SON DAKİKA

logo

Sosyal Bilimler MYO’da “Geleneksel Pilav Günü” gerçekleştirildi

Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Mezunlar Derneği tarafından Kepez Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen Geleneksel Pilav Günü büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi.
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Bi..

Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Mezunlar Derneği tarafından Kepez Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen Geleneksel Pilav Günü büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi.
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Mezunlar Derneği tarafından Kepez Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen Geleneksel Pilav Günü büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Bu yıl 28.cisi düzenlenen etkinliğe Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Burhan Özkan, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Erkan, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurşen Adak, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Akyüz, Eğitim Fakültesi Prof. Dr. Hilmi Demirkaya, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Engin Karadağ, İletişim Fakültesi Dekan Yard. Doç. Dr. Ayşad Güdekli, Finike MYO Müdürü Doç. Dr. Yasemin Tezcan, Korkuteli MYO Müdürü Doç. Dr. Mehmet Zanbak, BATEM Müdürü Dr. Abdullah Ünlü, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Mezunlar Derneği (SOBİLMED) Başkanı İsmail Apaydın, akademisyenler, sektör paydaşları, belediyelerden temsilciler ile mezunlar ve öğrenciler katıldı.
Geleneksel Pilav Günü etkinliğinin açılış konuşmasını yapan Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Burhan Özkan, “İlki 1995 yılında yapılan ve Yüksekokulumuzun en önemli geleneklerinden birisi olan Geleneksel Pilav Günü öğrencilerimizi, mezunlarımız ve sektör paydaşlarımız ile buluşturmak amacıyla düzenlenmektedir. Sosyal Bilimler MYO ailesi olarak köklerimizde böyle bir gelenek olduğu için mutlu ve gururluyuz. Geleneklere sahip çıkılması ve sürdürülmesini, kurumsallaşma, aidiyet duygusu ve vefalı olma noktasında çok önemsiyoruz. Pilav günü geleneğini başlatarak SBMYO ailesinin bu ayrıcalığı yaşamasına vesile olan rahmetli hocamız Işık Şifa Üstüner başta olmak üzere, bugüne kadar bu geleneğin sürdürülmesinde katkısı olan herkese çok teşekkür ediyor ve şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

“Programlarımız ülke genelinde tercih sıralamasında ilk sıralarda”
“Pilav Günü” ve “Kariyer Günü” gibi köklü geleneklere ilave olarak 2022 yılı Aralık ayında kurulan Mezunlar Derneğine sahip olmanın gururunu ve ayrıcalığını yaşadıklarını altını çizen Prof. Dr. Özkan, “7000’e yakın öğrencisiyle yüksekokulumuz üniversitemizin en fazla öğrenciye sahip birimidir. Öğrencilerimiz 13 normal örgün öğretim, 13 ikinci öğretim ve 1 uzaktan eğitim programı olmak üzere toplam 27 programda eğitim almaktadır. Söz konusu programlarımız ülkemiz genelinde tercih sıralamasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu noktada yüksekokulumuza destekleri için öncelikle Rektörümüz Prof.Dr. Özlenen Özkan hocamıza huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu başarıda büyük emekleri olan başta müdür yardımcılarımız olmak üzere SBMYO ailesinin akademik ve idari elemanlarına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Ara eleman değil aranan veya ana eleman yetiştiriyoruz”
Eğitim-öğretim programlarıyla öğrencilere üst düzey bilgi, beceri ve yetkinlik kazandırmanın en temel gayeleri olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, “Bilindiği gibi ülkelerin dünyada söz sahibi olmalarında en önemli unsur, nitelikli insan işgücüne sahip olunmasından kaynaklanmaktadır. Bu noktada MYO’lar nitelikli iş gücü oluşturmaya katkı sağlayan en önemli kurumlardan biri olarak görülmektedir. Çünkü mesleki eğitim-öğretimde yaparak öğrenme, yani bilmeyi, yapabilmeye çevirmek esastır. Dolayısıyla mesleki eğitim; teorik eğitimi, pratik eğitimle tamamlama ve istihdama yönlendirebilme odaklıdır. Günümüzde başarı ve rekabet, daha çok bilgi ve beceriye tabi hale geldiğinden öğrencilerimizi ara elemandan ziyade “Aranan Eleman” veya “Ana Eleman” olarak mezun etmeye özel önem veriyoruz. Mezunlarımızın aranan ya da ana eleman olması; ancak iyi bir mesleki eğitim ve Akademi-sektör iş birliği ile mümkündür. Öğrencilerimizin mesleki eğitimde sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikleri kazanabilmesi için sektörle ilişkilerimizin güçlü ve sürdürebilir olması ve sektör beklentileri ile mesleki eğitim arasındaki köprünün güncel kalabilmesinin önemini biliyoruz. Bu noktada artık Mezunlar Derneğimizin de çok önemli rol oynayacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.06.09 13:44:50
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Antalyaspor'da transferde öncelik "kaleci" olmalı

Antalyaspor’un çok büyük kaleci sorunu var.

Bu sezon bazı mevkilerde sıkıntı yaşayan, bunu alternatif futbolcularla aşmaya çalışan kırmızı - beyazlıların, alternatifi olmayan tek mevkisi kalecisi.
Boffin’in sakatlanması ve ardından da futbolu bırakma kararı alması ile sezon başında İstanbulspor’dan transfer edilen Alperen Uysal, Antalyaspor’un tek kalecisi olarak kaldı.
Yedek kaleci olarak Ataberk bulunurken, Nuri Şahin Ataberk’e hiç şans vermedi.
Alperen kaleyi devir alırken, her maçta hata yapan, bazı maçlarda ise neredeyse kalecisiz oynayan bir takım görüntüsünün ortaya çıkmasına neden olurken, Fenerbahçe maçındaki performansı, tereddütlü çıkışlar yapması, ceza sahası içerisinde yapılan vuruşlarda çaresiz kalması, çaresizce topun gidişini izlemesi, her geçen hafta tepkilerin artmasına, büyümesine ve kaleci sorununun daha fazla gündeme gelmesine neden oluyor.
DİREKLER ALPEREN’DEN DAHA FAZLA TOP KURTARDI
Fenerbahçe maçında direkler Alperen’den daha iyi kalecilik yaptı. Rakibin vurduğu toplara direkler Alperen’den önce müdahale ederken, direkten dönen hiç bir topa Alperen müdahale etmedi, elini - kolunu bile kaldırmadı.
Süper Lig’de bir çok takımın kalecisi kritik kurtarışlara imza atarken, Antalyasporun kalecisinin 90 dakika içerisinde yaptığı kurtarış sayısı “sıfır”.
İki kez ceza sahası dışına çıkan, iki çıkışında da ceza sahasına çıkıp çıkmama, topa müdahale edip etmeme tereddütü yaşayan Alperen Uysal, 1. Lig tecrübesine sahip bir kaleci. Süper Lig’de haftalardır forma giymesine, kaleyi korumasına rağmen halen beklentilerin altında kalmaya, vasatın üzerine çıkmamakta ısrar ediyor.
TECRÜBELİ VE MAÇ KURTARACAK KALECİ TRANSFERİ ŞART
Antalyaspor bu sezon stoper ve kaleci hataları nedeniyle çok fazla gol yedi.
Neredeyse kalecisiz oynayan, kalecisiz sahaya çıkan Antalyaspor’da öncelik 11'de direk forma vereceği, kalesinde güven veren bir kaleci transferi olmalı.
KALECİ TRANSFERİNDE SIKINTI VAR
Antalyaspor’un yıllarca kalesini koruyan Boffin, hatalı goller yese de maç kurtarabilen, takımına maç kazandırabilen, puan almasını sağlayan bir kaleci idi.
Kırmızı - beyazlılar Boffin’in alternatifi olarak 24 yaşındaki Diogo Souzo’yu kadrosuna dahil etmişti. Boffin’in arkasında kalan, yerli kaleci zorunluluğu olması nedeniyle de maç kadrosuna giremeyen Diogo Souzo, Bodrumspor’a gönderildi.
Bodrumspor’da sürekli forma şansı bulan Diogo devre arasında Antalyaspor’a geri dönmeli en azından alternatif bir kaleci olamalı.
Antalyaspor beklediği kaleci transferlerini yapamazken, iç piyasadanda yerli veya yabancı kaleci bulması oldukça zor.
Ara transfer başlamadan mutlaka kaliteli bir yabancı kaleciyi renklerine bağlamalı ve kaleyi teslim etmeli. Alperen için kaleci antrenörü Murat Öztürk’ün referans verdiği iddia edilirken, Öztürk Türkiye’nin en tecrübeli kaleci antrenörlerinden birisi durumunda.
Ülke içindeki neredeyse tüm kaleciler hakkında bilgi sahibi olan Murat Öztürk’ün, yeni kaleci transferinde daha dikkatli olması, daha titiz davranması ve daha isabetli karar vermesi gerekiyor.
* FERUDUN ÖZGÜNSÜR

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.01.05 10:21:29
Son Düzenlenme Tarihi :





Karavanı atölyeye dönüştürdüler, ürettikleri ürünleri satarak dünyayı geziyorlar

(İHA) - Antalya'da yaşayan Esra ve Ömer Aydoğan çiftinin 15 yıldır hayalini kurdukları dünya turu planı, atölyeye dönüştürdükleri karavanla gerçeğe dönüştü. Antalya'dan yola çıkan çift, karavanda ürettikleri deri ürünleri pazaryerlerinde satarak dünyayı gezecek ve Türk kültürünü tanıtacak. 
 
  Antalya’da yaşayan Esra ve Ömer Aydoğan çifti, 15 yıl önce dünyayı gezmek için hayal kurmaya başladı. Bunun için bir süre önce karavan satın alan Aydoğan çifti, satın aldıkları karavanı hem ev hem de atölye olarak kullanacak şekilde tasarladı. Dünyayı gezmek için 10 gün önce yola Antalya’dan yola çıkan çift, Ege Bölgesindeki illeri gezerek Kastamonu’ya ulaştı. Aydoğan çifti, atölyeye çevirdikleri karavanda deri, taş ve çelikten ürettikleri takı ürünlerini pazaryerlerinde açtıkları tezgahta satışa sunuyor. Satışını yaptıkları deri ve takı ürünlerinden elde ettikleri gelir ile Karadeniz Bölgesi'ndeki illeri gezecek olan çift, daha sonra Gürcistan’a gidecek. Gürcistan’da bir süre deri üzerine eğitim almayı planlayan çift, daha sonra dünyayı gezmek için kendilerine rota belirleyecek. Kastamonu’da birkaç gün konaklayan Aydoğan çifti, şehrin tarihi ve kültürel yerlerini gezerek şehirden ayrıldı.   
 
  “Deri sanatını geliştirerek el işçiliğiyle yaptığımız ürünlerle dünyayı gezmeyi planlıyoruz” 
  El işçiliğiyle yaptıkları ürünleri pazaryerlerinde satarak dünyayı gezmeyi ve planladıklarını söyleyen Ömer Aydoğan, “28 yıllık devlet memurluğu hayatını bitirerek emekliliğe ayrıldım. Yaklaşık 15 yıldır hayalimiz olan dünya turuna karavanla başlamış bulunmaktayız. Dünya hayalimiz sürekli vardı, dünyayı gezmek istiyorduk ama sadece gezmekle kalmasın istedik. Gezdiklerimizi ve gördüklerimizi kendimize saklamayalım, gezerken kendi kültürümüzü yansıtalım istedik. Gerekirse de halk ile iletişim içerisinde olup gittiğimiz toplumların kültürlerinden de yararlanalım istedik. Bununla ilgili ne yapabiliriz ve geziyi nasıl anlamlandırabiliriz diye değişik fikirler üzerinden çalışırken deri sanatıyla tanıştık. Deri sanatını geliştirerek yaptığımız ürünlerle dünyayı gezmeyi ve gezimizi de bu şekilde finanse etmeyi planladık. Tamamen kendi ürettiğimiz el işçiliği derilerle yerel halk ile iletişim içerisinde olup, satış ve hediyeleşme yaparak gerekli kültür aktarımını sağlamak düşüncesiyle Antalya’dan dünyayı geçmek üzere eşim ile birlikte yola çıktık. Ege sahillerinden bulunduğumuz Kastamonu’ya kadar geldik. Buradan da yine Karadeniz sahili üzerinden Samsun, Ordu, Trabzon, Rize, Artvin’den yurtdışına doğru devam etmeyi düşünüyoruz. İlk olarak Gürcistan’a gideceğiz. Ardından o zamanki duruma göre diğer ülkeleri değerlendireceğiz” dedi. 
 
  “Hem üretiyoruz hem yaşıyoruz hem geziyoruz” 
  Hem ürettiklerini hem de gezdiklerini ifade eden Ömer Aydoğan, “Biz, aşağı yukarı karavan hayatına geçeli 1 ay oldu. Antalya’dan da yola çıkalı 10 gün oldu. Bir ay süreyle karavanı deneyip test ettik. Testleri bitirdikten sonra 10 gündür de tam zamanlı olarak yollardayız. Hem üretiyoruz hem yaşıyoruz hem geziyoruz. Daha çok günlerimiz doğada geçiyor. Bugüne kadar yaşadığımız şehirden, şehirlerden kalmaktansa, bina ve yapılardan uzaklaşarak doğa ile bütünleşip bu şekilde yaşamayı tercih ettik” diye konuştu. 
 
  “Karavanı hem atölye hem karavan hem de yaşam alanı olarak planladık” 
  Karavanın birçok yerini kendilerinin yaptığını belirten Ömer Aydoğan, “Çünkü sadece karavan olarak değil, hem atölye hem karavan hem de yaşam alanı olarak planladık. Gezerek üretimde yapabileceğimiz şekilde hazırladık. Mutfak, yatak odası, banyoyu arka tarafa tasarladık. Ön tarafa da atölye, atölyenin tezgahı, derilerimiz ve onları koyabileceğimiz bölümler. Bu şekilde tasarladık. Burada yaptığımız ürünleri birebir gittiğimiz şehirlerde halk ile bütünleşerek satışını ya da hediyeleşmeyi yaparken aynı zamanda yerel yöneticilerle de görüşerek pazaryerlerinde tezgah açarak satış yapabilmeyi umuyoruz. Kastamonu’da pazaryerinde tezgahımızı açtık ve burada satışımızı yaptık” şeklinde konuştu. 
 
  “Karadeniz sahili boyunca gezerek Gürcistan’a kadar gideceğiz” 
  Karadeniz sahili boyunca gezerek Gürcistan’a kadar gideceklerini söyleyen Esra Aydoğan ise, “Kimya okudum, 10 yıl özel sektördü çalıştım. Daha sonra özel sektörde yapamayacağımı anlayınca kendime özgü bir şeyler aradım. Bende deri ile tanıştım. Deri işi yaparken Ömer ile tanışıp evlendim. Beraber deri işini yapmaya başladık. Pazarlarda tezgah açıp takı yaptım, doğal taş yaptım, taşlardan takılar yaptım, çantalar yaptım. Bu şekilde bir yerlere gelmeye çalıştık. En önemlisi karavanda eşinin destek olması, eşimin bazı şeyleri yapabilmesi bunlar karavanda yaşamak için çok önemli. En büyük desteğim eşim. Benim için burası ev konforundan daha rahat karavanda yaşamak. Çünkü burada hem çalışıyorum hem üretiyoruz hem satıyoruz hem geziyoruz her şey bizim elimizin altında. Dört duvar arasında değiliz. En güzeli bu. Sahil boyu Kastamonu’dan çıkıp Sinop, Samsun, Ordu, Rize, Trabzon, Artvin gibi illerin hepsini gezip son olarak Gürcistan’ın Batum şehrine gitmek istiyoruz. Şu anda Kastamonu’dan çıkamadık, birkaç günlük için geldik ama Kastamonu insanı, havası bizleri çok cezbetti. Ne zaman çıkarız bilemiyoruz ama yola çıktığımızda sevdiğimiz bir yer olursa Kastamonu gibi orada da birkaç gün geçiririz. Gürcistan’dan sonra yolumuz bizi nereye götürürse oraya gideceğiz. Nerede mutlu olursak, nereyi seversek, oralarda yaşamayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. 

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.06.13 12:47:07
Son Düzenlenme Tarihi :