SON DAKİKA

logo

Gülel: Burası Antalya, herkes haddini bilecek

Antalyaspor Başkanı Sabri Gülel, maç sonunda maçın hakemi Mete Kalkavan ile ilgili açıklamalarda bulundu. Gülel,  "Burası Anadolu değil. Biz Türk takımıyız. Ve bugün Türk futbolu adına çok üzgünüm. Gerçekten çok merak ediyorum, yarın nasıl onurlu bir davranış yapacak Türkiye Futbol Federasyonu. İlk dakikadan beri maçı katletmeye çalışan, futbolcularımızı durdurmaya çalışan. Tüm uyarılarımıza rağmen maalesef ki bugün bir katliam vardı. Hep beraber gördük. Yorumcular yorumlayacak. Türk futbolunun kurtulması, tekrardan yapılandırılması, buna rağmen mümkün değil. Sayın TFF Başkanıma da sesleniyorum. Herkesi, buna sıkı bir tepki vermeye çalışıyorum. Biz Antalyaspor olarak gerekli tepkiyi en ağır şekilde vereceğiz. Ama yazık oldu bugünkü futboluma. Çocuklar çok üzgün. Sinirlerini kontrol edemeyenler var. Biz sakin davranacağız. Türk futboluna yakışan gibi davranacağız ve yakışan şekilde düzenlenmesi için bütün gayreti göstereceğiz." dedi. 

Maça Mete Kalkavan'ın atanması ile ilgili artniyet olduğunu düşünmediğini kaydeden Gülel, "Ama, bugün o mavi tişörtlü arkadaşların iyi niyetli, adil ve ahlaklı olduklarını düşünmüyorum. Biz, gördük ki mavileri yenmeden beyazları yenemeyeceğiz. O zaman biz 17 kişi çıkalım." dedi.

Başkan Gülel, sözlerini "yarın onurlu bir davranış bekliyorum. Burası Antalya, Türkiye. Herkes yakıştığı gibi davranacak. Herkes haddini bilecek. Birazcık onur varsa gerekli yaptırımlar uygulanacaktır. Federasyonumuza güveniyorum" diyerek tamamladı. 


Salih Özgünsür


Kaynak : Salih ÖZGÜNSÜR
Ekleme Tarihi : 2023.05.06 21:18:10
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Engelsiz Gençlik ve Yaşam Merkezinde hafriyat alımına başlandı

Isparta Belediyesinin engellilerin spor, sanat ve sosyal hayatta daha çok yer almalarını sağlamak amacıyla Emre Mahallesi Spor Kompleksi yanında hayata geçireceği Engelsiz Gençlik ve Yaşam Merkezi Projesi için çalışmalar başladı. Projenin uygulanacağı alanda inşaat için hafriyat alımına başlandı.
Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’in göreve gelmesinin ardından şehre birçok proje ve yatırım kazandıran Isparta Belediyesi, yeni projelerini hayata geçirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Bu projelerden birisi de şehirdeki engellilerin spor, sanat ve sosyal hayatta daha çok yer almalarını sağlamak amacıyla Engelsiz Gençlik ve Yaşam Merkezi Projesi. Her türlü engel grubuna hitap edecek terapi eğitim ve sosyal aktiviteye ev sahipliği yapacak 8.560 metrekare inşaat alanına sahip merkezin ihalesi 110 milyon 990 bin 936 TL + KDV bedelle gerçekleştirildi. İhale sürecinin tamamlanmasının ardından yüklenici firmaya yer teslimi yapıldı. Yüklenici firma, inşaatın yapılacağı Emre Mahallesi Spor Kompleksi yanındaki alanda hafriyat çalışmalarına başladı. Hafriyat alımının ardından Engelsiz Gençlik ve Yaşam Merkezi Projesi’nin temeli atılacak.
Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, engelli vatandaşların zorluk çekmeden hayatlarını sürdürebilmelerine yönelik çalışmalarını aralıksız sürdüklerini belirterek, Engelsiz Gençlik ve Yaşam Merkezinin tüm engelli bireylere hayırlı olması temennisinde bulundu. Başkan Başdeğirmen, engelli bireylerin spor, sanat ve sosyal hayatta daha çok yer almalarını sağlamak amacıyla Engelsiz Gençlik ve Yaşam Merkezi Projesini hayata geçirdiklerini ifade etti.
Engelsiz Gençlik ve Yaşam Merkezi, 12 adet Atölye ile 20 adet Toplu ve Bireysel Eğitim Odaları, Aile Danışmanlığı Birimleri, 0-7 Yaş Eğitim Birimleri, Hidroterapi Havuzları, Kapalı Spor ve Fitness Salonları gibi çok sayıda özelliği bünyesinde barındırıyor.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.12 16:19:26
Son Düzenlenme Tarihi :





Gıda ve temiz su kıtlığı kapıda!

Dünyanın öncelikli problemleri arasında yer alan İklim Değişikliği ve Atık konusu, Alanya Üniversitesi’nde masaya yatırıldı. İklim krizi ve atık yönetimine dikkat çekilen seminerde, gıda ve temiz su kıtlığı uyarısı yapıldı, çözüm önerileri hakkında bilgiler verildi.

Antalya Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, Alanya Üniversitesi’nde, “İklim Değişikliği ve Sıfır Atık” konulu seminer düzenledi.  Küresel ısınma ve iklim krizinin zararlarına dikkat çeken Çoban, Türkiye’nin iklim krizine karşı gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında da bilgiler aktardı.  

 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İKLİM KRİZİNE DÖNÜŞTÜ 

 

Küresel ısınma sorunun çok büyük bir sorun olduğuna vurgu yapan Dr. Nilgün Akbulut Çoban, "Biz şu an seçimimizi yapmalıyız. Küresel sorun uzakta değil, yakınımıza kadar gelmiş durumda. Biz kendi türümüzle birlikte bu dünyadaki, bu ekosistemdeki hiçbir türün yok olmasına izin vermemeliyiz. Buradaki ana tema, 'ben tek kişiyim hiçbir şey yapamam' diyerek bu kendimizi bu işten alıkoymamalıyız. Kendi türümüzle birlikte diğer türleri yok etmemeyi tercih etmeliyiz. Artık iklim değişikliğinin etkilerini uzakta değil, hemen mahallemizde yaşanan sel felaketinde görüyoruz. Ülkemizde pek çok felaketler oluyor. Alanya’da da oldu. Hortumlar yaşanıyor, Kumluca’da çok yeni sel felaketi yaşadık. Bu yaşadığımız afetlerin önüne geçmek gerekiyor. Biz hep 'küresel ısınma' diyoruz ama kavramlar bunun ötesine geçti. Bugüne kadar 'iklim değişikliği' olarak adlandırılan durum, 'iklim krizi’ olarak adlandırılmaya başlandı” ifadelerini kullandı.  

 

"ENERJİ VE TARIM SEKTÖRÜ KÜRESEL ISINMAYI TETİKLİYOR" 

 

Küresel ısınmanın neden oluştuğuna ilişkin teknik bilgiler aktaran Dr. Nilgün Akbulut Çoban, kentleşme ile birlikte atmosfere salınan sera gazlarının arttığına dikkat çekti. Atmosferdeki sera gazlarının küresel ısınmayı tetiklediğini dile getiren Dr. Çoban, "Güneşten yer küreye inen ışınların bir kısmının tekrar uzaya yansıması gerekiyor. Ama kentleşme ile birlikte, atmosferin etrafını saran gazlardan dolayı, yer küreden uzaya belli bir ışın yansıması gerçekleştirilemiyor. Bu durum da küresel ısınmayı beraberinde getiriyor. ‘Dünyamızın etrafını saran, sera etkisi yaratan gazlar neler’ diye sorduğumuzda, ilk başta karbondioksit geliyor. ‘Ülkemizin sera gazı envanteri nedir, iklimlerin dengesini bozan kirleticilerin oranı nedir’ diye baktığımızda, Türkiye İstatistik Kurumu’na göre, birinci bileşenin yüzde 70 oranla karbondioksit olduğunu görüyoruz. Bu karbondioksit salınımlarının yüzde 70’inin enerji sektöründen kaynaklandığını görüyoruz.  Tarım sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımı ise ikinci sırada yer alıyor. Atıkların yönetiminde sera gazlarının oluşumunda etkili olduğunu görüyoruz. Ülkemizde sera gazlarının durumuna baktığımızda, kentleşme ve sanayileşme ile birlikte atmosfere verdiğimiz emisyonlar devam ediyor. Kişi başı ürettiğimiz sera gazı emisyonları artıyor” diye konuştu.  

 

 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANINDA ANTALYA ÖNCÜ KENTLERDEN 

 

Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, tarım ve atık sektöründe sürdürülebilir yaklaşımların olması gerektiğine dikkat çekti.  Antalya’nın bu konuda çok çaba gösterdiğine dikkat çeken Çoban, Antalya’nın bu konuda öncü kentlerden biri olduğunu anlattı. "İlimiz Antalya, Türkiye’deki birçok ile göre, sürdürülebilir enerji ve iklim değişikliği eylem hazırlama konusunda öncü kentlerden. Sürdürülebilir İklim değişikliği eylem planı ilk olarak 2012 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından hazırlanmış ve en günceli 2022 yılı sonunda yapılmış durumda” ifadelerini kullanan Dr. Nilgün Akbulut Çoban, konuşmasına öyle devam etti: “Kentimizde sera etkisi yaratan gazlarda en fazla etkinin bina sektörü olduğunu görüyoruz. Binaların ısıtılması, soğultulması ve aydınlatılması gibi alt faktörler var. İkinci sırada ulaşım, bunu atıkların yönetimi takip ediyor.  Atık yönetiminde iklim değişikliğine sebep olan katı atık bertarafın iklim değişikliğine yüzde 70 oranda olumsuz etki yarattığını görüyoruz. Dolayısıyla ürettiğimiz bu atıkların akıllı bir şekilde sürdürülebilir yaklaşımlarla kontrol edilmesi gerekiyor ki iklim krizi ile mücadele edebilelim. İlk etapta çevre problemi olarak görülen durum, şu anda çevre probleminin ötesine gitti”  

 

"GIDA VE TEMİZ SU KITLIĞI YAŞANABİLİR” 

 

Olası bir iklim değişikliğinden dolayı Akdeniz havzasının olumsuz etkileneceğini söyleyen Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, tarım ve turizm sektöründe yaşanabilecek su krizine dikkat çekti. Dr. Çoban, "Akdeniz havzası, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölge. Bulunduğumuz kent de maalesef etkilerden en fazla etkilenecek illerden. Özellikle bir çeşitlilik bağlamında Özellikle biyo çeşitlilik bağlamında Adana’dan sonra en fazla endemik türün olduğu kentte yaşıyoruz. Attığımız adımlar, verdiğimiz kararların yönetimi sağlayacak şekilde olması gerekiyor. Sıcak bir kentte yaşıyoruz. Dolayısıyla kuraklık ve orman yangınları gibi sorunlara yol açabilecek bir durumdayız. Tarım, turizm iklim değişikliğinden olumsuz etkilenecek. Gıda ve temiz su kıtlığı kenti etkileyebilir. İklim değişikliği ile ilgili ilk adımlar, 1972 yılında Stockholm Konferansı ile başladı. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi bu anlamda kilit rol oynuyor. Biz de ilk defa 2004 yılında BM İklim Değişikliği Protokolüne dahil olduk. 2009 yılında da Kyoto Protokolü’ne dahil olduk.  İklim değişikliği ile ilgili adımlarımız 2021 yılında Paris İklim Anlaşmasına dahil olduk. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız yeni pozisyonunu almış oldu. Uluslararası sözleşmelerde ülkemizin ayrı bir yeri var. Gelişmiş ve Gelişmekte olan ülkelere göre yapılan politika ve finansmanlardan ülkemizin BM ayrıcalıklı durumumuz var.  AB, 2030 yılına kadar karbon salınımını azaltmayı planlıyor. 2050 yılına geldiğinde sıfır karbon dönemine geçmeyi vadediyor. Kendi üye devletlerle ve ithalat ve ihracatta sınır ve düzenlemeler gelecek. AB ile ithalat ve ihracat olan bir ülkedeyiz. Buna göre çalışmalarımız devam ediyor. AB yeşil mutabakat eylem planı hazırlandıktan sonra bakanlığımız da hazırlanan mutabakata uyumlu mutabakatlar hazırlandı” ifadelerini kullandı. 

 

"2050 YILINDA DÜNYA BİZE YETMEYECEK" 

 

  

Antalya Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, kişi başı üretilen atık miktarları hakkında bilgiler aktardı. Atıkları yönetmenin çok önemli olduğunu söyleyen Çoban; “Atıkları yönetmek çok önemli. Kişi başı üretim miktarı arıtıyor. Bu tüketim alışkanlığı ile devam edersek maalesef 2050 yılına geldiğinde bu dünyamız bize yetmemeye başlayacak. İki tane daha böyle bir dünyaya ihtiyacımız olacak. Çok tüketeceğiz.  Maalesef çok fazla tüketim demek, çok fazla atık çok fazla emisyon demek. Bu da tüm dengelerin bozulması demektir. BM İnsani Gelişmiş İndeks Raporu’na göre; insanoğlu dünyaya geldiğinden beri ilk kez, dünyadaki tüm canlıların toplam ağırlığından fazla atık üretmeye başladı. Bu da gezegenimizde baskı yaratmaya başladı. Bizim ülkemiz bu konuda gelişmeye devam eden bir ülke. OECD ülkeleri arasında hem ekonomik gelişim hem de sera gazı emisyonu en fazla artan ülkelerden bir tanesi. Ülkemizde atıklar her geçen gün artıyor. Bu tüketim alışkanlıklarıyla gidersek, kentler için ayrılan düzenli atık depolama sahaları daha hızlı bir şekilde yaşam ömrünü tamamlayacak. O yetmediği için yeni düzenli depolama sahası açmak zorunda kalacağız. Bu da yeni bir ormanın, yeşil alanın yok olması demek. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Bunu da atıkların geri dönüşümünü sağlıklı yaparak gerçekleştirebiliriz” dedi.  

 


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.30 12:38:43
Son Düzenlenme Tarihi :