SON DAKİKA

logo

Muratpaşa’da Afet İşleri Müdürlüğü kuruldu

Muratpaşa Belediyesi, depreme dayanıklı bir kent için başladığı çalışmalardan Mahalle Afet Gönüllüsü (MAG) programı ve daha birçok projeyi artık Afet İşleri Müdürlüğü’nce sürdürecek. Yeni kurulan müdürlükte ilk görevlendirmeler de yapıldı.
Türkiye’yi sarsan deprem felaketinin ardından Antalya’..

Muratpaşa Belediyesi, depreme dayanıklı bir kent için başladığı çalışmalardan Mahalle Afet Gönüllüsü (MAG) programı ve daha birçok projeyi artık Afet İşleri Müdürlüğü’nce sürdürecek. Yeni kurulan müdürlükte ilk görevlendirmeler de yapıldı.
Türkiye’yi sarsan deprem felaketinin ardından Antalya’da, 520 bini aşkın nüfusuyla kamu kurum ve kuruluşları, hastaneler, alışveriş merkezlerine ev sahipliği yapan, kent hayatının merkezi olan Muratpaşa’da, belediye depreme dayanıklı bir kent oluşturmak için yeni adımlar atıyor.
Önce ilçede yapılacak yeni tüm binalar için perde beton zorunluluğu getiren Murtpaşa Belediyesi, kısa adı MAG olan Mahalle Afet Gönüllüsü programına başladı. Her mahallede afet gönüllü grubu oluşturmayı hedefleyen programda teorik eğitimler tamamlandı. Gönüllüler, mayısta ilk müdahale, afet bilinci, afet anatomisi, gönüllülük, ilk yardım, arama-kurtarma gibi başlıklarda eğitim aldı.
Eğitimler, Kahramanmaraş merkezli depremlerde 40 afetzedeyi enkaz altından kurtaran GEA Arama- Kurtarma tarafından verildi. Gönüllüler, enkaz başında yapılacak uygulamalı eğitimin ardından sertifikalarını alacak. Ayrıca arama - kurtarma köpeği ve afet ya da acil durum anında haberleşmenin kesintiye uğramaması için telsiz haberleşme eğitimleri de MAG programı çerçevesinde yakın dönemde başlayacak.
Muratpaşa Belediyesi, tüm bu çalışmalar için Afet İşleri Müdürlüğü’nü kurdu. Karar, belediye meclisince alınırken Belediye Başkanı Ümit Uysal, Muratpaşa’da muhtemel afet durumunda temel ihtiyaçların sağlanması, lojistik gibi müdahale planını da oluşturacaklarını söyledi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.04 11:17:45
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Başkan Kocagöz’den: Siyasete ‘GİRİN’ çağrısı

İyi insanların elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyen Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, ‘’Maalesef iyi insanlar siyasetten uzak duruyor. Böyle olunca da ortaya başarısızlık çıkıyor. Bu ülkeyi seviyorsak, memleketimizi seviyorsak bu değerleri korumanın tek yolu siyasetten geçer. Siyaset bir araç, herkesin istediği araca binmesi gibi istediği partide görev alabilir, ancak siyasete girmek gerekir. Bugün siyasette örnek alabileceğim kimse yok. İyi bir siyasetçinin asla egosu olmaması lazım. ‘Her şeyi ben bilirim’ derseniz bu millete hizmet edemezsiniz. Belediyeyi ortak akılla bir paydaşlarla birlikte yönetmelisiniz. Geçmişi eleştirmek sizi bir yere vardırmaz. Biz hep nefreti değil, sevgiyi büyütmekten yanayız. Bu nedenle göreve geldikten sonra siyaseten bir tek kişiyi bile işten atmadık. Aynı kadro ile göreve devam ediyoruz’’dedi.

Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, Kepez denilince varoşların akla geldiğini belirterek, ‘’Biz 700 bin nüfuslu kocaman bir köyüz. Bu yüzden Kepez’in geleceğini inşa etmek zorundayız’’ dedi. Kocagöz, elini taşın altına sokacak herkesi siyaset yapmaya da davet etti.

Antalya Dostlar Platformu’nun geleneksel kahvaltısına konuk olan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, konuşmasında önce iş ve siyasi geçmişini ve belediyecilik tecrübelerini anlatarak, ‘’Son seçimlerde CHP ile Ak parti arasında 70 bin oy farkı vardı. Seçimde bu farkı kapattığımız gibi 17.500 oy farkı ile Belediye Başkanlığını kazandık. Kepez’de Türkiye ittifakı kurduk’’ dedi.

İyi insanların elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyen Mesut Kocagöz, şöyle devam etti:

‘’Maalesef iyi insanlar siyasetten uzak duruyor. Böyle olunca da ortaya başarısızlık çıkıyor.  Bu ülkeyi seviyorsak, memleketimizi seviyorsak bu değerleri korumanın tek yolu siyasetten geçer. Siyaset bir araç, herkesin istediği araca binmesi gibi istediği partide görev alabilir, ancak siyasete girmek gerekir. Bugün siyasette örnek alabileceğim kimse yok. İyi bir siyasetçinin asla egosu olmaması lazım. ‘Her şeyi ben bilirim’ derseniz bu millete hizmet edemezsiniz. Belediyeyi ortak akılla bir paydaşlarla birlikte yönetmelisiniz. Geçmişi eleştirmek sizi bir yere vardırmaz. Biz hep nefreti değil, sevgiyi büyütmekten yanayız. Bu nedenle göreve geldikten sonra siyaseten bir tek kişiyi bile işten atmadık. Aynı kadro ile göreve devam ediyoruz’’diye konuştu.

TALİHSİZ TELEFERİK KAZASI

 Göreve başlamasının hemen ardından meydana gelen talihsiz teleferik kazası sonucu cezaevi ile tanıştıklarını, 2 ay gibi cezaevi, ardından 2 ay kadar da hastane süreci yaşamak zorunda kaldığını dile getiren Kocagöz, ilk kez bu konuda gerçekleri şöyle anlattı:

‘’4,5 ay önce ANET’deki görevimden istifa ederek aday adayı oldum. İstifa etmeden aday olamazdım. Hepsi geride kaldı. 11 Haziran’da yeniden bismillah dedik. İki şeye sevindim. Birincisi seçimi kazandığımıza, ikincisi de kasamızın para dolu olduğunun söylenmesiydi. Ancak gördüm ki durumumuz sıkıntı içindeki diğer belediyelerden farklı değildi. Ancak sahip olduğumuz makamın çözüm makamı olduğuna inanıyorduk. O tarihte belediyemizin bütçesi 2 milyar 700 milyon liraydı. Ancak bütçenin yarısı kadar 1 milyar 226 milyon lira da borç vardı. Hiçbir zaman borç edebiyatı yapmadık ve bu borcu kapatmak için çalışmaya başladık. Temel ilkemiz bu para milletin parasıydı, tek çözüm de masrafları kısmak ve geliri artırmaktı. Bunu başardık. 545 milyon 20 bin liralık borcu kapattık. Geriye 681 milyon lira borcumuz kaldı’’dedi.

KEPEZ TAM BİR TÜRKİYE MOZAYİĞİ

Kepez’de 81 ilden insanların yaşadığını belirten Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, yaptırdıkları araştırma sonuçlarını da açıklayarak, ‘’Kepez’de yaşayan vatandaşlarımızın yüzde 34’ü Antalyalı, yüzde 12,8’i Doğu ve Güneydoğulu, Yüzde 6’sı Burdurlu, yüzde 4’ü Konyalı, yüzde 3’ü Ispartalı, yüzde 2’si Afyonlu ve böyle gidiyor. Biz 81 ilden insanların oluşturduğu güçlü ve kentiz’’ dedi. Bu kısa vadede yaptıklarını anlatan Kocagöz, belediye hizmetlerinde şikayetlerin büyük ölçüde azaldığını belirterek, ‘’Dere üzerindeki gecekonduları yıkıp dereleri ıslah ettik, sel baskınlarından kurtulduk, ama kimseyi de mağdur etmedik’’ dedi.

Kepez’in bu yapısı ile bir yatakhane konumunda olduğunu dile getiren Kocagöz, hedeflerini de şöyle dile getirdi:

‘’Antalya turizminin başkenti, ilçeler denince akla deniz, kum, güneş geliyor. Bizde bu özellikler yok. Biz Kepez’i spor, kültür ve sanat şehri yapacağız. Göreve başlarken hepsi vizyoner 107 proje ile yola çıktık. 26’sı bitti. Her hafta bir açılış yapıyoruz’’ dedi. Kocagöz toplantının son bölümünde Dostlar Meclisi üyelerinin sorularını da yanıtladı.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2025.04.28 09:38:13
Son Düzenlenme Tarihi :





Sürdürülebilir Beslenme Sağlık Veriyor ve İsrafı Önlüyor

Dünya nüfusu 2000 yılından bu yana sürekli artıyor ve 2050 yılında da büyük bir artış öngörülüyor. Türkiye'nin nüfusunun da 2050 yılında 100 milyonu aşması bekleniyor. Bu hızlı nüfus artışı, insanları besleme, su temini, enerji sağlama gibi temel ihtiyaçların karşılanması konusunda büyük zorluklara neden oluyor. Artan insan nüfusunun tükettiği enerji gerek besinlere gerekse iklimlere zarar verebiliyor. Sürdürülebilir beslenme ile nüfusun artan gıda talebi karşılanabiliyor. 
Akdeniz beslenme biçimi, Nordik diyeti, Çift piramit diyeti, vegan ve vejeteryan diyetlerle sürdürülebilir beslenme biçimleri karbon ve su ayak izini düşürmeye katkı sağlıyor. 
Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Aslıhan Altuntaş, sürdürülebilir beslenmenin faydalarını ve yöntemlerini anlattı.
Artan nüfus gıda talebini artırıyor
Artan insan nüfusu, gıda talebini artırmakta ve gıda endüstrisini daha verimli olmaya yönlendirmektedir. Son 10 yılda gıda endüstrisindeki yenilikler ve gelişen teknolojiler, daha fazla gıda üretimi ve sürdürülebilirlik için önemli adımlar atılmıştır. Gıda endüstrisindeki yenilikler ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar, artan nüfusun beslenmesini karşılamak ve çevresel etkileri azaltmak için önemli adımlardır. Ancak, daha fazla çalışma ve yatırım gerekmektedir, çünkü nüfus artışıyla birlikte gıda güvencesi ve sürdürülebilirlik konularında hala önemli zorluklar vardır. Artan insan nüfusunun iklim ve çevreye etkisi oldukça büyük bir endişe kaynağıdır. Nüfus artışı, daha fazla enerji, su ve gıda talebi demektir, bu da doğal kaynakların aşırı kullanımına ve çevresel baskılara yol açmaktadır. Bu durum ekosistem hizmetlerinin azalmasına ve doğal kaynakların tükenmesine neden olabilir.
Sürdürülebilir beslenmenin farklı çeşitleri bulunuyor
Artan insan nüfusuyla birlikte iklim değişikliği, çevresel bozulma ve kaynakların tükenmesi gibi sorunlarla mücadele etmek için sürdürülebilirlik odaklı politikalar ve çözümler gerekmektedir. Bu çözümlerden biri de sürdürülebilir beslenme çeşitleri olabilmektedir.
Sürdürülebilir beslenme çeşitleri;
Akdeniz beslenme tipi; taze gıdalar ve doymamış yağlar tüketilir. İşlenmiş ve paketli gıdaları tüketim oranı düşüktür. Ülkemiz için en uygun seçenek Akdeniz beslenme modeli olarak belirlenmiştir. Sürdürülebilir diyetlere çok kültürlü bir yaklaşım ile yerli veya yerel gıda sistemlerini anlayarak, gıdalar ve diyetlerle ilgili kültürel bilgideki çeşitliliği korumak için de fırsatlar sunabilmektedir. Aynı zamanda, yemek ve kültüre ilişkin geleneksel bilginin korunmasının önemini de gündeme getirmektedir. 
Ekolojik ayak izi bakımından beslenme modelleri incelendiğinde, Akdeniz diyetinin diğerlerine göre azot, karbon, su ve enerji ayak izinin daha küçük olması, dünyamızın sağlığına daha az olumsuz etki gösteren sürdürülebilir bir beslenme modeli olarak görülmektedir.
Nordik diyeti; İskandinav ülkeleri olan Danimarka, Finlandiya, Norveç, İzlanda, İsveç gibi ülkelerdeki geleneksel yeme biçimi Nordik diyetine dayanmaktadır. Akdeniz diyeti ile benzerlik göstermektedir. Zeytinyağı yerine kanola yağı kullanılması Akdeniz diyetinden en önemli farkıdır.
Çift piramit diyeti; klasik besin piramidinin yani Akdeniz beslenmesinin yanına besinlerin ekolojik ayak izleri sınıflandırılmaktadır. Hem bireysel hem de ekosistem açısından yeterli olacak besinleri göstermektedir.
Vegan ve Vejetaryen diyetler; kırmızı et, tavuk, balık veya peynir gibi hayvansal kaynaklı besinlerin elimine edildiği diyetlerdir.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından yürütülen “Live Well Plate for Low Impact Food in Europe” (LIFE) projesi’ne göre; sürdürülebilir bir diyetin 6 temel ilkesi bulunmaktadır.
- Sebze ve meyve tüketimini artırmak
- Besin çeşitliliğini sağlamak
- Et tüketimini makul seviyelere indirmek
- Gıda israfını önlemek
- Sertifikalı gıda satın almak
- Şeker, şekerli içecekler, yağ, tuz ve tuz içeriği yüksek gıdaların tüketimini azaltmak.
Meyve sebze tüketiminde her zaman mevsiminde olanları tercih etmek, mümkünse pazarlardan alışveriş yapmak önem kazanmakta.
Her gün mor, kırmızı, turuncu, sarı, koyu yeşil, açık yeşil, beyaz olmak üzere 7 farklı renkte sebze ve meyve her gün tüketilmelidir.  6 yumruk sebze ve 2 yumruk kadar meyve günlük minimum tüketim olmalıdır.
Günde 1-2 su bardağı yoğurt veya kefir, haftada 1 kez kırmızı et, haftada 1 kez balık veya haftada 1 kez tavuk ana yemek olarak tercih edilebilir. Diğer günlerde protein ihtiyacı bezelye, barbunya, nohut, kuru fasulye veya börülce gibi bitkisel proteinlerden gelebilir ve sebzeler de haftada en az 2 gün ana yemek olabilir.
Bu temel ilkeler uygulandığında karbon ayak izi düşürülmekte ve sürdürülebilir bir beslenme şekliyle hem sağlığa hem de doğaya faydalı olunabilmekte.
* MEMORİAL BASIN

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.16 15:42:28
Son Düzenlenme Tarihi :