SON DAKİKA

logo

Araçlarına toz kondurmuyor, ayakkabısını çıkarıp öyle sürüyor

Antalya’da fabrikadan çıktığı haliyle satın aldığı kilometresi düşük 1993 ve 1994 model Doğan SLX otomobil koleksiyonuna 35 bin kilometrede 1993 model bir araç daha ekleyen Abdullah Şimşek’in araba sevdası görenlerin ağzını açık bırakıyor. Aracına toz kondurmayan, ayakkabıyla araçlarına binmeyen ve üstüne örttüğü brandaları da öperek açan Şimşek, bu tutkusunun eşiyle arasında kıskançlığa yol açtığını belirterek, “Eşim kıskansa neye yarar ki, benim için bu araba çok önemli. Hanım bulursun ama bu arabaları bulamazsın. İlla ki kıskançlık oluyor ama ben sevgimi bunlara veriyorum. En azından bunlar yanlış yapmıyor” dedi.
Konyaaltı ilçesi Aşağıkaraman Mahallesi’nde oto yıkama işiyle uğraşan 2 çocuk babası Abdullah Şimşek, 5 yıl önce parça ve boyası değişmeyen iki orijinal Doğan SLX marka otomobili satın aldı. Biri yeşil, diğeri bordo renkte olan otomobillerini aldığı günden bu yana kullanmayan Şimşek, özel yaptırdığı garajında araçlarına gözü gibi bakmaya başladı. Ayakkabılarını çıkarmadan binmediği araçlarının tozunu alan Şimşek, aracını muayeneye de kaza veya çizik oluşur düşüncesiyle binmeden çekiciyle gönderiyor. Geçtiğimiz günlerde yine aynı marka 35 bin kilometrede 1993 model bir otomobil olduğu haberini duyan Şimşek, Manavgat’a otomobili çekiciyle almaya gitti. Şimşek, 385 bin liraya satın aldığı aracı çekiciye yükleyip evinin garajında diğer iki otomobilinin yanına koydu.
Araçlarına toz kondurmayan, üstüne örttüğü brandaları da öperek açan Şimşek’in otomobil tutkusu görenlerin ise ağzını açık bırakıyor. Ayakkabılarını çıkartıp araçlarına öyle binen, bakıma dahi çekiciyle gönderen Şimşek, yeni gözdesini koleksiyonuna katmanın mutluluğunu yaşıyor.

“Bu araçlar evim gibi, insan evinin içine ayakkabıyla girer mi?”
Bu markada olan araçların yıllardır hastası olduğunu belirten Abdullah Şimşek, modeli düşük yeni aracının satılacağını duyar duymaz harekete geçtiğini anlattı. Şimşek, “Düşündüğümden daha güzel çıktı araç. 1993 model, 35 bin kilometrede ama daha 2 bin kilometre yol yapmış gibi. Arabayı görünce aşık oldum. Pırıl pırıl. Değişeni, hatası, boyası ve çiziği yok. Bu işin sevdalısı olunca kaç para olunca veresi geliyor adamın. Ben 385 bin liraya aldım. Bu paraya 2013-2015 model farklı güzel araçlar alınabilir ama bu işin sevdalısı olunca alıyoruz. Araca kıyamıyorsun, ayakkabıyla bile binemiyorum. Evin içine giriyormuş gibi hissediyorum kendimi. Evin içine ayakkabıyla girilir mi?” dedi.

“Hanım bulursun ama bu arabaları bulamazsın”
Şimşek, üç otomobilini de çok sevdiğini ancak son aldığı aracın diğerlerine göre kendisi için daha gözde olduğunu ifade etti. Araç sevdası yüzünden eşinin zaman zaman kıskançlık yaptığını da aktaran Şimşek, “15-20 gündür arabayı alıp alamayacağım konusunda uyuyamadım. Ama aracı aldıktan sonra o gece rahatça uyudum. Eşim kıskansa neye yarar ki, benim için bu araba çok önemli. Hanım bulursun ama bu arabaları bulamazsın. İlla ki kıskançlık oluyor ama ben sevgimi bunlara veriyorum. En azından bunlar yanlış yapmıyor. Tüm sevgimi onlara veriyorum. Koleksiyon niyetiyle devam ediyorum. Daha büyük düşüncelerim de var” ifadelerini kullandı.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.11 12:20:06
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






SES KISIKLIĞINA YOL AÇAN 7 ETKEN!

Sesiniz kısılıyor, çatallaşıyor ya da kalın mı çıkıyor? Ses teli nodülleri çocuklarda da sık görülüyor! Sağlıklı ve güçlü bir sesin püf noktaları! Reflüden alerjiye, nodülden kansere…

Sabahları sesiniz çatallı mı çıkıyor? Konuşurken zorlanıyor ya da boğazınızda bir şey varmış gibi mi hissediyorsunuz? Ses kısıklığı çoğu zaman geçici ve masum bir sorun olarak görülse de kimi zaman da altında ciddi hastalıklar yatabiliyor! Acıbadem Kartal Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Seyfettin Aslan Yapılan çalışmalarda; özellikle sesini yoğun şekilde kullanan neredeyse her 4 kişiden birinin ses kısıklığı ile karşılaştığı bildirilmektedir. Ses kısıklığı dışında seste çatallanma, kabalaşma, yorulma ve özellikle kadın hastalarda sesin erkek sesi gibi çıkması diğer başvuru şikayetleridir diyor. 

Ses kısıklığı sorununun mevsimsel alerji, üst solunum yolu enfeksiyonları veya reflüye bağlanmasının, altta yatan daha önemli bir sorunun tedavisini geciktirebildiğini vurgulayan Dr. Aslan “Bu nedenle ses kısıklığımızı çeşitli şekillerde masum bir nedene bağlamadan önce mutlaka kulak, burun ve boğaz muayenesi yaptırmalıyız. Çünkü ses teli nodülü, kisti ve polibinden erken evre ses teli kanserine dek birçok hastalık ilk etapta ses kısıklığı olarak bulgu vermektedir ” diye konuşuyor. 

KBB Uzmanı Dr. Seyfettin Aslan, ses kısıklığına yol açan 7 etken ile sağlıklı ve güçlü bir sesin püf noktalarını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

 

  • Üst solunum yolu enfeksiyonları

 

Sıklıkla viral üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında ortaya çıkan ses kısıklığı enfeksiyon tablosu geriledikten sonra kısa süre içerisinde düzelmektedir. Ancak bu dönemde sigara tüketmemek, sesi yoğun kullanmamak önemlidir. 

 

  • Alerji

 

Dr. Aslan “Mevsim geçişlerinde yoğun üst hava yolu alerjenleri (ev tozu, polen vb) ile temas sonucu burun tıkanıklığı, burun akıntısı ve hapşırık ile birlikte seste değişiklik yaşanabiliyor. Muayenede üst hava yollarındaki alerjik değişiklikleri görerek tanı koyabilmekteyiz. Tedavide ise alerjen maddelerden kaçınmak da kritik önem taşımaktadır” diyor. 

 

  • Reflü

 

Laringofaringeal reflü ses kısıklığı yapabilmektedir. Ses kısıklığının yanı sıra midede yanma, boğazda asit tadı hissedilmesi ve mide içeriğinin boğaza kaçması gibi şikayetlerin varlığı reflü larenjitine işaret etmektedir. Tedavide ilacın yanı sıra yaşam tarzı değişikliği (mide asit salgısını artırabilecek yoğun baharatlı yiyeceklerin ve kola-kahve gibi içeceklerin tüketiminden kaçınılması, gece geç saatte besin tüketilmemesi vb) büyük rol oynamaktadır. 

 

  • Ses teli nodülleri

 

KBB Uzmanı Dr. Aslan “Ses teli nodülleri günümüzde çocuklarda da sık görülmektedir. Özellikle ilkokul çağındaki çocuklarda spor, oyun veya sosyal aktivite sırasında yüksek sesle veya bağırarak konuşmaya bağlı olarak ses teli nodülleri gelişebilmektedir. Bu nodüler dokular konuşma sırasında ses tellerinin titreşimini bozarak ses kısıklığına neden olmaktadır. Tedavide konuşma ve ses terapisi hastalarımız için faydalı olmaktadır” diyor. 

 

  • Ses teli polipleri ve kistleri

 

Ses tellerinde oluşan polip ve kistler, uzun süreli ses kısıklığının önemli nedenlerindendir. Polipler genellikle sigara kullanımı ve sesin yanlış kullanılmasıyla ortaya çıkar. Kistler ise ses teli içinde yerleşir ve doğuştan olabileceği gibi sıklıkla sonradan gelişir. Her iki durumda da ses kalınlaşır, çatallanabilir ve tedavi için genellikle cerrahi ile ses terapisi gerekir. 

 

  • Sigara polibi

 

Dr. Seyfettin Aslan “Hastalarımıza sigara polibi olarak anlattığımız Reinke ödemi (ses telleri yüzey epitelinin hemen altında koyu, jöle benzeri sıvı birikimi) sesin normalden daha kalın hale dönmesine neden olur. Yoğun sigara kullanımı ile ilişkilidir. Özellikle kadın hastalarımız seslerinin erkek sesine benzemesinden, örneğin; telefonda ‘buyrun beyefendi’ diye hitap edilmesinden şikayetçi olmaktadırlar. Tedavisi sigarayı bırakmak ve cerrahidir” diyor. 

 

  • Ses teli kanseri

 

Ses telinin iyi huylu hastalıkları gibi erken evre ses teli kanseri de ses kısıklığıyla bulgu verir. Bu nedenle özellikle yoğun sigara içen, alkol kullanan veya ailesinde baş, boyun kanseri öyküsü olan bir hastada ses kısıklığı geliştiğinde mutlaka KBB uzmanı tarafından laringoskopik muayene yapılmalıdır. 

 

xxxxxx Kutu Bilgisi xxxxxxx

Sağlıklı ve güçlü bir sesin 9 püf noktası

KBB Uzmanı Dr. Seyfettin Aslan, ses sağlığımızı korumanın ve sağlıklı, güçlü bir sese sahip olmanın 9 püf noktasını şöyle sıralıyor:

  • Boğazınızı temizleme davranışından kaçının
  • Ortam gürültülü de olsa bağırmayın, yüksek sesle konuşmayın
  • Aralıksız konuşmayın. Birkaç kelimede bir nefes alıp sonra konuşmaya devam edin
  • Kafeinli veya asitli içecekleri fazla tüketmeyin 
  • Bol sıvı alarak boğazınızı nemli tutun
  • Düzenli ve yeterli uyuyun
  • Sigara ve alkolden kaçının
  • Sesinizi yoğun kullanacaksanız mutlaka öncesinde ses ısıtma egzersizleri yapın
  • Sesinizin yorulduğunu hissettiğinizde mutlaka dinlendirin 

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2025.08.04 11:11:56
Son Düzenlenme Tarihi :





Başkan Hacısüleyman’dan Antalya için kritik uyarı

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda kentin sosyo-ekonomik yapısını güçlendirmek ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla düzenlenen “Antalya 2050 Vizyonu Arama Konferansı” tamamlandı. Üç gün süren konferansta, Antalya’nın gelecek 25 yılına yön verecek stratejiler ortak akılla ele alındı.

ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman,  “Kendi geleceğimizi yine Antalyalılar olarak biz belirlemeliyiz” dedi.
2050’ye giderken kentin nasıl bir yol izlemesi gerektiğinin tartışıldığını belirten Hacısüleyman, “Daha fazla ticaret mi istiyoruz, daha fazla yapılaşma mı, yoksa tarımı, suyu ve doğayı koruyan bir Antalya mı?” ifadelerini kullandı. Tarım sektörünün artan sıcaklıklar nedeniyle üretimde zorlandığını, turizmin ise kaynak baskısını her geçen gün daha fazla hissettiğini kaydeden Hacısüleyman, kentleşmenin kültürle birlikte düşünülmemesi halinde şehrin ruhunu kaybedeceğini söyledi. Son 25 yılda kaynakların 1 milyon kişiyle daha paylaşılır hale geldiğine dikkat çeken Hacısüleyman, “Su arttı mı? Hayır. Ama kişi başına düşen kaynak azaldı” dedi. 
Turizm verilerine de değinen Hacısüleyman, 2000 yılında Antalya’ya gelen yabancı turist sayısının yaklaşık 3,4 milyon olduğunu, bugün ise bu rakamın 17 milyonun üzerine çıktığını belirtti. Her yeni kullanıcının kaynaklara ortak olduğunu dile getiren Hacısüleyman, turizmde bunun geçici, göçte ise kalıcı bir etki yarattığını vurguladı. Beş katlık artışa rağmen kaynaklarda benzer bir artış yaşanmadığını vurgulayan Hacısüleyman, “Bu yükü kaldıracak hangi kaynağımız beş kat arttı? İşte bu nedenle taşıma kapasitesini konuşmak zorundayız” diye konuştu. 
Antalya’nın daha ne kadar nüfusu, turisti ve yapılaşmayı kaldırabileceğinin bilimsel verilerle analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Hacısüleyman, “Kaynaklar artmayacak. Bu yüzden planlamayı kapasite üzerinden yapmak zorundayız” dedi.
İklim değişikliğinin artık günlük hayatın bir gerçeği haline 

















geldiğini vurgulayan Hacısüleyman, “Eskiden 40 günde yağan yağmur bugün 2 saatte yağıyor. Sonrasında altyapıyı ya da yönetimleri suçluyoruz ama bireysel sorumluluğumuzu da sorgulamamız gerekiyor” diye konuştu. 
Deprem, sel ve su krizinin insan yaşamını doğrudan etkileyen başlıklar olduğunu belirten Hacısüleyman, Antalya’nın geleceğinin ancak bütüncül, bilimsel ve sürdürülebilir bir planlamayla güvence altına alınabileceğini sözlerine ekledi. * ATSO Bülten


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2025.12.16 10:51:58
Son Düzenlenme Tarihi :