Kursiyerler sertifikalarını aldı
Kemer Belediyesi ATSO Eğitim ve Sanat Merkezi'nde Kemer Belediyesi tarafından açılan yaz kurslarına katılan 471 kursiyer düzenlenen programla sertifikalarını aldı.
Kemer Belediyesi tarafından Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen sertifika programına, Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu ile eşi Fikriye Topaloğlu, Kemer Belediye Başkan Yardımcısı Emin Gül, Kemer Turizmci ve İş Adamları Derneği (KEMİAD) Başkanı Rıza Sönmez, CHP Kemer Kadın Kolları Başkanı Sema Özdemir, Kemer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mehmet Derya Baytekin, ATSO Kemer Temsilcisi Mehmet Çokseyrek, kursiyerler ile aileleri ve davetliler katıldı.
Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programda, Kemer Belediyesi ile Kemer Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğince Kemer Belediyesi ATSO Eğitim ve Sanat Merkezi'nde açılan yaz kurslarına katılan 471 kursiyere sertifikaları verildi.
Yer tahsisini Kemer Belediyesi'nin yaptığı ve ATSO tarafından yaptırılarak Kemer Belediyesine devredilen ATSO Eğitim ve Sanat Merkezi'nde ücretsiz kurs alan kursiyerler, karate, kick boks ve modern dans gösterileri sundu.
Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu öncülüğünde kurulan Kemer Belediyesi Gençlik Orkestrası, Şef Furkan Üstündağ yönetiminde mini bir konser verdi.
Belediye Başkanı Topaloğlu, programda yaptığı konuşmasında, Kemer’de gencinden yetişkinine birçok kişinin yaz aylarında ücretsiz olarak kurs aldığını söyledi.
Kurslarda gördükleri eğitimlerini başarıyla tamamlayan kursiyerleri tebrik ettiğini ifade eden Başkan Topaloğlu, “Çocuklarımız ve diğer kursiyerler, yaz aylarını güzel ve dolu dolu geçirdi. Bu konuda emeği geçen tüm öğretmenlerimizi kutluyorum. Yaz kurslarıyla Kemer’de bir hareketlilik oldu.” dedi.
Başkan Topaloğlu, Cumhuriyet’in 100’ncü yılı dolayısıyla kurulan 100 kişilik Cumhuriyet Bandosu’nun Kemer’de konserler vermeye devam edeceğini sözlerine ekledi. *Kaynak Kemer Belediyesi Bülten
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.09.02 17:55:53
Son Düzenlenme Tarihi :
Prof. Dr. Bozkırlı: “Kilo vermenin temelinde sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yatıyor”
Obezite tedavisindeki kilo verme sürecinin temelinde “sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığının” yer aldığını vurgulayan Endokrinolog Prof. Dr. Emre Bozkırlı, “İnanılmaz olarak lanse edilen tedavi yöntemlerinden uzak durulmalıdır. Zararsız-bitkisel olduğu iddia edilen ancak içeriği bilinmeyen takviye ürünleri hayati risk oluşturabilir” uyarısında bulundu.
Acıbadem Adana Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Emre Bozkırlı, kısaca “vücutta sağlığı bozacak düzeyde anormal veya aşırı yağ dokusu birikimi” şeklinde tanımladığı obezitenin, son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde görülme sıklığı giderek artan ciddi bir halk sağlığı problemi olarak karşımıza çıktığını söyledi.
Prof. Dr. Bozkırlı, modern yaşam tarzı ile birlikte yenilen-içilenlerin işlenmiş, yüksek kalorili gıdalara kayması ve toplumun giderek hareketsiz bir yaşam tarzına yönelmesinin bu durumun temel sorumlusu olduğunu ifade etti. Hastalığın başta hipertansiyon, diyabet, kan yağlarında yükseklik gibi metabolik bozukluklar olmak üzere, kalp-damar hastalıkları, solunum sistemi problemleri, karaciğer yağlanması, sırt-kalça ve diz eklem problemleri ve hatta birçok kanser türü ile olan yakın ilişkisi bulunduğunun altını çizdi. Bütün bu olumsuz tablolarda kilo vermeyle çok anlamlı düzelme sağlanabildiğini, bu nedenle toplum genelinde farkındalık oluşturma ve obeziteyle savaşın önemli olduğunu dile getirdi.
“Tedavinin temeli sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz”
Prof. Dr. Bozkırlı, hastalığın tedavisinde öncelikle, kilo problemi yaşayan bireylerin bu konuda deneyimli bir hekim tarafından değerlendirilmesi ve bu durumu açıklayacak altta yatan başta hormonal hastalıklar olmak üzere sağlık problemleri yönünden tetkik edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kilo vermeye engel durumlar yönünden uygun doktor önerilerinin alınması sonrasında tedavinin temelinde sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığının yer aldığını vurguladı.
Yaşam tarzı değişikliği haricinde günümüzde obezite tedavisinde doktor kontrolünde kullanılabilecek zayıflama ilaçları mevcut olup, önerilere uyan hastalarda yüz güldürücü sonuçlar elde edildiğini belirten Prof. Dr. Bozkırlı, “Bütün bu yöntemlerin haricinde, ileri düzeyde kilo problemi olan hastalardan yapılan değerlendirmeler sonrası uygun olduğu gösterilen bir kısmında da obeziteye yönelik cerrahi girişimler kilo vermede faydalı olabilmektedir” dedi.
“Motivasyon kaybıyla yeniden kilo alınabilir”
Mevcut kilosundan memnun olmayan ve uzman kontrolünde kilo vermeye yönelik tedavilere başlayan hastalarda başlangıçtaki motivasyonla kilo kaybı yönünden büyük oranda başarı sağlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Bozkırlı, “Ancak hastalığın tedavisinde en önemli unsurlardan biri sürdürülebilirlik olup, hastaların büyük bir kısmı zaman içerisinde motivasyon kaybı ile yeniden kilo almaya başlayarak eski kilolarına dönmektedir. Bunun yanında tüm insanlarda kilo vermeyle birlikte vücudun savunma mekanizması olarak açlık hissini arttıran hormonlar artış gösterirken, tokluk hissine neden olan hormonlar azalmakta ve vücut metabolizma hızını yavaşlatarak yeniden kilo almaya yatkın hale gelmektedir” diye konuştu.
“Verilen kiloyu korumak daha zor”
Kilo vermeye kararlı hastaların uzman kontrolünde uygun önerilerle büyük oranda başarılı sonuçlar alabildiğine işaret eden Prof. Dr. Bozkırlı, “Ancak kilo vermek mi yoksa verilen kiloları korumak mı daha zor diye soracak olursak şunu bilmeliyiz ki verilen kilolar vücudun savunma mekanizmaları ve zaman içinde sağlıklı beslenme ve hareket alışkanlığının kaybı ile yeniden kilo alabilmektedir. Yani verilen kiloların korunması, baştaki kilo kaybına göre çok daha zor görünüyor. Verdiği kiloları koruyan hastalarımızın ortak özelliklerine baktığımızda; iradesi yüksek, diyet ve egzersiz disiplinini kaybetmeyen, sağlıklı beslenme ve hareketi günlük doğal yaşantıları haline getirmiş bireyler olduğunu görüyoruz” dedi.
Bu nedenle tedavinin olmazsa olmazının “ömür boyu devam ettirilmesi mümkün olmayan ağır diyetler ve aşırı egzersizlerden uzak durulması” olduğunu önemle vurgulayan Prof. Dr. Bozkırlı şunları söyledi: “Tedavinin yapı taşlarını yaşam boyu devam ettirilebilecek sağlıklı beslenme ve sağlıklı hareket alışkanlığının kazanılması oluşturmalıdır. Kilo problemi kısa sürede oluşmadığı, zaman içinde gerçekleştiği için kısa vadeli inanılmaz olarak lanse edilen tedavi yöntemlerinden uzak durulmalıdır. Zararsız-bitkisel olduğu iddia edilen ancak içeriği bilinmeyen-doktor olmayan kişilerce önerilen takviye ürünlerin kullanımı gibi uygun olmayan girişimler hayati risk oluşturabilecek düzeyde sağlık problemlerine yol açabilmeleri nedeniyle dikkate alınmamalıdır.”
Acıbadem Adana Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Emre Bozkırlı, kısaca “vücutta sağlığı bozacak düzeyde anormal veya aşırı yağ dokusu birikimi” şeklinde tanımladığı obezitenin, son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde görülme sıklığı giderek artan ciddi bir halk sağlığı problemi olarak karşımıza çıktığını söyledi.
Prof. Dr. Bozkırlı, modern yaşam tarzı ile birlikte yenilen-içilenlerin işlenmiş, yüksek kalorili gıdalara kayması ve toplumun giderek hareketsiz bir yaşam tarzına yönelmesinin bu durumun temel sorumlusu olduğunu ifade etti. Hastalığın başta hipertansiyon, diyabet, kan yağlarında yükseklik gibi metabolik bozukluklar olmak üzere, kalp-damar hastalıkları, solunum sistemi problemleri, karaciğer yağlanması, sırt-kalça ve diz eklem problemleri ve hatta birçok kanser türü ile olan yakın ilişkisi bulunduğunun altını çizdi. Bütün bu olumsuz tablolarda kilo vermeyle çok anlamlı düzelme sağlanabildiğini, bu nedenle toplum genelinde farkındalık oluşturma ve obeziteyle savaşın önemli olduğunu dile getirdi.
“Tedavinin temeli sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz”
Prof. Dr. Bozkırlı, hastalığın tedavisinde öncelikle, kilo problemi yaşayan bireylerin bu konuda deneyimli bir hekim tarafından değerlendirilmesi ve bu durumu açıklayacak altta yatan başta hormonal hastalıklar olmak üzere sağlık problemleri yönünden tetkik edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kilo vermeye engel durumlar yönünden uygun doktor önerilerinin alınması sonrasında tedavinin temelinde sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığının yer aldığını vurguladı.
Yaşam tarzı değişikliği haricinde günümüzde obezite tedavisinde doktor kontrolünde kullanılabilecek zayıflama ilaçları mevcut olup, önerilere uyan hastalarda yüz güldürücü sonuçlar elde edildiğini belirten Prof. Dr. Bozkırlı, “Bütün bu yöntemlerin haricinde, ileri düzeyde kilo problemi olan hastalardan yapılan değerlendirmeler sonrası uygun olduğu gösterilen bir kısmında da obeziteye yönelik cerrahi girişimler kilo vermede faydalı olabilmektedir” dedi.
“Motivasyon kaybıyla yeniden kilo alınabilir”
Mevcut kilosundan memnun olmayan ve uzman kontrolünde kilo vermeye yönelik tedavilere başlayan hastalarda başlangıçtaki motivasyonla kilo kaybı yönünden büyük oranda başarı sağlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Bozkırlı, “Ancak hastalığın tedavisinde en önemli unsurlardan biri sürdürülebilirlik olup, hastaların büyük bir kısmı zaman içerisinde motivasyon kaybı ile yeniden kilo almaya başlayarak eski kilolarına dönmektedir. Bunun yanında tüm insanlarda kilo vermeyle birlikte vücudun savunma mekanizması olarak açlık hissini arttıran hormonlar artış gösterirken, tokluk hissine neden olan hormonlar azalmakta ve vücut metabolizma hızını yavaşlatarak yeniden kilo almaya yatkın hale gelmektedir” diye konuştu.
“Verilen kiloyu korumak daha zor”
Kilo vermeye kararlı hastaların uzman kontrolünde uygun önerilerle büyük oranda başarılı sonuçlar alabildiğine işaret eden Prof. Dr. Bozkırlı, “Ancak kilo vermek mi yoksa verilen kiloları korumak mı daha zor diye soracak olursak şunu bilmeliyiz ki verilen kilolar vücudun savunma mekanizmaları ve zaman içinde sağlıklı beslenme ve hareket alışkanlığının kaybı ile yeniden kilo alabilmektedir. Yani verilen kiloların korunması, baştaki kilo kaybına göre çok daha zor görünüyor. Verdiği kiloları koruyan hastalarımızın ortak özelliklerine baktığımızda; iradesi yüksek, diyet ve egzersiz disiplinini kaybetmeyen, sağlıklı beslenme ve hareketi günlük doğal yaşantıları haline getirmiş bireyler olduğunu görüyoruz” dedi.
Bu nedenle tedavinin olmazsa olmazının “ömür boyu devam ettirilmesi mümkün olmayan ağır diyetler ve aşırı egzersizlerden uzak durulması” olduğunu önemle vurgulayan Prof. Dr. Bozkırlı şunları söyledi: “Tedavinin yapı taşlarını yaşam boyu devam ettirilebilecek sağlıklı beslenme ve sağlıklı hareket alışkanlığının kazanılması oluşturmalıdır. Kilo problemi kısa sürede oluşmadığı, zaman içinde gerçekleştiği için kısa vadeli inanılmaz olarak lanse edilen tedavi yöntemlerinden uzak durulmalıdır. Zararsız-bitkisel olduğu iddia edilen ancak içeriği bilinmeyen-doktor olmayan kişilerce önerilen takviye ürünlerin kullanımı gibi uygun olmayan girişimler hayati risk oluşturabilecek düzeyde sağlık problemlerine yol açabilmeleri nedeniyle dikkate alınmamalıdır.”