SON DAKİKA

logo

Yıkıkların arasında bayram yolculuğu

Kahramanmaraş merkezli depremlerden en çok etkilenen Hatay’da yıkıntıların arasında vatandaşların Ramazan Bayramı yolculuğu başladı. Büyük hasar alan Antakya Otobüs Terminalinde firmalar ofislerini dışarı taşımak zorunda kalması dikkat çekti.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay’da vatandaşların Ramazan Bayramı yolculuğu başladı. Kente deprem sonrası gelen gönüllü vatandaşlar ile depremden etkilenen depremzedeler bayram yolculuğuna çıkmak için otogara geldi. Firma ofislerinin zarar görmesi nedeniyle firmalar yazıhanelerini dışarı taşımak zorunda kaldı. Terminalin dışında işlemlerini yapmak zorunda kalan otobüs firması görevlileri, terminalin bir an önce onarılmasını istiyor. Terminalde firma ofisleri ise büyük hasar aldı. Tavanda çökmelerin bulunduğu terminalde, firma ofislerinin de duvarları yıkıldı. Yıkıntıların arasından bilet alan depremzedelerin daha çok sahil kentleri ile İstanbul, Ankara ve İzmir’e seyahat etmeleri dikkat çekti.
Otogarın yıkık olması ve imkanlarının kullanılamaz halde olmasına rağmen otogar yönetiminin firmalardan çıkış parası aldığını ve halen daha otogarda tadilat yapılmadığını söyleyen özel bir firma şoförü Ercan Bal, “Bayram öncesi yolculuklar başladı. Depremzedeler Hatay’ı terk ediyor. Kalacak yerleri olmayanlar daha çok Mersin, Antalya, İstanbul’a seyahat ediyorlar. Çok giden var. Otogarın durumu çok kötü. Herhangi bir çalışma yok. Yetkililerden bir şey görmedik. 10 gün önce geldiler baktılar. Yapılacakları incelediler ama şu ana kadar herhangi bir gelişme yok. Etraf yıkık dökük. Bir yerde durabilmek için kendimiz toparladık. Otogar çıkış parası almaya başladılar. Otogar bu durumdayken kendi imkanlarımızla bir şeyler yapmaya çalışırken otogar yönetimi otobüslerden çıkış parası almaya başladı” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların daha çok sahil kentlerini tercih ettiğini söyleyen özel bir firmanın kaptanı Cafer Aydın, “Sefer sayılarımız depremden dolayı fazlalaştı. Herkes depremden dolayı mağdur olduğu için daha çok sahil kentlerine çalışıyoruz. İnsanlar bir şekilde barınmaya çalışıyor. Giden çok. Otogarda sorun var. Yazıhanelerin sıkıntıları var. Telefon ve internet sıkıntılı. Firmalar zor durumda. Kısa süre içerisinde toparlanmasını istiyoruz” dedi
Acil tıp asistanı olarak Hatay’a gönüllü geldiğini söyleyen Samet Sözcü, “Ben ve arkadaşlarım deprem sonrası göreve geldik. Görevimizi tamamladık ve dönüyoruz. 15 gündür buradaydım. Bizim görevlendirmelerimiz 15 gün sürüyor. Kendi ekiplerimizle beraber görevimizi bitirdik ve dönüyoruz” diye konuştu.
Otogardaki bayram yoğunluğu ise havadan görüntülendi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.18 18:48:03
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






“İlkemiz önce ülkemiz”

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Büro-Sen Antalya Şube Başkanı Hasan Yılmaz Danabaşoğulları, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü münasebetiyle yapmış olduğu basın açıklaması.

 “İlkemiz önce ülkemiz” parolasıyla, devletimizin birliği ve bütünlüğü; milletimizin kardeşlik, huzur ve mutluluğunu daim kılmak için “Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız” diyerek kamu görevlilerimizin hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi amacındayız.  

Başta memurlarımız olmak üzere bu ülkenin işçileri, işsizleri, emeklileri, yoksulları, kadınları ve gençleri için mücadele vermekteyiz. Türk milleti olarak barış içinde, özgürce yaşamak için, demokrasi için, ekmek için, daha güzel bir dünyada, insan onuruna yaraşır bir hayat için bu birlikteliği oluşturduk. En temel insani ve demokratik haklarımız için, sosyal adalet ve eşitlik için eylemler gerçekleştiriyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak mücadelemizin, Devletimizin kuruluş felsefesine uygun bir biçimde, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için olduğunu özellikle vurgulamak isteriz.  

Bizler, emeğin en yüce değer, ekmek kavgasının kutsal olduğuna inanır, alın terini akıtıp, evine ekmek götürme telaşında olan çalışanlarımızın, hak ettiği saygıyı görmesi ve emeğinin karşılığını alması için mücadele yürütürüz.  Bu doğrultuda sesimizin daha gür çıkması, sorunlarımızın gündeme getirilmesi ve çözüm yollarının bulunması konusunda 1 Mayıs’ın bizler için taşıdığı anlam ve değer son derece büyüktür. 

Ülkenin toplam gelirinden herkesin adil miktarda pay alamaması gelir dağılımının bozulmasına, haksızlığa ve yersiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Haksız kazanç ve yersiz zenginleşmenin sonucunda; açlık ve yoksulluk tehlikesiyle baş başa kalan ve çalıştığı halde geçimini sağlayamayan bir toplum ortaya çıkar. Hiçbirimiz çalıştığı, çabaladığı halde yoksul olmak istemeyiz. Kimsenin emeğinin heba olmasına göz yumamayız. 

Bu noktada ortak çıkarlarımızı korumak için bir araya gelerek, güç birliği yapmamız zorunlu hale gelir. Biz; sendikacılığı maaş pazarlığından çok, kamu çalışanlarının bütün haklarının korunup geliştirilmesi için daha geniş yelpazede mücadele etmenin bir aracı olarak görüyoruz. 1 Mayıs’ın emeğinden başka sermayesi olmayan çalışan, işsiz, yoksul, esnaf ve ev hanımlarının seslerini yükselttiği ve güç birliği yaptığı gün olması gerektiğine inanıyoruz. 

Ülkemizi gerginliğe sürükleyerek, memurun, işçinin, emeklinin sorunlarını hasıraltı etme,  gündemi saptırma amacı güdenler, çalışanlara ve sendikacılığa en büyük darbeyi vurmaktadır. 1 Mayıs’ı devletle hesaplaşmaya çevirmek, çalışanların örgütlü mücadelesini zayıflatarak, küresel saldırılar karşısında bizleri çaresiz bırakmak isteyenler bulunmaktadır. Gündemi çalışan sorunlarından saptırıp, bölücülüğün mihmandarlığını yapmaya soyunanlar vardır. Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs’ın bölücülerin ve devletimizle hesaplaşma hayalinde olanların çirkin emellerine alet olmasına müsaade etmeyeceğiz.   

1 Mayıs, bir hesaplaşma günü değil, çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözümlerin arandığı gün olmalıdır. 1 Mayıs’ın, gerginliklerin yaşandığı bir gün olmaktan çıkarılıp, adına yakışır bir bayram havası içinde kutlanan, daha uzun bir zamana yayılan, tüm çalışanların sorunlarının gündeme taşındığı ve çözüme kavuşturulduğu bir süreç olmasını arzu etmekteyiz. Ancak bu şekilde 1 Mayıs tüm çalışanlar açısından daha anlamlı hale gelebilir, tüm sendikalar asgari müştereklerde, fikir birliği sağlayabilir.

Bununla birlikte son yıllarda yaşanan ekonomik gelişmeler ve uygulanan istihdam politikaları çalışma hayatının mevcut sorunlarının giderek derinleşmesine neden olmaktadır. Güvencesiz ve esnek çalışma yaygınlaşmakta, yaklaşık her iki çalışandan biri, sosyal güvenceden ve sosyal korumadan faydalanamadan, kayıt dışı olarak istihdam edilmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları her geçen gün artmakta, memur ve emekli maaşları hayat pahalılığına yenik düşmektedir. Her ne kadar sorunların çözümü için bir takım adımlar atılmış olsa da özellikle memurlarımız temel konularda kalıcı çözümler beklemektedir. 

Bilhassa pandemi ile birlikte bütün dünyada artan enflasyon gerçeğiyle yüz yüze kalmış bulunmaktayız. Memur ve emeklilerimizin maaşları, hayat pahalılığı karşısında sürekli erimekte, alım gücü düşmektedir. Uzun zamandan beri memur ve emeklilerimize hedeflenen enflasyon rakamlarına göre zam yapılmakta ama hedefler tutmadığı için yıl içinde memur maaşları enflasyon karşısında erimektedir. Dönem sonlarında ödenen enflasyon farklarıyla geriye dönük olarak telafi sağlanmakta bu da maaşların enflasyon karşısında sürekli erimesi sonucunu doğurmaktadır. En düşük dereceli memur maaşı asgari ücret düzeyine kadar gerilemiş, yoksulluk sınırı ortalama memur maaşının 3 katına ulaşmıştır. Bu gerçekler ışığında enflasyon farkının maaşlara aylık olarak yansıtılması ve kamu çalışanlarımıza seyyanen ek zam yapılarak kayıplarının karşılanması zorunlu hale gelmiştir. 

Yakın bir zamanda yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri nedeniyle siyasi partiler ve adaylar çeşitli toplum kesimleri için vaatlerde bulunmakta, hükümetimiz toplumun geniş kesimlerine yönelik birtakım teşvik, iyileştirme ve zam kararları almaktadır. Bu süreçte gözardı edilen kesim, sayıları aileleriyle birlikte 25 milyonu bulan memur ve emeklilerimiz olmuştur. Asgari ücretli, işçi, çiftçi, dar ve sabit gelirli, esnaf, şirket sahibi ve iş dünyasına ilişkin müjdeler verilirken memurlarımız da ek zam müjdesi beklemektedir.    

“İnsan onuruna yaraşır iş” herkesin hakkıdır. İstihdamın korunması, geliştirilmesi ve işsizliğin önlenmesi, güvenli bir gelecek, huzurlu bir toplum oluşturulmasının olmazsa olmazıdır. Türkiye Kamu-Sen olarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde insan onuruna yaraşır bir yaşam, adil bir gelir dağılımı, güvenceli bir çalışma hayatı istiyoruz.

Esnek, güvencesiz, sözleşmeli personel istihdamına ve asıl işin taşeronlara yaptırılmasına karşıyız. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, yüz binlerce çalışanımızın beklentilerinin karşılanması bakımından olumlu bir gelişme olarak Türkiye Kamu-Sen’in yıllardır dile getirdiği güvenceli istihdam konusunda ne denli haklı olduğunun yetkililerimiz nezdinde de kabul edilmesi anlamına gelmektedir. Ancak sözleşmeli personel istihdamına son verilmemiş olması, aynı yanlışta ısrar edilmesi, önümüzdeki dönemde de sorunların katlanarak gündeme geleceğini göstermektedir. Bu nedenle sözleşmeli ve güvencesiz istihdamın kamu personel rejiminden tamamen çıkarılması en doğru yaklaşım olacaktır.  

Bu çerçevede 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde; 

1. Memurlarımıza ek zam ve refah payı verilerek alım güçlerinin yükseltilmesi, 

2. Enflasyon farkının, ortaya çıktığı ay itibarı ile ödenmesi,

3. Sözleşmeli ve güvencesiz çalışmanın bütünüyle kaldırılarak tüm kamu çalışanlarının güvenceli ve kadrolu biçimde istihdam edilmesi,

4. 1. Dereceye gelmiş bütün kamu personelinin ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltilmesi, 

5. Memurlarımıza da dini bayramlarda ikramiye verilmesi, 

6. Tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılması ve emeklilikteki ayrımın kalkması,

7. Günün şartlarına uygun olarak sosyal yardımlar, ek ders, nöbet ücreti, fazla mesai gibi ödemelerin artırılması, kira, giyim, yemek yardımı gibi yeni sosyal yardım kalemlerinin oluşturulması, 

8. Yardımcı hizmetler sınıfı personelinin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi, 

9. Deprem bölgesinde görev yapan kamu çalışanlarının barınma ihtiyacı başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak desteklenmesi, 

10. Memur maaş sisteminin sadeleştirilerek tüm memurların yürüttüğü kamu hizmetinin gerektirdiği niteliklere uygun bir maaş almalarının sağlanması, 

11. Kamuda mülakat uygulamasının bir an önce kaldırılarak liyakat ilkesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi, 

12. 4/C’li iken 4/B’ye geçen kamu çalışanlarının eğitim durumlarına uygun kadrolara atamalarının yapılması, 

13. Kamu çalışanlarına şiddetin son bulması için gerekli tedbirlerin alınması, 

14. 4688 sayılı Kanunun revize edilerek toplu sözleşme sisteminin katılımcı ve sonuç alıcı bir hale gelmesi için imza ve itiraz yetkilerinin toplu sözleşmeye katılan tüm konfederasyon ve sendika temsilcileri lehine genişletilmesi, 

15. 657 sayılı Kanunun revize edilerek günün şartlarına uygun hale getirilmesi, kamu görevlilerimizin yetkililerden acil olarak çözülmesini beklediği konuların başında gelmektedir.  

Herkesin; toplumun tüm bireylerinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi için çaba sarf etme, ülkemizde adaletin tesis edilmesi için yaşanan olumsuzlukları dile getirme ve daima daha güzeli arama zorunluluğu vardır. Bu davranış, bizim inancımızın da temel bir değeridir. 

İşçisiyle, memuruyla, işsizi ve emeklisiyle hep birlikte büyümesine katkıda bulunduğumuz milli gelirin adilce paylaşılması, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi ancak hak mücadelesine omuz veren bireyler ve kurumların çoğalmasıyla mümkün olacaktır.

Türkiye Kamu-Sen olarak biz, 

• Huzurlu ve insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz. 

• Yıllardır haksızlığa uğrayan memurlarımıza, itibarlarının iade edilmesini istiyoruz. 

• Esnek ve güvencesiz istihdam modellerinin kaldırılmasını, tüm kamu görevlilerinin kadrolu, aile birliğinin teminat altına alındığı güvenceli bir istihdam sisteminde tek çatı altına toplanmasını istiyor, Devletin memuruna sıfat olarak harfler ve rakamlar değil, sadece Devletin kadrolu memuru sıfatı yakışır diyoruz.  

• Enflasyon kadar zam çıkmazından kurtulmak istiyoruz.    

• Nimette de külfette de adalet istiyoruz. Büyümeden pay istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.

• Ailesinin insanca yaşamasına yetecek düzeyde ücret alan kamu çalışanı görmek istiyoruz.

• Kamu görevlileri ile birlikte tüm çalışanların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını özgürce kullanabildiği bir ülke istiyoruz.

• Şeffaf ve adil bir yönetim istiyoruz.

• Çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz. 

• Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh, muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmış bir toplum istiyoruz.

Biliyoruz ki, birliğimizi ve beraberliğimizi yenecek hiçbir güç yoktur. Bizler birlik oldukça, hiçbir güç, bizleri yok sayamayacak, haklarımızı geriletemeyecektir. Hak aramak kutsal bir mücadeledir. Bizler bu mücadeleyi yalnızca bir alanda değil; her alanda, her platformda veriyoruz. Türkiye Kamu-Sen çatısı altında oluşan bu birlikteliğin verdiği güç ve mücadele azmimiz sürdükçe bizleri zayıflatmaya, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanlar asla bu emellerine ulaşamayacaktır.

Türkiye Kamu-Sen’in mücadele ruhu çalışanlarımızı mutlu, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bir ve bütün olarak ilelebet payidar kılacaktır. Çalışanlarımız emeğinin, alın terinin ve yüreğinin gücünün farkına vardığında yarınlar daha güzel olacaktır.

Bu duygular içinde “Bir arada kardeşçe, daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz, haklarımızı elde edebilmek için daha güçlü bir mücadele vereceğiz. Bu birliktelik, bizleri 21. yüzyılı Türk Asrı yapmak noktasındaki hedefimize ulaştıracaktır.” diyor; tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.01 13:42:56
Son Düzenlenme Tarihi :





ASAT hizmeti vatandaşın ayağına götürdü

Mustafa dedenin aboneliği evinde yapıldı

Antalya Büyükşehir Belediyesi, gerçekleştirdiği yatırımlarla Antalya’nın alt yapı sorunlarını
çözerken, abonelerinin de yardımına koşuyor. Akseki ilçesinde yaşayan yaşlı ve engelli 76
yaşındaki Mustafa Ali Bedel’in su abonelik işlemleri evine kadar giden ASAT personeli
tarafından gerçekleştirildi.
Akseki’nin Güçlüköy Mahallesi’nde ikamet eden 76 yaşındaki Mustafa Ali Bedel, ASAT
Genel Müdürlüğü ilçe şubesini arayarak su aboneliği talebinin olduğunu belirtti. Bedel’in
Akseki ilçe merkezine gelemeyecek durumda olması nedeniyle kendisinin başvurusu telefonla
alınarak abonelik süreci başlatıldı. Gerekli evraklar ASAT personeli tarafından toparlandı ve
büro ortamındaki bütün işlemleri bitirildikten sonra imza aşamasını tamamlamak için görevli
bir ekip Mustafa dedenin evine kadar gitti.
BAŞKAN BÖCEK’E TEŞEKKÜR
Evraklarını bizzat evine getiren ASAT çalışanlarının yanında imzalayan Mustafa dedenin
abone numarası kendisine teslim edildi. Mustafa Ali Bedel, ayağına gelen hizmetten büyük
memnuniyet duyarken ASAT Akseki Şube Müdürlüğü yetkilileri aracılığıyla Büyükşehir
Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e ve ASAT yetkililerine selamlarını ileterek teşekkür etti.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2020.07.14 08:14:17
Son Düzenlenme Tarihi :