SON DAKİKA

logo

Düşük yağ, lifli gıda ve düzenli egzersiz meme kanseri riskini azaltıyor

    Kadınlarda ortaya çıkan kanserlerin yüzde 32,8’ini oluşturan, kadınlardaki tüm kanserlerin 3’de 1’ini teşkil edecek kadar sık görülen meme kanserine yakalanma riskinin düşük yağlı, lifli gıda tüketimi ve haftada 3-4 gün yapılan düzenli egzersiz sonucunda azalma eğilimi gösterdiği açıklandı.
    Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Havva Yılmaz, 20 yaşından sonra her kadının kendisine ayıracağı ayda 10 dakikalık kontrolün meme kanserini tanımaya yeteceğini, meme kanserinde erke tanının yüzde 100 hayat kurtardığını söyledi.
    50 yaş üstü kadınlarda bulunan kitlelerin yüzde 85-90’ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmadan 2 yıl önce Mamografi ile belirlenebildiğini ifade eden Dr. Havva Yılmaz, 40-50 yaş arası kadınların ise 2 yılda 1 kez, 50-60 yaş arası kadınların da yılda 1 kez Mamografi yaptırmaları gerektiğini belirtti.
    Dr. Havva Yılmaz, meme kanserine yakalanma riskinin de sağlıklı yaşam ile azaldığına dikkati çekti. Dr Yılmaz, “Östrojen hormonu etkisinde kalınan sürenin uzun olması meme kanseri için risktir. Erken adet, geç menopoz, emzirmemek, doğum yapmamak, geç doğum yapmak ya da ı uzun süreli hormon ilacı almak östrojen maruziyeti açısından önemlidir. Ayrıca fazla kilolar yağ doku içinde östrojen üretimi nedeniyle risk oluşturur. Düşük yağ ve yüksek lifli beslenme bu yüzden önemlidir. Haftada 3-4 kez düzenli egzersiz yapmanın ise meme kanseri riskini yüzde 35-40 oranında azalttığı belirlenmiştir.”dedi. * Haber Merkezi

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.22 22:09:37
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Doğu Akdeniz’i göçmen çayırı sarmaya başladı

Doğu Akdeniz’de istilacı balıklardan sonra, yerli deniz çayırlarının yerini Halophıla Stıpulacea olarak bilinen Kızıldeniz göçmeni deniz çayırı aldı. Su altında yapılan çalışmada 4 metreden 20 metre derinliğe kadar yaklaşık 100 kilometrelik alana göçmen deniz çayırının yerleştiği belirlendi.
Türkiye’nin Akdeniz’de en uzun sahil şeritlerinden birine sahip olan kentlerden Mersin’de denizde popülasyon kuran türlerin araştırılması devam ediyor. Bu çerçevede Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi ve Proje Koordinatörü Prof. Dr. Deniz Ayas ile birlikte oluşturulan akademisyen ekip turizmin gözbebeği Erdemli Kızkalesi ile Silifke arasında dalış gerçekleştirdi. Daha önceki dalışlarda istilacı türlerden Deniz kestanesi ve Aslanbalığı yoğunluğu keşifleri yapan ekip, bu kez kıyıya yakın noktalardaki tahribatla yok olan yerli deniz çayırının (Posidonia oceanica) yerini, göçmen deniz çayırının yayılımını inceledi. Yapılan dalışlarda Erdemli’den Aydıncık ilçesine kadar 100 kilometrelik sahil bandında denizin 4 ile 20 metre arasında geniş bir yayılım gösterdiği belirlendi.
Mersin körfezinde deniz çayırlarının bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Deniz Ayas, "Bizim 2 yıldır yaptığımız çalışmalarda yerli deniz çayırlarının olduğu alanlarda, meralarda artık Halophıla Stıpulacea dediğimiz egzotik yani Kızıldeniz göçmeni bir deniz çayırının yerleştiğini gördük. Özellikle tahrip olmuş püsedonya otlaklarında halufilanın yerleştiğini ciddi anlamda buralarda geniş dağılımları olduğunu gözlemledik. Kızıldeniz’den gelen egzotik deniz çayırı rizonlar oluşturarak sediman içerisinde bir ağ şeklinde sarıyor. Her rizondan da 2 gövde çıkacak şekilde şekilleniyor. Bunlar alg değiller tohumlu bitkiler, çiçekli bitkiler ve Kızıldenizden gelerek, özellikle oşinika dediğimiz yerli deniz çayırlarının olduğu habitatlara yerleşiyorlar" dedi.

"Akdeniz’de büyük bir değişimi beraberinde getiriyor"
Özellikle göçmen deniz çayırlarının yerli deniz çayırlarının tahrip olduğu alanlara yerleşerek orada bir topluluk oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ayas,"Yerli deniz çayırları bio ekolojik, üstlendiği fonksiyon açısından Akdeniz için çok önemli bir türdür, önemli bir habitat oluşturur, bir çok deniz canlısı için. Bunlar dekapot dediğimiz deniz yengeçlerinde tutunda balıklara kadar, bir çok tür için yaşam alanıdır. Bu türün ortadan kalkıp yerini Kızıldeniz göçmeni olan bu türün gelmesi tabi Akdeniz’de büyük bir değişimi beraberinde getiriyor. Fonksiyonel olarak bir çok türü etkileyen yerli yerli deniz çayırları artık daha az tür için önemli habitatlar oluşturan egzotik türe yerini bırakıyor" ifadelerini kullandı.

100 kilometrelik sahil bandında ciddi bir yayılım gösteriyor.
100 yılı aşkın süredir göçmen deniz çayırının Akdeniz’de varlığının bilindiğine değinen Ayas, "Ama şu anda özellikle insan etkisiyle balıkçılık olabilir, turizm faaliyetleri, yatçılık gibi faaliyetlerle deniz tabanında özellikle oluşan tahribat ve tahribatın sonucunda yerli deniz çayırlarının zarar görmesi ile yerleşmeye fırsat buluyor. Zarar görmüş deniz çayırları otlaklarına meralarına egzotik deniz çayırı yerleşiyor. Şu anda 4 metreden başlayarak, 15 -20 metre derinliği kadar bu türü yaygın bir şekilde görüyoruz. Deniz tabanını bir ay gibi bir sürede sarıyor. Mersin açısından bakarsak Narlıkuyu’dan Aydıncık’a varıncaya kadar çok geniş bir alan 100 kilometrelik sahil bandında 4 ila 20 metre arasındaki göçmen deniz çayırı ciddi anlamda bir yayılım gösteriyor" diye konuştu.

"Deniz kaplumbağaları için besin kaynağı olabilir"
Akdeniz’in değiştiğini deniz suyu sıcaklıklarının arttığının altını çizen ekip üyelerinden dalış eğitmeni Biyoloji öğretmeni Ertuğrul Çete ise "Bu iklim değişikliği ister istemez ilk etkilenenler biziz. Akdeniz bölgesi özellikle Doğu Akdeniz Bölgesi çok etkileniyor. Tabi göçmen türler sürekli geliyor. Bu göçmen deniz çayırları üretici bandındalar. Yani üreticiler. diğer türler genelde tüketici olarak geliyorlardı, istila gerçekleştirebiliyorlardı. Ama bunlar üretici olunca eko sistemde belki faydaları olabilir. Deniz kaplumbağaları özellikle otla beslenen cloniya mydas için bir besin kaynağı oluşturabilir. Tabi üretici bandı dediğim şu, üretici olması yani bir çayır olarak geliyor olması, bir avantaj. Diğer balıklarında, otla beslenenler canlılar içinde Besin kaynağı açsından avantajdır. Deniz çayırı dediğimiz Posidonia oceanica vardı. O deniz çayırının boşluklarını o dolduruyor. Belki buraları daha zengin hale getirebilir" şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.27 22:42:36
Son Düzenlenme Tarihi :





İYİ Tarım uygulaması çiftçinin gelirini ve güvenliğini arttırır

İyi Tarım Uygulamaları (İTU), gerek kaliteli ve verimli bir tarımsal üretim gerekse güvenli gıda tüketimi açısından oldukça önemlidir. ÎTU ile üreticilerin kazancı ve rekabet gücü artacağı gibi tüketicilerin sağlığı da korunmuş olacak.
KARAR AŞAMASINDA RİSK DEĞERLENDİRMESİ YAPIN
İyi Tarım Uygulamaları, topraktan sofraya kadar uzanan bütün üretim ve pazarlama aşamalarını kapsar. Karar vermeden önce üretim alanında daha önce yetiştirilen ürün veya tarımsal faaliyetler bilinmeli, insan sağlığı ve çevreye olan etkileri değerlendirilmeli, kontrol altına alınamayacak riskler söz konusu ise bu alanlar iyi Tarım Uygulamalarında kullanılmamalı.
Üreticiler, üretim kararını vermeden önce risk değerlendirilmesi yapmalı. Risk değerlendirilmesi; toprak tipi, erozyon, taban suyu seviyesi ve kalitesi, sürdürülebilir su kaynaklarının varlığı, arazinin ilk kullanımı, parazit ve diğer asalaklarla bulaşık olması ve bitişik alanlara etkisi gözönünde tutularak yapılmalıdır. Toprak sağlığının korunması, tarım ilaçlarına bağımlılığın azaltılması ve bitki sağlığının maksimum düzeyde sağlanabilmesi için dönüşümlü üretim yapmalıdır.
ÜRETİME BAŞLAMADAN ÖNCE YETKİLİ KURULUŞLARA BAŞVURUNUZ
İyi Tarım yapmaya karar verdikten sonra gerekli prosedürü yerine getirmek üzere yapılacak ilk iş, İTU konusunda yetkilendirilmiş kuruluşlara başvurarak üretim sürecinin kayıt altına alınmasını sağlamak.
İZLENEBİLİRLİK VE KAYIT TUTMA, ÜRÜNÜN BELGELENMESİ İÇİN ŞARTTIR
Üretim sırasında yapılan bütün işlemler çifçiler tarafından kayıt altına alınmalı ve daha sonra yapılacak kontroller için saklı tutulmalıdır. Bu kayıtlarda; ürün çeşidi, ürünün bulunduğu coğrafi bölge, gübre uygulama zamanı, uygulama nedeni, teknik izin, kullanılan kimyasalın ticaret ismi ve miktarı, uygulama aleti, operatörün ismi ve uygulama zamanından kaç günsonra hasat yapılması gerektiği, sulama zamanı, yöntemi ve miktarı gibi bilgileri içermelidir.
ÜRETİMDE DİKKAT EDİLECEK TEMEL HUSUSLAR
* Toprağın işlenmesinde, erozyonu azaltacak ve toprağın fiziksel yapısını koruyacak teknikler kullanılmalı.
* Seçilen çeşitler virüsten ari, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı olmalı.
* Kaliteli tohum, fide veya fidan kullanılmalı
* Uygun zamanda ve miktarda gübre kullanımı için toprak analizleri yılda en az bir defa, yaprak analizleri ihtiyaç duyulduğunda yaptırılmalı. Gübreleme, toprak yapısına göre hangi gübrenin uygun olduğunu belirledikten sonra, bitkinin ihtiyaç duyduğu miktarda ve zamanda yapılmalıdır.
* Sulama, gübreleme, ilaçlama, pestisit kullanımı vediğer bütün uygulamalarla ilgili işlemleri kayıt altına alınız,
* Su kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirilebilecek ve bitkinin ihtiyaç duyacağı suyu temin edebilecek sulama sistemleri kurulmalı. Sulama için asla atık su (kanalizasyon suyu) kullanılmamalıdır. Risk değerlendirme esaslarına bakılarak, sulama suyu kaynağı yılda en az bir kez mikrobiyal, kimyasal ve mineral kirleticiler bakımından analiz ettirilmeli.
* Hastalık ve zararlılarla mücadele "Entegre Mücadele Teknik Talimatları" doğrultusunda öncelikle kültürel tedbirler, mekanik mücadele, biyolojik mücadele veya biyoteknik yöntemler uygulanmalı. Son çare olarak kimyasal mücadele yapılmalıdır.
* Bütün pestisit uygulamaları ile ilgili kayıtlar tutulmalı. Pestisit kalıntı analizlerinin sıklığı, risk değerlendirmelerine göre yapılmalı. Maksimum kalıntı limitlerinin aşılması durumunda ise bir acil eylem planı mevcut olmalıdır.
* İşletmedeki olası atık ürünleri ve kirlilik kaynaklarını belirtiniz.
* Hasat, hijyenik koşullarda yapılmalı.
* Tarım işletmesindeki bütün olası atık ürünler (kağıt, karton, plastik, ürün kalıntısı, yağ, kaya yünü vb.) ile muhtemel kirlilik kaynakları (kimyasallar, yağ, yakıt, ses, ışık kalıntı, paketleme evinden çıkan akıntılar) belirtilmeli.
* Tarımsal kimyasalları kullanan, taşıyan ve uygulayan işçilere bu konuda eğitim verilmeli; işletmede ilk yardım eğitimi alan kişiler bulunmalıdır.
Ürün, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından İyi Tarım Ürünü Sertifikası ile belgelendirilir.
İTU ile üretilen ürünler tüketicinin daima tercih edeceği güvenilir gıdalardır.
* İL TARIM BASIN

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.21 13:03:45
Son Düzenlenme Tarihi :