SON DAKİKA

logo

GES yatırımlarında “yetersiz ve geç” kalıyoruz

Türkiye’de güneş enerjisi kapasitesinin 2030’a kadar 30 GW’ı aşması bekleniyor.
Avrupanın en fazla güneş alan ülkeler arasında ilk sıralarda gelen Türkiye’de GES projeleri hızla artmaya ve yaygınlaşmaya devam ediyor.
Ancak, ülkemizde GES projeleri beklentilerin altında kaldı. GES ve güneşten elektrik elde etme konusunda ilk sıralarda yer alan Çin’in devlete ait kamu kuruluşu Huanghe Hydropower Development, Çin’in kuzeybatısındaki Qinghai Eyaletindeki bir çölde dünyanın en büyük güneş enerjisi projesini inşa etmeyi tamamladı. 2,2 milyar dolar yatırım yapılan santral, 202,8 MW/MWh’lık depolama kapasitesi içeriyor.
Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) ve SolarPower Europe raporlarından derlenen bilgilere göre, Mayıs ayında küresel güneş enerjisi kurulu gücünün 1 TW’a ulaşmasıyla güneşte “TW çağı” başlamış oldu.
Kovid-19 salgını nedeniyle santral ekipman tedarik zincirindeki aksamalara rağmen son 3 yılda güneş enerjisi alanında yatırımlar hız kesmeden devam etti.
Geçen yıl 168 GW artarak 940 GW’a yükselen küresel güneş enerjisi kurulu gücünün, 2025’e kadar 2,3 TW’a çıkması bekleniyor.
Türkiye’de ise mevcutta 8,3 GW olan güneş enerjisi kurulu kapasitesinin 2030’a kadar çatı ve saha tipi projelerle 30 GW’ı aşacağı öngörülüyor.
Ayrıca ortalama günlük güneşlenme süresi 7,5 saat olan Türkiye’de, çatı üstü güneş santrali potansiyelinin 20 GW seviyesinde olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye’de büyük ölçüde lisanssız güneş santrallerinin oluşturduğu kurulu güç “dağıtık” yapısıyla öne çıkarken, 78 ilde farklı ölçeklerde güneş enerjisi santralleri bulunuyor.
DEVLET YATIRIM YAPMALI
Ülkemiz enerji ithal eden bir ülke. Günlük ortalama güneşten yararlanma sürresinin 7,5 saat olduğu ülkemizde özellikle devletin bu konuda elini taşın altına koyması ve dev GES’ler kurarak hem temiz enerji hem de ülkenin parasının yurt dışına çıkmasını önlemeli.
Günümüzde özel sektör GES projeleri ile dikkat çekerken, Avrupa’nın bir çok ülkesinin kasabaları GES’ten elde edilen elektrikle aydınlatılıyor.
* ABDÜLTALİP GÜNGÖR

Kaynak : Abdültalip GÜNGÖR
Ekleme Tarihi : 2023.05.03 19:43:05
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Bu da ‘Waffle Katmer’

Adanalı tatlıcı, geleneksel katmeri çeşitlendirmek için ‘waffle katmer’ yaptı.
Gaziantep’te yöresel tatlılardan olan ve baklava ile birlikte 500 yıllık bir geçmişi olduğu bilinen katmer, günümüzde de eşsiz lezzetiyle insanların damağında güzel tat bırakıyor. Antep fıstığı ile kaymağın buluştuğu lezzet, Adanalıların da yoğun ilgisini görüyor.
Adanalı tatlıcı Zeynep Geyik ise geleneksel katmeri çeşitlendirmek için katmeri ‘waffle’ şeklinde yaptı ve üzerini çikolata ve meyveler ile süsleyip dondurma ile servis etmeye başladı. Gelen müşterilerin tadına hayran kaldığı waffle katmer adeta yok satıyor.

“Ortaya karışık güzel bir ürün çıktı”
İhlas Haber Ajansı’na konuşan Zeynep Geyik, waffle katmeri insanların çok sevdiğini söyledi. Geyik, “Ben waffle yemesini çok severim. Katmeri de kendimize göre uyarladık. Talepte gördü. Yanında dondurma ile servis ediyoruz. Hem soğuk, hem sıcak hem de tatlı. Hepsi bir arada ve çok güzel oldu. İnsanlar beğendi. Hem Adana usulü hem de Gaziantep usulü, dondurmada Kahramanmaraş’tan. Ortaya karışık güzel bir ürün çıktı” ifadelerini kullandı.
Geleneksel katmere farklılık yaptığını anlatan Geyik, “Katmer artık geleneksel olmaktan çıktı. İnsanlara güzel hitap ediyoruz. Değişiklik oldu, güzel oldu” dedi.
Waffle katmer yemeye gelen Osman Umut Yılmazoğlu isimli vatandaş ise çok beğendiğini söyledi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.30 18:22:30
Son Düzenlenme Tarihi :





Başkan Sert: Antalya, kamu hizmeti verenler için adeta sürgün yerine dönüşmüştür

Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Osman Sert, "ÖTV ve KDV artışları, ek vergiler, parasal sıkılaşma gibi akşamdan sabaha önümüze konan adımlar belimizi bükse de bunun bir plan dahilinde yapıldığını bilmek ve önümüzü görmek istiyoruz" derken, Antalya’nın enflasyonu ülke geneline göre çok farklı olduğuna dikkat çekti ve Devlette çalışan bir öğretmenin, polisin, memurun ortalama enflasyona göre aldığı maaş İç Anadolu’daki, Doğu Anadolu’daki bir ilçede yaşayan için gayet tatminkâr iken Antalya’da aynı maaş ile geçinebilmek mümkün görünmemektedir. Bu şartlar altında Antalya, kamu hizmeti verenler için adeta sürgün yerine dönüşmüştür" dedi

Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Osman Sert, ekonomide yol haritasını ortaya koyacak Orta Vadeli Planı dört gözle beklediklerini söyledi. TÜİK enflasyon verilerine göre maaş artışlarının Antalya gibi illerde anlamını yitirdiğini kaydeden Başkan Sert, İç Anadolu’da bir ilçede yaşayan için gayet tatminkâr olan bir maaşla Antalya’da geçinmenin mümkün olmadığını belirterek, çalışanların maaşlarına Bölgesel enflasyon esas alınarak barınma ve eğitim destekleri eklenmesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye’nin ekonomik göstergelerin iyi sinyaller vermediği bir süreçte Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin gerçekleştirildiğini söyleyen Başkan Sert, “seçim sonrasında ise 7’den 77’ye gündelik yaşamın hâkim konusu ekonomi olmuştur. Mehmet Şimşek koordinasyonundaki ekonomi yönetimin rasyonel politikalara vurgu yapan mesajı iş insanları ve toplumun geneli tarafından benimsenmiştir. EYT’lilere haklarının verilmesi, ancak bunun iş insanlarına getirdiği ek yükler, yüksek enflasyon ortamı, krediye erişimin önündeki setlerin yükseltilmesi, KDV ve ÖTV’ye dair yeni düzenlemeler ve ek vergiler, maaş zamlarının belirlendiği süreçteki toplumsal tartışma iklimi ekonomi üzerinde stres yaratan ana faktörler olmuştur.” dedi.

Başkan Sert açıklamasını şöyle sürdürdü:

Her başarılı ekonomi modeli, beklenti yönetimi ve güven üzerine kuruludur

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’ın Orta Vadeli Plan (OVP)’ın Eylül ayında açıklanacağına dair mesajı bizleri mutlu etmiştir. ÖTV ve KDV artışları, ek vergiler, parasal sıkılaşma gibi akşamdan sabaha önümüze konan adımlar belimizi bükse de bunun bir plan dahilinde yapıldığını bilmek ve önümüzü görmek istiyoruz. Enflasyonla mücadele edildiğine dair bir yol haritası görmek arzusundayız. Bu noktada OVP en azından ekonominin tüm aktörleri için bir çıpa, gidilecek yolu gösteren bir pusula olacaktır. Bilindiği üzere her başarılı ekonomi modeli, beklenti yönetimi ve güven üzerine kuruludur. Yeni ekonomi yönetimimizden de beklentimiz ekonomi gemisinin güvenilir ve rasyonel ellerde olduğu mesajını bizlere ve tüm dünyaya güçlü şekilde verebilmesidir.

TÜİK güven kazanmalı, madde sepetini ve bölgesel enflasyon verilerini yayımlamalı

Ekonomide güveni tesis etmek üzere  sorumluluğu bulunan referans kurumlardan birisi de Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’dur. Başta enflasyon olmak üzere TÜİK verileri, toplumun tüm kesimlerini doğrudan etkileyen sonuçlar doğurmaktadır. Bizler iş insanları olarak sözleşmelerimizi, ürünlerimizin fiyatlarını, maliyet değişimi ve enflasyon beklentilerini esas alarak düzenliyoruz. Geleceğe ilişkin yol haritamızda, yatırım kararlarımızda devletin resmi istatistik kurumunun bize güvenilir verilerle destek olmasını istiyoruz. Ancak geldiğimiz noktada TÜİK verilerinin güvenilirliğinin şiddetle sorgulandığını görüyoruz.

TÜİK için kaybedilen güveni geri kazanmanın yolu bellidir; özellikle enflasyon hesabı şeffaf bir çerçevede yapılmalı ve ilan edilmelidir. Yakın zamana kadar biz TÜİK enflasyon sepetinin tamamını, tüm kalemlerdeki fiyat değişimlerini görebiliyorduk, bölgesel enflasyon verilerine göre planlamamızı yapabiliyorduk. Bugün bu verilerin hiçbirine ulaşamıyoruz. TÜİK, madde sepetini ve Bölgesel enflasyon verilerini yayımlamaya tekrar başlamalıdır.

Antalya’da enflasyon Türkiye genelinden çok farklı

Maaş zamlarını TÜİK verilerine göre alan insanlarımızın, memurlarımızın, emeklilerimizin Antalya’da enflasyon canavarının altında ezildiklerini görüyoruz. Biliyoruz ki; Antalya’nın enflasyonu ülke geneline göre çok farklı. 2020’nin birinci ayından bugüne konut fiyatları ülke genelinde 7,3 katına çıkarken örneğin TR72 (Kayseri, Sivas, Yozgat) bölgesinde 5,7 katına çıkmış, Antalya’nın da içinde olduğu TR61 (Antalya, Burdur, Isparta) Bölgesinde ise 9,9 katına çıkmıştır. Kira fiyatları da benzer bir seyir izlemiştir. Konut kaleminde hissettiğimiz bu aşırı yükselişe aldığımız göçün de etkisi ile gıda, eğitim, giyim, sağlık, lokanta gibi enflasyon kalemleri de eşlik etmiştir.

Antalya özel sektörü olarak bizler ilimizdeki enflasyonu bizzat yaşayarak gördüğümüz için TÜİK verilerini esas alamıyor, açıklananın çok üzerinde rakamları konuşuyoruz,çalışanlarımıza resmi enflasyonun üzerinde zam yapıyoruz. Tabi ki bu hesap bizim ürün fiyatlamalarımızı da etkiliyor.  Diğer taraftan doğru rakamları konuşup konuşmadığımızı da bilmiyoruz. İnsanların gelirlerini, ekonomide çarkların dönüş hızını doğrudan ilgilendiren bu durumun kişilerin tahminine, insafına bırakılmaması gereklidir. Sağlıklı bir ekonomi için kamu ve özel sektör çarklarının doğru verilere dayalı olarak birlikte dönmesi gerekmektedir. Bu noktada bölgesel enflasyon hesabının önemi ortaya çıkmaktadır. Devlette çalışan bir öğretmenin, polisin, memurun ortalama enflasyona göre aldığı maaş İç Anadolu’daki, Doğu Anadolu’daki bir ilçede yaşayan için gayet tatminkâr iken Antalya’da aynı maaş ile geçinebilmek mümkün görünmemektedir. Bu şartlar altında Antalya, kamu hizmeti verenler için adeta sürgün yerine dönüşmüştür. Her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapan, turizmin ve tarımın katma değer üretim üssü olan Antalya’da kamu hizmetlerinin önemini tartışmak bile abestir.

Maaşlara Bölgesel enflasyona göre barınma ve eğitim destekleri eklenmeli

Seçim öncesinde gerek bizler, gerekse de siyasiler tarafından dile getirilen çalışanlar için barınma ve eğitim desteği gibi paketler bölgesel enflasyon verileri gözetilerek hayata geçirilmelidir. Ülke enflasyonuna göre yapılan maaş artışları bölgemizin insanının gelirinin reel olarak düşmesine, refahının azalmasına neden olmuştur.

Dolayısıyla özellikle kamu görevlerinde seyyanen ödenen ücretlerin bölgelerin enflasyonuna göre barınma ve eğitim yardımlarıyla güncellenmesi seçeneği gündeme gelmeli, maaşlar her bölge, hatta her şehir için farklılaştırılmalı, özel sektör çalışanları için de Bölgelere göre barınma ve eğitim ihtiyaçlarına destek olacak şekilde farklılaşan gelir vergisi adımları yine işverenler için çeşitli vergi indirimleri gibi işçi maaşlarına yansıtılabilecek SGK teşvikleri gündeme alınmalıdır.

Bu noktada da TÜİK verileri, güvenilir ve referans olmalıdır. Rasyonel ve güvenilir bir ekonomi yönetiminin, iş dünyasının ve tüm ekonomik sistemin dayanak noktasının TÜİK verileri olduğunu söyleyen Başkan Sert; Güçlü Türkiye ekonomisinin ancak herkes tarafından inanılan, güvenilen verilere dayalı olarak inşa edebileceğini belirterek, TÜİK'in atacağı şeffaflık adımlarıyla güvenilirliğini tesis ederek referans kurum imajını güçlendirmesi yönünde ekonomi yönetimi ve TÜİK yetkililerinden yeni adımlar beklediklerini belirterek sözlerini tamamladı.   


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.25 12:22:51
Son Düzenlenme Tarihi :