SON DAKİKA

logo






Antalya Veteriner Hekimler Odası'nda Sağlıkta Şiddete TEPKİ!

Antalya Veteriner Hekimler Odası, yaptığı yazılı açıklama ile hekimlere karşı gösterilen şiddete tepki gösterdi.

   "Veteriner hekimlik, bir kamusal sağlık hizmetidir. Sağlık kavramının vazgeçilmez bir parçası olan veteriner hekimlerin görev alanı sadece hayvan sağlığı ve refahına yönelik faaliyetlerle sınırlı değildir. Veteriner hekimler çevrenin korunmasında, hayvanlardan insana geçen zoonotik hastalıkların önlenmesinde ve sağlıklı hayvansal gıdaya ulaşmada her aşamada sorumlu ve yetkili, halk sağlığı adına kamu hizmeti veren bir mesleğin temsilcileridir. " ifadelerinin yer aldığı açıklamada  "Veteriner hekimlik, çalışma alanları yönüyle son derece zor, zahmetli, riskli ve stresi yüksek bir meslektir. Veteriner hekimler bu zorlu fiziksel ve zihinsel şartlara rağmen özveriyle görevlerini yapmaktadırlar. Zoonotik hastalıkların insan ve toplum sağlığı üzerindeki etkileri dikkate alındığında veteriner hekimliğin önemi daha net ortaya çıkmaktadır. Zoonotik hastalıklar ve çevrenin etkileşim içinde olması ve artan küreselleşme, tüm dünyada beşeri hekimlerin veteriner hekimler ve diğer sağlık çalışanları ile birlikte çalışmasını ve ortak eylem planları oluşturmalarını bir zorunluluk haline getirmiş, "Tek Sağlık" yaklaşımı ile değerlendirilen bu durum sağlıklı insan, sağlıklı hayvan ve sağlıklı çevrenin birbirlerinden ayrılamayacak bir bütün olarak ele alınması gerekliliğini ortaya koymuştur." cümlelerine yer verildi.

   Veteriner hekimlerin mesleğini uygularken hayvanlarla teması kadar ve belki de daha fazla olarak insanlarla doğrudan teması kaçınılmaz bir durumdur. Veteriner hekimler hastasının bulunduğu ahır, ağıl, kümes gibi hayvan barınaklarına giderek, hijyen koşullarından uzak havasız ve soğuk ortamlarda hizmet verdiklerini ve hem hayvanların muayenesi sırasında hayvan sahiplerinden hem de hayvansal gıda ürünlerinin muayenesi sırasında işletme sahipleri tarafından şiddete uğradıkları belirtilirken sağlık hizmeti veren veteriner hekimler bu görevleri sırasında şehir merkezlerinde ve taşrada, tedavi ve aşılama çalışmalarını aksatmadan sürdürürken, özellikle et olmak üzere hayvansal gıdaların muayenesini yaparken gıda üreten işletmelerde, veteriner klinik ve polikliniklerinde, hayvan hastanelerinde, belediyelerde sağlık hizmeti verirken sık sık şiddete ve baskılara uğramaktadırlar. Bunun bir sonucu olarak insan, hayvan ve çevre sağlığı adına özveri ile sağlık hizmetini yürütmeye çalışan veteriner hekimlerimize karşı giderek artan bir şiddet tablosuna dikkat çekildi.

  "Kamu adına hayvansal gıda denetimi yapan veteriner hekimler halk sağlığına zararlı, imhası ya da şartlı tüketimi gerektiren durumlarda şiddete maruz kalmaktadır.  Bu durum aynı zamanda halk sağlığına yapılan bir saldırı olarak değerlendirilmelidir. Sağlık çalışanları için düzenlenen yıpranma payı, ek gösterge, maaş iyileştirme vb. tüm konularda ve sağlıkta şiddet yasasında veteriner hekimler unutulmuş ve adeta dışlanmıştır. Bu konuda bir an önce düzenleme yapılmasını ve bu yanlıştan bir an önce dönülmesini bir kez daha talep ediyoruz. Yozgat'ın Sorgun ilçesinde 25 Nisan 2022 tarihinde görevi başında katledilen meslek şehidimiz Veteriner Hekim Volkan LALE’nin acısını hala derinden hissediyoruz. Burada kamu hizmeti sunan veteriner hekimleri sağlık çalışanı olarak görmeyen yöneticilerimizin de sorumluluğu olduğunu bir kez daha tüm kamuoyuna duyuruyor, bbir yıl içinde hiçbir yasal düzenleme yapılmamış olmasını ve yöneticilerimizin veteriner hekimleri görmezden gelmesini kabul etmiyoruz." diyen Antalya Veteriner Hekimler Odası, insan, hayvan ve çevre sağlığı için aynı özveriyle görevimizi yapmaya devam edecek, veteriner hekimlere karşı sergilenen her türlü şiddete ve yok sayılmaya karşı mücadelelelerini ise daha da artan bir kararlılıkla sürdüreceklerini belirttiler. 


*Haber Merkezi


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.25 21:18:25
Son Düzenlenme Tarihi :





Bahar yorgunluğunu önlemek için 8 öneri

Diyetisyen Berna Ertuğ, bahar yorgunluğunu; kahvaltı ve düzenli beslenme alışkanlığı, düzenli su tüketimi, alkol tüketimine sınır, kontrollü kafein, C vitamini besinlerden karşılama, düzenli uyku ve aktif bir yaşama geçerek önlenebileceğini bildirdi.
Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Berna Ertuğ, kış mevsiminin ardından heyecanla beklenen güneşli bahar günlerinin yorgunluk hissini de beraberinde getirdiğini belirtti.
Metabolizmada gerçekleşen bazı değişimlerin kişilerde halsizlik, eklem ağrıları, sürekli uyku hali gibi şikayetlere neden olabildiğini dile getiren Ertuğ, baharın başlangıcıyla aynı zamana denk gelen birtakım ruh hali, fiziksel veya davranışsal değişikliklerle baş etmenin yolunun ise doğru beslenmeden geçtiğine dikkat çekti. Berna Ertuğ, metabolizmanın bahar aylarına uyumu için yapılması gerekenleri ise 8 başlık altında sıraladı.

"Kahvaltıyı atlamayın, düzenli beslenin"
Günün en önemli öğünü olan kahvaltının kesinlikle atlanılmaması uyarısı yapan Ertuğ, "Beyaz undan yapılmış besinler yerine; kepek, çavdar, tam buğdaydan yapılmış tahıllı besinleri tercih edin. Her gün 1 yumurta tüketmeye özen gösterin. Besin çeşitliliği oluşturarak tek tip beslenmekten kaçının. Bir öğünde bütün besin gruplarını içeren bir tabak hazırlayın. Örneğin kıymalı sebze yemeği veya tavuklu salata, 1 su bardağı ayran ve 1 dilim ekmek tüketerek besin çeşitliliğini sağlanabilir. Düzensiz tüketilen öğünler, uzun süren açlıklar kan şekerinin dengesiz düşmesine ve yükselmesine neden olabileceği için bahar yorgunluğu belirtileri daha kötü hale gelebilir. Dolayısıyla günde 3 ana, ihtiyaca göre 1 veya 3 ara öğün olacak şekilde az az ve sık sık öğün tüketmeye çalışın. Kendinizi 4-5 saatten fazla aç bırakmamaya özen gösterin. Tükettiğiniz miktarlara yani porsiyonlarınıza dikkat etmeye çalışın" diye konuştu.

"Günde 10-15 bardak su için"
Havaların ısınmasıyla oluşabilecek su kayıplarını önlemek ve mevsimsel değişikliğe bağlı dolaşım problemlerinden kurtulmak için bol bol su tüketilmesini tavsiye eden Ertuğ, susamadan su içmenin alışkanlık haline getirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Ertuğ, günlük 2-3 litre (10-15 su bardağı) su tüketilerek dolaşım sistemini daha düzenli hale getirilebildiğini ve toksinlerden kurtulmanın sağlanacağını belirtti.

"Alkolü azaltın, kafeini kontrol altında tutun"
Mevsim geçişlerinde yüksek miktarlarda tüketilen alkolün, problemlerin daha da artmasına neden olduğunu işaret eden Ertuğ, "Bu nedenle alkol tüketimini minimuma indirmeye çalışın. Ayrıca tercihlerinizin hafif alkollü içecekler olmasına ve 1-2 kadehten fazla tüketmemeye özen gösterin. Gün içerisinde yorgunluğu atmak, uyanık kalmak için sıkça tükettiğimiz çay, kahve gibi kafeinli içecekleri kontrol altında tutun. Yüksek miktarlarda alınan kafein, kalp çarpıntısına ve vücutta su kaybına neden olabileceği için özellikle mevsim değişikliğindeki sıkıntıları tetiklememek adına kafein alımını minimumda tutmaya özen gösterin. Kahve, çay, asitli içecekler gibi kafeinli içecekler yerine rahatlatıcı özelliğinden dolayı bitki çaylarını tercih edebilirsiniz" ifadelerini kullandı.

"C vitamini ve uykunun önemi"
Gün içerisinde özellikle C vitamini içeren sebze ve meyve tüketiminin önemine değinen Berna Ertuğ, beslenmeye brokoli, ıspanak, yeşil sivri biber, maydanoz gibi yeşil yapraklı sebzeler, portakal, kivi, kuşburnu, greyfurt gibi meyveler eklenilmesi gerektiğini bildirdi.
Uykusuzluk ve düzensiz uyumanın yorgunluğa neden olduğunu ifade eden Ertuğ, enerjik olmak için günde en az 6-8 saat uyumanın gerekli olduğunu işaret etti.

"Aktif yaşama geçin"
Haftada 3 gün yapılan tempolu yürüyüş, yüzme, gevşeme egzersizlerinin yorgunluğa karşı koruyucu olduğunun altını çizen Ertuğ, "Eğer ’vaktim yok’ diyorsanız en azından aktif yaşam tarzı için yürüyerek gidebileceğiz yerlere arabasız gitme, asansör yerine merdivenleri tercih etme gibi küçük aktivitelerle de yaşam tarzınızı değiştirebilirsiniz" ifadelerine yer verdi.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.18 12:11:17
Son Düzenlenme Tarihi :