SON DAKİKA

logo

Düğüne değil savaşa gelmişler

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde, jandarma ekiplerinin bir düğün merasimine katılmak için gelenlerin araçlarında yaptığı aramada 12 tüfek, 2 tabanca ve silahlara ait çok sayıda fişek ele geçirildi.
Elbistan İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, kırsal bir mahalledeki bir törende yoğun şekilde havaya silah atıldığı ihbarı üzerine harekete geçti. Çok sayıda personelin katımlıyla icra edilen çalışmada; düğün alanındaki araçlar didik didik arandı. Arama sonucunda 12 adet çeşitli marka ve türde otomatik av tüfeği, 2 adet ruhsatsız tabanca ve silahlara ait çok sayıda fişek ele geçirildi. Silahlar ve fişeklere el konularak muhafaza altına alındı. Jandarma ekipleri, alandakilerin canını hiçe sayarak eğlence adı altında havaya rastgele ateş açan magandalar hakkında adli ve idari işlem başlattı.
Elbistan İlçe Jandarma Komutanlığı’nın, toplumun kanayan yarası haline gelen düğün ve nişan gibi törenlerde havaya silah atılmasının önlenmesine yönelik denetim ve tedbirlerinin aralıksız olarak süreceğinin altı çizildi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.03 18:24:08
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Yaşlı adam, şah damarına yapılan anjiyografiyle sağlığına kavuştu

Antalya’da şiddetli baş dönmesi, kol ve ayaklarda uyuşma, konuşma bozukluğu gibi şikayetlerle Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’ne gelen yaşlı adam, anjiyografi eşliğinde şah damarın açılması operasyonuyla yarım saatte sağlığına kavuştu.
Isparta’nın Gelendost ilçesinde yaşayan 3 çocuk babası emekli Hasan Hüseyin Bilgin (81), yaklaşık 3 yıl önce bahçesinde çalışırken başı dönüp bayıldı. Kol ve ayaklarında uyuşma yaşayan, zaman zaman konuşmada zorluk çeken Bilgin, Isparta’da hastaneye başvurdu. Bilgin, bir dizi operasyon yapılmak istense de kabul etmedi ve yakınlarının tavsiyesi üzerine Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’ne başvurdu. Burada da tetkikler yapılan Bilgin’in şah damarında ciddi daralma olduğu tespit edildi. Bilgin, Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Duman’ın, yaklaşık 30 dakika süren anjiyografi eşliğinde şah damarın açılması operasyonuyla sağlığına kavuştu. 6. ayında hastaneye gelen Bilgin’in tüm şikayetlerinden kurtulduğu öğrenildi.
Operasyonu gerçekleştiren Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Duman, hastanın yaklaşık 6 ay önce kollarında ve ayaklarında uyuşma, konuşmada problem, baş dönmesi ve ara ara olan bayılma problemleriyle kendilerine başvurduğunu söyledi.

“Elimizden geleni yaparak tedaviyi tamamladık”
Yapılan tetkiklerde Bilgin’in şah damarında ciddi daralma tespit ettiklerini dile getiren Doç. Dr. Duman, “Hastamızla neler yapabileceğimizi bahsettik, işlemin risklerini anlattık. Kendisi de bize güvendi, biz de elimizden gelen doğru işleri yaparak tedavisini tamamladık. 6 ay sonra kontrole geldi. Her şey yolunda, hiçbir sıkıntı yaşamadık” dedi.

“İşlem yaklaşık 30-35 dakika sürdü”
Yapılan işlem hakkında bilgi veren Doç. Dr. Duman, “Hastamızın sağ kasığından küçük bir iğne deliğinden girerek şah damarına anjiyografi yaptık. Aynı seansta dar olan yere stent yerleştirdik. İşlem yaklaşık 30-35 dakika sürdü. İşlem öncesi kolda ve elde uyuşukluk, hareketsizlik ara ara konuşmada şikayetleri mevcuttu; şimdi hiçbir şikâyeti kalmadı. İşlem yapılmasa hastamız felç geçirebilirdi. Bir insan felç geçirdiğinde bir kısım hiçbir şey hissetmez, bazılarında görme, bazılarında bilinç gider, yatağa bağlı olur, bazıları ölebilir, böyle şeyler mevcut olabilirdi” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Duman, hastanın 1,5 gün içinde normale dönüp, tamamen iyileştiğini belirterek, yaşından dolayı 6 ayda bir kontrole gelmesini tavsiye ettiklerini sözlerine ekledi.

“Şu an hiçbir sağlık problemim yok”
Sağlığına kavuşan Hasan Hüseyin Bilgin ise, “Sürekli başım dönüyordu. Döndüğü esnada yere düşüyordum. O vaziyetteyken hiçbir şekilde konuşamıyordum. Isparta’da özel hastaneler beni anjiyo yapmak istedi ama kabul etmedim. Antalya’ya geldim. Enes Duman hocamdan Allah bin kere razı olsun, anjiyomu yaptı. Çok şükür şu an hiçbir sağlık problemim yok. Önceden sadece başım dönüyordu, konuşamıyordum, düşüyordum, ayaklarım ellerim uyuşuyordu. Şimdi hiçbiri yok çok şükür” diye konuştu.

Kaynak : İHA
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.04.19 11:38:13
Son Düzenlenme Tarihi :





Emziren Annelerde Kanser Riski Daha Az!

Doç. Dr. Yılmaz Güzel “Anne sütü doğası gereği normal doğum haftasında dünyaya gelmiş sağlıklı bir bebeğin ilk altı ay ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilecek besin değerlerine sahiptir. Süt, bütün memelilerin yavruları için optimum büyümesini ve gelişmesini sağlayan tüm besin öğelerini içeren, her zaman taze, temiz ve yavrusuna verilmeye hazır bir besindir. Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre, gelişmekte olan ülkelerde bebek ölümlerinin en sık nedeni ishal, pnömoni gibi enfeksiyon hastalıklarıdır. Bu hastalıkları önlemenin en kolay yolunun anne sütü ile beslenme olduğu belirtilmektedir. İlk 6 ayda bebeklerin sadece anne sütüyle beslenmesi ve 6. aydan sonra tamamlayıcı beslenme ile emzirmenin 2 yaşına kadar sürdürülmesi ile yılda yaklaşık 1.3 milyon bebek ölümünün önlenebileceği hesaplanmaktadır. Ancak, anne sütü yeterli değilse veya anne emzirme yapamıyorsa, bebeklere uygun bir süt formülü verilmesi gerekir” dedi.

Doğumdan sonra salgılanan sıvı olan kolostrum, yenidoğan için “ilk aşı” olarak adlandırılır

Doç. Dr. Güzel, “Doğumdan hemen sonra salgılanan anne sütüne kolostrum denir. Genelde anne sütüne göre daha sarımsı renkte ve daha koyu kıvamlıdır. Ortalama 4-5 gün boyunca salgılanmaya devam eder. İlk başlarda miktarı göze az gelebilir ancak yenidoğan midesinin boyutu da küçük olduğundan zengin içeriği ile bebek için oldukça yeterlidir. Kolostrum bağışıklık sistemini güçlendirdiği için “ilk aşı” olarak da adlandırılmaktadır. Kolostrumun yararları arasında bebeğin üst solunum yollarını koruması, alerjik reaksiyonları önlemesi, enfeksiyon riskini azaltması, sindirim sistemini geliştirmesi, yenidoğan sarılığını önlemesi ve içerdiği büyüme faktörü ile bebeğin hızlı bir büyüme ve gelişme göstermesi sayılabilir. Kolostrumun azalması ile birlikte sütün rengi açılarak sarıdan beyaz tonlara geçer ve kıvamı daha akışkan olmaya başlar” diye belirtti.

“Yenidoğanlar ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmelidir”

Doç. Dr. Güzel, “Anne bebeğini doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirmeye başlamalıdır. İlk altı ay sadece anne sütü ile beslemeli ve sonrasında ek besinlerle beraber iki yaşına kadar emzirmeye devam etmelidir.  Yeterli anne sütü almayan çocuklarda büyüme gelişme geriliği, orta kulak iltihabı, nekrozitan enterekolit ve sindirim sistemi yeterince gelişemediğinden enfeksiyonlar daha fazla oranda görülmektedir. Bu çocuklar ileriki yaşamalarında da birçok sorunla karşılaşmaktadır.

Zengin içeriği ile bebekleri birçok enfeksiyondan, akut ve kronik hastalıklardan korur. İçerdiği IgA ve antikorlar ile normal bağırsak florasının gelişmesine yardımcı olur ve bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca çene ve diş gelişimini de olumlu yönde etkiler. Anne sütü aynı zamanda bebeklerin beyin gelişiminde de önemli bir rol oynar. Bebeklerin beyinleri, doğumdan sonraki ilk birkaç yıl boyunca hızla büyür ve anne sütü, beyin gelişimi için gerekli olan omega-3 yağ asitleri, protein ve diğer besin öğelerini içerir” diye söyledi.

“Anne sütü, bebeklerin sağlığı ve gelişimi için en önemli besin kaynağıdır”

Doç. Dr. Güzel, “Anne sütünün yüksek besin değeri, sindirimi kolay olması, ekonomik olması, kolayca emilebilmesi, anne ve bebek sağlığına sayısız faydası sebebiyle anneler emzirmeye daha çok teşvik edilmelidir. Doğumdan sonra anne emzirme konusunda bilgilendirilmeli gerekirse destek verilmeli ve emzirme yönünden cesaretlendirilmelidir. Sadece anne sütü ile beslenmeyle bile oluşabilecek hastalık ve ölüm oranları minimuma indirilebilir. Anne sütü, bebeklerin sağlığı ve gelişimi için en önemli besin kaynağıdır ve bebeklerin ömür boyu sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için hayati önem taşır” diye vurguladı.

“Emzirmenin bebeğe olduğu kadar anneye de faydası çok fazladır”

Doç. Dr. Güzel, “Emzirmenin bebeğe sağladığı sayısız faydanın yanında anneye de birçok olumlu katkısı vardır. Emzirmenin anneye sağladığı ilk belirgin fayda meme uçlarının uyarılmasıyla birlikte salgılanan oksitosin hormonunun rahmin kasılmasını güçlendirmesidir. Bu sayede doğum sonrası kanama miktarı azalır, lohusalık dönemi kanamaları daha kısa sürede biter, postnatal uterus kanamalarının azalmasıyla birlikte annede anemi önlenir ve gebelikte büyümüş olan rahim daha hızlı bir şekilde küçülüp eski haline döner. Oksitosin aynı zamanda anne ve bebek arasında sevgi bağının kurulmasını sağlamaktadır. Emziren annelerin kilo vermesi ve doğum öncesi vücut yapılarına geri dönmeleri daha kolaydır. Emzirmenin annenin ileriki yaşamında göğüs kanseri, endometriyum kanseri ve over kanserine yakalanma riskini azaltmasının yanında emziren annelerde osteoporoz görülme riski de oldukça azdır” diye konuştu. -Faselis

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.24 10:08:34
Son Düzenlenme Tarihi :