SON DAKİKA

logo

ANSİAD’ın 7. Olağan Toplantısı’nın konuğu TAİDER oldu

ANSİAD’ın 7. Olağan Toplantısı’nda ‘Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Deneyimleri’ konuşuldu. Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD), 2023 Faaliyet Dönemi 7. Olağan Toplantısı 25 Nisan Salı günü Akra Otel’de gerçekleşti. 

‘Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Deneyimleri’ temasıyla düzenlenen ve toplantı başkanlığını Koltucks Mobilya Ltd. Şti. ‘nin sahibi, ANSİAD Üyesi Derya DALMAZ’ın yaptığı toplantının konukları CRYOCAN Yönetim Kurulu Başkanı, Önceki Dönem TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Tekin URHAN; Batı Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Üyesi, TAİDER Üyesi Feyyaz ÜNAL ile Şentaş Tarım Ürünleri Kalite ve Kurumsal İşler Müdürü ve Yönetim Temsilcisi, TAİDER Üyesi Temel Aycan ŞEN oldu. 

Toplantının açılışını yapan ANSİAD Üyesi ve toplantı başkanı Derya DALMAZ, “Ülke olarak her gün yeni bir gündeme uyanıyoruz ama hiçbir gündemin 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen iki büyük depremi unutturmasına izin vermememiz gerekiyor. Önümüzdeki günlerde çok heyecanlı bir seçime gidiyoruz. Burada da sizlerin sağ duyunuzu kullanmanızı ve vatandaşlık görevinizi yerine getirmenizi rica ediyorum. Son olarak, her zaman sağ duyulu davrandıkları için ANSİAD Üyesi olmaktan gurur duyuyorum ve başkanımız nezdinde herkesi tebrik ediyorum” dedi.  

Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemine dikkat çeken TAİDER Önceki Dönem Başkanı Tekin URHAN, “Aile şirketi demek oy haklarının en az %25’i aileye ait olan şirket demektir. Konu aslında tamamen hissedarlıkla bağlantılıdır. Diğer bir değişle hissedarlık kavramı şirketin kime ait olduğunu belirleyen bir kavramdır. Bir yönetim biçimi değildir” dedi. Aile şirketlerinin özelliklerinden bahseden URHAN, “Aile şirketlerinde hisselerin büyük çoğunluğu aileye ait olması nedeniyle genel kurulda seçme kontrolü hissedar aile üyelerinin elindedir. Hissedar aile üyeleri stratejik kararlar konusunda merkez merci olmakla birlikte şirkette genelde farklı nesiller birlikte çalışmaktadır.” dedi.  

“Aile şirketleri Türkiye milli gelirinin % 90’ını temsil ediyor”
URHAN, konuşmasına şu şekilde devam etti, “AB raporlarına göre dünyada var olan şirketlerin % 50’si, Amerika’daki şirketlerin % 90’ı, Fortune 500’e göre dünyadaki en büyük ve başarılı şirketlerin % 40’ı aile şirketidir. Aile şirketlerinin ortalama ömrü 25 – 30 yıldır. Türkiye’de aile şirketlerinin ortalama ömrünün ise 25 yıl olduğu belirtilmektedir. Aile şirketleri Türkiye milli gelirinin % 90’ını temsil ediyor. Türkiye’de % 75 - 80 civarında aile şirketi bulunuyor. Bunların % 38’inin birinci, % 47’sinin ikinci, % 13’ünün üçüncü, % 2’sinin dördüncü ve daha sonraki nesillerden aile bireylerine ait olduğu çeşitli kaynaklarda yer alıyor”. 





Aile şirketlerinin güçlü yönlerinden bahseden URHAN, aile şirketleri aile fertleri arasındaki güven sebebiyle hızlı karar verebilme yeteneğine sahip olduğunu söyledi. URHAN, “Aile şirketleri, değişen dünyaya daha hızlı uyum sağlıyor. Markanın itibarini ve ürün kalitesini kendi aile değerleri ve itibarları arasında gördükleri için şirketlerine sıklıkla yatırım yapmaya çalışıyor. 
Elimizdekilerin hepsini şirkete yatırmaya çalışıyoruz çünkü işimizi sürekli daha güçlü hale getirmek istiyoruz. Aile şirketlerinin güçlü yanları olduğu kadar zayıf yanları da var. En temelinde bir kere sürdürülebilirlikte ciddi bir sıkıntı var. İkinci kuşağa geçerken şirket çok ciddi anlamda erozyona uğruyor. Finansal yapı ve iç kontrol ortamının yetersizliği, liderlik ve güçlü insan kaynağına ulaşamama ve elde tutamama, inovasyon rekabeti, aile ve şirket ilişkilerinde çatışmalar, yönetim karmaşıklığı gibi ciddi sıkıntılar var. Bu çatışmaları yönetmekte ne yazık ki güçlü davranamıyoruz” diye konuştu.  

“Kurumsallaşma başlamazsa problemler başlar”
Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemine dikkat çeken URHAN, kurumsallaşma başlamazsa problemler başlamaya başlar. Kurumsallaşma bir işletmenin faaliyetlerini bireylere bağlı kalmadan sürdürebilmesi için gerekli tüm alt yapıların kurulması anlamına geliyor. Başka önemli bir tanım da kurumsallaşma ailenin ve işletmenin adillik, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluk ilkelerine bağlı olmasını istiyor. Bir de aile anayasası ile hissedarlık sözleşmesi birbirine karıştırılabiliyor. Aile anayasası niyeti ortaya koyarak kurallar ile birbirimizle olan ilişkilerimizi düzenlememizi sağlıyor. Hissedarlık sözleşmesi ise ortaklıktaki temel kuralları bağlayıcı bir biçimde ortaya koyuyor” diye konuştu. URHAN ayrıca, “Markalaşma ve inovasyonun önem vermediğimiz anda çok büyük firmaların ne yazık ki silinip tarih sahnesine adını yazdırdığını görüyoruz” dedi.  

“Şirketimizde Anayasa yok ancak anayasaya giden yolda başka çözümler ürettik”
İş hayatındaki tecrübelerinden örnekler vererek aile şirketlerinin gelişim ve kurumsallaşma sürecinden bahseden Batı Anadolu Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi, TAİDER Üyesi Feyyaz ÜNAL, “Şirketimizin, 55 yıllık bir hikayesi var ve 4500 ortakla kuruldu. Çok ortaklı bir şirket. Her zaman profesyoneldi. Anayasa yok ancak anayasaya giden yolda başka bir çözüm bulduk. Kurumsallaşma için bir proje düzenledik ve altı ay içinde önce içeride çalışanların % 25’i ile teke tek mülakatlar gerçekleştirdik. Dışarıdaki paydaşlar, tedarikçiler ve bayiler sektördeki diğer firmalarla teke tek mülakatlarla bir de bunu rakamsal ve finansal analizlerle destekleyip şirketin son 10 yılda nereden nereye geldiğini eksikleri ve fırsatlarının ne olduğunu, geliştirmeye açık alanlarının ne olduğunu tespit ettiğimiz bir çalışma sürdürdük. Bunun sonunda kurumsallaşmada bizim şirkette eksik üç ana başlık çıktı.  Bir tanesi bilgi sistemleriydi, bütçe yoktu ve bütçe yaptık. Bir kurumsal kaynak planlama programımız vardı fakat günün koşullarına hizmet etmiyordu onu değiştirdik. PC’lerden thin clientlara döndük bilgi sistemleri masraflarını azalttık. Kamyonların giriş çıkışında plakaları okuyan bir otomasyon sistemi getirdik. Faturalar yığılıyordu, herkes tek tek imza atıyordu onları otomatik imzalı matbaadan çıkar hale getirdik. Yıllar içerisinde buna benzer bilgi sistemleri tarafındaki iyileştirmelerle şirketlerin iç süreçlerini rahatlatmaya ve yöneticilerin daha katma değer ve daha kara dokunacak işler yapmasını sağlamaya çalıştık” şeklinde konuştu.

“Şirketi insanlara değil sisteme bağlı çalışır hale getirdik” 
“Şirketi insanlara değil sisteme bağlı çalışır hale getirdik” diyen ÜNAL, “İşe giriş, mülakat sistemi ve görev tanımlarını baştan aşağı gözden geçirdik. Organizasyon şemasının çizdiğimizle uyguladığımızın birebir örtüşmesini sağladık. Yetki limitlerini gözden geçirdik ve güncelledik. Şirket içinde performans yönetim sistemini kurduk. Eğitim sistemi kurduk ve çalışanlarımızı eğitmeye başladık. O güne kadar yapılmamış bir düzendi. Son olarak da pazarlama tarafında 



yeni ürün geliştirdik, müşterileri dinledik. Müşterilerin istediklerine göre ürünleri revize ettik ve bayi performans geliştirme sistemi kurduk. Bayilerin o güne kadar ki performanslarını finanse olarak inceleyip izleyip onu iyileştirebileceğimiz bilgi sistemleri ile de bağlantılı bir düzenek haline 
getirdik. Bunları niye anlattım? Bunlar şirketin insana değil sisteme bağlı yönetilmesi için yani kurumsallaşması için şirket içindeki eksikliklerdi ve bunları gidermek için zaman içerisinde aşağı yukarı 7 yılımızı harcadık. Şirketi insanlara değil sistemlere bağlı çalışır hale getirmek kurumsallaşma yolunda atılabilecek en doğru adımlardan birisidir” diye konuştu. ÜNAL, Bu 55 yıllık süreçte 4500 kişinin yer aldığı bu hikâyede olumlu olumsuz bir sürü hikaye yaşadık. 4. Nesilim ve her nesil geçişinde ve her neslin yönetimde olduğu dönemde biz birer tane kalp krizi yaşadık” dedi. 

“Liderin ileri görüşlü ve vizyon sahibi olması gerekmektedir”
“Aile şirketlerinde; aile ilişkilerini, iş ilişkilerini, dünyanın zorlukları ve Türkiye’nin bitmeyen zorluklarını ailecek sürdürmenin zorluklarından bahseden Şentaş Tarım Ürünleri Kalite ve Kurumsal İşler Müdürü ve Yönetim Temsilcisi, TAİDER Üyesi Temel Aycan ŞEN, “Dedem, bizlere liderlik, ileri görüşlülük, ufuk ve vizyon sahibi olmanın örneğini vermiştir. Bir aile şirketinin uzun ömürlü olması için böyle bir liderliğe ihtiyaç var ama bu liderlik nesiller arasında zaman içinde değişecektir; ancak her gelen yeni liderin ileri görüşlü ve vizyon sahibi olması gerekmektedir” diye konuştu. 

“Bizim bu işleri başarmamızdaki en önemli noktalardan birisi, ileri görüşlülük ve sürdürebilirliği bir sonraki nesillere en iyi şekilde aktarmaktır” diyen ŞEN, “Eğer yeni nesiller yaptığınız işlerde sizinle aynı heyecanı duymuyorsa ve hevesle arkanızdan gelmiyorsa siz ne kadar iyi bir şey oluşturursanız oluşturun onları bir sonraki nesle aktarmakta sorunlar yaşarsınız. Çocuklarınıza küçük yaştan itibaren yavaş yavaş yaptığınız işin güzel yanlarını anlatmalı ve bu işin faydalarını bu işe dahil olmanın seçeneklerini ve özelliklerini onların akıllarına sokmalısınız.  Sizin lideri olduğunuz ve başarılı olduğunuz şirketi sizin genlerinizi taşıyan liderlik yapmak isteyen bireylere devretmek istiyorsunuz ancak bunu isterken onlara bu işin keyifli yanını göstermezseniz bu konuda başarılı olamazsınız. Genç arkadaşların yeni fikirlerine yaklaşırken dikkat etmek ve onların önünü kesmemek çok önemli. Her beraberlik gibi şirketlerinde bir gün bitebileceğini, birilerinin ayrılmak isteyeceğini birilerinin de ya da üretimin sona ereceğini bilmek ve ona hazırlıklı olmak lazım. Buna göre yedek alternatifler hazırlamak lazım” şeklinde konuştu. 

Konukların sunumlarının ardından interaktif ortamda soru cevap bölümü ile devam eden toplantı ANSİAD Başkanı Akın AKINCI ile Toplantı Başkanı Derya DALMAZ’ın TAİDER Önceki Dönem Başkanı Tekin URHAN’a, TAİDER Üyesi Feyyaz ÜNAL ve TAİDER Üyesi Temel Aycan ŞEN’e plaket takdimi ile sona erdi.

-ansiad bsn.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.27 10:13:54
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






GENÇOSD’NİN STAJYERLERİ SERTİFİKALARINI ALDI

Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde eğitim gören 8 mühendislik fakültesi öğrencisinin stajlarını, Antalya OSB firmalarında yapmalarını sağlayan Genç OSD, başlattıkları Staj Projesinin ikincisini başarıyla tamamlayıp öğrencilere sertifikalarını takdim etti.

Genç Organize Sanayi Derneği (Genç OSD), Antalya OSB firmalarının kalifiye eleman ihtiyacına çözüm getirmek için başlattığı Staj Projesinin ikincisini tamamladı. Türkiye’nin en iyi ilk 15 üniversitesinde eğitim gören mühendislik fakültesi öğrencilerinin stajlarını, Antalya OSB firmalarında yapmalarını sağlamak adına kapsamlı bir program hazırlayan dernek yönetimi, yapılan 300’e yakın başvuru arasından 8 öğrenci belirledi. Programa kabul edilen 8 öğrenci, 1 ay süren staj programı kapsamında Bölge firmalarını ve üretim süreçlerini yakından inceleyip, düzenlenen eğitim programlarına katıldı. Stajlarını başarıyla tamamlayan öğrencilere sertifikaları, Antalya Organize Sanayi Bölge Müdürlüğünde düzenlenen törende takdim edildi. Törene Antalya OSB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Yönetim Kurulu Üyeleri Mustafa Gizli, Yiğit Budak, Genç OSD Yönetim Kurulu Başkanı Elçin Ekici Öztürk, Bölge Müdürü İlhan Metin, dernek üyesi ikinci kuşak sanayiciler, Endüstri Mühendisliği Derneği üyeleri, Bölge sanayicileri ve öğrenciler katıldı.  

RAPOR HAZIRLANDI

Staj Projesi kapsamında bölge firmalarının yapılarını daha yakından inceleme fırsatı bulduklarını belirten Genç OSD Başkanı Elçin Ekici Öztürk, elde ettikleri verileri bir rapora dönüştürdüklerini belirtti. Bölgede bulunan bazı firmalarda çok az sayıda mühendis ya da hiç mühendis bulunmadığını aktaran Öztürk, “Bölgemizde üretim yapan firmalarımızın daha donanımlı hale gelmesi ve bu doğrultuda çalışması oldukça önemli. Kadrolarında iş alanlarına uygun mühendis bulundurmak, onların teknik becerilerinden yararlanmak ve çağdaş mühendislik uygulamalarını üretimlerine aktarmak daha verimli çalışmak için bulunmaz bir fırsattır. Buradan bölge firmalarımızın kadrolarına o gözle bakmalarını rica ediyoruz” dedi.

FİRMALARIMIZI GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ

Bölge firmalarının stajyer istihdamı konusunda tutucu davrandıklarını söyleyen Öztürk, “Proje anında gördük ki tamamında olmasa bile bazı firmalarımız stajyer alımı konusunda oldukça tutucu veya staj döneminde uyguladıkları bir staj programına sahip değiller. Bu nedenle önümüzdeki sene staj programı oluşturma konusunda da çalışmalar yapacağız. En önemlisi ise mühendislik eğitimi alan öğrenciler çalışma hayatına atıldıklarında teknik anlamda olmasa bile farklı disiplinler arası ilişkilerde zorluklarla karşılaşıyorlar. Mühendis olmak sadece bilimsel öğrenim değil aynı zamanda farklı disiplinler ile ilişki kurmak demektir. İlişkiyi nasıl kuracağını stajyere aktarabilmek için firmalarımıza ciddi iş düşüyor. Firmalarımızı bu anlamda geliştirmek zorundayız. Biz Genç OSD olarak derslerimizi çıkararak, projeyi daha iyi yerlere taşımaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

NİTELİKLİ VE KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRETİM

Töreninin açılış konuşmasını yapan Antalya OSB Başkanı Ali Bahar, staj için bölgede bulunan öğrencilerin, Bölgeden ayrıldıktan sonra birer Antalya elçisi olacaklarını belirterek, “Antalya tarım ve turizm kentidir. Onun içindir ki biz Antalya’da ağır sanayinin olmasını istemiyoruz. Bizler Antalya OSB’nin hafif sanayi ve bilimle ilerlemesini istiyoruz. Teknoloji Geliştirme Bölgemiz ve Ar-Ge alanlarımızla burayı bir bilim havzasına dönüştürerek nitelikli ve katma değerli üretimin yapılacağı bir organize sanayi bölgesi haline getirmek istiyoruz. Çevre duyarlılığını, bilim ve Ar-Ge’yi birinci sırada tutan bir vizyon ile şehrin sosyal dokusuna pozitif bir katkı sağlamayı hedefliyoruz. Buradan ayrılırken Antalya OSB’yi bu şekilde hatırlamanızı, Antalya OSB’nin geleceğinin bu vizyon kapsamında şekilleneceğini bilmenizi istiyoruz” dedi.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2019.08.02 07:01:07
Son Düzenlenme Tarihi :





Bayramlarda cıvıl cıvıl olan enkaz kent, iş makinesi seslerinin susmasıyla sessizliğe büründü

Depremin vurduğu Hatay’da Kurban Bayramı’nın 1. gününde sokaklar sessizliğe büründü. Sokakları sessiz bir halde gören vatandaşlar, hüzünlü anlar yaşadılar.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde en büyük yıkım Hatay’da meydana geldi. Depremin ardından Antakya ilçesinde vatandaşlar, Türkiye’nin farklı şehirlerine göç etti. Antakya da geçtiğimiz Kurban Bayramlarının aksine bu bayram adeta terkedilmiş şehre döndü. Kentte bayram dolayısıyla hasarlı binaların yıkımına ara verilmesiyle de iş makinelerinin sesleri de aylar sonra kesildi. Bayram öncesinde vatandaşların alışverişlerini yaptığı tarihi Uzun Çarşı’da bayramın 1. gününde sessizliğe büründü.

“Memleketimizi bu durumda görmek bizi çok üzüyor”
Antakya’yı sessiz bir halde görmenin kendisini üzdüğünü belirten Mehmet Yılmaz, “Geçmişte buralar cıvıl cıvıl oluyordu. Deprem dolayısıyla insanlar şehir dışlarına gittiler. Buradan Mardin’e kadar kimse kalmadı. Burada kalanlar da kurbanlarını kesiyorlar, şimdi olmazlar. Memleketimizi bu durumda görmek bizi çok üzüyor” dedi.

“Bu bayram eski bayramlar gibi değil”
Bu yıl bayramda sokakların boş kaldığına dikkat çeken Nuri Başak, “Bu bayram eski bayramlar gibi değil. Çarşı pazarda kimse yok, bomboş. Bir de bayramın 1. günü ondan da pek kimse yok. Sokaklar tamamen sessiz. Arefe günü burası kalabalıktı, vatandaşlar çevre ilçelerden gelip buraya alışverişlerini yapmışlardı” şeklinde konuştu.

“Arkam yıkıntı enkaz, ben onlardan daha kötü enkazım”
Sokaklarda kimsenin olmadığını belirten İlker Siper ise, “Her yer bomboş. Evimden buraya gelene kadar karşıma sadece 1 tane hayvan çıktı. Kimse yok sokaklarda. Her yer cıvıl cıvıl olurdu. Bu bayram çok kötü. Arkam yıkıntı enkaz, ben onlardan daha kötü enkazım. Bu hal beni çok incitiyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.29 12:40:10
Son Düzenlenme Tarihi :