SON DAKİKA

logo

Kepez’den çalışan annelere bir kreş daha

Kepez Belediyesi, Nasreddin Hoca Kreş ve Gündüz Bakımevi’nin altıncı şubesinin de inşasını tamamladı. Varsak bölgesine kazandırılan 200 öğrenci kapasiteli 6. şube, kreş mobilya ve malzemelerinin tefrişatı ile bahçe düzenlemesinin yapılmasından sonra hizmete açılacak.

Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün, çocuklara ve çalışan annelere yönelik bir projesi olan Nasreddin Hoca Kreş ve Gündüz Bakımevi, yeni şubelerle büyümeye devam ediyor.
Çalışan annelere ve okul öncesi eğitime destek vermek amacıyla Kepez ilçesine kazandırılan eğitim tesisisin 6. şubesinin inşası tamamlandı.

200 ÖĞRENCİ KAPASİTELİ 6. KREŞ VARSAK’A

Kaliteli, güvenli okul öncesi eğitimi, sosyal faaliyetleri ve tecrübeli kadrosuyla tercih edilen bir kurum haline gelen Nasreddin Hoca Kreşleri’nin 6. Şubesi, Varsak bölgesine kazandırıldı.
Geçtiğimiz yıl temeli atılan Nasreddin Hoca Kreşleri Varsak Şubesi’nin yapımı büyük oranda tamamlandı. 200 öğrenciye okul öncesi eğitim hizmeti verecek olan kreş, Aktoprak Mahallesi Süleyman Demirel Bulvarı üzerinde bulunan 3 bin metrekare belediye hizmet alanına inşa edildi. 
Dış cephe ve iç mekân tasarımında renkli boyaların kullanıldığı 3 katlı eğitim binasında, 10 sınıf, yemekhane, uyku odası, oyun alanı ve çok amaçlı salon bulunuyor.

TÜTÜNCÜ, KREŞ ŞANTİYESİNDE

 Başkan Hakan Tütüncü de kreş şantiyesini ziyaret ederek, devam eden çalışmaları yerinde inceledi. Binayı gezen Tütüncü, kreşin yapımında gelinen son durumla ilgili Başkan Yardımcısı Sebahat Adanır’dan bilgi aldı.
Tütüncü, açıklamasında Nasreddin Hoca Kreşleri Varsak Şubesi’ni, kreş mobilya ve malzemelerinin tefrişatı ile bahçe düzenlemesi işlerini yaptıktan sonra hizmete açılacağını belirtti.

KREŞTE ÖNEMLİ BİR MARKA OLDUK

Kreşi, bu yılın son çeyreğinde hizmete açmayı planladıklarını aktaran Başkan Tütüncü, açıklamasında şunları kaydetti: “Belediyemiz tarafından Kepez’e, güzel bir okul öncesi kurum kazandırıldı. Nasreddin Hoca Kreşleri’mizin 6. Şubesi’ni, Varsak bölgemize inşa ettik. Varsak kreşimiz, hem annelere hem de çocuklara hayırlı uğurlu olsun. Nasreddin Hoca Kreş ve Gündüz Bakımevi ile okul öncesi eğitimde önemli bir kalite markası oluşturduk. Bu markanın 6. Şubesini Varsak bölgesine kazandırdık. Güzel bir mimari tasarımla, harika bir tefrişatla, çocuklarımıza cıvıl cıvıl bir eğitim yuvası oluşturduk. Nasreddin Hoca Kreşleri Varsak Şubesi, hem çalışan annelerimize, çocuklarımıza iyi gelecek bir eser hem de okul öncesi eğitime de değer katacak bir iş olacak.”

Nasreddin Hoca Kreşleri’nin, Teomanpaşa, Sakarya, Özgürlük, Ahatlı ve Erenköy şubelerinde  630 öğrenciye, okul öncesi eğitim veriliyor. -BLD.BSN.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.23 12:50:57
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Gelen Turist Sayısı 2 Milyonu Geçti

Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilere göre Ocak ayından bugüne kadar Antalya’ya gelen turist sayısı 2 milyonu geçti. 2020 yılı Temmuz ayının ilk 8 günü itibariyle 31. 428 kişinin ziyaret ettiği Antalya’da 2021 yılı Temmuz ayının ilk 8 gününde 450.991 turist ziyaret etti.

Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilere göre Ocak ayından bugüne kadar Antalya’ya gelen turist sayısı 2 milyonu geçti. 2020 yılı Temmuz ayının ilk 8 günü itibariyle 31. 428 kişinin ziyaret ettiği Antalya’da 2021 yılı Temmuz ayının ilk 8 gününde 450.991 turist ziyaret etti.

Antalya; denizi, kumu, güneşi kadar tarihi ve doğal güzellikleri, kültürel yapıları, antik kentleri ile turistlerin ilgi odağı ve Akdeniz’in en önemli turistlik yerlerinden biri. Ağırladığı turist sayısı bakımından "turizmin başkenti" olarak nitelendirilen kentte 2021 yılının turizm verileri yüzleri güldürmeye başladı.

Her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapan Antalya'da, koronavirüs salgını sürecinde başlatılan "Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı" kapsamında sağlıklı ve güvenli tatil imkânı sunuluyor. Salgın tedbirleri kapsamında sıkı tedbirlerin alındığı tesislerde, farklı ülkelerden gelen misafirler, sağlıklı ve güvenli şekilde tatil yapabiliyor.

Ocak Ayından Bugüne Yıllık Artış Oranı %256,3

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan verilerine göre, Ocak ayından bugüne kadar Antalya’ya gelen turist sayısı 2 milyonu geçti. 2020 yılı Temmuz ayının ilk 8 günü itibariyle 31. 428 kişinin ziyaret ettiği Antalya’da 2021 yılı Temmuz ayının ilk 8 gününde 450.991 turist ziyaret etti. Alınan verilere göre Ocak ayından bugüne Antalya’ya gelen turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre %256,3 arttı.

En Çok Turist Rusya’dan

Ocak – Haziran dönemleri arasında Antalya’ en çok turist 439 bin 209 ile Rusya oldu. Rusya'yı, 429 bin 366 misafirle Ukrayna, 145 bin 444 kişiyle Almanya ve 90 bin 739 turistle Polonya takip etti.

1 – 8 Temmuz Arası Rusya’dan 644 Uçuş

1 – 8 Temmuz arası Rusya’dan Antalya’ya gelen uçak sayısı 644 olurken bu uçuşlarla 174.808 Rus turist geldi.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2021.07.09 14:55:46
Son Düzenlenme Tarihi :





"ANLAYIŞI VE ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRMEKTEN BAŞKA ÇARE YOKTUR"

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, Gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Düzen, “Milyonlarca vatandaşımız her gün derinleşen problemlerle karşı karşıya kalırken iktidar partisinin yaptığı gibi tatil amacıyla 1 Ekim tarihini bekleyecek değiliz!” dedi
Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, Gündemle ilgili açıklamalarda bulundu.
Düzen, Siyasette konfor arayanlardan hiç olmadık! Siyaseti bugüne kadar para, makam ve şöhret için yapanlardan olmadık, olmaya da asla niyetimiz yok diyerek; “Siyaseti inandığımız değerler çerçevesinde yapma gayreti içindeyiz. Şimdiye kadar milletin derdine derman olmak, ülkemizin problemlerine çözüm üretmek için siyaset yaptık. Bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz” diye ifade etti
Düzen, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Milyonlarca vatandaşımız her gün derinleşen problemlerle karşı karşıya kalırken iktidar partisinin yaptığı gibi tatil amacıyla 1 Ekim tarihini bekleyecek değiliz!... 7 bin 500 lira maaşla geçinmeye çalışan yüz binlerce emeklimize; “ne yapalım biraz daha bekleyin de Meclis açılsın, sonra bakarız.” deme lüksümüz yok. Kimsenin de yok. “Geçinemiyorum, ayın sonunu artık getiremiyorum” diye haykıran çiftçimize, üreticimize, işçimize, memurumuza, esnafımıza “yıl sonu gelsin de yeni bir düzenleme yapılır.” demekten de denilmesinden de hayâ ederiz! 
Gün, bugündür! Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Meclis aritmetiği muhalefet partilerinin ve TBMM’nin etkinliğini kısıtlamış olsa da; biz üzerimize düşen sorumlulukları hakkıyla yerine getirme gayreti içinde olacağız.”
ANLAYIŞI VE ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRMEKTEN BAŞKA ÇARE YOKTUR
Düzen, açıklamasını şöyle devam ettirdi: “Son 5 yıldır hiçbir öngörüsü tutmayan, sürekli olarak öngörülerini revize eden, etmek zorunda kalan iktidar, ekonomide ferahlama için şimdilerde 1,5 yıl sonrasını, yani 2025 yılı ortalarını işaret etmeye başladı. Başkanlık sistemi gelecek ve havalanıp “uçacaktık”; ancak her geçen gün irtifa kaybettik, kaybetmeye de devam ediyoruz. “2023’te şahlanışa geçecektik”; 2023 adeta “ekonomik bunalım” yılı oldu! Geçen hafta da belirttiğimiz gibi milletimiz önünü göremediği bir “belirsizlik ortamı”na sürüklendi. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin ardından “enflasyon canavarı” zapt edilemez hale geldi ve 2,5 ayda milletimizin boynunu büktü, belini doğrultamaz duruma getirdi. Şimdi Yerel Seçimler yaklaşıyor; buradan halkımıza bir uyarıda bulunmak istiyoruz: İktidarın seçim öncesi söyledikleri konusunda dikkatli olun. İkinci kez kanmamanızı salık veririz.
Seçim sonrası yaşananlar ortada. Aslına bakılırsa, şimdi yaşadıklarımız Mart 2024’te yapılacak Mahalli seçimlerinin ardından yaşanacakların sadece kısa bir özeti gibi görünmektedir. Bugün, dünü nasıl arar hale gelmişsek, bu anlayış ve politikalar devam ettiği sürece yarın da bugünleri arar hale gelebiliriz. Sn. Erdoğan çok doğru söylemiştir: “bu kötü gidişata son vermek için” anlayışı ve zihniyeti değiştirmekten başka çare yoktur!
İSİMLERİ DEĞİL POLİTİKALARI SİL BAŞTAN DEĞİŞTİRMEK ŞARTTIR
İsimleri değiştirmek değil politikaları sil baştan değiştirmek gerektiğini belirten Düzen, Bu olmadığı takdirde, Ahmet gitmiş Mehmet gelmiş; hiçbir önemi yoktur ve defalarca görülmüştür ki bunun bir faydası olmuyor diye belirterek; “Borç-faiz-borç sarmalından çıkaracak somut adımlar atılmadığı takdirde, dün IMF’den bugün de başkalarından borç dilenmeye devam edilecektir. Sadece borçlu olduğun yer değişir, borçluluk hali ise değişmez. Hem de nesiller boyu devam eder. Adına dün başka bir şey dersin, bugün Kur Korumalı Mevduat dersin; milletin alın terini bir avuç insana faiz olarak aktarırsın. İsminin ne olduğunun önemi mi var? Çiftçimizin toprağa döktüğü alın terinin hakkını birkaç büyük şirkete aktarmaya devam ettiğin sürece; bankanın adı Ziraat olsa ne olur, olmasa ne olur? Asgari ücretli, zamlı maaşını daha eline almadan açlık sınırının altında kalıyorsa; asgari ücret 8500 lira olsa ne olur, 11 bin 400 lira olsa ne olur?”
KİRACILAR İLE EV SAHİPLERİNİ BİRBİRİNE DÜŞMAN EDİYOR
Düzen, açıklamasında şunları konuştu: “Kira fiyatlarına kalıcı çözüm bulmadığın takdirde, sözde %25 sınırı getirerek sadece kiracılar ile ev sahiplerini birbirine düşman etmiş olursun. O kadar. Çiftçiyi, besiciyi, üreticiyi desteklemediğin sürece; yaz günü meyve-sebze fiyatları 30-40 liranın altına düşmez!  Türkiye gibi bir ülkede, “Yaz geldi ama daha bir karpuz alıp da yiyemedik.” diyen binlerce vatandaşımızı, bir dilim karpuza imrenir hale getirmiş olursun.
Bu cümlenin ne kadar ağır olduğunun farkındayım. Evet, bu cümlenin ağırlığı bir iktidarı sarsmaya, kendine getirmeye yeter de artar bile; ama hisler mefluç hale gelmişse yapılacak fazla bir şey yoktur. Bir annenin “Çocuğumu parka götürüyorum, dondurma istiyor alamadan geri dönüyorum.” cümlesi, iktidarda bulunanların uykusunu kaçırtacak ağırlıkta bir cümledir; ama nedense daha fazla, daha derin uyumayı tercih ediyorlar. “Kaç senedir tatile gidemiyoruz” diyen on binlerce ailenin olduğu bir ülkede “Meclis de tatil yapmasın, problemlerimize çözüm üretsin” beklentisi karşısında iktidar blokunun milletvekilleri ne hissediyorlar, ne düşünüyorlar doğrusu merak ediyoruz.”
MECLİS’TE KAÇSANIZ PAZARDA YAKALAYACAĞIZ
Meclis, millet iradesinin tecelligâhıdır. Bu zorlu dönemlerde Meclis’i tatile sokmak kabul edilebilir bir şey değildir diye vurgulayan Düzen, açıklamasını şöyle devam ettirdi: “TBMM tatili bırakıp bir an evvel toplanmalı ve Birinci Meclis ruhuyla çalışmalıdır. Milletimizin gözü üzerinizdedir. Bunca sıkıntıdan gözü açılan milletimizin gözünden kaçamayacaksınız! Milletimiz, kendisini mahkûm ettiğiniz yoksulluğun hesabını gün gelecek soracaktır Bir dönem IMF’nin acı reçeteleri meşhurdu. Şimdi ise AKP’nin acı reçeteleri. IMF ve AKP reçeteleri aynı anlama gelecek şekilde nitelik bakımından özdeşleşti. Bakmayın siz, “IMF’ye olan borcu bitirdik, hatta biz IMF’ye borç veriyoruz” edebiyatı yaptıklarına…
Hepsi boş! Hepsi masal! İnanın bu iktidarın reçeteleri, IMF’in reçetelerinden de beter. IMF’den eksiklikleri yok, fazlaları var! Şundan emin olabilirsiniz: IMF gelse, bu kadarını bizden isteyemezdi! İstemesine isterdi de bu kadarı aklına gelmezdi. 
Hep birlikte hatırlayalım; ne vardı IMF reçetelerinde? “Üç şeyi artıracaksın”: Vergileri arttıracaksın, zamları arttıracaksın ve faizi arttıracaksın! Peki seçimden bu yana iktidar ne yapıyor? Durmadan vergileri arttırıyor, zamlar zaten yağmur gibi yağıyor; iğneden ipliğe fiyatı artmayan hiçbir şey kalmadı. Faize gelince; “nas var nass!” diyen arkadaşlar, şimdi yeniden “faiz, dünya gerçeğidir” anlayışına sarıldılar. Tek seferde, Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz artış oranını gerçekleştirdiler. Yine IMF reçetelerinde, “üç şeyi de azaltacaksın” diye yazar ve borçlu ülkeleri rejime sokar. Çalışanın ücretini azaltacaksın, çiftçinin ürününe düşük taban fiyatı uygulayacaksın böylece ucuza kapatacaksın, yani çiftçinin - üreticinin gelirini azaltacaksın ve halkın alım gücünü düşüreceksin. 15 milyondan fazla emekli bugün açlık sınırının altında; 7.500 lira maaşla geçinmek zorunda bırakılan milyonlarca emekli var. Bu açlık da değil artık “hiçlik sınırı!” Ve ilginçtir, bu iktidar emekliye yapılacak artışı yük olarak görüyor. Ancak, iktidar şunu bilmelidir ki, bu ülkenin sırtındaki asıl yük; yanlış politikalarla ülkeyi bir uçurumun kenarına getirmiş ve kendi iş bilmezliğinin faturasını garip gurabaya ödetmek isteyen  iktidarın bizzat kendisidir.  IMF bunlara şapka çıkarmaktadır! Marifet, ne IMF ne de uluslararası tefecilere muhtaç olmadan, “milli görüş” bakış açısıyla fiziki ve beşeri sermaye kaynaklarını çok iyi kullanarak ülkeyi maddi ve manevi yönden kalkındırmaktır. 
Gelin, algıları değil bunları konuşalım; gerçekleri masaya yatırıp, uçurumun kenarına gelmiş ülkemizi birlikte bu çıkmazdan kurtaralım. Milletin derdine derman olacak kanunları, düzenlemeleri hep birlikte hızlı bir şekilde çıkaralım. Gelin, sırf Mart 2024’te birkaç tane daha belediye başkanlığı kazanabilmek için, her geçen gün daha da büyüyen bu ekonomik yangının üstüne benzinle gitmeyelim!
Bilelim ki, Türkiye, artık kesin ve keskin bir yol ayrımındadır: Ya ekonomideki problemler görmezden gelinmeye devam edilecek, ya da bu süreçten ders alınarak köklü yapısal reformlar gerçekleştirilecek. Ya israf ve tüketim ekonomisi devam edecek, ya da üretim ve istihdam ekonomisine bir an evvel geçilecek. Ya yanlış yatırım anlayışıyla kalan son kaynaklarımız da çarçur edilecek, ya da hızlı ve yaygın kalkınma hamleleriyle ülkemiz bir bütün olarak ayağa kaldırılacak. Bu işin ortası yoktur, bu işin lamı cimi de artık kalmamıştır!”
* SP Basın

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.10 19:12:06
Son Düzenlenme Tarihi :