Bölümü Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, ALKÜ Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Zehra Aslan, Sinop Üniversitesi Afet Yönetimi Öğr. Gör. Fatma Gündüz katılarak sunumlar yaptılar.
"Deneyimlerden ders çıkarabilmek afet yönetiminde büyük başarı sağlar"
Afet Sürecinde Kadın Olmak isimli video konferansın açılış konuşmasını yapan ALKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Tatar, “Dünyanın farklı coğrafyalarında çeşitli afetler meydana geliyor. Bunların sonucunda can ve mal kayıpları meydana geliyor. Ülkemizde de Kahramanmaraş merkezli depremlerde afetlerden etkilenen bireylerin sayısı oldukça fazla oldu. Kayıplarımız unutulamayacak kadar büyük. Uluslararası araştırmalarda doğal afetler sürecinde toplumun farklı kesimlerindeki kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler ve yaşlıların etkilenme düzeyleri farklı olarak ortaya çıkıyor. Afetten etkilenen bireylerin afet süreci ve afet sonrasında yaşama uyun süreçleri ve bu sürecin güçlendirilmesi oldukça önemli bulunuyor. BM öncülüğünde yürütülen afetlere dirençli toplum oluşturulmasını hedefleyen çalışmaların tamamlayıcı unsuru toplumsal cinsiyet perspektifi olarak bakılıyor. Afet yönetiminde güçlü aktörler olarak kabul edilen kadınlar, sahip olduğu becerileri ve farkındalıklarıyla bu sürece büyük katkı sağlayacak roller üstlenmekte. Bunun yanında kadınlar afetlerde dezavantajlı durumlarla da karşı karşıya kalabilmekte. Bu nedenle deneyimlerden ders çıkarabilmek, afet yönetiminde büyük başarı sağlayacaktır. Bu konularda bizleri bilgilendirecek Afetlerde Kadın Olmak isimli seminere katılmaktan mutluluk duyuyorum. Seminere katkı sunun hocalarımıza teşekkür ediyorum” dedi.
Afet değil bilgisizlik, tedbirsizlik, savunmasızlık, ihmal öldürüyor
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tatar’ın ardından Afet Bilinci ve Yönetimi konulu sunum yapan ALKÜ Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Zehra Aslan, afetlerin birbirinden ayrılması ve kategorilendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Sorular üzerinden nelerin afet olduğunu anlatan Aslan, “Doğa olaylarının yanında insan kaynaklı olaylar da afet oluyor. Göç konusu da bir afet olarak tanımlanıyor. Bunun yanında hastalık ve salgınlar da afet olarak tanımlanabilir mi soruları gündeme geliyor. Afet yönetimi kanununda bu konu “Toplumun tamamını veya belli kesimleri için, fiziksel ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik ve insan kaynaklı olayların tamamı” afet olarak tanımlanmıştır. Afet bilinci ülkemiz için çok önem arz ediyor. Afet bilinci olduğunda can ve mal kayıpları en aza indiriliyor. Afet değil bilgisizlik, tedbirsizlik, savunmasızlık, ihmal öldürüyor” dedi.
"Türkiye’de afet yönetimi çok önemli"
Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Kamu Yönetim Bölümü Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman, Afetlerde Yöneticinin Sorumlulukları ve İkna Kapasitesi başlıklı sunumunu anlattı. Prof. Dr. Toprak, afetlerde kadınlarla ilgili yapılan çalışmaların birçoğunun dezavantajlar konusu olduğu hakkında bilgi verdi. Afetlerde kadın yöneticilerin de az olduğunu söyleyen Toprak, “Yöneticilikte artık nasıl etkin olabilirim düşüncesi ağırlıklı olmaya başladı. Bunun için yöneticilerde kadın ya da erkek olmanın yanında yöneticiliğin etkinliği konuşuluyor. Afet yönetimi doğrudan güvenlik ile ilgili güçlü bir karakter taşımakta. Aynı zamanda yöntemsel olarak, yöneticinin taşıdığı siyasi idari sorumluluk gereği, bürokratik, hiyerarşi ve kurullar bütünü, yetenek ve kapasiteye dayanan profesyonellik gibi kısmın modern hatta geleneksel katı yönetim unsurlarını birlikte öne çıkarmaktır. Ancak bu yapısallıkta iş birliği, karşılıklı bağımlılıklar müzakereci demokratik yapılanmalar ihmal edilmemelidir. Sürekli afetle karşılaştığımız için afet yönetimi çok önem arz ediyor. Yöneticinin başarıyı da başarısızlığı da kabul etmesi gerekiyor. Türkiye’de afetleri önlem için Türkiye Acil Müdahale Planı hazırlanmıştır. Bunun yanında afet yönetim süreçleri ile ilgili çalışmalar da bellidir. Bu çaptaki afetlerde öncelik sırasına göre hızlıca hareket etmek ve gönüllüleri doğru yönlendirmek hayati önem taşıyor” şeklinde konuştu.
"Bazı sebepler kadınları afetler karşısında daha kırılgan hale getirebiliyor"
Doğa veya insan kaynaklı afetler toplumu oluşturan bireyleri farklı şekilde etkilediğini söyleyen Sinop Üniversitesi Boyabat MYO Afet Yönetimi Öğr. Gör. Fatma Gündüz, buna karşılık her bireyin afetler karşısında verdiği yanıtın farlı olduğuna dikkat çekti. Afetlerin etkileri, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler üzerinde yıkıcı olabildiğini hatırlatan Gündüz, “Tehlike tiplerine, kimlerin maruz kaldığına, hazırlıklı olmaya, bireysel ve toplumsal kapasiteye bağlı olarak afetin etkileri değişiklik göstermektedir. Afet ve cinsiyet alanında yapılan bilimsel araştırmalar, kadının ve erkeğin afetlerden farklı şekillerde etkilendiğini ve ’başa çıkma kapasitelerindeki farklılıkları ile bunlara etki eden değişkenleri ortaya koymaktadır. Afetlerde kadın ve erkeklerin etkilenme şekilleri ve kırılganlık düzeyleri de farklılaşmaktadır. Kadınları afetler karşısında kırılgan/savunmasız hale getiren etkenler sosyokültürel gerçeklerle ilişkili olabilmektedir. Normal şartlarda eğitime ve kaynaklara erişim güçlükleri, kısıtlı hareketlilik, kamusal alanda görünür olmama, fırsat eşitsizlikleri gibi sebepler onları afetler karşısında daha kırılgan hale getirebilmektedir. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin unsurlar sebebiyle kırılganlık düzeyleri değişkenlik gösterebilmektedir. Afetler sırasında kadınların "bakıcı ve koruyucu rolleri" kişisel başa çıkma kapasitelerine ek bir yük getirebilmektedir. Yaşlı ve engelli bireylerin bakımının yanı sıra tahliye sırasında, çocuklar ve hayvanların taşınması kadınların sorumluluğunda görülmektedir. Ayrıca şiddet, cinsel saldırı, insan ticareti ve istismar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Kadınların büyük çoğunluğunun tırmanma ve yüzme pratiğinin olmaması afetlerde özellikle; sel, heyelan ve tsunami nedeniyle can kayıpları ile sonuçlanmıştır” dedi.
Afet Sürecinde Kadın Olmak isimli video konferansa yoğun katılım olurken, Moderatör Dr. Öğr. Üyesi Hatice Gülsoy, katılımcılara ALKÜ adına teşekkür ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Video konferansın ardından ALKÜKAM tarafından konuşmacılar adına TEMA Sivas Uzunbağ Hatıra Ormanına fidan bağışı yapıldı.
Kaynak : İHA

