SON DAKİKA

logo

“İlkemiz önce ülkemiz”

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Antalya Şube Başkanı Hasan Yılmaz Danabaşoğulları, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü münasebetiyle yapmış olduğu basın açıklaması.

 “İlkemiz önce ülkemiz” parolasıyla, devletimizin birliği ve bütünlüğü; milletimizin kardeşlik, huzur ve mutluluğunu daim kılmak için “Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız” diyerek kamu görevlilerimizin hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi amacındayız.  

Başta memurlarımız olmak üzere bu ülkenin işçileri, işsizleri, emeklileri, yoksulları, kadınları ve gençleri için mücadele vermekteyiz. Türk milleti olarak barış içinde, özgürce yaşamak için, demokrasi için, ekmek için, daha güzel bir dünyada, insan onuruna yaraşır bir hayat için bu birlikteliği oluşturduk. En temel insani ve demokratik haklarımız için, sosyal adalet ve eşitlik için eylemler gerçekleştiriyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak mücadelemizin, Devletimizin kuruluş felsefesine uygun bir biçimde, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için olduğunu özellikle vurgulamak isteriz.  

Bizler, emeğin en yüce değer, ekmek kavgasının kutsal olduğuna inanır, alın terini akıtıp, evine ekmek götürme telaşında olan çalışanlarımızın, hak ettiği saygıyı görmesi ve emeğinin karşılığını alması için mücadele yürütürüz.  Bu doğrultuda sesimizin daha gür çıkması, sorunlarımızın gündeme getirilmesi ve çözüm yollarının bulunması konusunda 1 Mayıs’ın bizler için taşıdığı anlam ve değer son derece büyüktür. 

Ülkenin toplam gelirinden herkesin adil miktarda pay alamaması gelir dağılımının bozulmasına, haksızlığa ve yersiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Haksız kazanç ve yersiz zenginleşmenin sonucunda; açlık ve yoksulluk tehlikesiyle baş başa kalan ve çalıştığı halde geçimini sağlayamayan bir toplum ortaya çıkar. Hiçbirimiz çalıştığı, çabaladığı halde yoksul olmak istemeyiz. Kimsenin emeğinin heba olmasına göz yumamayız. 

Bu noktada ortak çıkarlarımızı korumak için bir araya gelerek, güç birliği yapmamız zorunlu hale gelir. Biz; sendikacılığı maaş pazarlığından çok, kamu çalışanlarının bütün haklarının korunup geliştirilmesi için daha geniş yelpazede mücadele etmenin bir aracı olarak görüyoruz. 1 Mayıs’ın emeğinden başka sermayesi olmayan çalışan, işsiz, yoksul, esnaf ve ev hanımlarının seslerini yükselttiği ve güç birliği yaptığı gün olması gerektiğine inanıyoruz. 

Ülkemizi gerginliğe sürükleyerek, memurun, işçinin, emeklinin sorunlarını hasıraltı etme,  gündemi saptırma amacı güdenler, çalışanlara ve sendikacılığa en büyük darbeyi vurmaktadır. 1 Mayıs’ı devletle hesaplaşmaya çevirmek, çalışanların örgütlü mücadelesini zayıflatarak, küresel saldırılar karşısında bizleri çaresiz bırakmak isteyenler bulunmaktadır. Gündemi çalışan sorunlarından saptırıp, bölücülüğün mihmandarlığını yapmaya soyunanlar vardır. Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs’ın bölücülerin ve devletimizle hesaplaşma hayalinde olanların çirkin emellerine alet olmasına müsaade etmeyeceğiz.   

1 Mayıs, bir hesaplaşma günü değil, çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözümlerin arandığı gün olmalıdır. 1 Mayıs’ın, gerginliklerin yaşandığı bir gün olmaktan çıkarılıp, adına yakışır bir bayram havası içinde kutlanan, daha uzun bir zamana yayılan, tüm çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözüme kavuşturulduğu bir süreç olmasını arzu etmekteyiz. Ancak bu şekilde 1 Mayıs tüm çalışanlar açısından daha anlamlı hale gelebilir, tüm sendikalar asgari müştereklerde, fikir birliği sağlayabilir.

Bununla birlikte son yıllarda yaşanan ekonomik gelişmeler ve uygulanan istihdam politikaları çalışma hayatının mevcut sorunlarının giderek derinleşmesine neden olmaktadır. Güvencesiz ve esnek çalışma yaygınlaşmakta, yaklaşık her iki çalışandan biri, sosyal güvenceden ve sosyal korumadan faydalanamadan, kayıt dışı olarak istihdam edilmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları her geçen gün artmakta, memur ve emekli maaşları hayat pahalılığına yenik düşmektedir. Her ne kadar sorunların çözümü için bir takım adımlar atılmış olsa da özellikle memurlarımız temel konularda kalıcı çözümler beklemektedir. 

Bilhassa pandemi ile birlikte bütün dünyada artan enflasyon gerçeğiyle yüz yüze kalmış bulunmaktayız. Memur ve emeklilerimizin maaşları, hayat pahalılığı karşısında sürekli erimekte, alım gücü düşmektedir. Uzun zamandan beri memur ve emeklilerimize hedeflenen enflasyon rakamlarına göre zam yapılmakta ama hedefler tutmadığı için yıl içinde memur maaşları enflasyon karşısında erimektedir. Dönem sonlarında ödenen enflasyon farklarıyla geriye dönük olarak telafi sağlanmakta bu da maaşların enflasyon karşısında sürekli erimesi sonucunu doğurmaktadır. En düşük dereceli memur maaşı asgari ücret düzeyine kadar gerilemiş, yoksulluk sınırı ortalama memur maaşının 3 katına ulaşmıştır. Bu gerçekler ışığında enflasyon farkının maaşlara aylık olarak yansıtılması ve kamu çalışanlarımıza seyyanen ek zam yapılarak kayıplarının karşılanması zorunlu hale gelmiştir. 

Yakın bir zamanda yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri nedeniyle siyasi partiler ve adaylar çeşitli toplum kesimleri için vaatlerde bulunmakta, hükümetimiz toplumun geniş kesimlerine yönelik birtakım teşvik, iyileştirme ve zam kararları almaktadır. Bu süreçte gözardı edilen kesim, sayıları aileleriyle birlikte 25 milyonu bulan memur ve emeklilerimiz olmuştur. Asgari ücretli, işçi, çiftçi, dar ve sabit gelirli, esnaf, şirket sahibi ve iş dünyasına ilişkin müjdeler verilirken memurlarımız da ek zam müjdesi beklemektedir.    

“İnsan onuruna yaraşır iş” herkesin hakkıdır. İstihdamın korunması, geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesi, güvenli bir gelecek, huzurlu bir toplum oluşturulmasının olmazsa olmazıdır. Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde insan onuruna yaraşır bir yaşam, adil bir gelir dağılımı, güvenceli bir çalışma hayatı istiyoruz.

Esnek, güvencesiz, sözleşmeli personel istihdamına ve asıl işin taşeronlara yaptırılmasına karşıyız. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, yüz binlerce çalışanımızın beklentilerinin karşılanması bakımından olumlu bir gelişme olarak Türkiye Kamu-Sen’in yıllardır dile getirdiği güvenceli istihdam konusunda ne denli haklı olduğunun yetkililerimiz nezdinde de kabul edilmesi anlamına gelmektedir. Ancak sözleşmeli personel istihdamına son verilmemiş olması, aynı yanlışta ısrar edilmesi, önümüzdeki dönemde de sorunların katlanarak gündeme geleceğini göstermektedir. Bu nedenle sözleşmeli ve güvencesiz istihdamın kamu personel rejiminden tamamen çıkarılması en doğru yaklaşım olacaktır.  

Bu çerçevede 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde; 

1. Memurlarımıza ek zam ve refah payı verilerek alım güçlerinin yükseltilmesi, 

2. Enflasyon farkının, ortaya çıktığı ay itibarı ile ödenmesi,

3. Sözleşmeli ve güvencesiz çalışmanın bütünüyle kaldırılarak tüm kamu çalışanlarının güvenceli ve kadrolu biçimde istihdam edilmesi,

4. 1. Dereceye gelmiş bütün kamu personelinin ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltilmesi, 

5. Memurlarımıza da dini bayramlarda ikramiye verilmesi, 

6. Tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılması ve emeklilikteki ayrımın kalkması,

7. Günün şartlarına uygun olarak sosyal yardımlar, ek ders, nöbet ücreti, fazla mesai gibi ödemelerin artırılması, kira, giyim, yemek yardımı gibi yeni sosyal yardım kalemlerinin oluşturulması, 

8. Yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi, 

9. Deprem bölgesinde görev yapan kamu çalışanlarının barınma ihtiyacı başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak desteklenmesi, 

10. Memur maaş sisteminin sadeleştirilerek tüm memurların yürüttüğü kamu hizmetinin gerektirdiği niteliklere uygun bir maaş almalarının sağlanması, 

11. Kamuda mülakat uygulamasının bir an önce kaldırılarak liyakat ilkesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi, 

12. 4/C’li iken 4/B’ye geçen kamu çalışanlarının eğitim durumlarına uygun kadrolara atamalarının yapılması, 

13. Kamu çalışanlarına şiddetin son bulması için gerekli tedbirlerin alınması, 

14. 4688 sayılı Kanunun revize edilerek toplu sözleşme sisteminin katılımcı ve sonuç alıcı bir hale gelmesi için imza ve itiraz yetkilerinin toplu sözleşmeye katılan tüm konfederasyon ve sendika temsilcileri lehine genişletilmesi, 

15. 657 sayılı Kanunun revize edilerek günün şartlarına uygun hale getirilmesi, kamu görevlilerimizin yetkililerden acil olarak çözülmesini beklediği konuların başında gelmektedir.  

Herkesin; toplumun tüm bireylerinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi için çaba sarf etme, ülkemizde adaletin tesis edilmesi için yaşanan olumsuzlukları dile getirme ve daima daha güzeli arama zorunluluğu vardır. Bu davranış, bizim inancımızın da temel bir değeridir. 

İşçisiyle, memuruyla, işsizi ve emeklisiyle hep birlikte büyümesine katkıda bulunduğumuz milli gelirin adilce paylaşılması, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi ancak hak mücadelesine omuz veren bireyler ve kurumların çoğalmasıyla mümkün olacaktır.

Türkiye Kamu-Sen olarak biz, 

• Huzurlu ve insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz. 

• Yıllardır haksızlığa uğrayan memurlarımıza, itibarlarının iade edilmesini istiyoruz. 

• Esnek ve güvencesiz istihdam modellerinin kaldırılmasını, tüm kamu görevlilerinin kadrolu, aile birliğinin teminat altına alındığı güvenceli bir istihdam sisteminde tek çatı altına toplanmasını istiyor, Devletin memuruna sıfat olarak harfler ve rakamlar değil, sadece Devletin kadrolu memuru sıfatı yakışır diyoruz.  

• Enflasyon kadar zam çıkmazından kurtulmak istiyoruz.    

• Nimette de külfette de adalet istiyoruz. Büyümeden pay istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.

• Ailesinin insanca yaşamasına yetecek düzeyde ücret alan kamu çalışanı görmek istiyoruz.

• Kamu görevlileri ile birlikte tüm çalışanların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını özgürce kullanabildiği bir ülke istiyoruz.

• Şeffaf ve adil bir yönetim istiyoruz.

• Çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz. 

• Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh, muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmış bir toplum istiyoruz.

Biliyoruz ki, birliğimizi ve beraberliğimizi yenecek hiçbir güç yoktur. Bizler birlik oldukça, hiçbir güç, bizleri yok sayamayacak, haklarımızı geriletemeyecektir. Hak aramak kutsal bir mücadeledir. Bizler bu mücadeleyi yalnızca bir alanda değil; her alanda, her platformda veriyoruz. Türkiye Kamu-Sen çatısı altında oluşan bu birlikteliğin verdiği güç ve mücadele azmimiz sürdükçe bizleri zayıflatmaya, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanlar asla bu emellerine ulaşamayacaktır.

Türkiye Kamu-Sen’in mücadele ruhu çalışanlarımızı mutlu, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bir ve bütün olarak ilelebet payidar kılacaktır. Çalışanlarımız emeğinin, alın terinin ve yüreğinin gücünün farkına vardığında yarınlar daha güzel olacaktır.

Bu duygular içinde “Bir arada kardeşçe, daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz, haklarımızı elde edebilmek için daha güçlü bir mücadele vereceğiz. Bu birliktelik, bizleri 21. yüzyılı Türk Asrı yapmak noktasındaki hedefimize ulaştıracaktır.” diyor; tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.01 13:42:56
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






‘Gelecek Antalya’ mottosuyla 3 ncü Gastronomi Festivali 6-8 Eylül’de

Antalya’da lezzet şöleni başlıyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl 6-8 Eylül tarihleri arasında 3’üncüsünü gerçekleştirileceği Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin tanıtım toplantısı yapıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak; yerel ürünlerimize sahip çıkmak, onları geleceğe miras bırakmak istiyoruz” dedi. Food Fest’in bu yıl ‘Gelecek Antalya’ mottosuyla gerçekleştirileceğini belirten Başkan Böcek, “Atölyeler, tadım etkinlikleri, yarışmalar, panel, söyleşi ve konserlerle yine yüzbinlerce katılımcıyı ağırlayacağız” dedi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 3’üncüsü gerçekleştirilecek olan Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin tanıtım toplantısı geniş katılımla yapıldı. ‘Gelecek Antalya’ mottosuyla bu yıl 6-8 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek festival, ilk iki yılında olduğu gibi yine yüzbinlerce gastronomi tutkununa ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Dünyanın ve Türkiye’nin farklı kentlerinden birçok ödüllü şefi Antalyalılarla buluşturacak olan Food Fest kapsamında söyleşi, panel, tadım etkinlikleri, konserler ve birbirinden renkli etkinlikler yapılacak. Festivalin her yıl yapılan ve artık gelenekselleşen hasat programı kapamında ise bu yıl Alanya’da ‘Tropik Meyve Hasadı’ gerçekleştirilecek.

DANİLO ZANNA DA KATILDI

3. Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin tanıtım toplantısına festivali düzenleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in yanı sıra Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer, Alanya Belediye Başkanı Tarık Özçelik, ünlü şef Danilo Zanna, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, Antalya Gastronomi Yatırımcıları Derneği Başkanı Zeki Özen, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Erkan Yağcı, Food Fest İçerik Direktörü Gökmen Sözen, ünlü şef Mehmet Akdağ ile çok sayıda basın mensubu katıldı.

FOOD FEST BULUŞMA NOKTASI OLACAK

Festivalin tanıtım toplantısında konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya’nın sadece eşsiz doğası ve tarihi zenginlikleriyle değil, aynı zamanda köklü mutfak kültürüyle de öne çıkan bir şehir olduğunu belirterek, “Güzellikleriyle dünyayı kendine hayran bırakan şehrimizin lezzetlerini de bir dünya markası haline getirmek için iki yıl önce önemli bir adım attık. Gastronominin de başkenti yapma hedefi ile geçtiğimiz iki yıl, Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’ni başarı ile gerçekleştirdik ve yüzbinlerce ziyaretçisi ile başarıyı kanıtladık. Bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceğimiz festival, Akdeniz'in bereketli topraklarından çıkan lezzetleri, yerel üreticilerimizi ve dünya mutfağından seçkin şefleri bir araya getirerek gastronomi dünyasında önemli bir buluşma noktası olacak” dedi.

ANTALYA MUTFAĞI YAKINDAN TANINACAK

Food Fest hakkında bilgiler veren Başkan Muhittin Böcek, “Festivalimiz, geleneksel ve modern mutfak anlayışlarını harmanlayarak, ziyaretçilere unutulmaz bir lezzet deneyimi sunmayı hedefliyor. Festival süresince yerel ve uluslararası şeflerin düzenleyeceği atölye çalışmaları, tadım etkinlikleri, yarışmalar, panel ve söyleşiler,  konserler ve daha birçok renkli etkinlikler ile katılımcılar, hem Antalya mutfağını daha yakından tanıma fırsatı bulacak hem de gastronomi dünyasındaki son trendler hakkında bilgi sahibi olacaklar” diye konuştu.

18 COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN

Antalya’nın 700 bin yatak kapasitesi, nitelikli otelleri, hizmet kalitesi, eşsiz doğası, dünyaca ünlü mavi bayraklı plajları, ören yerleri, tarihi ve kültürel değerleri ile turizmin başkenti konumunda olduğunun altını çizen Başkan Muhittin Böcek, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Aynı zamanda tarımın başkenti olarak ülkemizin örtü altı tarımının yarısını karşılayan Antalya’mız, yerel mahsulleri, eşsiz lezzetleri, zengin gastronomisi ve tescil edilmiş 18 coğrafi işaretli ürünü ile turizm, tarım ve ekonomimiz için büyük bir değer yaratıyor.”

ULUSLARARASI ARENADA ÜST SEVİYEYE TAŞIYACAĞIZ

“Festivalimizin çıkış noktası ve ana hedefi, yerel gıda ve nitelikli tarıma sahip çıkmak” Başkan Böcek, “Bu görevin bize verdiği sorumluluk bilinciyle ‘Antalya’dan Dünyaya’ mottosuyla başlattığımız Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin bu yıl üçüncüsünü ‘Gelecek Antalya’ mottosuyla gerçekleştiriyoruz. Festivalimiz; Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin, otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacak. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizi, festivale katılan çok değerli yerli ve yabancı ödüllü şefler aracılığıyla uluslararası arenada daha üst seviyeye taşıyacağız. 

HERKES DAVETLİ

“Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak; yerel ürünlerimize sahip çıkmak, onları geleceğe miras bırakmak istiyoruz” diyen Başkan Böcek, “Bu hedefimize ulaşmamızda büyük katkısı olacağına inandığımız Uluslararası Gastronomi Festivali’ne ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Dünyanın ve ülkemizin dört bir yanından gelen konukları ağırlamanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz. Festivale destek veren, her daim yanımızda olan danışma kurulundaki kıymetli başkanlarımıza, üyelerimize, ilgili kurum kuruluşlarımıza ve temsilcilerine, sponsorlarımıza, bugün bize ev sahipliği yaparak destek olan, tüm paydaşlarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Festivalimizin Antalya'ya, ülkemize ve tüm gastronomi severlere ilham vermesini diliyoruz. Festivalimiz kapsamında bu yıl Alanya ilçemizde tropikal meyve hasadını 5 Eylül’de gerçekleştireceğiz. Herkesi 6-8 Eylül tarihleri arasında, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda gerçekleştireceğimiz bu büyük lezzet şölenine davet ediyoruz.”

DANİLO ZANNA: GURURLUYUM

Festival tanıtım toplantısına katılan ünlü şef Danilo Zanna “Burada olmaktan gururluyum” diyerek başladığı konuşmasında, “Antalya’da 3 sezon çalıştım. Türkiye de yolum buradan geçti. Sayın Başkan Muhittin Böcek’in burada çok iyi bir iş yaptığını takip edebildim. Bu festivalin arkasında da büyük bir emek ve iş var. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği bu emeği gelecek nesiller de fark edecektir” dedi.



Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2024.08.17 12:10:19
Son Düzenlenme Tarihi :





Yabancılara konut satışında Ruslar zirvede, en çok satış ise Antalya’da

Yabancılara yapılan konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27 azalarak 3 bin 350 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 261 konut satışı ile Antalya alırken, Antalya'yı sırasıyla bin 133 konut satışı ile İstanbul ve 225 konut satışı ile Mersin izledi. Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı.

ANTALYA (İHA) - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), şubat ayı konut satışlarına yönelik verileri paylaştı. Türkiye genelinde konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18 azalarak 80 bin 31 oldu. Konut satışlarında İstanbul 14 bin 980 konut satışı ve yüzde 18,7 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul'u 8 bin 235 konut satışı ve yüzde 10,3 pay ile Ankara, 5 bin 31 konut satışı ve yüzde 6,3 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 16 konut ile Hakkari, 30 konut ile Ardahan ve 47 konut ile Tunceli oldu.

İpotekli konut satışları 17 bin 357 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azalış göstererek 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 21,7 olarak gerçekleşti. Ocak-şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,8 azalışla 33 bin 560 oldu. Şubat ayındaki ipotekli satışların 5 bin 93'ü, ocak-şubat dönemindeki ipotekli satışların ise 9 bin 353'ü ilk el satış olarak gerçekleşti.

Diğer satış türleri sonucunda 62 bin 674 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde diğer konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 azalarak 62 bin 674 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 78,3 olarak gerçekleşti. Ocak-şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 azalışla 144 bin 179 oldu.

İlk el konut satış sayısı 23 bin 476 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,8 azalarak 23 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 29,3 oldu. İlk el konut satışları ocak-şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 azalışla 51 bin 8 olarak gerçekleşti.

İkinci el konut satışlarında 56 bin 555 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde ikinci el konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,7 azalış göstererek 56 bin 555 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 70,7 oldu. İkinci el konut satışları ocak-şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 azalışla 126 bin 731 olarak gerçekleşti.

Yabancılara şubat ayında 3 bin 350 konut satışı gerçekleşti
Yabancılara yapılan konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27 azalarak 3 bin 350 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,2 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 261 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya'yı sırasıyla bin 133 konut satışı ile İstanbul ve 225 konut satışı ile Mersin izledi. Yabancılara yapılan konut satışları ocak-şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,4 azalarak 7 bin 511 oldu.

Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı
Şubat ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye'den bin 183 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 446 konut ile İran, 173 konut ile Irak ve 142 konut ile Ukrayna vatandaşları izledi.
Antalya'da 2023 yılı Şubat ayında 3 bin 220'si ikinci el satış olmak üzere toplam 4 bin 927 konut satıldı. Isparta'da 2023 yılı Şubat ayında 333'ü ikinci el satış olmak üzere toplam 472 konut satıldı. Burdur'da ise 2023 yılı Şubat ayında 136'sı ikinci el satış olmak üzere toplam 180 konut satıldı.
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.16 16:42:10
Son Düzenlenme Tarihi :