SON DAKİKA

logo






COP-16 toplantısına Antalya'da ev sahipliği yapacak

(İHA) - Türkiye’de biyokaçakçılıkla mücadele çerçevesinde 2007 yılından bugüne kadar 21 farklı ülkeden 156 kişi hakkında işlem yapılarak, yaklaşık 5,6 milyon lira idari para cezası uygulandı. 
  Dünyada biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla 22 Mayıs 1992 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin kabul edilişinin yıl dönümü olan 22 Mayıs, her yıl tüm dünyada Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak kutlanıyor. 
  Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde, yerkürenin doğal yaşam çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesi hedefiyle, BM tarafından her yıl belirlenen tema çerçevesinde etkinlikler düzenleniyor. 
  BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı, geçen yıl aralık ayında Kanada’da düzenlenmiş, Türkiye’yi toplantıda Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci temsil etmişti. COP-15 toplantısında, Çin ve Kanada'daki iki ev sahibi şehirden dolayı "Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi" adıyla sözleşme imzalanmıştı. Sözleşme ile üye ülkeler biyoçeşitlilik kaybını 2030'a kadar tersine çevirmek konusunda anlaşmaya varmıştı. İmzalanan bu çerçeve sözleşme, biyolojik çeşitliliğin korunmasının üye ülkeler nezdinde güçlü bir kabul görmesi sebebiyle tarihi bir başarı olarak kabul ediliyor. 
  BM, bu nedenle Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nün bu yılki temasını COP 15'te ulaşılan tarihi başarıya dayanarak “Anlaşmadan Eyleme: Biyoçeşitliliğin Yeniden İnşa Edilmesi” olarak belirledi. Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi (Anlaşma) sebebiyle hızla eyleme geçilmesinin önemine dikkat çekilmesi amaçlandı. 
 
  Türkiye COP 15’e aktif katılım sağlamıştı 
  Bakan Kirişci'nin de bir konuşma yaptığı COP 15’e Türkiye aktif bir katılım sağlamıştı. 2024 yılında düzenlenmesi planlanan COP-16 toplantısına Antalya'da ev sahipliği yapacak. Türkiye, bu doğrultudaki çalışmalarını en üst düzeyde sürdürüyor. 
  Aynı zamanda Türkiye son yıllarda, biyoçeşitliliğin sürdürülebilir yönetimini ve sürdürebilir gelişmeyi ülke politikası haline getirerek, ekolojik zenginliği korumaya yönelik pek çok adımlar attı. Türkiye bir yandan her alanda kalkınma hamlelerini yaparken, bir yandan da biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğini sağlayacak çalışmaları birlikte gerçekleştiriyor. 
  Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) tarafından biyokaçakçılıkla mücadele kapsamında, 2007 yılından bu güne kadar ülkemizde toplam 86 vakada 21 farklı ülkeden 156 kişi hakkında işlem yapılarak yaklaşık 5,6 milyon lira idari para cezası uygulandı. 
  Biyokaçakçılık vakaları özellikle Doğu Karadeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ile Akdeniz Bölgelerinde yoğunlaşıyor. Son beş yılda başta orkide (salep) türleri olmak üzere yumrulu ve soğanlı bitki türleri, yabani buğday, kelebekler, böcek türleri, engerek türleri, semender türleri, turna gagası, kara kaplumbağası, meşe sürgünleri, defne, sandal ve bazı mantar türlerinin yurt dışına kaçırılmak istendiği tespit edildi. 
  Aynı zamanda, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımına hizmet edecek envanter ve izleme çalışmalarının ulusal düzeyde gerçekleştirilmesi, biyolojik çeşitliliğe ilişkin veri tabanları oluşturulması, biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlayacak geleneksel kullanım yöntemlerinin tespiti ve geliştirilmesinin yanı sıra pek çok proje de hayata geçirildi. Bu projelerle ülkemizin biyolojik çeşitliliğindeki nice cevherler gün ışığına çıkarılacak. Uluslararası arenada da taraf olunan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Türkiye'de 14 Mayıs 1997 yılında yürürlüğe girdi. Türkiye, biyolojik çeşitliliği uluslararası ölçekte koruma çabalarına katkı sağlamak bilinciyle, yükümlülüğünü en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde çalışmalar yürütüyor. 
  Bu çerçevede yürütülen önemli çalışmalardan bazıları şu şekilde: 
  Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi (UBENİS): UBENİS Projesi kapsamında, ülkemizin biyolojik çeşitliliği kayıt altına alınarak bugüne kadar yaklaşık 1 milyon 900 bin veri girişi Nuh’un Gemisi Veri Tabanı’na işlendi. 
  Biyolojik Çeşitliliğe Dayalı Geleneksel Bilginin Kayıt Altına Alınması Projesi: Bu proje kapsamında hem genetik kaynaklar hem de nesiller boyunca aktarılarak günümüze kadar gelen, kaybolmasına izin verilmeyen genetik kaynaklarla bağlantılı geleneksel bilgiler kayıt altına alınarak korunuyor. Projeden elde edilen çıktılar kısıtlı erişime tabi olarak “Geleneksel Bilgi Yönetim Sistemi”ne aktarılıyor. 
  Sistemde yaklaşık 105 bin biyolojik çeşitliliğe dayalı geleneksel bilgi kayıt altına alındı. 

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.22 11:53:48
Son Düzenlenme Tarihi :





‘Cennetten bir köşe’ vaadiyle satılan Rönesans Rezidans’ta kayıp 52 kişinin aileleri 7 aydır umutlu bir haber bekliyor

Asrın felaketinde yüzlerce kişiye mezar olan Hatay’daki Rönesans Rezidans’ta depreme yakalanan ve haber alınamayan 52 kişinin aileleri, depremin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen hala gelecek umutlu bir haber bekliyor.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il içinde en büyük yıkım Hatay’da meydana geldi. Antakya ilçesi Ekinci Mahallesi’nde 2013 yılında tamamlandıktan sonra daireleri ‘Cennetten bir köşe’ sloganıyla satılan Rönesans Rezidans’ın A Bloğu depremde yıkıldı. Yan tarafına yıkılan rezidansın enkazı altında yüzlerce kişi hayatını kaybetti, 52 kişinin ise izine depremden 7 ay geçmesine rağmen rastlanmadı. Acılı aileler, depremin üzerinden geçen süreye rağmen kayıplardan gelecek haberi umutla bekliyorlar. Rönesans Rezidans’ın bulunduğu bölge ise enkazın her geçen gün kaldırılmasıyla tanınamaz hale geldi.
Bölgenin tanınamaz halde olduğunu dile getiren Hüseyin Yeter, “Burası Antakya ilçesi Ekinci Mahallesi’nde Rönesans Rezidans’ın bulunduğu alan. Burada Rönesans Rezidans vardı, şimdi burası tanınmaz halde” dedi.

“Rönesans A Blok’ta 52 canımız kayıp ve herkes kendi canını, yakınını, eşini, çocuğunu, karısını, torununu bulma çabasında, haber alma çabasında”
Asrın felaketine Rönesans Rezidans’ta yakalanan görümcesinden ve eşinin yeğeninden aylardır haber alamadıklarını ve gelecek haberi umutla beklediklerini dile getiren Sabiha İncili smd, “Biz ilk gün tek başımızaydık. Hemen ondan sonra tanıdık ailelerimize. annemize, babamıza, kardeşlerimize, yeğenlerimize ulaşmaya çalıştık. Kendi ailemin yanına gittikten sonra eşimle beraber trafikte çok yoğundu tabii, Rönesans’a ulaşmaya çalıştık. Çünkü orada eşimin yeğeni, benim kaynımın oğlu olur, Mehmet Şükrü İncili var. İki tane görümcem, Cemile İncili ve Mevlide Yıldız İncili vardı, onlara ulaşmaya çalıştık. Biz gittiğimizde askerler oradaydı. Görümcem Cemile Yıldız İncili depremin ikinci günü enkazdan sağ olarak çıkarıldı. Kendinde değildi, hastaneye göndermişler. Ondan sonra diğer görümcem Mevlide Yıldız İncili ve eşimin yeğeni Mehmet Şükrü İncili için orada bekledik. Aynı evde, aynı katta, aynı dairede olduğunu belirttik. Ama orada başka hiç kimsenin olmadığını söylediler. Biz gene orada beklemeye devam ettik, ayrılmadık. Rönesans A Blok’ta 52 canımız kayıp ve herkes kendi canını, yakınını, eşini, çocuğunu, karısını, torununu bulma çabasında, haber alma çabasında. Herhangi hiçbir haber yok. Savcılığa gittik. DNA testi, kayıp başvurusunda bulunduk. Nereye müracaat gerekiyorsa biz her türlü çabayı sarf ettik. Görümcem Mevlide Yıldız İncili ve kaynımın oğlu, eşimin yeğeni olur Mehmet Şükrü İncili kayıp” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.08 19:49:57
Son Düzenlenme Tarihi :