SON DAKİKA

logo

Sebze ve meyve yüklü tır devrildi, malzemeler yola saçıldı

Antalya’da sebze ve meyve yüklü tır, sürücüsünün hakimiyetini kaybetmesi sonucu refüje çarpıp devrildi. Kazada şans eseri sürücü yaralanmazken, dorse içerindeki malzemeler yola saçıldı.
Kaza, dün gece saatlerinde Kepez ilçesi Gazi Bulvarı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Altınova Mahallesi’nden sebze ve meyve yüklenen Özgür Duman yönetimindeki 35 AYS 224 plakalı tır, dönüş yoluna geçti. Duman’ın direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucu tır önce refüje çarptı, ardından yan yola savrularak yan yattı. Sokak aydınlatma direğine çarparak duran tırı görenler, durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Kazada sürücü yaralanmazken, dorsedeki sebze ve meyveler etrafa savruldu. Kaza sonrası tırın bulunduğu yan yol trafiğe kapatıldı.
Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.03.31 11:59:28
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Binali Yıldırım, "Kemal Bey, adaylığını açıkladı, aynı anda dağdan PKK, Suriye’den PYD, YPG, SDG, Amerika’dan, Avrupa’dan FETÖ, Kemal Bey’e destek açıklaması yaptı"

Seçim ziyaretleri çerçevesinde Burdur’a gelen ve burada İş Dünyası Buluşması programında STK temsilcileri ve iş adamlarıyla bir araya gelen AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım Binali Yıldırım, “Ülkenin güvene ve istikrara ihtiyacı var, maceraya ihtiyaç yok” dedi.

Lavanta Tepesi Otelde STK temsilcileri, iş adamları, parti temsilcileri ile bir araya gelen Binali Yıldırım Türkiye’nin AK Parti’nin iktidarda olduğu 21 yıllık dönemde büyük ilerleme kaydettiğini belirterek bunu gören emperyalist ülkelerin bundan rahatsız olduğunu söyledi.

Türkiye’nin ve Burdur’un her yıl büyüdüğüne değinen Yıldırım, Türkiye’nin şehirleşmede yüzde 80’lerin üzerine çıktığını bu nedenle kırsal nüfusun azaldığını aktardı. Ayrıca Yıldırım, buna bağlı olarak aile işletmeciliği azalırken tarımda ve tarımsal sanayide büyük ölçekli üretimin artığına işaret ederek, alt yapının, yol ve ulaşım ağının gelişmesinin büyümede önemli olduğunu anlattı.

İhracat demek üretmek demektir

Ülkede ihracat yapmayan hiçbir ilin kalmadığını söyleyen Binali Yıldırım, “ 21 yıl önce neredeyse 30 ilde ihracatın ne olduğu bilinmiyordu. Ancak şimdi tüm illerde ihracat yapılıyor. Buda ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. İhracat demek üretmek demek, üretmek demek istihdam demek. İstihdam olunca işsizliğin azalması, ülkenin kalkınması, zenginleşmesi demek.” dedi.

21 yıllık süreçte ülkenin ne kadar büyüdüğünden bahseden Yıldırım, 21 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 65 milyondu şimdi ise 86 milyon oldu. Kişi Başına düşen milli gelir 3 bin 200 dolardan 10 bin 600 dolara yükseldi, ülkenin milli geliri ise 230 milyar dolardan 905 milyar dolara yükseldi. Üniversitelerde 1.5 milyon öğrenci vardı, şimdi 8.5 milyon öğrenci eğitim görüyor, 6 milyon kişi otomobil sahibi oldu, üniversite sayısı 208’e çıktı, bölünmüş yollar 6 binden 28500 kilometreye çıktı, havalimanları 26 dan 52’ye yükseldi, limanlar 149’dan 200 e çıktı ve bunun gibi bir ok yeniliğe imza attık. Bunun arkasında güven ve istikrar, güçlü iktidar yanımız var” dedi.
141 bin konutun temeli atıldı.

6 Şubatta meydana gelen depremin yaralarını sarabilmek için ilk günden itibaren büyük bir özveriyle çalıştıklarından bahseden Binali Yıldırım; “650 bin konut, 56 bin bina yok oldu. İnsanın değeri parayla pulla ölçülmez 50 bin de insanımız gitti. Bu memleketin her köşesinden vatandaşlarımız malıyla canıyla oraya aktı. İşte bizim en önemli hasletimiz birbirimizi zor, acılı zamanlarda yalnız bırakmamak. Depremzede vatandaşlarımız için yapacağımız 650 bin konutun 319 bini bir yıl içinde teslim edilecek. Bugün itibari ile de 141 bin konutun temeli atıldı.” diyerek en kısa zamanda depremzedelere yeni evlerini teslim etmek istediklerini belirtti.

Depremin faturası 2 trilyon lira

Depremin Türkiye’ye ekonomik anlamda verdiği maddi zararı da söyleyen Binali Yıldırım; “ Depremin bize faturası 2 trilyon lira. Bu da bizim milli gelirimizin %15 ne tekamül ediyor. Biz 3 yıllık kalkınmamızın tamamını buraya harcayacağız. Yani 3 yılda 0 büyüme ile bu depremin zararlarının telafisi. Bir başka deyişle geçen sene ki gider bütçemizin yarısı.” dedi.

Bölgede ortak istemiyorlar

Ülkenin büyümesinin ve özellikle savunma sanayide yerlileştirme ve millileştirme konusunda atılan adımların gelişmiş emperyalist ülkelerin canını sıktığını söyleyen Binali Yıldırım; “ Sömürgeci ülkeler Ortadoğu bizim, Balkanlar bizim Afrika bizim diyerek Türkiye’yi ve 14 Mayıs seçimlerini hedef alıyor. Seçimle bizden çok Amerika, Avrupa ilgileniyor. Bir İngilizce mecmuanın seçimler ve Cumhurbaşkanımız hakkında yayınladığı makalelere bakın. Bizim seçim olmaktan çıktı dünyanın birçok ülkesinin sorunu haline geldi" diye konuştu.

Bu seçimler normal olmaktan çıktı

Seçimlerle ilgili konuşan Binali Yıldırım; “Millet ittifakının adayı belirlemesi için bir yuvarlak masa oluşturuldu ve 21 ay toplandı dağıldılar. Aslında ilk başta belli olan adayı sonunda açıkladılar. Buraya kadar bir sorun yok. Başka bir şey oldu iki tane de belediye başkanı yanına monte ettiler ve cumhurbaşkanı yardımcısı ilan ettiler. Türkiye bir hukuk devleti. Size İstanbul’da, Ankara’da bir görev verilmiş belediye başkanlığı yapın diye. Daha o görev bitmeden yeni bir görevle söz veriliyor. İlerde Cumhurbaşkanlığı yardımcısı yapacağız diyorlar ve şuan da şehirlerinde yok bu arkadaşlar. Şehirlerine uğradıkları yok. Cumhurbaşkanı yardımcılığı için 5 tane ittifakın her birine yardımcılık tahsis edildi. Bunda da ne var? diyebilirsiniz ama benimde şu soruyu sormak hakkımdır. Biz bu sistem değişikliğini yaparken bize acımasızca saldırı gösterdi Kılıçdaroğlu. Niye bir tane cumhurbaşkanı yardımcısı koymuyorsunuz da birden fazla koyuyorsunuz diye Yandaşlarınıza arpalık mı hazırlıyorsunuz, onlara makam mı vereceksiniz, makam arabası mı vereceksiniz, devletin israfını daha da mı arttıracaksınız? diye acımasızca bizi eleştirdi. Şimdi seçim yok, kazanan yok oradan cumhurbaşkanlığı yardımcılıkları dağıtıyor. İyi ki fazla yapmışız bunların işine yaradı ama Tayyip Erdoğan bir tane yardımcı ile beş seneyi tamamladı. Bunları dikkatinize sunuyorum bu birinci çelişki.

İkinci çelişki ise aynı Kılıçdaroğlu dedi ki; “efendim ben katili cumhurbaşkanı kabul etmem. Ben ona cumhurbaşkanı demem”. Geçenlerde açıklamasını herhalde takip ettiniz. Şimdi kendi de dedi ki “Ben cumhurbaşkanı seçileceğim ve partimin genel başkanlığını da bırakmayacağım en azından sistemi değiştirene kadar. Bu da çok yaman bir çelişki tamamen ilk söylediğinin tersini söylemiş oldu.

Bir başka şey ise İstanbul, Ankara Belediyelerini Cumhuriyet Halk Partisi kazanınca “Bir tane insanın ekmeğiyle oynamayacağız, bir kişi bile işten çıkmayacak dediler on binlerce kişiyi ekmeğinden ettiler.
Bir başka çelişkisini daha söyleyeyim. “Biz bedava traktör dağıtacağız diye açıklamalar yaptılar ortada traktör falan yok. Oradan da bir şey çıkmayınca şimdi depremde traktörleri enkaz altında kalanlara traktör vereceğiz, geçmişe yönelik emeklilere bayram öncesi ikramiye vardı şimdi de en düşük memur maaşı 20 bin lira olacak diye açıklıyorlar. Yani vaatlerin bini bin para. Rahmetli babaannem biz konuşunca şöyle derdi: “Üfle yavrum üfle kaval elin yel Allah’ın.” bunların ki de öyle. Ha babam üflüyorlar. Fazla para vermek iyi bir şey buna kim itiraz eder ama hedefiniz enflasyonu düşürmekse fazla para vererek enflasyonu veya hayat pahalılığını düşüremezsiniz bu ekonominin kuralıdır.” dedi.

Biz FETÖ’cülerin, bölücülerin ve onların arkalarında ki sahiplerinin destekledikleri adayı desteklemiyoruz.

Kemal Bey, adaylığını açıkladı, aynı anda dağdan PKK, Suriye’den PYD, YPG, SDG, Amerika’dan, Avrupa’dan FETÖ, Kemal Bey’e destek açıklaması yaptı. Yeşil Sol Parti, işi daha da ileriye götürdü. ’Yerel özerklik, eyalet gelecek. Tepemizden İHA’lar, SİHA’lar, akıllı mühimmatlar yok olacak. Tayyip Erdoğan gidecek, hapishanelerin kapıları kırılacak. Apo başta olmak üzere bütün tutsaklar salıverilecek’ vesaire... Kemal Bey de söylüyor, ’Filanı çıkaracağım, bütün FETÖ’den atılanları tekrar işe alacağım’. Kardeşim bak, bir yanda 40 bin şehidimiz var. Ülkenin birliği, kardeşliği için bedel ödemişiz. Diğer yandan 15 Temmuz’u yaşamışız, 251 şehidimiz var. Siz, kimin adına bu sözleri veriyorsunuz? Türkiye bir hukuk devleti. Bir yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ’tek adam’ diyeceksiniz, bir yandan da ’Nerede hukuk? Gelince şunu çıkaracağım, bunu yapacağım, edeceğim’. Önce hukuk devletine, adalete kendiniz inanmanız lazım. Biz, FETÖ’cülerin, bölücülerin ve onların arkasındaki sahiplerinin desteklediği adayı desteklemiyoruz. Biz, yerli ve milli TOGG otomobilini yapan, helikopterini, İHA’sını, SİHA’sını, akıllı mühimmatını yapan, milli muharip uçağı, ’F-35’ler verilmedi’ diye tezgaha koyan, adam gibi adam, milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyoruz.” dedi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.06 12:54:37
Son Düzenlenme Tarihi :





Başkan Ali Çandır: Zorlu bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Meclis Salonu’nda yapıldı. Üyelerin yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildiği toplantıda ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kente dair açıklamalarda bulundu. Sözlerine “Ülkemiz, kentimiz ve sektörümüz zorlu bir dönemden geçiyor” diye başlayan Başkan Çandır, “Faiz, döviz ve enflasyon gibi ekonomik sorunlarla mücadele ediyoruz ve bu durum tedarikten üretime, maliyetten ve pazarlamaya kadar tüm aşamaları olumsuz etkiliyor” dedi.

ANTALYA’DA KARŞILIKSIZ ÇEK TUTARI 3 KAT ARTTI
2023 yılı Ocak ayından itibaren karşılıksız çek ve protestolu senetlerde her ay büyük artışlar olduğunu kaydeden Çandır, 2024 yılının ilk yarısında karşılıksız çek tutarının ülkede yüzde 247, Antalya’da ise yüzde 385 arttığına dikkat çekti. Çandır, “Antalya’da karşılıksız çek oranı, uzun dönem ortalaması olan yüzde 0.5’ten yüzde 1.5’e yükselmiştir, yani yaklaşık üç kat artmıştır. Çekle işlem hacmi Antalya’da Ocak-Temmuz döneminde ülke ortalamasının altında kalmıştır. Öyle ki çekle işlem hacmi Antalya’da yüzde 63 artarken, ülke genelinde bu artış yüzde 81 olmuştur. Temmuz ayındaki yüzde 62’lik enflasyonu göz önüne aldığımızda, kentimizde çekle ticaret neredeyse sıfır büyüme göstermiştir” diye konuştu.
ANTALYA EKONOMİSİ GERİLEDİ
Şirket kurma ve kapanma eğilimlerinin de olumsuz tablo sergilediğini söyleyen Çandır, Ocak-Temmuz döneminde, ülkede kurulan şirket sayısı yüzde 15 azalırken, Antalya’da kurulan şirket sayısının 30 azaldığına dikkat çekti. Çandır, kapanan şirket sayısının ülkede yüzde 28 artarken, Antalya’da yüzde 51 arttığını belirtti.
Finansmana erişimdeki sıkıntıya dikkat çeken Çandır, “Finansmana erişim açısından, Temmuz’dan Temmuz’a yıllık kredi artış oranı hem ülkemizde hem de kentimizde yüzde 50’dir. Ancak, yine yüzde 62‘lik tüketici enflasyonunu göz önüne alındığında, reel kredi artışı sağlanamamıştır. Sektörel kredi kullanımları ise ticaret sektöründe yüzde 37 tarım sektöründe ise yüzde 33 artmıştır. Turizm sektörü kredileri ise yüzde 29 artış göstererek düşük seviyelerde kalmıştır” diye konuştu.
Ekonomik göstergelerin Antalya ekonomisinin Türkiye ekonomisinden negatif ayrıştığını gösterdiğini ifade eden Başkan Çandır, “Antalya ekonomisi 2018-2022 döneminde ülke ekonomisi yüzde 4.5 büyürken, yüzde 8.6 büyümeyi başarmıştır. Antalya’nın son iki yıldır ülke ortalamasının altında kalması birçok nedenle açıklanabilir. Ancak en önemlisi döviz kuru-enflasyon makasıdır. Bu makas son dönemde iki katından fazla açılmıştır” değerlendirmesinde bulundu. Başkan Çandır, Ocak-Temmuz döneminde tüketici enflasyonu yüzde 29 artarken, doların yüzde 11 arttığını, Temmuz’dan Temmuz’a 1 yıllık döneme bakıldığında ise tüketici enflasyonu yüzde 62 artarken, doların yüzde 27 arttığını belirtti. Çandır, “Antalya, dünya genelinde dışa en açık kentlerden biri olarak, yüksek maliyet artışları yaşarken, döviz kuru artışları sınırlı kalmış ve daralan taleple üretim ve ticaret yapmakta zorlanmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Karar vericilerimizin enflasyon tespit ve varsayımlarında mutlaka güncelleme yapmaları gerekmektedir. Böylece dikkatler, maliyet artışlarına daha fazla odaklanacaktır” dedi.
ÇAREMİZ KALMAZSA SEKTÖRDEN ÇEKİLİRİZ
Tarımın uzun üretim dönemi ve kısa tüketim süreleriyle tanımlanan bir sektör olduğunu, üretim kararı aldıktan sonra koşullar değişirse yeni bir karara geçiş yapılamadığını belirten Çandır, “Diğer sektörler bu konuda daha esnektir ve değişen koşullara hızlıca uyum sağlarlar Tarımda ise hasat zamanı geldiğinde ürünü hemen toplamak ve değerlendirmek zorundasınız. Koşullardaki sık değişiklikler veya artan istikrarsızlık, tarım sektörünü doğrudan ve şiddetli şekilde etkiler. Bu durum tüm dünyada benzer şekildedir, ancak bizim ülkemizdeki etkisi çok daha yıkıcıdır. Bu nedenle etkin işleyen piyasa koşullarına acil ihtiyacımız var” dedi.
Yaşanan ekonomik sıkıntının tarım sektörünü etkilediğini belirten Çandır, ”Ekonomide yaşadığımız zorlukların en ağır yükünü tarım sektörü taşıyor” dedi. Tarımda fiyatların maliyete göre belirlenemediğini, tamamen piyasa koşullarına bağlı olduğunu, maliyetlerin altında bir fiyat oluştuğunda ya öz kaynaklar ya da kredi imkanlarıyla faaliyetlerin devam ettiğini anlatan Çandır, “Bunları başaramazsak tarımdan çekilmek zorunda kalıyoruz. Son birkaç yıldır sektörde yaşanan kayıplar ve çekilmeler bu sebepten kaynaklanmaktadır. Tarımsal faaliyetler bizim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve gelenektir. Sektörde kalabilmek için sonuna kadar direnmek zorundayız. Başka çaremiz kalmazsa batık bir şekilde sektörden çekilmek zorunda kalırız. Sektörümüz için bu gidişatın acilen tersine döndürülmesi gerekmektedir.”
ENFLASYON MUHASEBELİ GEÇİCİ VERGİ TARIMI ZORA SOKAR
Ağustos ayı sonunda enflasyon muhasebeli geçici vergilendirmeler yapılacağını anımsatan Çandır, mevzuat ve ekonomik yapıya uygun olmayan bu geçici uygulamalar yerine, yıllık düzeyde enflasyon muhasebesinin uygulanmasını talep ettiklerini vurguladı. Çandır, “Tarım sektörü genel olarak özsermaye yoksunu bir yapıdadır. Bu nedenle borçluluk oranları nispeten yüksektir. Stoklar sezon başında tedarik edilirken, ürünler sezon sonunda biriktirilir. Bu yüzden stok yapısı diğer sektörlerde olduğu gibi aylara göre dağılmamaktadır. Sabit kıymetlerimiz toprak, araç ve makina ağırlıklıdır. Bu varlıklara uygulanan amortisman sınırlandırılmışken ilk 6 ay için en az yüzde 19.5 değer artışı, zaten çok zor durumda olan sektörümüzü ciddi boyutta sık boğaz edecektir. Fiktif yani ekonomik gerçekliği olmayan değer artışları, zarardaki işletmeleri karda gösterecek ve fiili zarara vergi yükü getirecektir. Bu durum, sektörümüze de özel değildir, genel ve yaygındır. Sektörümüzdeki pek çok işletmenin kapanma riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olacaktır. Zarar etmiş işletmelere ya da faaliyet hacminden çok daha yüksek vergi yükü ile karşılaşan işletmeler üzerine ödenmesi imkansız yükler getirecektir” diye konuştu.
YENİ OVP’DE TARIMLA İLGİLİ RİSKLER GİDERİLSİN
Eylül ayında 2025-2027 dönemini kapsayacak Orta Vadeli Programın (OVP) yayınlanacağını belirten Ali Çandır, bir önceki OVP’nin tarım ile ilgili eksikliklerinin ve risklerinin ortadan kaldırılmasını talep etti. Çandır, 2025-2027 OVP ile ilgili önerilerini maddeler halinde şöyle sıraladı:
“Temel amaçlar bölümünde, tarımsal faaliyetleri, stratejik ve öncelikli faaliyet alanlarından biri olarak belirlemekte büyük fayda bulunmaktadır. Hedefler bölümünde, tarım sektörünün ortalama yıllık büyümesini, genel ekonomik büyümenin üzerinde hedeflemek önemli bir adım olacaktır. Politika ve tedbirler bölümündeki özellikle istihdam bölümünde, tarımsal faaliyetlerin kırda sürdürülebilirliği sağlamak için uyumlu ve avantajlı bir istihdam politikası belirlemek hayati ve stratejik bir önem taşımaktadır. Kırsal kesimi ve tarımda çalışmayı cazip kılacak sosyal güvenlik ve sosyal yardım koordinasyonunu sağlayacak düzenleme şarttır. Kırsal kesimi ve tarımda çalışmayı cazip kılacak uygulamalı mesleki eğitim politikası geliştirmek sektörün ve kırsal kesimin sürdürülebilirliği için şarttır. Fiyat istikrarı bölümünde, etkin işleyen bir yaş meyve sebze piyasasının oluşturulması için kapsayıcı bir düzenleme yapılması, fiyat istikrarının sağlanmasında büyük fayda sağlayacaktır. Kamu maliyesi bölümünde, tarımsal desteklerin öngörülebilir zamanlamayla ve anlamlı büyüklükle yeniden tasarlanması ve ekonomik etki analizlerinin yapılması tarımda kalışı olumlu etkileyecektir. Tarımsal teşvikler, tarım sektörü ehliyetine sahip olanlara sağlanmalıdır. Böylece tarımsal sürdürülebilir büyümeye olumlu katkı sağlanacaktır. Tarımsal üretimi büyütmek kamu maliyesinin önemli bir politikası olarak tanımlanmalı ve teşvikler buna zemin hazırlamalıdır. Mevcut kurulu tarımsal kapasitenin sürdürülebilirliğine odaklanmış bir destekleme politikası tanımlanmalıdır. Afet yönetimi bölümünde, tarımsal alanların korunması konusu, afet yönetimi kapsamında özel olarak tanımlanmalı ve afet bakımından riskli yerlerdeki tarımsal alanlar özel koruma alanı olarak tanımlanmalıdır. Yeşil dönüşüm bölümünde, tarımsal üretimdeki yeşil mutabakat şartları için özel uyumlandırma politika uygulamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Dijital dönüşüm bölümünde, tarımsal üretim ve ürünler için özel bir dijital alt yapı uygulamasına ihtiyaç bulunmaktadır. İş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi bölümünde, tarımsal yatırım projeleri için teminat, finansman, süre ve ehliyet konularında uygun koşullar ve önlemler tanımlanmalıdır.”
URGE PROJELERİ TİCARETİ GÜÇLENDİRİYOR
Antalya Ticaret Borsası olarak, üyelerinin tarımsal ihracat kapasitelerini ve bilgi birikimlerini artırmak amacıyla Ticaret Bakanlığı destekli Ur-Ge projelerini başarıyla yürüttüklerini söyleyen Başkan Ali Çandır, “Yaş Meyve Sebze İhracatının Geliştirilmesi Ur-Ge projemiz kapsamında üyelerimiz, 2022 Kasım ayında Tayland, 2023 yılında ise Litvanya, Letonya ve Estonya'yı ziyaret etmişlerdi. Bu yıl Mart ayında İngiltere’yi, geçtiğimiz hafta ise Meclis Başkanımız Erdoğan Ekinci'nin liderliğinde Norveç ve İsveç’i de ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerde, yerel ithalatçı firmalarla bire bir görüşmeler gerçekleştirerek ticari işbirliği fırsatlarını değerlendirdiler. Yaş meyve ve sebze sektöründeki işleyişi yerinde görmek amacıyla firma, hal ve lojistik merkezleri gibi saha ziyaretlerinde bulundular. Norveç ve İsveç büyükelçilerimizle yapılan ziyaretler sayesinde, bu ülkelerin ticaret sistemleri hakkında da kapsamlı bilgiler edindiler. Üyelerimizin bu önemli ziyaretler ve görüşmeler sonucunda elde ettikleri kazanımların, ticaret ve Ar-Ge faaliyetlerimize olumlu katkılarda bulunmasını diliyorum. Projemiz ile sağlanan uluslararası işbirliği fırsatları, yaş meyce sebze sektörümüzün küresel pazarlarda daha rekabetçi ve güçlü bir konumda olmasını sağlayacaktır.” diye konuştu.
YEREL ÜRÜNLERİN DEĞERİNİ ARTIRAN YÖREX BAŞLIYOR
Başkan Çandır, Antalya Ticaret Borsası olarak, 16 yıldır yürüttükleri Yöresel Ürünler Projesi ve YÖREX Fuarı ile kırsal kalkınmayı desteklediklerini, yöresel ve coğrafi işaretli ürünleri tanıttıklarını belirterek, “Küçük üreticiler ve kooperatifler için iş fırsatları yaratarak tarımsal çeşitliliği koruyor ve yerel ekonomilere katkıda bulunuyoruz. YÖREX’in başarısı, birliğimizin, kalkınma ajanslarının, yerel ve ulusal kurumların değerli destekleriyle mümkün oldu. Sağlanan destekler sayesinde kırsal bölgelerdeki ürünlerin tanıtımı artırıldı, kültür turizmi teşvik edildi ve ürünlerin ticari değerleri yükseltildi. Bu yıl, 9-13 Ekim tarihlerinde düzenleyeceğimiz 13. YÖREX'te, ‘Sizin Oraların Nesi Meşhur?’ sloganıyla üreticileri, ticaret erbabını ve ilgili kurumları davet ediyoruz. 10 bin metrekarelik alanda, 81 ilimizi bir araya getirerek yöresel ürünlerimizi sergileyecek ve ticari değerlerini artıracağız. YÖREX’e destekleri için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve camiamıza, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mehmet Fatih Kacır ve kalkınma ajanslarımız ile tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Yöresel ürünlerimizi korumaya ve değerini artırma konusundaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam ettireceğiz” diye konuştu.
Kumluca Belediyesi tarafından tescil ettirilen Antalya Topak Kızartması ile Antalya’nın coğrafi işaretli ürün sayısının 18’e çıktığını belirten Çandır, “Yöresel yemeğimize coğrafi işaret tescili kazandırarak değerlerimize sahip çıkan belediyemize teşekkür ediyorum. Antalya’mıza hayırlı olsun” dedi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin liderliğinde, Borsa ve diğer paydaşların desteğiyle bu yıl 6-8 Eylül tarihlerinde düzenlenecek 3. Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin coğrafi işaretli ürünlerin tanıtımına, gastronomi dünyasına ve kent ekonomisine katkı sağladığını söyleyen Çandır, “Tüm dünyada yükselen trend olan gastronomiye önem veren ve bu vizyonu gösteren Muhitin Böcek başkanımıza teşekkür ediyorum” dedi.
Çandır, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlarken, “Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere memleketimiz uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum” dedi.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.08.28 15:43:30
Son Düzenlenme Tarihi :