Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Belediye-İş Sendikası arasında kadrolu 260 işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi imzalandı. Sözleşmeyle en düşük günlük ücret 402,5 TL oldu. Başkan Muhittin Böcek, toplu iş sözleşmesinin hayırlı olmasını dilerken, Belediye-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Mehmet Mercan “İşçilerini enflasyon altında ezdirmeyen Başkanımıza teşekkür ederiz” dedi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde kadrolu işçi olarak çalışan 260 personeli kapsayan toplu iş sözleşmesi imzalandı. Ücret ve sosyal haklarda iyileştirmeleri kapsayan sözleşme; Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile Belediye-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Mehmet Mercan tarafından imzalandı.
HAYIRLI OLMASINI DİLEDİ
İmza töreninde konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Antalyamız için çalışmalarımıza devam edeceğimizi ve yanımızda çalışan arkadaşlarımızın teri soğumadan ücretlerini ödeyeceğimizi söyleyerek göreve geldik. Bu düşünceyle Belediye-İş Sendikasıyla ortak anlayış içerisinde yapılabilecek ne varsa yapmaya gayret gösterdik. 260 kadrolu işçimizi kapsayacak şekilde 1 Mart’tan geçerli olmak üzere 2 yıllık imzaladığımız protokolün hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
BAŞKAN BÖCEK’E TEŞEKKÜR ETTİ
Belediye-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Mehmet Mercan da Başkan Muhittin Böcek’e sendika üyeleri adına teşekkür ederek, “Depremi yaşadık ülkemiz çok enflasyonel bir ortamdan geçiyor. Bu süreçte işçi arkadaşlarımızın emeğini, alın terini belediyemizin bütçesi dahilinde enflasyon altında ezdirmeyen Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Muhittin Böcek’e ve çalışma ekibine çok teşekkür ediyoruz. Toplu iş sözleşmemiz hayırlı olsun” diye konuştu.
1 Mart 2023 tarihinden geçerli olarak 2 yılı kapsayan toplu iş sözleşmesinden 260 kadrolu işçi yararlanacak. Ücret ve sosyal haklarda iyileşme öngören toplu iş sözleşmesi ile taban ücreti 400 TL’ye çıktı. Ortalama en düşük sosyal paket 3285 TL oldu. En düşük maaş alan işçinin 6 aylık ücret artışı ortalama 33.52 oldu. Ortalama ücret artışları ise yüzde 27.5 oldu.
-HABER MERKEZİ
Anadolu Propolisi’nin Covid-19’a karşı koruyucu etkisi
Antiviral, antibakteriyel, antiinflamatuar, antikanser ve antioksidan aktiviteler gibi c¸es¸itli biyolojik o¨zelliklere sahip arı ürünleri arasında en yu¨ksek antioksidan o¨zelligˆe sahip arı u¨ru¨nu¨ olan propolisin Covid-19. riski yüksek bireylerde koruyucu etkisinin bulunduğu bildirildi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlık çalışanları üzerinde Anadolu propolisinin COVID-19’a karşı etkisi araştırıldığını belirten Arı Ürünleri Uzmanı Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, "209 sağlık çalışanının katıldığı çalışmada, deney grubunda yer alan 102 sağlık çalışanı 1 ay boyunca yüzde 30 oranında saf Anadolu propolisi içeren ekstrden takviye almıştır. Kontrol grubunda yer alan 102 sağlık çalışanı ise herhangi bir tedavi almadan takip edilmiştir. Planlanan takip süresinde semptomatik vakalara göre, 1. ayın sonunda tüm grupların PCR analiz sonuçları değerlendirilmiş, yüzde 30 oranında saf Anadolu propolisi içeren ekstrden kullanan deney grubundaki 102 sağlık çalışanı arasından sadece 2 katılımcıda COVID-19 PCR pozitifliği tespit edilmiştir. Diğer yandan ise; kontrol kolu olarak takip edilen grupta 102 katılımcının 14’ünde COVID-19 PCR test pozitif tanısı elde edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, COVID-19’a karşı, kontrol grubuna kıyasla Anadolu propolisi alan grupta yaklaşık olarak yüzde 98 oranında istatistiksel anlamlı oranda koruyuculuk tespit edilmiştir” dedi.
Propolisin yapısından da bahseden Tanuğur, “Propolisin, yapısında doğal olarak bulunan flavonoidler, fenolikler, terpenler ve enzimler gibi organik bileşenler sayesinde antibakteriyel, antifungal, antiviral, antiinflamatuar, antitümoral ve antioksidan etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte propolisin farklı kıta, bölge ve bitki türlerinden elde ediliyor oluşu, bileşimini birbirinden farklı kılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Propolisin kovandan çıktığı ham haliyle insan vücudu tarafından kullanamadığına dikkat çeken Dr. Tanuğur; “Propolisin yapısında doğal olarak bulunan balmumu, ekstrleme suretiyle uzaklaştırılır ve böylelikle insan vücudu tarafından kullanılabilir sıvı formu elde edilir. Ancak ekstrleme sırasında kullanılan çözücüye bağlı olarak içeriğinde yer alan flavonoid ve fenolik bileşimi değişiklik gösterir. Bu sebeple doğru bir ekstrleme yöntemi kullanılması da önemlidir. Anadolu propolisi Dünya’da fenolik zenginliği ve çeşitliliği açısından en değerli propolistir. Genellikle poplar (kavakgiller familyası) tipi olan, Anadolu Propolisi’nin rengi kahverengidir. Ekstrlendiğinde de rengi açık kahveden koyu kahveye kadar değişir. Anadolu propolisinde; antioksidan etki gösteren en az 15 farklı fenolik ve flavonoid bileşen bulunur” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlık çalışanları üzerinde Anadolu propolisinin COVID-19’a karşı etkisi araştırıldığını belirten Arı Ürünleri Uzmanı Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, "209 sağlık çalışanının katıldığı çalışmada, deney grubunda yer alan 102 sağlık çalışanı 1 ay boyunca yüzde 30 oranında saf Anadolu propolisi içeren ekstrden takviye almıştır. Kontrol grubunda yer alan 102 sağlık çalışanı ise herhangi bir tedavi almadan takip edilmiştir. Planlanan takip süresinde semptomatik vakalara göre, 1. ayın sonunda tüm grupların PCR analiz sonuçları değerlendirilmiş, yüzde 30 oranında saf Anadolu propolisi içeren ekstrden kullanan deney grubundaki 102 sağlık çalışanı arasından sadece 2 katılımcıda COVID-19 PCR pozitifliği tespit edilmiştir. Diğer yandan ise; kontrol kolu olarak takip edilen grupta 102 katılımcının 14’ünde COVID-19 PCR test pozitif tanısı elde edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, COVID-19’a karşı, kontrol grubuna kıyasla Anadolu propolisi alan grupta yaklaşık olarak yüzde 98 oranında istatistiksel anlamlı oranda koruyuculuk tespit edilmiştir” dedi.
Propolisin yapısından da bahseden Tanuğur, “Propolisin, yapısında doğal olarak bulunan flavonoidler, fenolikler, terpenler ve enzimler gibi organik bileşenler sayesinde antibakteriyel, antifungal, antiviral, antiinflamatuar, antitümoral ve antioksidan etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte propolisin farklı kıta, bölge ve bitki türlerinden elde ediliyor oluşu, bileşimini birbirinden farklı kılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Propolisin kovandan çıktığı ham haliyle insan vücudu tarafından kullanamadığına dikkat çeken Dr. Tanuğur; “Propolisin yapısında doğal olarak bulunan balmumu, ekstrleme suretiyle uzaklaştırılır ve böylelikle insan vücudu tarafından kullanılabilir sıvı formu elde edilir. Ancak ekstrleme sırasında kullanılan çözücüye bağlı olarak içeriğinde yer alan flavonoid ve fenolik bileşimi değişiklik gösterir. Bu sebeple doğru bir ekstrleme yöntemi kullanılması da önemlidir. Anadolu propolisi Dünya’da fenolik zenginliği ve çeşitliliği açısından en değerli propolistir. Genellikle poplar (kavakgiller familyası) tipi olan, Anadolu Propolisi’nin rengi kahverengidir. Ekstrlendiğinde de rengi açık kahveden koyu kahveye kadar değişir. Anadolu propolisinde; antioksidan etki gösteren en az 15 farklı fenolik ve flavonoid bileşen bulunur” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.03.25 12:58:43
Son Düzenlenme Tarihi :
67 yıl sonra gelen şehitlik
1956 yılında Hatay’da askerlik görevini yaptığı sırada tifo hastalığı yüzünden hayatını kaybeden Jandarma Er Osman Nazmi Er, ağabeyinin açtığı dava sonunda 67 yıl sonra şehit olarak kabul edildi.
1956 yılında Hatay’da askerlik görevini yaptığı sırada tifo hastalığı yüzünden hayatını kaybeden Jandarma Er Osman Nazmi Er, ağabeyinin açtığı dava sonunda 67 yıl sonra şehit olarak kabul edildi.
Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Nazmi Can, yaklaşık 7 yıl boyunca abisi Osman Nazmi Can’ın şehitlik hakkı kazanması için mücadele etti. Şehit abisinin asker arkadaşlarından ölümü hakkında bilgi aldıktan sonra ilk olarak Hatay’daki kabrini ziyaret etti. Her yıl motosikleti ile ziyaret ettiği şehit abisinin şehitlik hakkı kazanması için hukuki yollara başvurdu. 1956 yılında tifo hastalığına yakalanan abisi J. Er Osman Can’ın şehitlik hakkı kazanması haberini almasıyla bir tarafının buruk, bir tarafının sevinçli olduğunu belirten demir ustası Can, "Abim için ödenecek nakdi tazminatı Hatay’daki depremzedelere bağışlamak istiyorum. Çünkü Hatay, 67 yıldır abimin mezarına ev sahipliği yaptı” dedi.
Nazmi Can, “Abim Osman Nazmi Can, 1956 yılında Hatay 121. Alay Komutanlığında görev yaptığı sırada rahatsızlanmış. Hastalıktan dolayı yattığı hastanede vefat etmiş. Daha sonra Hatay askeri mezarlığına defnetmişler. Bununla ilgili 2017 yılında kabrini buldum ve mezarını yaptırdım. Abimin Taşağıl Mahallesinde iki asker arkadaşı vardı. Onlardan bilgi aldım nasıl vefat ettiği ile ilgili. Bu bende takıntı yaptı. 1956 yılında çok büyük bir sıcak olmuş. Kaldığı bölükte gıda zehirlenmesi olmuş. Vücudu hastalığa yenik düşmüş ve tifo hastalığına yakalanmış. Antakya hastanesinde Hemşehrisi aynı zamanda asker arkadaşı 1 ay başında kalmış. Daha sonra vefat ediyor ve asri mezarlığa defnediliyor." dedi.
2017 yılında arşivleri araştırdığını ve mezarın yerini bulup yaptırdığını söyleyen Nazmi Can, "Ailemdeki şehitlerimiz adını yaşatmak için Manavgat’ın Taşağıl mahallesinde babamdan kalan yere çeşme yaptırdım. 2019 yılında kardeşi şehit olan Avukat İsmail Kılıç ile görüştüm. Benden abimin ölüm raporunu, eski kimlik ile askeriyede kullandığı tüfek ve kasatura numaralarını istedi. Ankara’ya giderek dava açtık. 2022 yılında davayı kaybettik ve istinafa taşıdık. Geçen hafta avukatım beni aradı ve sevindirici haberi verdi. Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Bütün hasta olarak ölen şehitlerimizin davalarını kazanmasını diliyorum. 67 yıl sonra abinin şehitliği kabul oldu. Bir tarafım buruk, bir tarafım sevinçli. Çünkü 7 yıl boyunca çok mücadele verdim. 3 gündür çok mutluyum. Bu davayı kazandığımız için nakdi tazminat hakkımız olacak. Biz 5 kardeşiz. Benim hakkıma düşen pay ile Kur-an okutup bir kısmını da Hatay’daki depremzedelere bağışlamak istiyorum. Çünkü 67 yıl abimin mezarına ev sahipliği yaptı” şeklinde konuştu.
Avukat İsmail Kılıç ise tifonun bakteriyel bir enfeksiyon olması, Nazmi Can’ın bu hastalığa askerlik görevini yaparken yakalanmış olması,hastalığın askerlik gibi toplu yaşama alanlarında buluşacı olması, ölüm tarihi ve günün koşulları gibi koşullar göz önüne alındığında müteveffanın şehit sayılması durumunun çok bariz olarak ortada olduğunu söyledi.5434 sayılı Kanun’un 45. Maddesinin bu durumu tartışmaya yer veremeyecek nitelikte düzenlediğine dikkat çeken Kılıç, "Verilen bu karar ile Nazmi Can askerlik görevini yaparken hastalanarak hayatını kaybettiği için Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi tarafından 5434 sayılı kanun un 45 maddesi kapsamında kesin olarak şehit sayılmıştır. Bu karar 67 yıl sonra bir askerimizin şehit sayılması sonucunu doğurduğu gibi bu şekilde hayatını kaybeden askerlerimiz bakımından da emsal nitelikte bir karardır" dedi.
Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Nazmi Can, yaklaşık 7 yıl boyunca abisi Osman Nazmi Can’ın şehitlik hakkı kazanması için mücadele etti. Şehit abisinin asker arkadaşlarından ölümü hakkında bilgi aldıktan sonra ilk olarak Hatay’daki kabrini ziyaret etti. Her yıl motosikleti ile ziyaret ettiği şehit abisinin şehitlik hakkı kazanması için hukuki yollara başvurdu. 1956 yılında tifo hastalığına yakalanan abisi J. Er Osman Can’ın şehitlik hakkı kazanması haberini almasıyla bir tarafının buruk, bir tarafının sevinçli olduğunu belirten demir ustası Can, "Abim için ödenecek nakdi tazminatı Hatay’daki depremzedelere bağışlamak istiyorum. Çünkü Hatay, 67 yıldır abimin mezarına ev sahipliği yaptı” dedi.
Nazmi Can, “Abim Osman Nazmi Can, 1956 yılında Hatay 121. Alay Komutanlığında görev yaptığı sırada rahatsızlanmış. Hastalıktan dolayı yattığı hastanede vefat etmiş. Daha sonra Hatay askeri mezarlığına defnetmişler. Bununla ilgili 2017 yılında kabrini buldum ve mezarını yaptırdım. Abimin Taşağıl Mahallesinde iki asker arkadaşı vardı. Onlardan bilgi aldım nasıl vefat ettiği ile ilgili. Bu bende takıntı yaptı. 1956 yılında çok büyük bir sıcak olmuş. Kaldığı bölükte gıda zehirlenmesi olmuş. Vücudu hastalığa yenik düşmüş ve tifo hastalığına yakalanmış. Antakya hastanesinde Hemşehrisi aynı zamanda asker arkadaşı 1 ay başında kalmış. Daha sonra vefat ediyor ve asri mezarlığa defnediliyor." dedi.
2017 yılında arşivleri araştırdığını ve mezarın yerini bulup yaptırdığını söyleyen Nazmi Can, "Ailemdeki şehitlerimiz adını yaşatmak için Manavgat’ın Taşağıl mahallesinde babamdan kalan yere çeşme yaptırdım. 2019 yılında kardeşi şehit olan Avukat İsmail Kılıç ile görüştüm. Benden abimin ölüm raporunu, eski kimlik ile askeriyede kullandığı tüfek ve kasatura numaralarını istedi. Ankara’ya giderek dava açtık. 2022 yılında davayı kaybettik ve istinafa taşıdık. Geçen hafta avukatım beni aradı ve sevindirici haberi verdi. Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Bütün hasta olarak ölen şehitlerimizin davalarını kazanmasını diliyorum. 67 yıl sonra abinin şehitliği kabul oldu. Bir tarafım buruk, bir tarafım sevinçli. Çünkü 7 yıl boyunca çok mücadele verdim. 3 gündür çok mutluyum. Bu davayı kazandığımız için nakdi tazminat hakkımız olacak. Biz 5 kardeşiz. Benim hakkıma düşen pay ile Kur-an okutup bir kısmını da Hatay’daki depremzedelere bağışlamak istiyorum. Çünkü 67 yıl abimin mezarına ev sahipliği yaptı” şeklinde konuştu.
Avukat İsmail Kılıç ise tifonun bakteriyel bir enfeksiyon olması, Nazmi Can’ın bu hastalığa askerlik görevini yaparken yakalanmış olması,hastalığın askerlik gibi toplu yaşama alanlarında buluşacı olması, ölüm tarihi ve günün koşulları gibi koşullar göz önüne alındığında müteveffanın şehit sayılması durumunun çok bariz olarak ortada olduğunu söyledi.5434 sayılı Kanun’un 45. Maddesinin bu durumu tartışmaya yer veremeyecek nitelikte düzenlediğine dikkat çeken Kılıç, "Verilen bu karar ile Nazmi Can askerlik görevini yaparken hastalanarak hayatını kaybettiği için Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi tarafından 5434 sayılı kanun un 45 maddesi kapsamında kesin olarak şehit sayılmıştır. Bu karar 67 yıl sonra bir askerimizin şehit sayılması sonucunu doğurduğu gibi bu şekilde hayatını kaybeden askerlerimiz bakımından da emsal nitelikte bir karardır" dedi.