SON DAKİKA

logo

Uzun süren yorgunluk hastalık habercisi olabilir

Uzun süren yorgunluğun kötü hastalıkların habercisi olabileceğini uyarısında bulunan İç Hastalıkları (Dahiliye) Uzmanı Dr. Sakina Gahramanova, kronik yorgunluğun altında yatan nedenlerinin pek çok farklı hastalıktan kaynaklanabileceğini, bu nedenle uzun süren yorgunluk şikayetinin ciddiye alınması..

Uzun süren yorgunluğun kötü hastalıkların habercisi olabileceğini uyarısında bulunan İç Hastalıkları (Dahiliye) Uzmanı Dr. Sakina Gahramanova, kronik yorgunluğun altında yatan nedenlerinin pek çok farklı hastalıktan kaynaklanabileceğini, bu nedenle uzun süren yorgunluk şikayetinin ciddiye alınması gerektiğini dile getirdi.
Yoğun çalışma temposu, stres ortamında çalışma, toplumda yorgunluk hissini yaygın bir sorun haline getiriyor. İnsanların enerjilerini olumsuz etkileyen, konsantrasyon bozukluğuna sebep olup yaşam kalitesini kötüleştiren yorgunluk hissi, pandemi döneminden kalan alışkanlıklarla düzeyini artırdı.
OFM Antalya Hastanesi İç Hastalıkları (Dahiliye) Uzmanı Dr. Sakina Gahramanova, son dönemin popüler sağlık sorunu yorgunlukla başa çıkmanın yolları hakkında önemli bilgiler aktardı. Yorgunluğun bir hastalık olmadığını; tıbbi sorunlar, tedaviler ve kişisel alışkanlıkların yorgunluğa davetiye çıkardığını söyleyen Dr. Gahramanova, kronik yorgunluğun altında yatan nedenlerinin pek çok farklı hastalıktan kaynaklanabileceğini, bu nedenle uzun süren yorgunluk şikayetinin ciddiye alınması gerektiğini dile getirdi.

“Uzun süre yorgunsanız, uzman doktora görünün”
Herkesin belirli dönemlerde kendisini yorgun hissettiğine dikkat çeken Dr. Sakina Gahramanova, “Bazen yataktan kalkmayacak kadar yorgun hisseder, sürekli uyumak da isteyebilirsiniz. Genellikle iyi bir gece uykusundan sonra çoğu insan kendini yenilenmiş ve yeni bir güne hazır hisseder. Hastalar bazen yorgunluğu günlük aktivitelerini sürdürme kapasitesinde azalma, kas ve eklem ağrıları, konsantrasyonda azalma zihinsel yorgunluk, baş dönmesi, bayılma hissi olarak da tarif edebilirler. Ancak bu süre uzarsa, kendinizi haftalarca, aylarca yorgun hissetmeye devam ederseniz, doktorunuzu görme vaktiniz gelmiş demektir” ifadelerini kullandı.

“Yorgunluk ciddi hastalık belirtisi olabilir”
Dr. Gahramanova, kronik yorgunluğun altında yatan nedenlerinin pek çok farklı hastalıktan kaynaklanabileceğini dile getirdi. Stres, kaygı gibi problemlerin, kişilerde yorgunluk düzeyinin artmasına neden olduğunu söyleyen Dr. Gahramanova; yorgunluğun tek başına hastalık olmadığını, tıbbi sorunlar, tedaviler ve kişisel alışkanlıkların yorgunluğa katkıda bulunabileceğini söyledi. Kronik yorgunluğun altında yatan nedenlerin bulunabilmesi için detaylı fiziki muayenenin şart olduğuna dikkat çeken Dr. Gahramanova; “Kronik yorgunluğun altta yatan nedenini bulmak için detaylı bir öykü ve fizik muayene, temel laboratuvar çalışmaları ve güncellenmiş kanser tarama müdahalelerini içerir. 50 yaş ve üzerindeki hastalar kolonoskopi veya kabul edilebilir başka bir yöntemle kolon kanseri açısından taranmalıdır; 55 ila 74 yaşları arasındaki ve 30 paket/yıl sigara içme öyküsü olan hastalarda akciğerlere yıllık düşük doz bilgisayarlı tomografi (BT) taraması yapılmalıdır; 40 yaş üstü kadınlar ise son 1-2 yıl içinde yapılmadıysa mamografi ile meme kanseri taraması yapılmalıdır” dedi.

Yorgunluğa neden olan hastalıklar
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sakina Gahramanova, yorgunluk problemine neden olan hastalıklar hakkında da bilgiler verdi. Gahramanova, şu ifadelerle uyarılarda bulundu:
“Kardiyovasküler hastalıklar, Endokrinolojik / metabolik durumlar, Bulaşıcı hastalıklar, Hematolojik/neoplastik durumlar, Psikolojik ve Nörolojik durumlar ve madde kullanımı kişide yorgunluk düzeyinin artmasına eden olur. Konjestif kalp yetmezliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, uyku apnesi, Hipotiroidizm, hipertiroidizm, kronik böbrek hastalığı, kronik karaciğer hastalığı, adrenal yetmezlik, elektrolit anormallikleri, viral hepatit, insan immün yetmezlik virüsü (HIV) enfeksiyonu, subakut bakteriyel endokardit, tüberküloz, Fibromiyalji, polimiyalji romatika, sistemik lupus eritematozus, romatoid artrit, Sjögren sendromu, anemi, kanser, depresyon, anksiyete bozukluğu, somatizasyon bozukluğu, Antidepresanlar, antihistaminikler, ağrıkesiciler, yorgunluğa etken olabilir. Mide koruyucu olarak kullandığımız bazı ilaçlar kişide kronik yorgunluk problemi artıran başlıca nedenlerdir. Bu soruna karşı köklü çözüm sağlamak için doğru adım atmak gerekir. Yorgunluk, günümüzde toplumun önemli bir sorunu haline gelmiş olsa da, doğru adımlar atılarak bu durumun üstesinden gelinebilir. Kendimize iyi bakmak, sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek ve gerektiğinde yardım istemek, yorgunlukla mücadelede bize yardımcı olabilir.”
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.20 10:32:57
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






TİROİD İLE İLGİLİ MERAK EDİLEN 10 SORU VE YANITI

Tiroid kanseri, diğer kanser türlerine oranla iyi seyir gösteriyor ve kadınlarda, erkeklere oranla daha sık ortaya çıkıyor. Tüm dünyada troid kanserinin görülme sıklığında ortaya çıkan %100’ün üzerinde artışa ise radyasyona maruziyet, teknolojinin günlük yaşamın içinde olması, genetik yatkınlık ve düzenli tarama yöntemleri ile çok küçük nodüllerin saptanabilmesi neden oluyor. Peki, her tiroid nodülü kanser mi? Ne zaman doktora başvurmalı ve ne sıklıkla tarama yaptırılmalı? Memorial Ataşehir/Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Çitgez, 25-20 Mayıs Tiroid Farkındalık Haftası’nda, tiroid hastalıkları ve kanserleri ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı. 

 

1- Her nodül kanser midir? 

 

Çoğunlukla görüntüleme veya fizik muayene sırasında tesadüfen saptanan tiroid nodülleri yetişkin popülasyonun yarısını etkilemektedir. Yüksek yayınlık oranına rağmen genellikle belirti vermeyen tiroid nodüllerinin yalnızca %10-15'i kötü huylu tümör olarak kendini göstermektedir. Tiroid nodüllerini değerlendirmede önemli olan iyi huylu nodüllerde hasta özelinde tedavi uygulanması ve düşük risk oluştursa da tıbbi müdahaleden fayda sağlayacak kötü huylu nodüllerin belirlenmesidir.

 

2- Tiroidin kanser dışı hastalıkları nelerdir?

 

Tiroid hastalığının iki ana tipi hipotiroidizm ve hipertiroidizmdir. Her iki duruma da tiroid bezinin çalışma şeklini etkileyen diğer hastalıklar neden olabilmektedir. Hipertiroidizm semptomları kaygı ve sinirlilik hali, hiperaktivite, uykusuzluk, yorgunluk, ısıya duyarlılık, kas güçsüzlüğü, ishal, normalden daha sık idrara çıkmak, susuzluk hissi, kaşıntı ve cinsel isteksizliktir. Hipotiroidizm belirtileri durumun ciddiyetine bağlıdır. Sorunlar genellikle birkaç yıl içinde yavaş yavaş gelişir. Yorgunluk ve kilo alımı gibi hipotiroidizm semptomları çabuk fark edilmez. Ancak metabolizma yavaşlamaya devam ettikçe daha belirgin problemler gelişebilir. Hipotiroidizm belirtileri yorgunluk, soğuğa karşı intolerans, kabızlık, kuru cilt, kilo alımı, şişmiş yüz, boğuk ses, kaba saç ve cilt, kas güçsüzlüğü, kas ağrıları, kaslarda hassasiyet ve sertlik, normalden daha şiddetli veya düzensiz olan adet döngüleri, saç dökülmesi, yavaşlamış kalp hızı, depresyon ve unutkanlığı içermektedir.

 

3- Tiroid nodülü nasıl fark edilir? 

 

Tiroid nodüllerinin çoğu belirti göstermeden ortaya çıkmakta, fizik muayenede veya tesadüfen diğer görüntüleme işlemleri sırasında yakalanmaktadır. Yakındaki yapıları sıkıştıran kötü huylu veya belirti gösteren nodüller için cerrahi gerekebilir. Bu nedenle tedavinin ilaçla mı yoksa cerrahi müdahale ile mi yapılacağının belirlenmesi için ileri tetkikler istenebilir. Tiroid nodülleri için tercih edilen görüntüleme yöntemi ultrasondur ve ultrason rehberliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi tercih edilen doku örneklenmektedir. Bir santimetre ya da daha büyük nodüller, ultrasonda şüpheli görünüme sahip nodüller veya kötü huylu nodül riskini daha iyi ölçmek için hücresel analiz gerekir. Ameliyat öncesi biyopsi ve patolojik tanı, hastayı ikinci kez ameliyat riskinden kurtarmaktadır.

 

4- Tiroid kanseri belirtileri nelerdir? 

 

Çoğu tiroid kanseri, hastalığın erken döneminde herhangi bir belirti veya semptoma neden olmamaktadır. Tiroid kanseri büyüdükçe boyunda ele gelen yumru, dar gömlek yakalarının çok sıkı hale geldiği hissi, artan ses kısıklığı da dahil olmak üzere sesinizdeki değişiklikler, yutma güçlüğü, boyundaki şişmiş lenf düğümleri, boğaz ve boyunda ağrı gibi semptomlara neden olabilmektedir.

 

5- Tiroid kanseri vücuda yayılır mı?

 

Tiroid kanseri bazen yakındaki lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilmektedir. Yayılan kanser hücreleri, ilk tanı konulduğunda veya tedavi sonrası takiplerde saptanabilir. Tiroid kanserlerinin büyük çoğunluğu ise hiç yayılım yapmaz.

 

 

6- Tiroid kanserinde tedavi nasıldır? Kemoterapi gerekli midir?

 

Tiroid nodülü küçük ve tek taraflıysa nodül bulunan kısım çıkarılırken, büyük bir tiroid nodülü varsa tüm tiroid alınmaktadır. Ameliyat sonrası kan dolaşımına katılarak var olabilecek kanser hücrelerini yok eden radyoaktif iyot tedavisi, radyoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik tedaviler gerekli hastalarda uygulanabilir. Kemoterapi, tiroid kanserini tedavi etmek için nadiren kullanılır, ancak bazen vücudun diğer bölgelerine yayılmış tiroid kanserinin agresif ve nadir görülen türünde tercih edilebilir. Kemoterapi tedavisi süreci kanserli hücreleri öldüren güçlü ilaçlar almayı içerir. Tiroid kanserini tedavi etmez, ancak semptomları kontrol etmeye yardımcı olabilir.

 

7- Tiroid kanseri genetik midir? Ailede tiroid tespit edilirse ne yapmak gerekir? 

 

Dokularda oluşan kanser tipleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Medüller olmayan tiroid kanseri papiller, foliküler ve anaplastik türleri içermektedir. Tiroid kanserlerinin büyük çoğunluğu, yaklaşık %70 ila %80'i papiller tiroid kanseridir ve genellikle hastalığın agresif olmayan ve yüksek oranda tedavi edilebilir bir şeklidir. Bu vakaların çoğu seyrek olarak ortaya çıktığından veya herhangi bir belirgin genetik geçişe bağlı olmadığından, kişisel veya aile öyküsünde tekil bir papiller tiroid kanseri vakası olan birine genetik danışmanlık veya test önerilmektedir. Cowden sendromu, ailesel yani genetik olarak geçen koşullarda meydana gelmektedir. Bu nedenle ailede bir kişide tiroid kanseri varsa, erkenden teşhis etmek için diğer aile bireylerine de tiroid ultrasonu çekilmesi önerilmektedir. Papiller tiroid kanseri öyküsü bulunan yakın akrabası olan bir aileye sahip kişilerde de ultrason ile tiroid kanseri taraması yapılmalıdır. Medüller tiroid kanseri ile ilişkili olan tip 2 (MEN2) kalıtsal bir hastalıktır. Bu tip tiroid kanseri olan tüm bireyler, genetik danışmanlık için sevk edilmeli ve genetik test önerilmelidir. Bir ailede RET geninde bir mutasyon tespit edilirse, koruyucu cerrahiden (tiroidektomi) yararlanabilmeleri için diğer akrabalarda bu durumu teşhis etmek önemli olacaktır. Genel olarak, hastalar tiroid bezleri çıkarıldıktan sonra uygun ilaç tedavisi ve takip ile uzun, kaliteli ve aktif bir yaşam sürebilmektedir.

 

8- Tiroid kanseri diğer kanser türlerine göre daha mı az risklidir?

 

Tiroid kanseri olan çoğu hasta için prognoz yani hastalığın ileriki dönemde nasıl etkileneceğine dair sonuçlar mükemmeldir. Hastaların genelinde tiroid kanserinin yaşamı tehdit edici olmadığı ve tedavi edilebilir olduğu anlamına gelmektedir. Ancak küçük bir hasta grubunda hastalık ilerlemiş olabilir.

 

9- Tiroid hastalığının kilo ile ilişkisi var mı? 

 

Hipotiroidizmi olan bir kişide bazal metabolik hız azaldığından, aktivitesi azalmış bir tiroid bezi genellikle bir miktar kilo alımı ile ilişkilidir. Kilo alımı, daha şiddetli hipotiroidizmi olan kişilerde fazla görülür. Bununla birlikte, hipotiroidizme bağlı bazal metabolik hızdaki azalma genellikle hipertiroidizmde görülen belirgin artıştan çok daha az dramatiktir ve tiroidin daha az aktif olması nedeniyle ağırlıkta daha küçük değişikliklere yol açmaktadır. Hipotiroid bir kişide kilo alımının nedeni de karmaşıktır ve her zaman aşırı yağ birikimi ile ilişkili değildir. Hipotiroid bireylerde kazanılan ekstra kiloların çoğu, aşırı tuz ve su birikiminden kaynaklanır. Kilo alımı nadiren hipotiroidizm ile ilişkilidir. Hipotiroidizmin mevcut tek semptomu kilo alımıysa, bunun yalnızca tiroide bağlı olması daha az olasıdır. Hipertiroidizm durumunda ise vücudun normalde olduğundan daha fazla enerji kullanması söz konusudur ve bu da kilo kaybına neden olabilmektedir.

 

10- Tiroid hastalığı veya kanseri gebeliği etkiler mi? 

 

Aktif hipertiroidizmi olan kişilerin gebelik sırasında antitiroid ilaçlaı alması gerekir. Bunlar plasentaya geçtiğinden, bebeğin etkilenme olasılığı daha düşük olacak şekilde mümkün olan en düşük doz ile reçete edilmektedir. Hipertiroidizm için başka bir tedavi olan radyoaktif iyot hamilelik sırasında kullanılamaz. Eğer hipertiroidizm kontrol altında değilse, hamileliğin erken evrelerinde düşük yapma riskini artırabilir. Bu nedenle gebelik sırasında ilaç kullanmak istemeyen anne adayları, gebelik öncesinde Graves Hastalığı için radyoaktif iyot tedavisi veya ameliyat seçeneğini tercih edebilir. Antitiroid ilaçların dozu çok yüksekse, bebeğin tiroidi yetersiz hale gelebilir ve bebekte guatr gelişebilir. Bu nedenle gebe kalma planı öncesinde doktor kontrolünde ilaç kullanımı düzenlenmeli ya da bırakılmalıdır. Tedavi edilmemiş aşırı aktif tiroid bezi, gebelik için antitiroid ilaç almaktan daha büyük risk taşımaktadır. Hamilelikte yüksek tansiyon, bebeğin zayıf büyümesi ve erken doğum gibi komplikasyonlara yol açabilir. İlaç dozunun uygun olup olmadığının kontrolü için gebelikte tiroid fonksiyon testlerinin düzenli olarak yapılması gerekir.

 

Hipotiroidizmi de tedavi edilmediğinde gebelikte erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve solunum sıkıntısına yol açabilir. Hipotiroid anneyi tedavi etmek için tiroid hormon tedavisi kullanılır ve ilacın dozu, bireyin tiroid hormon seviyelerine bağlıdır. Gebeliğin ilk yarısında tiroid hormon düzeyleri 4 haftada bir kontrol edilmelidir. Tüm yenidoğanlar için rutin tarama ise, tiroid hormon düzeylerinin test edilmesini içerir.

 

Gebelikte tiroid kanseri tespit edilmesi durumunda, tümör yavaş yayılımlı olduğu için pek çok hastada ameliyat için doğum sonrası beklenebilir. Ancak kanser hızla büyüyorsa veya tiroidin dışına boyundaki lenf bezlerine yayılmışsa, ameliyat gebelik sırasında yapılabilir. Bunun için en uygun zaman, ikinci trimesterdir. Birinci ve üçüncü trimesterlarda da hastalar güvenli sonuçlarla tiroidektomi olabilse de bu zaman çerçevesi ideal değildir. Yine de agresif hastalık durumunda tedavi için önerilir. -HBR.MRK


Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.05.26 16:26:41
Son Düzenlenme Tarihi :





Briket yüklü tırdan kahve aromalı 158 kilo esrar çıktı

Adana’da briket yüklü tırda arama yapan narkotik ekipleri, briketlerin arasına gizlenmiş çanta ve çuvalda 158 kilo esrar ele geçirdi. Narkotik köpeğinin kokuyu almaması için esrarın içine kahve yerleştirildiği öğrenildi.
Adana Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, uygulama noktasında şüphelendiği bir tırı durdurdu. Briket yüklü tırın içine giren narkotik köpeği Uzi, tepki verince polisler briketlerin arasında gizlenen 10 çanta ve 1 çuval buldu.
Çantalar ve çuval açıldığında 260 paket halinde toplam 158 kilo esrar ele geçirildi. Şüphelinin hassas burunlu narkotik köpeğinin esrarın kokusunu almaması için esrara kahve koyduğu ortaya çıktı. Tır sürücüsü İbrahim A., ifadesinde esrardan haberi olmadığını beyan ederken çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.09.08 19:48:39
Son Düzenlenme Tarihi :