SON DAKİKA

logo

ANSİAD'DAN SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ

2023 Türkiye genel seçimleri, 14 Mayıs 2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28. döneminde 600 milletvekilinin belirlenmesi ile gerçekleşmiştir. 2023 Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu aynı gün gerçekleşmiş olup ikinci tura kalan seçim 28 Mayıs 2023’te Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ile sona ermiştir. 

Öncelikle Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD)’ın, bağımsız bir sivil toplum örgütü olduğunu bir kez daha kamuoyuna hatırlatmayı bir görev olarak görüyoruz ve ANSİAD olarak bugünden itibaren Türkiye’nin seçim havasından çıkması ve hızlı bir reform döneminin başlaması gerektiğini düşünerek bu basın açıklamasını 29.05.2023 Pazartesi günü (bugün) sizlerle paylaşıyoruz. 

“Önerilerimiz siyaset üstü niteliktedir”

Türkiye, uzun, yorucu, gergin bir seçim sürecini nihayet tamamlamış bulunmaktadır. Önerilerimizi seçim sonucunu bilmeden hazırladık, çünkü bizim önerilerimiz siyaset üstü niteliktedir, ayrıca demokrasi seçimden ibaret olmadığı gibi, devletlerin ve milletlerin kaderi de seçim sonuçlarına bağlı değildir. Milli bir devletin politikaları seçime, kişilere göre değişemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel politikaları da Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu meclisin çizdiği laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerinden sapamaz. ANSİAD olarak bizim söylemlerimiz, çizgimiz de her zaman bu yöndedir, değerlendirmelerimizi de döneme göre değil, derneğimiz tüzüğünde yer alan ilkelerimize göre yaparız. 

Seçimler ülkenin gelecek vizyonunun, sorunların ve çözümlerin fikir tartışması süreçleridir ve bu tür seçimler ülkeye fayda sağlar. Ancak, Türkiye’de seçimlerde fikir, sorun ve çözüm tartışması yapılamamıştır. Oysa insanlığın geleceğinin küresel ısınmaya, küresel ısınmaya bağlı büyük küresel güçlere, yapay zeka teknolojilerine bağlı olduğu, 50-60 yıl sonra hiçbir devletin tek başına sorunları çözemeyeceği bir dünyada bizim ülke olarak dünyada ses getirecek mesajlar vermemiz gerekirdi. 

“Seçim atmosferi ve siyasi gerginliklerin ekonomideki faturası artmaktadır” 

Seçimlerde beklenen İstanbul depremini, 21. yüzyıl sorunlarını, endüstri 4.0’ı, yapay zekanın geleceğini, Türk eğitim sisteminin ve milyonlarca çalışanın teknolojik değişime nasıl ayak uyduracağını, şehirlerimizin geleceğini, yeşil ve dijital dönüşümü teknolojileri konuşmalıydık. Çünkü dünya böyle giderse 2053’de dünyamız bugünkü dünya olmayacak, bugün konuşulan şeyler konuşulmayacak. Biz geleceği konuşmadığımız gibi, 10 yıldan bu yana özel sektör olarak konuştuğumuz, artık konuşmaktan vazgeçtiğimiz yapısal reformları da konuşamadık. Enflasyonu, cari açığı, döviz meselesini, konut sorununu, deprem bölgesini konuşmadık. Bunun yerine erken emeklilik gibi vaatlerle ve başka konularla dolu bir dönem geçirdik. Oysa artık bekleyecek zaman kalmamıştır. Sürekli seçim atmosferi ve siyasi gerginliklerin ekonomideki faturası artmaktadır. 

Bu noktadan hareketle ülkemizin üç eksenli bir toparlanma politikasını hızla yaşama geçirmesi için artık kaybedecek gününün kalmadığını hatırlatmak istiyoruz.  Birinci eksen demokrasimizin ve hukuk devleti temellerinin güçlendirilerek, toplumsal kutuplaşmanın giderilmesi ve ulusal birliğimizin sevgi, saygı ve 
uzlaşma kültürüyle sağlanmasıdır. Demokrasilerde seçimler toplum için hayati bir mesele olmamakta, hükümetlerin değişmesi kimsenin yaşamını değiştirmemekte, bu nedenle gerginlik de yaşanmamaktadır. Maalesef ülkemizde seçim gerginliği toplumu daha fazla ayrıştırmış ve kutuplaştırmıştır. Oysa kutuplaşma bir milletin millet olma özelliğini bile ortadan kaldırır. 

“Kalkınma ve demokrasi birbirinden ayrılmayan özdeş kavramlardır”

Ülke olarak demokrasinin seçimden ibaret olmadığını anlamalı ve demokratik kültürü ve kurumları güçlendirmeliyiz. Kalkınma ve demokrasi birbirinden ayrılmayan özdeş kavramlardır. Kalkınma, ekonomik büyüme ve milli gelir artışı değil, demokrasinin ve sosyal piyasa ekonomisinin, bütün bireylerin özgürlük ve mutluluğunu artırmasıdır. Kalkınma için üretim ve gelir artışı, fabrikalar, turizmin büyümesi yeterli olmamakta, beşeri sermaye yapısının ve kurumsal kültürün değişmesi gerekmektedir. 21. Yüzyılın dijital toplumu, geleneksel kültür ve kurumlarla değil, her tür farklılığı, aykırılığı kucaklayan, yenilikçi bilimsel kültürü özümsemiş, çoğulcu ve katılımcı kurumsal kültürle gelişmektedir. Farklı fikirlere saygı, düşünce ve ifade özgürlüğü, dünyadaki 7 milyar insanı cezbedecek nitelikte yaşam tarzı ve inanç özgürlüğü, 21. yüzyılda yaratıcı ve yenilikçi toplum ve ekonomi olmak, bölgesel ve küresel cazibe merkezi olmak için vazgeçilmez kuraldır. Bu yönde ilerleme olmadığı takdirde ülkeler orta demokrasi ve orta gelir tuzağından çıkamamaktadır.  Güçlü bir devlet ve millet olmanın ve devletin beka koşulunun demokrasi ve hukuk olduğu gerçeğinden hareketle bu konudaki eksikleri tamamlamalıyız. 

“Enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni belirsizliktir”

Hızla ele almamız gereken ikinci eksen ekonomide istikrarın sağlanmasıdır. Merkez Bankasının 2021 yılı sonundan itibaren faiz oranlarını gerçekçi olmayan bir düzeye indirmesi, liralaşma stratejisi altında kur korumalı mevduata bütçeden kaynak ayrılması ve döviz kurunun baskılanması sonucunda Türkiye’nin risk primi CDS, enflasyon, dış açık ve bütçe açığı artışları ekonomik istikrarı riske atmış bulunmaktadır. Düşük faiz uygulamasıyla son 17 ayda toplam TL krediler %130, taşıt kredileri %505, taksitli kredi kart bakiyesi %317, kurumsal kredi kartı bakiyeleri %277 artmıştır. Yüksek enflasyon ve düşük faiz herkesi kredi alarak enflasyondan kazanmaya yöneltmiş, tüketim artmış, ekonomide canlılık korunmuş, ancak bu canlanma ekonomide istikrardan vazgeçme pahasına gerçekleştirilmiştir. Enflasyon baz etkisiyle %40’lara gelmişse de ortalama enflasyon halen oldukça yüksektir ve döviz kuruyla birlikte yılın son çeyreğinden itibaren tekrar yükselme riski bulunmaktadır. Ülkemizde enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni belirsizliktir. Gelişmiş ülkelerde enflasyonun düşüşe geçmesinin nedeni merkez bankalarına olan güvendir. Bizde ise üretici ve tüccar 3 ay, 6 ay, 1 yıl sonra maliyetin ve fiyatın ne olacağını tahmin edemediği için fiyatı önden yüklemeli olarak yüksek tutmak zorunda kalmaktadır. Bu enflasyon kısır döngüsünden çıkmak zorundayız. Ülke olarak enflasyonla uzun dönemli büyümenin mümkün olmadığını, enflasyonun ekonomide verimliliği düşürdüğünü, verimsiz yatırımlara yol açtığını, sosyal adaleti, ticari ve sosyal ahlakı zayıflattığını, yani ekonomide kısa dönemli büyüme sağlasa da uzun dönemde büyümeyi aşağı çektiğini artık anlamak zorundayız. 

“Merkez Bankasının döviz rezervini tüketmiş olması ekonomiyi bir döviz krizi riskiyle karşı karşıya bırakmıştır”

Merkez Bankasının döviz rezervini tüketmiş olması ekonomiyi bir döviz krizi riskiyle karşı karşıya bırakmıştır. Dövizin sabit tutulması için kullanılan yöntemler piyasada birden fazla kur oluşmasına ve ciddi sıkıntı ve güvensizliğe yol açmıştır. Yüksek enflasyona rağmen döviz kurunun baskılanması ihracatımızı olumsuz etkilemektedir, nitekim Nisan ayı ihracatımız %17 düşmüştür. Döviz kurunu baskılamak için teşvik edilen kur korumalı mevduata bütçeden faiz ödenmesi doğru ve adaletli olmadığı gibi, sürdürülebilir de değildir. Faiz ve döviz konusunda günlük kararlar banka sistemini aşırı derecede zorlamaktadır. Piyasada faizler de artık bankaya ve kişiye bağlı çok sayıda faiz bulunmakta ve faiz oranları her gün değişmektedir. Eğer mevcut politika sürdürülürse döviz hesaplarına, döviz işlemlerine katı sınırlamalar getirilmesi, yani döviz ve sermaye kontrolü sistemine tam geçiş gerekecektir. Ancak bu tür sabit kur sistemi bu döviz rezerviyle sürdürülemez, ayrıca Türkiye’yi dünya finans sisteminden uzaklaştırır ve yabancı sermayeyi iyice caydırır. 


Her durumda eğer bir programla güven sağlanmaz ve piyasada kontrol kaybedilirse, hatta mevcut politika programsız biçimde birden bırakılırsa faiz ve dövizdeki hareket ekonomide sarsıntı yaratır, banka bilançoları kötüleşir ve kur şoku, yeni enflasyon şokuna dönüşür.  Dolayısıyla bu durumdan yeni, güçlü, güvenilir bir istikrar programı ile çıkılması zorunludur. 

“Merkez Bankası bağımsız davranarak enflasyonla mücadele programı açıklamalı”

Merkez Bankası bağımsız davranarak, yeni bir para politikasıyla enflasyonla mücadele programı açıklamalı ve faiz oranında aşamalı artış sürecini başlatmalıdır. Şu anda %60’a varan piyasa faizleri, çoklu faiz ortamının varlığı Merkez Bankası politika faizini anlamlı olmaktan çıkarmıştır. Gerçekçi olmayan düşük faiz kredi hacmi kontrolüyle ancak yürütülmektedir. Faiz ve kur fiyattır, piyasada oluşur, gerçekçi olmayan fiyatlar sürdürülemez ve ekonomiyi zayıflatır. Gerçekçi olmayan ve bütçe ödemesine dayalı düşük faiz, verimsiz yatırımı ve tüketimi teşvik ettiği için doğru uygulama değildir. Bütçeden faiz ödemesine dayalı kur korumalı mevduattan birden ve mağduriyet yaratarak değil, aşamalı olarak vazgeçilmelidir. Enflasyon ve fiyat beklentilerini çıpalamak için enerji, un, yem, gübre gibi temel girdi fiyatlarında vadeli fiyatlar açıklanmalı ve buna göre bir sübvansiyon sistemi uygulanmalıdır. 

Ekonomide hızla ele alınması gereken bir konu bütçe açığıdır. Maalesef  EYT gibi uygulamalar, kamuda kadro artışları ve deprem nedeniyle ortaya çıkan harcamalar bütçe açığını artırmıştır, artıracaktır. Dört aylık bütçe açığı 380 milyar liraya yükselmiştir, yıl sonuna kadar 1,5 trilyon liraya ulaşması mümkündür. Bu bütçe açığı zaten yüksek ve adaletsiz olan ÖTV ve KDV artışlarıyla azaltılmaya kalkılırsa enflasyon artacak ve geçim sorunu artacaktır. Bu nedenle mutlaka el atılması gereken alan kayıtdışı ekonomidir. Kayıtdışı ekonomi devletin vergi gelirini azaltmakta, SGK açığını artırmakta, haksız rekabete yol açmakta ve verimsiz işletmeleri yaşatırken  reel sektörde verimli işletmeleri zayıflatmaktadır. Kayıtdışı ekonomiyi azaltmadıkça Türkiye orta gelir tuzağından çıkamaz. Dolayısıyla bütçeye gerekli kaynak artık sadece ve sadece kayıtdışı ekonomi olmak zorundadır. Bunun için vergi sistemi reformu yapılmalı, ücretlilerin vergi yükü düşürülmeli, istihdam üzerindeki prim yükü düşürülmeli ve böylece reel sektörün de eli rahatlamalıdır. 

“Eğitim sistemimizin de artık köklü bir şekilde değişmesi gereklidir”

Rekabetçi bir ekonomi için enerji piyasamızın, bilişim sektörümüzün, finans piyasamızın, lojistik sistemimizin, organize sanayi bölgelerinin, tarımsal yönetim sistemimizin, yerel yönetim sistemimizin tümüyle gözden geçirilmesi ve kurumsal reform adımları atmamız gereklidir. 20. Yüzyıl kültürü ve kurumlarıyla 21. Yüzyıla ayak uyduramayız. 21. Yüzyıl dijital toplumu, kurumların kapsayıcı, şeffaf, bağımsız, katılımcı olması anlamına gelmektedir. Dijitalleşme teknoloji kullanmak değil, teknoloji üreten kültürü yaratmaktır. Dolayısıyla eğitim sistemimizin de artık köklü bir şekilde değişmesi gereklidir. 21. Yüzyıl için İngilizce bilen, kodlama ve yazılım bilen, yaratıcı ve yenilikçi bir genç nesile ihtiyacımız var. Bunun için sadece teknik liseler açmak yetmez, ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim sistemini değiştirmek de yetmez. Genç, yaşlı, çalışan, emekli tüm toplum yaşam boyu öğrenme kültürü, üretim kültürü kazanmalıdır. Bütün kurumlar ve şehirler insana öğreten, herkesi üretim sürecine katan yerler olmalıdır. 21. Yüzyıl ekonomisinde artık sanayi, tarım, ticaret, turizm ayrı ayrı faaliyet alanları değildir, her sektörün entegre olduğu sanayi üretimiyle hizmetin iç içe geçtiği bir ekonomidir. Artık kimyadan tarıma, sağlıktan elektroniğe her sektör derin bilimsel araştırma yenilikleriyle hızla değişecektir. 

Kentlerde dikey ve topraksız tarım, kentlerde üç boyutlu üretim mahalle içine girecektir. Buna göre bir kültür ve eko sistem kurmalıyız ki geleceğin ekonomisinde ilerleme kaydedebilelim. Böyle bir ekonomiyi 
günümüzdeki gibi merkezi bakanlık politika ve uygulamalarıyla yönetemeyiz. Yerelden ulusala uzanan, yerel ekonomiye dayalı katılımcı bir sisteme geçmeli, bunun kültür ve kurumlarını yaşama geçirmeliyiz. 

“Deprem bölgesinin yeniden inşasında acil ilerleme sağlamamız gerekiyor”
 
Acil olarak ilerleme sağlamamız gereken üçüncü eksen deprem bölgesinin yeniden inşası ve İstanbul başta olmak üzere beklenen depremlere hazırlıktır. Öncelikle, seçim süreci içerisinde Kahramanmaraş merkezli depremle ilgili birçok konunun unutulmuş olmasının normal kabul edilemeyeceğini de belirtmek isteriz. 

50 binden fazla vatandaşımızın yaşamına mal olan depremde herkesin kendi sorumluluğunu üstlenmesi ve ayrıca bütün sorumluların hesap vermesi gerektiğini daha önce de belirtmiştik. Ancak, seçim süreci maalesef deprem konusundaki duyarlılığın azalmasına yol açmıştır. Deprem yıkımında sorumluluğu bulunan müteahhitlerle ilgili yasal süreçler başlatılmış, ancak belediyelerin ve diğer kurumların sorumluluğu konusu henüz konuşulmaya başlanmamıştır.  Depremden sonra bir basın toplantısıyla düşünce ve önerilerimizi paylaşmıştık.  Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen beklenen depreme karşı gerekli hazırlıkların neden yapılmadığı ve deprem sonrası müdahalede neden bu kadar eksik kalındığı hususunda bir sorgulama yapılmamıştır. Deprem bölgesinde konut yapımları başlamıştır, inşaat yaparken bir yandan bölge ekonomisinin uzun vadeli bir plana göre ayağa kaldırılması, yatırımların bölgeye çekilmesi için kapsamlı bir planlama yapılmalıdır. Konut değil, kent inşa etmemiz gerektiğini, bölgesel kalkınma stratejisine göre yeni üretim merkezleri kurulmasını da önermiştik.  

Konut üretim sistemi değişmeli 

Konut üretim sistemimizin, arsa ve arazi yönetim sistemimizin değişmesi gerektiğini de   ifade etmiştik. Mevcut durumda konut üretim sistemi verimsiz, maliyeti yüksek, şeffaf olmayan, kayıtdışılığın fazla olduğu, yerel demokrasiyi zayıflatan bir sistemdir. Türkiye’nin tasarruflarını ve kaynağını israf eden, gelir dağılımında adaleti bozan sistemin ekonomik, siyasi, sosyal etkileri olumsuzdur. Bu sistemle konut maliyetleri aşırı yükselmiş ve konuta erişim neredeyse imkansız hale gelmiştir.  Türkiye’nin konut üretiminde teknoloji, tasarım, enerji gibi her boyutta yeniliklerle yeni bir yol açması gereklidir.

Bu vesile ile yeniden seçilen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve tüm milletvekillerimizi tebrik eder, seçim sonuçlarının vatana ve millete hayırlı olmasını dileriz.  -ANSİAD  BSN.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.29 14:32:15
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Ak Parti Elmalı Belediye Başkan aday adayı Cumhur İSTEKLİ: Elmalı’yı organik tarımın ve turizmin başkenti yapacak projelerimiz hazır

Elmalı’yı organik tarımın ve turizmin başkenti yapacak, ilçe ekonomisini ayağa kaldıracak, esnaf ve sanatkarın yüzlerini güldürecek, çiftçimizin ürünlerini gerçek değerinde satabileceği, çocuklarımızın ve gençlerimizin hem bugünlerini, hem de yarınlarını güvence altına alacak, ev hanımlarının bile aile ekonomilerine ciddi katkı sağlayacakları projelerimden bazıları şunlar.

ELMALI DENİNCE 
AKLA  ORGANİK TARIM GELECEK
    Türkiye’nin en önemli elma merkezi olan Elmalı’da organik tarımın yaygınlaşması konusunda projelerimiz var. Bu projelerimiz ile   Elmalı denince akla organik tarım gelecek. Sadece elma değil, ilçemizde yetişen sebze ve meyvelerinde organik yetiştirilmesi, iç ve dış pazarlarda Elmalı’nın marka olmasını, Elmalı’da yetişen elma başta olmak üzere sebze ve meyvelerin ısrarla aranmasını sağlayacak.
    Belediyemiz öncülüğünde Kırsal Kalkınma kapsamında İPA Mali Çerçeve Ortaklık Anlaşması  içindeki hibe proğramlarından yararlanarak  hasattan başlayarak kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ve pazarlamayı da içine alacak projemizi hemen başlatacağız. Elmalı’da üretilen sebze ve meyveler bir yandan taze paketlenmiş olarak, diğer yandan kurutulmuş ve  cipsi olarak iç ve dış pazarda  market ve süper marketler aracılığıyla ve internet üzerinden tüketiciye ulaştırılacak.

HAFTA SONLARI % 100
EKOLOJİK PAZAR KURULACAK
    Hafta sonları güreş sahasının yanındaki boş alanda % 100 Ekolojik Pazar kuracağız. Sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşmak isteyenlerin Elmalı’ya gelmeleri için bu bir fırsat olacak, % 100 Ekolojik Pazar’da tezgah açan çiftçilerimiz için de bir gelir kapısı açılacak. Elmalı’ya gelenler çarşını dolaşacak, esnaftan alışveriş edecek, Helvacılık’tan leblebisini alacak ve yemeğini yedikten sonra ilçemizden ayrılacak.
     İlçemiz çevre  yolu kenarını ticari alana açıp belediye tarafından  15 -20 metre kare dükkanlar yapacağız. Helvacılık esnafından dileyenler bu dükkanlarda şube işyerlerini  açabilecekler,  restaurant, fırın , manav ve cafe gibi esnaflarımızın talepleri doğrultusunda  düzenlemeler yapacağız.

GIDANIN HAZIRLANMASI VE SAKLANMASI 
EĞİTİMİ VERİLECEK
    Özellikle hanımlara gıdanın hazırlanması ve saklanması konusunda kurslar düzenleyeceğiz, bu konudaki örnek işletmelere geziler düzenleyeceğiz. Bu eğitimi alan kadınlarımız bir yandan kendi ihtiyaçlarını karşılayacak (sirke-turşu-salça) gıdaları üretecek, isterlerse satarak ailerine katkı sağlayacaklar.
ÇOCUKLARIMIZ VE 
GENÇLERİMİZ BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
    Eğitime çok önem vereceğiz. İyi bir eğitim içinde kütüphaneler olmazsa olmaz. İlçe merkezinde herkesin kolayca ulaşabileceği bir kütüphanemiz olacak. İlkokulda okuyan çocuğumuzda dersini çalışmak üzere kütüphanemize gelecek, LGS ya da üniversiteye hazırlanan çocuklarımızda sınavlara kütüphanede hazırlanacak. 
    Ücretsiz LGS, üniversiteye hazırlık ve KPSS kursları açacağız.
    Elmalı ile bir şekilde ilgili tüm eserleri kuracağımız kütüphanede toplayacağız ve eserlerin bilgisayar ortamına aktarımı konusunda  çalışma yapacağız.
AÇIK KAPALI TEMA 
PARKLARINI İLÇEMİZE KAZANDIRACAĞIZ
    Çocuklarımızı, gençlerimizi hatta her yaştan Elmalılı vatandaşlarımızı yaz aylarında açık, kış aylarında kapalı tema parklarında misafir ederek, güzel bir hafta sonu, eğlenceli bir akşam geçirmelerini sağlayacağız.
    Tema parklarımızda kaydıraklar, top havuzları, zıplama parkurları, tırmanma dağı, şişme oyun parkı, bilim merkezi gibi birçok tema olacak, etkinlikler düzenlenecek.

YENİ BİR TOPDAĞI 
MESİRE ALANI PROJESİ
    Gündoğan Mahallesi’nde uygun bir alana Topdağı Mesire Alanı gibi ikinci bir mesire alanını ilçemize kazandırmak istiyoruz. Böylece Elmalı’ya gelen misafirlerimiz için 2 nci alternatif bir alan oluşmuş olacak.

YAŞLI AKTİF 
MERKEZİ AÇACAĞIZ
    Yaşlı bireylerimiz için bir merkez açacağız. Bu merkezde onlar için çeşitli aktiviteler (müzik, şiir dinletisi, resim, el sanatları kursları gibi) düzenleyeceğiz. Gezi proğramları ile güzel vakit geçirmelerini sağlayacağız, uzmanlar  eşliğinde egzersiz yapmalarını sağlayacağız.

TARİHİ BİR KONAĞI 
TURİZM AMAÇLI 
DÜZENLEYECEĞİZ
    Kiralayacağımız ya da satın alacağımız tarihi bir konağı turizm amaçlı hem konaklama tesisi, hem de cafe-restaurant olarak düzenleyeceğiz.   Antalya Valiliği,büyükşehir ve merkez ilçe belediyelerden de bir konağı turizm amaçlı düzenlemelerini talep edeceğiz. Amacımız Elmalı’da iç turizmi başlatmak, bu konuda öncü olmak, tarihi konak sahiplerini de turizm konusunda ikna edebilmek.

ÇAMKUYU VE 
DOKUZ GÖLLERDE
 KAMP ALANLARI OLUŞTURACAĞIZ
    Elmalı doğa güzellikleri açısından son derece şanslı. Çamkuyumuz var, Dokuz Göllerimiz var. Tarihin en eski yoluna sahibiz. Ama biz bunlardan turizm amaçlı yararlanamıyoruz. Hazırlayacağımız proje ile doğanın içinde kamplar kurarak, doğa severlerin Elmalı’ya gelmesini sağlayacağız. Bugün doğa yürüyüşü için Elmalı en uygun yerlerden biri ve bu sporu yapanlar oldukça fazla. Elmalı’yı Türkiye’nin en önemli doğa yürüyüş merkezi yapacağız. Elmalı artık turizm pastasından hak ettiği payı mutlaka belediye başkanlığım döneminde alacak.

TUR OTOBÜSLERİ 
TÜRBELERE ÇIKABİLMELİ
    Elmalı önemli bir inanç merkezi ama tur otobüsleri Elmalı’nın değerleri Sinan-ı Ümmi, Vahab-ı Ümmi türbelerine ulaşamıyor. Bu sorunu çözmek için otobüslerin kullanabileceği geniş yolların yapılması çok önemli. İlgili bakanlık ve kurum nezdinde gerekli girişimlerde bulunacağız.

ELMALI-GÖMBE-KAŞ YOLU DUBLE OLMALI

    Elmalı-Gömbe-Kaş karayolunun duble yol olarak yapılması konusunda hükümetimiz nezdinde girişimde bulunacağız. Elmalı ilçemizin gelişmesi açısından bu konu çok önemli.
Keza Elmalı- Gömbe- Sütleğen-Kalkan yolunun yapılması da Elmalı için önemli. 

BATI İLÇELERİNİN ORTAK HAVAALANI NEDEN 
ELMALI OLMASIN ?

    Hükümetimizin gündeminde batı ilçelerine ortak bir havalanı yapılması da bulunuyor. Pek bu havaalanı neden Elmalı’ya yakın bir noktaya yapılmasın ? Kaş 90 kilometre, Fethiye 100 kilometre uzaklıkta. Bu yakınlığı avantaja çevirebiliriz.
    Bugün için olmasa bile çocuklarımızın geleceği için  önemli proje. Takipçisi olacağız.

DOĞAL GÖLETLER 
OLUŞTURACAĞIZ
    Elmalı’nın en önemli sorunlarından bir sulama suyu. Bu konuda doğal göletler oluşturulmasını sağlayacağız. Dereler üzerine bentler kurulması ve bu bentlerde 1000-2000 ton suyun depolanması mümkün.  Bunun yapılması halinde sulama havzası oluşmuş olacak ve o su Temmuz ayına kadar yeter. Düden, Ayvasıl yakınlarında  doğal çukurlar var, buralarda su toplanabilir. Karagöl’de tekrar su toplanabilir. Burada arsası olan vatandaşlara mera alanından yer verilebilir. 

ANTALYA’NIN EN  BÜYÜK SANAYİ TESİSİ 
FERRO-KROM
ELMALI’YA GELEBİLİR
    Antalya’nın en büyük sanayi tesisi Ferro-Krom fabrikasının taşınması sözkonusu. Su sorununu çözebilirsek Ferro-Krom’un Elmalı’ya kurulmasına talip olacağız. Fabrika’da kullanılan krom Fethiye’den geliyor, Fethiye Elmalı’ya 1 saat uzaklıkta. Bunu gerçekleştirebilirsek Elmalı büyük bir ekonomik değere, büyük bir fabrikaya kavuşmuş olur.

ELMALI’YA OSB KURULMASI İÇİN 
ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ
Organize Sanayi Bölgesi’ni çok önemsiyorum. ATSO ve Antalya Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Ali Bahar beyle Elmalı’ya OSB kazandırılması konusunda irtibat halinde olacağım ve belediye olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yapacağız.

BELEDİYE 
KREŞİ
Belediyemize ait bir kreş açacağız. Cüzi bir ücreti olacak, dar gelirlinin çocuğu ise ücretsiz yararlanacak.

SOKAK KÖPEKLERİ
SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ
Bu sorunun tek çözümü var, sokak köpeklerini kısırlaştırmak. Bu konuyu çözeceğiz.

NİÇİN ADAY ADAYI 
OLDUM ?
    Ne yazık ki belediyelerin bazı  uygulamalarından, imar planında 18 uygulaması gibi insanlarımız çok mağdur oluyor. Elbette 18 uygulaması yapılacak ama Elmalı’ya gelmeyen,  18 yapılacak yeri görmeyen, uydudan çekilmiş fotoğraflarla bu işi yaparsanız, çok kişiyi de mağdur edersiniz.
    Artık belediyenin yaptığı ya da yapamadığı icraatlardan dolayı Elmalılılar mağdur olmamalı, Elmalı her geçen gün biraz daha betonlaşarak yaşanamaz bir ilçe haline gelmemeli. 
    Elmalı’nın bugün ve özellikle yarınından duyduğum endişe nedeniyle, bu endişeleri gerçekci ve insancıl projelerle ortadan kaldırmak için aday adayı oldum.  Çocuklarımıza, torunlarımıza yaşanabilir bir Elmalı bırakmak için belediye başkan aday adayı oldum. 



CUMHUR İSTEKLİ
KİMDİR ?
    Antalya ili Kaş İlçesi Üzümlü köyünde 20/02/1967 tarihinde doğdum.
    İlkokulu,Üzümlü köyü İlkokulu’nda; ortaokulu, Kalkan Nahiyesi Süleyman Yılmaz Ortaokulu’nda okudum. Lise öğrenimimi Elmalı Yusuf Önertoy Endüstri Meslek Lisesi’nin Torna Tesviye bölümünde okuyarak 1982-1983 eğitim öğretim yılında mezun oldum.
    1985 yılı Mart ayında itibaren 33 ay özel bir şirketin  değişik şantiyelerinde atölye şefi olarak  çalıştım.
    02 Aralık 1987 tarihinde 11.inci Tugay Komutanlığına bağlı Denizli Çavuş Talimgah Taburu’nda askerlik görevime başladım.3 ay acemi birliği eğitimimi tamamlayarak seçmelerde başarılı olup Ankara Genel Kurmay Askeri Haber Alma Teşkilatına seçilerek Ankara’ya daha sonra Diyarbakır Bölge Başkanlığına gittim.30 Haziran 1989 yılında terhis oldum.
    1989 yılında Antalya Defterdarlığı’nın açmış olduğu maliye memurluğu sınavına girerek yazılı ve sözlü sınavda başarı göstererek 05 Mart 1990 yılında Elmalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne memur olarak atandım.
    2001 yılında kurum içinde yapılan görevde yükselme sınavında başarılı olup Elmalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne Gelir şefi olarak atandım.
    Memuriyet hayatına başladıktan sonra üniversite sınavına girerek Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümüne kayıt oldum ve 03/06/2002 tarihinde mezun oldum.
    2006 yılı Şubat ayında Elmalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne Müdür Yardımcısı olarak atandım.
    Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2006 Aralık ayında açmış olduğu kurum içi Gelir Uzmanlığı sınavına girerek başarılı oldum ve Gelir Şefliği unvanını bırakarak Elmalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne Gelir Uzmanı Kadrosuna atandım.
    2006 yılından itibaren Elmalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nde Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktayım.
    2010 yılı Mayıs Ayından 2013 yılı Ağustos ayına kadar aralıksız Elmalı Vergi Dairesi Müdür vekili olarak 3 yılı aşkın süreyle görev yaptım. Ayrıca 2019 Haziran ayından 2020 Ağustos ayına kadar 1 yılı aşkın süreyle Müdür Vekilliği,2021 Temmuz ayından 2022 Şubat ayına kadar da 6 ay müdür vekilliği görevini yürüttüm.
    20 Kasım 2023 tarihine kadar Elmalı Vergi Dairesi Müdür Yardımcısı kadrosuna vekalet etmekte iken 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan mahalli idareler seçimlerinde Elmalı İlçesi Belediye Başkanı Aday Adayı olabilmek için istifa ettim.
    Eşim Hayriye İstekli, Elmalı 1 nolu Aile Sağlığı Merkezi’nde Ebe olarak 1991 yılı şubat ayından bu yana görev yapmaktadır. 3 kız evladı sahibiyiz. En büyük kızım Ziraat Yüksek Mühendisi olarak Antalya’da zirai ilaç bayisi sahibidir. Ortanca kızım Akdeniz Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 4. Sınıf öğrencisi olarak eğitimine devam etmektedir. En küçük kızım Sakarya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 1. Sınıf öğrencisi olarak eğitimine devam etmektedir.
    2 kız torun sahibiyim.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.12.05 22:18:09
Son Düzenlenme Tarihi : 2023.12.05 22:31:31





Kepez’de oy kullanmaya engel yok

Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde oy kullanmak isteyen, engelli, hasta, yatağa bağımlı ve yaşlı vatandaşlar için iş başında olacak. 
Türkiye’de belediye olarak en kapsamlı Sağlık Merkezine sahip olan Kepez Belediyesi, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde oy kullanmak isteyen bakıma muhtaç vatandaşların hizmetinde olacak. Hasta, yatağa bağımlı, engelli veya yaşlı olması sebebiyle oy kullanmaya tek başına gidemeyecek olan vatandaşlar, Belediye Sağlık Merkezi ekiplerince verilecek olan hizmetten ücretsiz yararlanabilecek. Sağlık ekiplerince engelli vatandaşlar engelli hizmet araçları, yaşlı ve hasta olan vatandaşlarda ambulanslarla evlerinden alınarak, oy kullanacakları sandıklara taşınacaklar. Kepez Belediyesi Sağlık Merkezi ekipleri oy kullanma işleminin ardından, vatandaşları tekrar evlerine ulaştıracak.  Vatandaşlığın bir gereği olan oy kullanma işlemini gerçekleştirmek isteyen ancak fiziksel engelli, hasta ya da yaşlı olan vatandaşlar 0 (242) 316 07 08 ya da 0 (242) 338 11 22 nolu iletişim hattını arayarak, bu hizmetten ücretsiz yararlanabilecekler. -BLD.BSN.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.10 13:59:22
Son Düzenlenme Tarihi :