SON DAKİKA

logo

Yeraltı otopark alanında fore kazık çalışmaları yapılıyor

Isparta Belediyesi tarafından İstiklal Mahallesinde Subay Lojmanlarının yanında bulunan alanda yeraltı 3 katlı otopark inşa ediliyor. Otopark inşaatında yapı sağlamlığı için fore kazık çalışmaları devam ediyor.

İHA- Isparta Belediyesi, şehrin otopark sorununu çözmek için yeni projeleri hayata geçiriyor. O projelerden birisi de İstiklal Mahallesinde Subay Lojmanlarının yanında 4 bin 700 metrekare alanda projelendirilen 400 araç kapasiteli yeraltı 3 katlı otopark alanı. Bu bölgede şehir merkezinde vatandaşların araçlarını park edebilecekleri yeni bir otopark alanı oluşturuluyor. Yüklenici firma tarafından kısa bir süre önce başlatılan çalışmalarda alanın hafriyat alımları tamamlanmıştı. Hafriyat alımlarının ardından yapı sağlamlığı için zeminde fore kazık çalışmaları gerçekleştiriliyor.


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.06.17 22:14:15
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Isparta’nın karanfilleri Avrupa’yı renklendiriyor

Isparta’nın nüfusunun yüzde 90’ının tarımla uğraştığı merkeze bağlı Deregümü köyünde hasadı yapılan karanfiller, Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Köyde bin 500 dekar alanda yaklaşık 200 milyon dal karanfil üretimi gerçekleştiriliyor.
Türkiye’de gül, lavanta, kiraz, domates gibi ürünlerle güçlü bir tarım altyapısına sahip olan Isparta’da karanfil üretimi de gerçekleştiriliyor. Isparta’da 2500 kişilik nüfusunun yüzde 90’nının tarımla uğraştığı merkeze bağlı Deregümü köyündeki seralarda üretilen karanfiller; Hollanda, İngiltere, Romanya, Bulgaristan gibi Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Kentte yayla şartlarında her yıl yaklaşık 200 milyon dal karanfil üretimi gerçekleştiriliyor. Üretilen karanfillerin bir kısmı yurt dışı pazarına gönderilerek ülke ekonomisine katkı sağlanıyor.
Karanfil üreticisi Kemal Erdoğan, karanfil çiçeklerinin şubat ayında dikimini gerçekleştirdiklerini belirterek, “Çiçeklerimiz dikildikten dört ay sonra kesime başlanıyor. 100-150 dekar civarında üretim yerimiz var. Karanfillerin cinsleri şeklinde ayrılmış durumda, talebe göre yazlık ve kışlık olarak dikim yapıp elimizde her sezon karanfil bulundurmaya çalışıyoruz” dedi. Serada 15 renk karanfil yetiştiğini söyleyen Erdoğan, “Renk olarak çok çeşidimiz var ama cins olarak iki çeşit karanfil yetiştiriyoruz. Standart ve sprey dediklerimiz tek kafalı ve çok kafalı olarak yetiştirdiklerimiz var” dedi. Geçen yıl 10 cent civarında karanfil satışının gerçekleştiğini belirten üretici Erdoğan, “Bu yıl 15-16 cent civarında fiyatlar gidiyor hemen hemen. Standart dediğimiz karanfilleri Romanya, Bulgaristan ülkelerine gönderiyoruz. Spreyleri İngiltere ve Hollanda civarına gönderiyoruz daha çok bunları tercih ediyorlar” dedi.

“Üretken ve çalışkan bir köyümüz var”
Serada 3 yıldır tarım işçisi olarak çalışan emekli Ali Gülfidan, sabah erken saatlerde hasada başladıklarını vurgulayarak, “Saat beş buçuk altı gibi seralarda çalışmaya başlıyoruz. 10 buçuk gibi çiçek kesimi yapmaya başlıyoruz. Köyümüz karanfil çiçeğinde büyük bir dekar alana sahip. Domateste de aynı şekilde üretken ve çalışkan bir köyümüz var” şeklinde konuştu.

“Yayla şartlarında 200 milyon dal karanfil üretiliyor”
Köyde yaklaşık bin 500 dekar alanda seralar olduğunu söyleyen Isparta Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, “Bu seralarımızda bu yıl 200 milyon dal civarında hasat bekliyoruz. Bu köyümüz hem tarımla geçiniyor, ülke insanına istihdam hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyorlar ve üretim yapıyorlar. Bu köyün yaklaşık 2 bin 500 civarında nüfusu var, hasat sezonunda yaklaşık sekiz dokuz ay boyunca köy nüfusu 5 bini buluyor çalışanlarımızla birlikte. Biraz önce dediğimiz gibi çalışan dediğimiz zaman insan yaşamında yemesinde, içmesinde, giyimine katkı sağlıyor. Ben tarım güzelliğini bizlere yaşattığı için tüm köyümüze teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Tek tek kesilen karanfiller özenle paketlenerek, yurt dışına gönderime hazır hale getiriliyor.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.19 16:23:31
Son Düzenlenme Tarihi :





Serebral Palsili çocukların yaşam konforunu artırmak mümkün

Halk arasında beyin felci olarak bilinen serebral palsi, çocuklarda görülmekte ve doğumdan önce, doğumda ya da doğumdan sonra herhangi bir sebeple beyin dokusundaki hasara bağlı ortaya çıkmakta. 
Bu hasar hiçbir zaman “tamamen” iyileşmemektedir ancak iyi rehabilitasyon uygulamaları ile hastalar bağımsız bir yaşam kurabilir, eğitim alabilir ve sosyal rollerine devam edebilir. 
Memorial Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Prof. Dr. Ümit Dinçer, serebral palsi ve fizik tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Erken doğan bebeklerde sık görülüyor
Serebral palsi bir çocuğun doğumdan önce, doğumda ya da doğumdan sonra herhangi bir sebeple beyin dokusunda gelişen hasarlar sebebiyle oluşan ilerleyici olmayan bir beyin hastalığıdır. Çocuklarda beyin felci olarak da tanımlanır. Etken beynin oksijenizasyon sorunu, enfeksiyonlar, kanamalar, ağır sarılık, genetik veya nörolojik hastalıklar olabilir. Hastalığın genel karakteri ilerleyici olmamasıdır. Yani sabit, permanent denilen bir beyin hasarından bahsedebiliriz. Ancak hastalığın vücudun periferindeki yani kollarda, bacaklarda ya da sistemler üzerindeki etkileri değişkenlik gösterebilir. En önemli problemlerden biri kas fonksiyonları üzerindeki etkileridir. 
Beyin hasarına bağlı olarak kas güçsüzlüğü, spastisite (istemsiz kas gerginliği),  distoni (istemsiz hareketler) ve ataksi (denge bozukluğu) dediğimiz tablolarla kendini gösterebilir. Her ne kadar beyindeki hasar sabit olsa da bu sayılan tablolarda bazen artış, bazen azalma yaşanabilmektedir. Bu yönüyle dinamiktir ancak beyin hasarı yönüyle dinamik değildir.
Risk gruplarına dikkat
En fazla erken ve düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelmiş olan çocuklarda görülmektedir. Yani prematüre ve 1.5 kg’ın altında doğmuş olan çocuklarda serebral palsi görülme ihtimali diğer çocuklardan çok daha yüksektir ancak her şeyiyle normal dünyaya gelmiş çocuklarda da serebral palsi görülebilmektedir.
Çocuğunuzu iyi gözlemleyin
Serebral palsinin erken ortaya çıkan belirtileri çocukların gelişim evrelerini izlenerek görülebilmektedir. Bir çocuk doğduktan 3 ay sonra en geç baş kontrolünü yapabilmeli, 9 ay sonra oturabilmeli, 12-14. aylarda yürüyebilmelidir. Eğer bir çocuk 5-6. aylarda hala baş kontrolünü sağlayamıyorsa, 8. ve 9. aylarda oturamıyorsa, 1 yaşına geldiğinde adımlama ya da sıralama fonksiyonlarını kazanamamışsa bu çocuklarda bir problem olduğunu düşünmeliyiz. Çoğul gebelik, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, kordon dolanması gibi doğum esnasında zorluklar yaşanması durumuna fonksiyon kazanımlarındaki gecikmeler de eklendiğinde çocuğun serebral palsi olma ihtimalinden şüphelenilir.
Tanıda geç kalınmaması önemli
Serebral palsi tanısı şüphelenmekle başlar. Dolayısıyla ilk bulgular ailede veya takiplerini yapan çocuk hastalıkları uzmanının şüphelenmesi ile başlar. Sonra Pediatrik Nöroloji uzmanları tarafından önce çocuktaki motor, nörolojik ve mental gelişimdeki sorunlar değerlendirilir. Bazı klinik değerlendirmelere eşlik eden MR incelemeleri ile beyindeki hasarlar tanınabilir. Nihayetinde belli bir aşamaya gelmiş ve ilerleyici olmayan beyin hasarı netleşirse serebral palsi tanısı klinik olarak da netleşir. Ancak ailelerin izleyebileceği yol şu olabilir. Eğer çocuk çoğul gebelikten biriyse yani ikiz ya da üçüz bebekten biriyse, düşük doğum ağırlığı ile doğmuşsa, erken doğmuşsa (özellikle 28. haftadan önce) ve motor gelişim evrelerinde gecikme varsa bu çocuk geç kalınmadan çocuk nörolojisi uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Modern tedavi uygulamalarından faydalanın
Serebral palsili hastalarda pek çok problem eşlik edebilir. En önemlisi kas ve kas koordinasyonunu ilgilendiren motor becerilerde yaşanan sorunlardır. Dolayısıyla süreçte en önemli şey rehabilitasyon perspektifiyle bakmaktır. Yani çocuğun başını kontrol edebilir, yürüyebilir, oturabilir ve ayakta durabilir hale getirmek için yapılacak olan rehabilitasyon çalışmalarıdır. Ancak hastalığın ağırlığına bağlı olmak üzere çocuklarda başka nörolojik problemler de olabilir. Örneğin, epileptik ataklar, yutma güçlüğü, solunum ya da otonomik problemler vb. eşlik edebilir. Bu eşlik eden problemler de usulünce tedavi edilmelidir. İlerleyen zamanlarda tedaviye eşlik etmesi gereken uygulamalardan bazıları ortopedik operasyonlardır. 
Yani çocukta kas iskelet sistemi ve ekstremitelerde yani uzuvlarda (kalça, diz, ayak bileği ve ayak) bazen spastisite adı verilen şiddetli kas gerginliklerinin belirlediği deformiteler söz konusu olabilir. Bu tablolar eğer rehabilitasyon ve ortez (yardımcı tıbbi cihazlar) ile kontrol edilemez ise ortopedik cerrahi uygulamalarıyla ortadan kaldırılması gerekebilir. 
Ancak her serebral palsili aynı semptom ve bulgularla doğmaz. Dolayısıyla her çocuğun ihtiyacı onun için yapılacak olan özel değerlendirme ve tedavilerle bertaraf edilmelidir. Hatta temel rehabilitasyon uygulamaları dahi bireyselleştirilmelidir.
Temel amaç motor gelişim aşamalarını tamamlamak ve beceri düzeyini arttırmaktır. Tedavinin ekseni Fizyoterapi yani rehabilitasyondur. Özel rehabilitasyon uygulamaları nörogelişimsel destek sağlarken, spastisitenin sebep olduğu tabloların tedavisinde ortez, yardımcı cihazlar, botulinum toksin ( botoks) ve medikal tedaviler kullanılabilir. Bir fizyoterapistin birebir çalışması ile giden rehabilitasyon çalışmalarında zaman zaman sofistike cihazların (ileri teknoloji cihazları. Robotlar vs.)  kullanımı da söz konusu olabilir. Denge, kas güçlendirme çalışmaları için havuz tedavileri, hippoterapi gibi alternatifler de kullanılabilir.
Çocuğun yaşam kalitesi artırılıyor
Beyindeki lezyon tamamen ortadan kalkmaz. Ancak ilgili sorunlar iyi rehabilitasyon uygulamalarıyla ortadan kaldırılabilir. İyileşmeden kasıt şudur: Hastalar tutulum şekillerine bağlı olmak üzere özellikle hemiplejik ve diplejik olan çocuklar normal gelişimlerini geç de olsa yakalayabilirler, yürüyebilirler, okula gidebilirler, öğrenim hayatlarını tamamlayabilirler, meslek sahibi olabilirler ve sosyal rollerini tamamen oynayabilirler. Tetraplejik olanlarda yani hem kol hem bacak tutulumu olanlarda gerek mental gerekse fiziksel olarak gecikmeler kalıcı olabilir. Dolayısıyla onlardaki beklentiler biraz daha düşüktür. Ancak tam kür yani tamamen iyileşme maalesef bu hastalıkta söz konusu değildir. Amaç mevcut durumda maksimum bağımsızlık seviyesine çıkabilmektir.
* MEMORİAL BASIN

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.07.23 15:26:07
Son Düzenlenme Tarihi : 2023.07.23 15:26:33