SON DAKİKA

logo

Otomobille çarpışan motosikletteki 2 kişi yaralandı

Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde otomobil ile çarpışan motosikletteki baba ile oğlu yaralandı.
Kaza, saat 17.00 sıralarında Gazi Mahallesi Fahri Leylak Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Mustafa Y. idaresindeki 42 APJ 039 plakalı otomobil ile Bahadır Ö. (43) idaresindeki motosiklet çarpıştı. Kazada motosiklet sürücüsü Bahadır Ö. ile motosiklette yolcu olarak bulunan oğlu Hasan Toprak Ö. (14) yaralandı. Çarpışmanın etkisiyle yola savrulan motosiklet sürücüsü ile yanında yolcu olarak bulunan oğluna ilk müdahale, çevredeki vatandaşlar tarafından yapıldı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ambulansla Gazipaşa Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazayla ilgili polis inceleme başlattı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.04 20:35:59
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Uzmanından beyin sağlığını korumak için 7 altın kural

Beyin sağlığını korumak için 7 altın kural hakkında bilgi veren Girişimsel Nöroloji Bölümü Uz. Dr. Elif Sarıönder Gencer, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli olarak egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve stresi yönetmek gibi faktörlerin inme riskini azaltmakta ve beyin sağlığını korumakta ..

Beyin sağlığını korumak için 7 altın kural hakkında bilgi veren Girişimsel Nöroloji Bölümü Uz. Dr. Elif Sarıönder Gencer, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli olarak egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve stresi yönetmek gibi faktörlerin inme riskini azaltmakta ve beyin sağlığını korumakta olduğuna dikkat çekti.
Beyin sağlığı; bilişsel, duyusal, sosyal-duygusal, davranışsal ve motor alanlarda işleyen beynin durumu olarak adlandırılıyor ve bir kişinin, bozuklukların varlığına veya yokluğuna bakılmaksızın yaşam boyunca tam potansiyelini gerçekleştirmesine imkan tanıyor. Fiziksel sağlık, sosyal çevre, yaşam boyu öğrenme gibi etkenler beynin gelişme, uyum sağlama ve strese ve zorluklara tepki verme biçimini etkiliyor. Her bir parçamızı kontrol eden beyin sürekli değişim gösterebiliyor ve beynin yeni bilgiler öğrenme, yeni bağlantılar kurma ve bozuk bağlantıları onarma süreci yaşam boyunca, biz yaşlandıkça, bilgi edindikçe ve daha fazla deneyim kazandıkça gelişmeye devam ediyor. Bu nedenle beyin sağlığını korumak yaşam devam ettikçe hayati önem taşıyor. Memorial Antalya Hastanesi Girişimsel Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Elif Sarıönder Gencer “22 Temmuz Dünya Beyin Günü” nedeniyle, beyin işlevi ve beyin sağlığının korunması hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Beyin sağlığının önemini atlamayın
“Sinir sisteminin komuta merkezi olan insan beyni, biyolojik evrimin en yüksek ürünü olan karmaşık bir işlevle düşünce, hafıza, hareket ve duyguları harekete geçirir” sözlerine yer veren Gencer, “Kişinin hayatı boyunca sağlıklı bir beyine sahip olması, sağlık ve uzun ömür peşinde koşmanın en üst amacıdır. Nüfus yaşlandıkça nörolojik bozuklukların yükü ve beyin sağlığının korunmasına yönelik zorluklar artmaktadır. Bu nedenle beyin sağlığının ne olduğunu ve neden önemli olduğunu anlamak çok önemlidir. Her yıl 22 Temmuz’da kutlanan Dünya Beyin Günü, beynin karmaşık yapısını ve beynin sağlığının önemini vurgulamaktadır. Beyin, vücudun normal işleyişine yardımcı olan "çeşitli karmaşık ağlara" sahiptir ve bu ağlardaki herhangi bir işlev bozukluğu inme, epilepsi, parkinson hastalığı ve demansa neden olabilir” dedi.

“Sigara tüm vücut sağlığını olumsuz etkilediği gibi beyin sağlığını da tehdit eder”
Beyin sağlığını korumak için önerilerde bulunan Gencer, günümüzde inmenin önlenebilirliği ve beyin sağlığının artması için birçok öneri olduğunu belirtti. Özellikle sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli olarak egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve stresi yönetmek gibi faktörlerin inme riskini azaltmakta ve beyin sağlığını korumakta olduğuna dikkat çeken Gencer, “Sigara tüm vücut sağlığını olumsuz etkilediği gibi beyin sağlığını da tehdit eder. Sigara içmek, damarların daralmasına ve tıkanmasına neden olarak inme riskini artırır. Bu nedenle sigarayı bırakmak inmenin önlenebilmesi için en önemli adımlardan biridir” sözlerine yer verdi.

“Haftada en az 150 dakika orta şiddetli egzersiz yapmak beyin sağlığını korumak için önemlidir”
Uz. Dr. Elif Sarıönder Gencer, önerilerine şu şekilde devam etti:
“Aşırı alkol tüketimi yüksek tansiyon gibi risk faktörlerini artırarak inmenin oluşma ihtimalini artırır. Ölçülü alkol tüketimi inme riskini azaltmada yardımcı olabilir. Sağlıklı bir diyet, inme riskini azaltmada oldukça önemlidir. Yüksek miktarda tuz, yağ ve şeker içeren yiyeceklerden kaçınmak, kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur. Aynı zamanda düzenli olarak balık tüketimi, omega-3 yağ asitlerini almanızı sağlayarak beyin sağlığına fayda sağlar. Fiziksel aktivite kan dolaşımını düzenlemeye yardımcı olarak inme riskini azaltır. Haftada en az 150 dakika orta şiddetli egzersiz yapmak beyin sağlığını korumak için önemlidir. Yürüyüş, yüzme, bisiklete sürme gibi aktiviteler beynin oksijen ve besin alımını artırır . Fazla kilolu olmak, hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi risk faktörlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bu nedenle sağlıklı bir kiloya sahip olmak, beyin sağlığı için önemlidir. Stres, inme riskini artırabilecek bir faktördür. Stresle başa çıkmak için stresi azaltacak aktiviteler yapmak, meditasyon ve derin solunum gibi rahatlama tekniklerini kullanmak önemlidir.”

“İnme riskini azaltmada yardımcı olur”
Son olarak hipertansiyonun kontrol altında tutulması gerektiğini vurgulayan Uz. Dr. Elif Sarıönder Gencer, “Yüksek tansiyon, inme riskini artıran önemli bir faktördür. Düzenli olarak tansiyonunuzu ölçtürmek ve gerekli önlemleri almak, inme riskini azaltmada yardımcı olur. Sonuç olarak, inmenin önüne geçmek ve beyin sağlığını korumak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek oldukça önemlidir. İklim değişikliği, savaşlar, kıtlık, kirlilik, pandemi gibi yeni zorluklarla karşılaşmaya devam ettikçe beynin sağlığını korumak daha da önemli hale gelmektedir” ifadelerine yer verdi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.21 10:55:05
Son Düzenlenme Tarihi :





15 milyon gül yaprağından çıkıyor, litresi 10 bin euroya kadar alcı buluyor

Güller, göller, diyarı olarak anılan Burdur’da az bilinse de nesillerdir yapılan gül yetiştiriciliği birçok ailenin geçim kaynağı. Hasat zamanına kadar gözü gibi baktıkları gülleri toplayıp suyunu ve yağını çıkaran yetiştiriciler bunları ilaç ve kozmetik alanında kullanıma sunuyorlar. İklim şartlarından dolayı eskiye nazaran daha az verim alınsa da gül yetiştiriciliğinin ata mesleği olmasından dolayı devam ettiriyorlar. 15 milyon gül yaprağına tekabül eden 4 ton gülden çıkan 1 litre gül yağı geçtiğimiz yıl 10 bin euroya kadar alıcı bulmuştu.
Burdur’un Ağlasun İlçesinde gül yetiştiriciliği ve gül yağı işletmeciliği yapan Ertaş Ailesi de bunlardan biri. Dedelerinden kalma mesleği 3 nesildir devam ettiren aile hem kendi bahçelerine diktikleri, hem de köylülerden aldıkları gülleri yine dedelerinden kalma kendi fabrikalarında işleyerek geçimlerini sürdürüyorlar.
Ağlasun’da hem gül yetiştiriciliği yapan hem de bölgedeki gülleri fabrikasında işleyen Ziraat Mühendisi Sefa Ertaş; “Gül yağı fabrikamız var. Aynı zamanda bölgede gül üretimi yapıyoruz. Yaklaşık 500 dönüme yakın gül bahçemiz var. Isparta gülü üretiyoruz. Gülümüz diktikten itibaren bir yıl içerisinde hasat yapmaya hazır hale geliyor. Mayıs ayında hasadımız başlar, haziran ayında biter. Bir aylık bir toplanma süreci olur. Bu bir ay içerisinde her gün gül toplarız. Bu gülleri hem kendi bahçelerimizden toplayıp hem de köylü halkımızdan alarak kendi gül yağı fabrikamızda işleriz. Bu güller Burdur ve Isparta’da yetişiyor sadece. Bunun nedeni de bölgenin iklim şartlarından kaynaklanıyor. Türkiye’nin her yerinde bu gül yetiştirilebilir ancak kaliteli yağ ve kaliteli gül suyu, gül mayası gibi ürünleri alabilmemiz için bu bölgenin iklim şartları daha uygundur” açıklamasında bulundu.

Gülü seven dikenine katlanır
Gül üreticisi Fatma Kazan ise gül yetiştirmenin zorluklarından bahsettiği konuşmasında; “Biz çiftçilik ile uğraşıyoruz, gül yetiştiriyoruz. Gülü yetiştirirken budanması, dibinin çapalanması, gübrelenmesi, ilaçlanması gibi zorlukları var. Gülleri toplarken ise ne kadar çok çalışan olursa o kadar kolay oluyor. Tabi gülü toplarken ellerimize diken batıyor ama gülü seven dikenine katlanır. Para kazanmamız için mecburen bunlara katlanmak zorundayız. Bazen karşımıza yılan çıkıyor, kertenkele çıkıyor biz onlardan onlar bizden korkup kaçıyor. Ama yapacak bir şey yok çalışmaya devam ediyoruz” sözlerini sarf etti.

Önceden günde 50 ton gül işlerdik şimdi ise ayda 50 ton işleyebiliyoruz
Üç kuşaktır gül yetiştirip yağını çıkaran Yüksel Ertaş; “Bu meslek bize atadan kalma bir meslek. Zamanında bizim atalarımız, dedelerimiz 12 kiloluk ibrik kazanlarda kaynatıyorlardı gülü. Odunla, su fıçısıyla yani ilkel yöntemler kullanıyorlardı. Ama şimdi artık son yıllarda biraz daha değişti. Fueloil ile buhar ile güllerimizi kaynatıyoruz. 1989 yılından beri aynı şekilde bu işi yapmaya devam ediyoruz. Tabi bu yıllarda biraz güllerde ama hava şartlarından ama iklimden dolayı gül ürünlerinin biraz rekoltelerinin düşük olduğu, ürünlerin az olduğu tespit edildi. Ama biz yine de üretime devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Eskiden günde 50 ton gül işliyorduk ancak şimdi iklimsel değişikliklerden dolayı ayda 50 ton gül işleyebiliyoruz..” dedi.

“60 yıldır burada gül üretiyoruz”
Gül deyince akla hep Isparta’nın geldiğini ancak Burdur’da da yıllardı gül üretimi yapıldığını dile getiren Ertaş; “Gül üretimi Isparta’nın Dere mahallesinde başlatılmış. Tabi ondan sonrada Burdur’da da üretilmeye başlanmış. Çünkü Burdur- Isparta arasında 25 kilometre bir fark var. İklim de benzer olduğu için iki yerde de yetiştirilebiliyor. Gül üretimi rakımın 950 ile 1250 arasında olduğu yerde yapılıyor. Gül toplama işlemi sabah günün ağarması ile başlar en geç saat 10 a kadar biter. Çünkü öğlen sıcağına kaldığında uçucu yağ olduğu için gülün yağı uçar, rekoltesi düşer. Onun için göller yöresinde aynı Isparta’da olduğu gibi Burdur’da da gül yetiştirilir. Burdur bilinmiyor ama çok eskiden beri yani neredeyse 60 yıldır burada da mazisi var.” şeklinde konuştu.

“4 ton gülden 1 litre gül yağı”
Hasat döngüsünün nasıl olduğunu da anlatan Ertaş; “Ürünlerimizi sabah 05.00 gibi toplamaya başlıyoruz. Hem Yeşilbaş Kasabamızda hem de kendi bahçelerimizde toplayıp kantarlarımızda topladığımız gülleri saat 12.00- 13.00 gibi fabrikamızda bulunan kazanlarımıza dolduruyoruz. Bu kazanlarımız bakırdır çünkü ateşte daha çabuk ısınıyor daha geç soğuyor. Bir kazan bir buçuk ton su 500 kilo da gül basıyoruz. Burada güller iki buçuk saat kısık ateşte buhar ile kaynıyor. Oradan çıkan yağlı suyu damıtma sistemi ile damıtarak 2 ton olana kadar bekliyoruz. 2 ton yağlı suya ulaştığımızda tekrar kazana aktararak tekrar kaynatıyoruz ve gül yağını elde ediyoruz. 4 ton gülden 1 litre gül yağı elde ediyoruz. Bu da 15 milyon gül yaprağına tekabül ediyor. Yine aynı şekilde 1 litre gül suyu alabilmek için de 1 ton gül yaprağı işliyoruz” dedi.
Oldukça zahmetli olan gülyağı çıkarma işlemi sezonun iyi geçmesi durumunda üreticinin de yüzünü güldürüyor. 2023 yılı gülçiçeği fiyatlarının Ekim ayında açıklanması beklenirken gülyağı geçtiğimiz yı litresi 10 bin euroya kadar alıcı bulmuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.19 14:19:14
Son Düzenlenme Tarihi :