SON DAKİKA

logo

Festivalle Kaleiçi’ni tanıdılar

Slovenya’nın iyi korunmuş ortaçağ şehirlerinden Kranj’ın Belediye Başkanı Matjaz Rakovec, 2021’de katıldığı Kaleiçi Oldtown Festivali’nin ardından turist olarak Antalya’ya geldiğini söyledi. Rakovec, “Festival, Antalya ve Türkiye ile tanışmama vesile oldu” dedi.
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit..

Slovenya’nın iyi korunmuş ortaçağ şehirlerinden Kranj’ın Belediye Başkanı Matjaz Rakovec, 2021’de katıldığı Kaleiçi Oldtown Festivali’nin ardından turist olarak Antalya’ya geldiğini söyledi. Rakovec, “Festival, Antalya ve Türkiye ile tanışmama vesile oldu” dedi.
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, 2021’de Kaleiçi Oldtown Festivali’ne katılan Slovenya’nın üçüncü büyük şehri Kranj’ın Belediye Başkanı Matjaz Rakovec’in davetiyle ‘Kranj Uluslararası Bağlantı Günü’ne katıldı. Ülkenin iyi korunmuş orta çağ kentlerinden olan Kranj’da Başkan Uysal, sürdürülebilirlik ve akıllı şehir uygulamalarının sunulduğu “Yeşil Düşün, Sürdürülebilir Ol” konferansında bir sunum yaptı.
Nobel Barış Ödüllü klimatolog Lucka Kajfez Bogataj’ın da konuşmacı olduğu konferansta Başkan Uysal, Çevreci Komşu Kart projesi, bu yıl 8’incisi düzenlenecek Kaleiçi Oldtown Festivali ve belediyenin sürdürülebilir yeşil politikaları üzerine sunum yaptı.
Başkan Uysal, Kranj Uluslararası Bağlantı Günü’nde ev sahibi şehir belediye başkanına Antalya Olgunlaşma Enstitüsü’nce yapılan bir Kaleiçi evi çalışması hediye etti. Rakovec, 2021’de Kaleiçi Oldtown Festivali’ne belediye başkanı olarak katıldığını belirterek, “Festival, Antalya ve Türkiye ile tanışmama vesile oldu. Geçtiğimiz yıl tatilimi Antalya’da geçirmeye karar verdim. Şehrinizin ve özellikle Kaleiçi’ne tanıtımında çok önemli rol oynayan bu festivale katılmaktan onur duymuştum. Bu yıl ki festivale de Kranj şehrini temsilen bir heyet katılacak” diye konuştu.
Muratpaşa Belediyesi, bu yıl 8’incisini düzenleyeceği Kaleiçi Oldtown Festivali, 12-15 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek. Festival, 8 yıl içinde Kaleiçi gibi yaşayan antik kentlere sahip şehirler arasında bir ağa dönüştü. Festival, yeni kardeş şehirler ortaya çıkarırken Antalya’ya yeni turizm pazarları da oluşturdu. Slovenya Kranj’ın ardından İtalya’dan Gradara ve Sicilya, Hindistan’dan Karaçi, Slovakya’dan Levoca’dan turistler de festival dışında kente geldi.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.16 11:23:56
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Başkan Tat: Sismik deprem sensörü can ve mal kaybını önler

Yaşanan deprem felaketi sonrasında yaralar bir yandan sarılmaya çalışılırken, her yerel yönetim kendince önlemler alma yoluna giderken,güvenli yapıların oluşturulması şart hale geldiğini ifade eden Elektrik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Şaban TAT konuşmasında, güvenli yapılar oluşturulurken deprem anında ve sonrasında tüm binalarda sismik deprem sensörleri kullanılarak; elektrik, doğalgaz ve asansörler ile ilgili gerekli önlemlerin alınması, güvenli yapı oluşumunda şart olması gerektiğini vurguladı

  Bir deprem anında binanın elektriklerin kesilmesi, doğalgazın bina girişinden kesilmesi ve asansörün en yakın kata gelip kapılarını açık bırakması gibi güvenlik önlemlerinin otomasyon sistemleri ile kolay bir şekilde yapılabilir olduğunu ve bundan sonra yeni yapılacak vemevcut binalar için bu otomasyonun zaruri olduğunu belirtti. 
ELEKTRİK TESİSATLARINDA SİSMİK KORUMA ÖNEMLİ
    TAT sözlerine şöyle devam etti; Ülkemizde deprem güvenliği konusundaki faaliyetlerin, sadece binaların temel yapılarının korunması üzerine yoğunlaşılmıştır. Tesisatlarda sismik koruma konusu ise özel olarak ele alınan bir husus olmaktan uzak kalmış, bu konuya gereken önem verilmemiştir. Ülkemizde beklenen olası depremlere karşı alınması gereken en önemli tedbirlerin başında, can güvenliği tesisatlarının güvence altına alınması gelmektedir. Elektrik tesisatlarında sismik koruma yapılması, can ve mal güvenliğini sağlayan bir unsurdur. Binaların ve hatta tesisatların toplam maliyetleri içinde küçük bir yer işgal eden bu konu, karşılığında elde edilen güvenlikle kıyaslanamaz. 
    Her binada sismik deprem sensörünün kullanılarak, bu sensörden alınan bilgiler ışığında elektriğin kesilmesi, doğalgazın bina girişinden kesilmesi ve asansörün en yakın kata gelip kapılarını açması gerek yıkılan gerekse de sağlam binalar için çok büyük can ve mal kaybını önleyecektir. 
Tesisatların sismik koruması, yönetmelikler ve uygulamalar konusunda deneyimli ve yetkili uzman mühendislerce projelendirilmelidir.
DOĞRU MÜHENDİSLİK HESAPLARI VE PROJELENDİRME GEREKİR
    Başkan Şaban TAT konuşmasının devamında “Tesisatta sismik koruma, titreşim yalıtımı ve ısıl genleşme sorunlarıyla bir arada çözülmesi gereken bir ihtisas konusudur. Sismik koruma ve titreşim yalıtımı için kullanılacak ürünler, ancak ve ancak doğru mühendislik hesapları, projelendirme ve periyodik kontrol yapılırsa işlevlerini yerine getirebilirler.
    Bu nedenle uluslararası standartlarda tüm tesisatta sismik koruma yapılması zorunludur. Bu sistemlerin ülkemizde de zorunlu kılınması ve her yıl denetimlerinin yapılması zorunluluğu getirilmelidir.” dedi,
    TAT, “Sonuç olarak elektrik tesisatın sismik koruması yerel yönetmeliklerle zorunlu hale getirilmeli, alınacak sismik önlemlerin çerçevesi çizilmelidir. Tüm yapılar bütünleşik tasarım ilkelerine göre dizayn edilmeli, tüm disiplinler bir arada çalışmalıdır. Doğru ve sertifikalı malzemeler kullanılması gerektiğini” söyledi. 
MEVCUT YÖNETMELİKLER ACİLEN GÜNCELLENMELİ
    Mevcut ilgili Yönetmeliklerdeki eksikler, TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler, yerel yönetimler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden en hızlı şekilde güncellenmelidir.
    TAT son olarak; “depreme karşı duyarlı olunmalı, bina ve tesisatların sağlam ve standartlara uygun olması sağlanmalıdır. Odamız şimdiye kadar olduğu gibi bu sürecin aktif bir bileşeni ve tarafıdır. Halkın can ve mal güvenliği, denetimin kâr temelli piyasa anlayışına bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Bu nedenle Meslek Odalarının içinde yer aldığı kamucu bir yeniden düzenleme acil ihtiyaçtır.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.03.06 11:35:22
Son Düzenlenme Tarihi :





Depremi yansıtan moloz parçalı heykel, doktora ödül kazandırdı

Adana’da görev yapan Radyoloji Uzmanı Dr. Noyan Zenger, 6 Şubat depremlerinden yaşadığı duygulardan yola çıkarak içerisinde moloz parçalarını da kullandığı ’Hüzün’ adını verdiği heykeli yaptı. Eseriyle bir yarışmaya katılan Dr. Zenger, başarı ödülü kazandı.
İzmir’de dünyaya gelen Radyoloji Uzmanı Dr. Noyan Zenger’in (49) heykel tutkusu çocukken başladı. 1987’de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanan ve öğrenimin ardından radyoloji alanında uzmanlık yaparak mesleğe adım atan Dr. Zenger, Acıbadem Adana Ortopedia Hastanesi’nde hekim olarak görev yapıyor. Birçok ilde görev yaptıktan sonra Adana’da yaşamaya karar veren Uzm. Zenger’in Ege’de başlayan sanat aşkı burada da devam etti.
Yaklaşık 5 yıl önce evinin bir odasını çalışma atölyesi haline getiren Dr. Zenger, son olarak asrın felaketi olan depremlerde arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Bundan etkilenen Dr. Zenger, “Hüzün” adını verdiği bir heykel yaptı. İçerisinde moloz parçalarının da olduğu hüzünlü bir insan başı figürü formundaki heykeliyle Turgut Pura Vakfı 40. Yıl Heykel Yarışması Başarı Ödülü kazanan Dr. Zenger’in eseri, sergilenmek üzere Arkas Sanat Müzesi Koleksiyonu’na gönderildi.

“Evimin atölye olması zamanı yönetmemi sağladı”
Gündüz hastanede çalışan, fırsat buldukça sanatı ile uğraşan Dr. Zenger, sanat aşkının hep içinde olduğunu belirterek, “Tıp ve doktorluk çok zorlu bir meslek. Başka bir alana vakit ayırmak çok güç. Yıllardır sanata devam edemesem de sanatsever olarak geçirdim günlerimi. 2016 yılında ise seramik ile tanıştım ve kendiliğinden güzel bir sanat yolculuğu başlamış oldu. Akademik bir eğitim almadım. Kendi kendimi geliştirdim. Evimin bir odasını atölyeye çevirdim ve bu da zamanı yönetmemi sağladı” diye konuştu.

“Duygularımı yansıtabileceğim bir eser üretmek istedim”
Kendisine başarı ödülü kazandıran eserinden de bahseden Dr. Zenger, “Ben de bir enkazda bulundum ve o hüznü yaşadım. Eserime de o nedenle ‘Hüzün’ ismini verdim. İzmir’de bulunan Turgut Pura Vakfı’nın 40. yıl heykel yarışması olduğunu öğrendim. Ona da hazırlanmaya başladım ve bu deprem felaketinden sonra içinde bulunduğum duygularımı yansıtabileceğim bir eser üretmek istedim. ‘Hüzün’ adını verdiğim bir çalışma vardı. Malzeme olarak molozu, duygu olarak da hüznü bu eserde birleştirme fikriyle yola çıktım ve deprem nedeniyle yaşadığımız o derin üzüntüyü aktarmayı denedim. Yarışmaya katıldım ve başarı ödülü aldım. Deprem Türkiye’yi, hepimizi çok derinden sarstı. Bu heykel, depremin ruhumda bıraktığı derin izlerin bir yansıması oldu” dedi.
Depremin ardından yaşadığı duyguları sanat aracılığıyla ifade ettiğini belirten Dr. Zenger, “Sanat, hem sanatçı hem de sanatsever arasında bir bağ kurabilen etkili bir diyalog aracı. Bunu yaparken gerçekten samimi duygularımı aktarmanın daha doğru olacağını fark ettim” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.04 16:02:23
Son Düzenlenme Tarihi :