SON DAKİKA

logo

Başkan Buluntu: “Başımıza kalkılan yardımları tümüyle iade etmeye hazırız”

Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Buluntu, “Her şeyden önce bir Kahramanmaraşlı olarak kahraman şehrimizin her bir ferdi adına belirtmek isterim ki; Kahramanmaraş iş dünyası, yapılan maddi ve manevi yardımların tümünü başımıza kalkanlara iade etmeye hazırdır” dedi.

KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Buluntu, 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonrası özellikle sosyal medya platformları üzerinden depremzedelere ilişkin hakaret içerikli paylaşım yapanlara yönelik basın açıklaması gerçekleştirdi. 6 Şubat depremlerinin simgesi haline gelen Ebrar Siteleri’nde düzenlenen basın açıklamasına katılım yoğun oldu. Sözlerine ‘Asrın Felaketi’ olarak adlandırılan 6 Şubat depremlerinde şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar dileyerek başlayan KMTSO Başkanı Buluntu, seçimler sonrası depremzede vatandaşlara yönelik yapılan beddua ve hakaretleri sert sözlerle eleştirerek, “Bizim kızgınlığımız, dünyada eşi benzeri yaşanmamış bir felaket sonrası yapılan insani yardımların siyasete malzeme edilerek, depremzedelerimizi incitmesidir” şeklinde konuştu.

Başkan Buluntu, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “6 Şubat’ta yaşadığımız büyük felaketler sonrası neye uğradığımızı bilmez halde kendimizi küçük bir kıyametin ortasında bulduk. Felaketin boyutunu, yıkıcı etkisini ve acısını ancak yaşayanın bilebileceği bir ortamda bir yandan yakınlarımızı enkaz altında çıkarmanın mücadelesini verirken bir yandan da olumsuz hava koşullarıyla mücadele ettik. O gün depremi yaşayan herkes zorlu yaşam koşulları içinde bir mücadele verirken güzel ülkemin dört bir yanından gelen yardımlar ile büyük bir dayanışma örneği sergilendi ve bu konuda adeta dünyaya birlik ve beraberlik dersi verdik. Aziz milletimiz, üstüne deprem karanlığı çöken halkımıza adeta yüreğindeki sevgi ile ışık kaynağı oldu. Yeri geldi Van’dan kardeşlerimizin gönderdiği battaniyeler ile ısındık, yeri geldi İzmir’den arabasına ne bulursa doldurup gelen abimizin bisküvisi ile karnımızı doyurduk, yeri geldi Hac parasını bizlere gönderen Hatice annemizin bu davranışı karşısında ağladık, yeri geldi kumbarasındaki tüm parasını hiç düşünmeden iliştirdiği not ile yollayan evlatlarımızın hareketleri karşısında duygulandık.

Lakin bu hafta sonu gerçekleşen 13. Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinden sonra özellikle ilimizin merkez üssü olduğu deprem bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımıza yönelik ağza alınmayacak beddualar ve hakaretler edilmiş, bu davranış ve söylemler bölgemizin asil insanlarını derinden yaralamıştır. Elbette bizim sözümüz yaptığı yardımı başa kalkacak kadar basit düşen zihniyetleredir. Yoksa biz biliyoruz ki bu ülkenin milyonlarca yüreği güzel insanı var ve onlar hep bizim yanımızdaydılar ve olmaya da devam edeceklerdir. Bizim kızgınlığımız, dünyada eşi benzeri yaşanmamış bir felaket sonrası yapılan insani yardımların siyasete malzeme edilerek, depremzedelerimizi incitmesidir. İyilik ticaret değildir, yapılan iyiliğe karşılık beklenildiğinde iyilik olmaktan çıkar karşılıklı menfaate döner. Eğer gönderdiğinizi ifade ettiğiniz yardımlardan dolayı kendinizde depremzedelere hakaret etme hakkını bulabiliyorsanız biz size o yardımların daha fazlasını göndermeye hazırız.

Bugüne kadar dil, din, ırk, mezhep, dünya görüşü ayrımı yapmadan yardıma ihtiyacı olan her coğrafyanın yardımına koşan büyük ve güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her zaman olduğu gibi bugünlerde de deprem felaketinden etkilenen milyonlarca vatandaşımızın yaralarına merhem olmuş ve olmaya da devam edecektir. Devlet ve millet dayanışması ile bugünlerin üstesinden de geleceğimizi belirterek sözlerime burada son verirken; karşılıksız yardım gönderen ve her zaman varlıklarını hissettiren tüm yardımseverlere teşekkür ediyor, işleri güçleri fitne fesat olanları da kınayarak kamuoyunu saygıyla selamlıyorum.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.05.17 18:42:19
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Reha Erdem restore edilen ilk filmi ve son filmi ile ilk kez Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından 7-14 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Reha Erdem’in son filmi “Neandria”, Türkiye prömiyerini yaparken, 1988 yapımı ilk filmi “A Ay” da restore edilmiş kopyasıyla ilk kez gösterilecek.
Dünya ilk gösterim..

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından 7-14 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Reha Erdem’in son filmi “Neandria”, Türkiye prömiyerini yaparken, 1988 yapımı ilk filmi “A Ay” da restore edilmiş kopyasıyla ilk kez gösterilecek.
Dünya ilk gösterimi Ekim ayında 39. Varşova Film Festivali’nde yapılacak “Neandria”, ‘ekolojik olarak sürdürülebilir bir film yapım girişimi’ olarak tamamlandı. Bir antik kentin yakınlarındaki yoksul bir köyde, annesiyle birlikte yaşayan ve atletizm yarışlarına hazırlanan Suna adlı bir genç kadını odağına alan filmde, Deniz İlhan, Ahmet Rıfat Şungar, Bülent Emin Yarar, İnci Nur Daşdemir, Nihal Yalçın, Izzy, Nur Fettahoğlu, Serkan Keskin, Gizem Katmer, Ayşegül Kopartan ve Tanıl Bora oynuyor. Festivalin bir diğer Reha Erdem sürprizi de sinemamızın kült mertebesindeki şiire dair ve gerçeküstü ilk uzun metrajı “A Ay”ın 35. yaşına özel gösterimi olacak. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle restore edilen film, 35 yıl sonra ilk kez beyazperdede seyirciyle buluşacak.
Reha Erdem’in son filmi “Neandria”, 39. Varşova Film Festivali’nde Uluslararası Yarışma’da yer aldıktan hemen sonra Türkiye’de ilk kez 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde seyirciyle buluşacak. Köye yeni gelen İmam ile birlikte değişen hayatı izleyen film; yarışma, avlanma ve kazanma hırsıyla hastalanmış bir dünyada sıkışan gençlerin, özgürlüğü ve aşkı arayışlarını ve isyanlarını anlatıyor.
Çekimleri Çanakkale’nin Kayacık köyünde ve Neandria antik kentinde gerçekleşen film, usta oyuncuları ve yeni keşifleri bir araya getiriyor. İlk oyunculuk deneyiminde Deniz İlhan’ı Suna rolünde izleyeceğimiz filmde, Ahmet Rıfat Şungar, Bülent Emin Yarar, İnci Nur Daşdemir, Nihal Yalçın, Izzy, Nur Fettahoğlu, Serkan Keskin, Gizem Katmer, Ayşegül Kopartan ve Tanıl Bora rol alıyor.

Restore kopyasıyla “A Ay” ilk kez Antalya’da
Festivalin bir diğer sürprizi de, Reha Erdem’in ilk filmi “A Ay”ın 35. yaşına özel gösterimi olacak. Geleneklere bağlı bir ailede halalarının gölgesinde yaşayan 11 yaşındaki Yekta’nın gerçeküstü dünyasını anlatan filmde, Yeşim Tozan, Gülsen Tuncer, Nurinisa Yıldırım ve Münir Özkul oynuyor. Özkul’un rol aldığı son sinema filmi olan “A Ay”, farklı sinema diliyle sinemamızda özel bir dile sahip. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle restorasyonu tamamlanan film, 35 yıl sonra ilk kez Antalya’da, yeniden perdede seyircisiyle buluşacak.

Reha Erdem’den Masterclass
Reha Erdem, festivalin konuğu olarak Antalya’ya gelecek ve “A Ay”dan “Neandria”ya uzanan 35 yıllık film yapım sürecini aktaracağı bir söyleşi yapacak.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in başkanlığını yaptığı 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin idari direktörlüğünü Av. Cansel Tuncer, yönetmenliğini Dr. Ahmet Boyacıoğlu üstlenirken, sanat yönetmenliğini Başak Emre, Antalya Film Forum direktörlüğünü ise Armağan Lale ve Pınar Evrenosoğlu yürütüyor.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.18 11:25:15
Son Düzenlenme Tarihi :





81’ilden talep görüyor: Yayladağı lokumu 60 yıldır üretiliyor

Hatay’ın Yayladığı ilçesinde yaklaşık 60 yıldır üretimi yapılan lokum, Türkiye’nin 81 iline gönderiliyor. Yayladağı lokumunun en çarpıcı özelliği ise pişirim şekli, dişlere ve damağa yapışmaması sebebiyle tercih ediliyor.
Kahramanmaraş depremlerinin en çok etkilediği yerlerin başına gelen Hatay’da toparlanma süreci devam ediyor. Bölge esnafı hız kesmeden üretimini sürdürüyor. Yayladağı ilçesi ise meşhur olan lokumuyla ülkenin dört bir yanında biliniyor. Diğer lokumlardan kendini ayıran ürünü meşhur kılan özelliği, katkı maddesi kullanılmaması, yerken ağızda erimesi, dişe yapışmaması olarak biliniyor. Bundan dolayı da tatlı severler tarafından çokça tercih edildiği belirtildi.

“4 kuşaktır üretim yapıyoruz”
4 kuşaktır üretim yaptıklarını dile getiren Hüseyin Okay,” Aile içerisinde kuşaktan kuşağa geçen firma. Üretim içerisinde sadece aile fertleri bulunmakta yaklaşık 55-60 yılı bulan üretim serüvenimiz var. Şu anda kardeşim Furkan Okay ile birlikte üretimde biz bulunuyoruz” dedi.
Okay, ”Yayladağı lokumu ilk üretildiği andan itibaren üretim formülü olsun, üretim şekli olsun sadece aile fertleri biliyor. Sadece aile fertlerinin ürettiği bir ürün. Yayladağı lokumu dediğimiz zaman insanların aklına ilk gelen sade lokum. Bu zamanla insanların ihtiyaçlarına piyasa şartlarına göre de değişerek yaklaşık 35 çeşit ürünle hizmet veriyoruz” diye konuştu.

“Özelliği pişirim şekli ve dişlere, boğaza yapışmaması”
Lokumun özelliğe değinen Okay,” Yayladağı lokumunu diğer lokumlardan ayıran özelliği pişirim şekli, ustalık. Birçok usta şeker nişasta kullanarak üretiyor. Herkesin bir el kıvamı, el lezzeti ve ustalığı var. Bizi buradan diğer lokumlardan ayıran, insanlar lokumu tüketirken dişlerine, damaklarına yapışmadan boğazlarını yakmadan yeniyor olması, bunları da bize müşterilerimiz söylüyor. Biz ürünlerimizi 55-60 yıldır aynı formülde üretiyoruz, hiçbir şekilde formül değiştirmeden aynı şekilde üretime devam ediyoruz” dedi.

“Türkiye’nin 81 ile Yayladağı lokumu gidiyor”
Yurt dışından da talep olduğunu vurgulayan Okay, ”Ama biz işimize artık ticari olarak değil de sanat olarak bakıyoruz. O yüzden dört kuşaktır üretimimiz devam ediyor. Yurt dışına ihracat yapacak olsak ürünün özelliğini değiştirmemiz gerekiyor. Biz bundan yana değiliz. Ama yurt içinde çok güzel bir talep var. Yayladağı bilmeyen insanlar, bugün 81 ilden Yayladağı lokumu diye bilirler. Türkiye’de 81 ile kargo vasıtasıyla gönderim yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.08.01 10:14:10
Son Düzenlenme Tarihi :