Eğirdir ilçesinde öğle saatlerinde başlayan sağanak hayatı felç etti. Saat 13.30 sıralarında etkili olan yağış sonrası Eğirdir Kemik Eklem Hastalıkları Hastanesi kavşağında trafik durma noktasına geldi. Eğirdir Belediyesi ekipleri dozerlerle olay yerine gelerek kaldırımı kırdı, suyun göle taşınmasını sağladı. O anlar çevredeki vatandaşların cep telefonu kamerasına yansıdı. Yoldaki trafik yapılan çalışmanın ardından tekrar açıldı.
Eğirdir ilçesinde öğle saatlerinde başlayan sağanak hayatı felç etti. Saat 13.30 sıralarında etkili olan yağış sonrası Eğirdir Kemik Eklem Hastalıkları Hastanesi kavşağında trafik durma noktasına geldi. Eğirdir Belediyesi ekipleri dozerlerle olay yerine gelerek kaldırımı kırdı, suyun göle taşınmasını sağladı. O anlar çevredeki vatandaşların cep telefonu kamerasına yansıdı. Yoldaki trafik yapılan çalışmanın ardından tekrar açıldı.
Helton Leite: Deli olmanız gerekiyor
Antalyaspor'un Brezilyalı kalecisi Helton Leite, Portekiz basınının önemli spor kuruluşlarından A Bola'ya röportaj verdi.
Geçtiğimiz sezonun devre arasında Benfica'dan bonservisi ile birlikte takıma dahil edilen başarılı file bekçisi, kaleciliğe dair de önemli açıklamalar yaptı.
23-24 yaşlarındayken çok çalışmanın, çok yoğun antrenman yapmanın ve daha az oynamanın normal olduğunu ifade eden Brezilyalı eldiven, dünyada kuralın daha tecrübeli kalecilerin tercih edilmesi olduğunu belirtti. Kalecilerin daha geç olgunlaştıklarını, bunun sebebinin ise gençken futbol sektörünün gerektirdiği baskıyla başa çıkacak oyun deneyimine ve zihinsel deneyime sahip olmadıklarını belirten Helton Leite, bu yüzden kalecilerin kulüp fark etmeksizin 28-30 yaşlarında oynamak zorunda olduğunu kaydetti.
Önümüzdeki sezon profesyonel kariyerinin 14.senesini kutlayacağını ve her şeyin çok farklı olacağını hissettiğini belirten Helton, futbolu bıraktıktan sonra hocalık yapmak istemediğini, futbolun idaresi kısmında rol almak istediğini söyledi.
"Sahada kaleci benzersizdir: o forma sadece onda vardır... Kalecinin gerçekten güçlü bir zihniyete sahip olması gerekiyor. Çünkü diğer takım arkadaşları on net gol kaçırabilir; Eğer bir gol yerseniz ve maçı kaybederseniz, bu kalecinin hatası olacaktır. Yanlış bile olmayabilir ama herkes 'şu kaleci golü çekiyor' diyecek. Çok sakin olmalısınız, çünkü bir kalecinin hareketi savunma göreviyle sonuçlanıyor. Bir kaleci hiç bir maç öncesinde 'bugün sahaya çıkıp üç top kurtaracağım' diyemez, böyle olup olmayacağını bilemez, 15 tane şut kurtarabilir ve bir tanesini bile kurtaramayabilir. Bazen savunulamaz toplar vardır." şeklinde konuşan Helton Leite, kaleciliğin oldukça nankör bir pozisyon olduğunu söyledi. Helton, "Bence kaleci olmak için biraz deli olmak gerekiyor. İyi bir performans sergilerseniz heyecanlanamayacağınızı ve çok iyi yapmazsanız umutsuzluğa kapılamayacağınızı bilerek farklı bir şekilde düşünmelisiniz. Her zaman aynı performansı vermek zorundasınız. Kaleci duruşunun zaten rakibi korkuttuğuna, takım arkadaşlarına güven verdiğine, karşı takımı heyecanlandırdığına inanıyorum. Sahaya girip kendine güveni olmayan, güvensiz bir kaleci görsen... karşı takım 'bizden bile iyi olabilirler ama kaleci güvenli gözükmediği için biz kazanırız' diye düşünür. Bu çok zihinsel bir pozisyon, her zaman orada olduğunuzu, kendinize güvendiğinizi, güveni takım arkadaşlarınıza ilettiğinizi göstermelisiniz. Kaleci bu farkı yaratabilir. Bazen sadece davranış şeklinden dolayı. Çok üst düzey, birinci sınıf biri olmanıza gerek yok, saygı duyan biri olmanız gerekiyor. Ve sonra rakipler zaten farklı konuşuyor… 'peki, 30 metreden şut atamam, 20 metreden denemeliyim' ve o zaman şansları azalır, maruz kalma ve risk daha düşük olur. Anlaman gereken bu akıl oyunu"
Örnek aldığı ismi açıklayan Brezilyalı kaleci, "Gençken Van der Sar'ı gerçekten severdim. Boyu ve hedefindeki zarafeti için. Sonra çok uzun boylu, kendine çok güvenen bir kaleci olan Peter Cech'i gerçekten sevmeye başladım. Ve son zamanlarda Neuer'i gerçekten takdir ettim, çünkü o kendini takımın hücum üstünlüğüne dahil eden biriydi. Bayern, kalecinin sahadaki herhangi bir oyuncu olduğunu fark etti ve Neuer, pozisyonuna biraz daha sanat getirdi, çünkü takımının oynama şekline uyum sağlayan bir kaleciye sahip olmak önemlidir. Hepsi farklı zamanlarda etkisini gösteren ve büyük referans olan isimlerdi." ifadelerini kullandı.
Haber: Salih Özgünsür
Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.06.29 15:17:51
Son Düzenlenme Tarihi :
Kanser Tedavisinde İmmunoterapi ve Radyoterapi Kullanımının Yararları
Her geçen gün kanser tedavisinde önemli yeni gelişmeler oluyor. 100 yıldan fazla süredir kanser tedavisinde kullanılan ve adeta vazgeçilemez, çok önemli bir tedavi yöntemi olan Işın Tedavisi (Radyoterapi)’nin daha da başarılı olması için uygun başka tedavilerle birlikte kullanılması üzerinde duruluyor.
En önemli kanser tedavileri olan kemoterapi ve radyoterapide temel olarak “doğrudan kanser hücresini öldürmek” amaçlanır. Bu nedenle, normal sağlıklı hücrelere de bir miktar zarar vermek, yan etki oluşturmak kaçınılmazdır. Kanserin Bağışıklık sistemi üzerinden tedavisi ile ilgili olan ve “Biyolojik Tedavi” veya “Biyoterapi” diye de bilinen immunoterapiyönteminde ise kanser hastasının bağışıklık sistemi adeta “yeniden programlama”ya tabi tutulur. Özellikle, vücudun T Hücreleri dediğimiz bağışıklık hücreleriyle tümörü yoketmeyi amaçlayan ve “Programlanmış Hücre Ölümü” denen yararlı bağışıklık reflekslerini sabote eden/durdurabilen tümör hücrelerinin bu gücünü İmmunoterapi ile sonlandırmak söz konusudur.
Laboratuar çalışmalarında, radyoterapi ve immunoterapinin birlikte kullanımı ile tümör hücrelerince PD-L1 denen bağışıklık kontrol noktası blokajı kaldırılarak, tümör hücrelerinin “programlanmış hücre ölümü” hızlandırılmış ve radyoterapiye dirençli tümörlerin bile tedavisinde başarı artırılmıştır.
Dünyanın en büyük radyasyon Onkolojisi Kongresi sayılan
Amerikan Radyasyon Onkolojisi Derneği (ASTRO)’nun son kongresinde sunulan
önemli bir çalışmada en ileri evre olan, akciğer ve karaciğerlerinde yaygın
metastazları olan 100 civarındaki hastalarda radyoterapiyeimmunoterapi de
eklenmesi sayesinde % 60’a varan oranlarda kanser yayılımının durdurulduğu
gösterildi. ABD’nin Houston şehrindeki MD Anderson Kanser merkezi’nde
gerçekleştirilen bu çalışmada, Karaciğer ve Akciğerlerindeki metastazlara
Stereotaktik Vücut Radyoterapisi uygulanan ve bununla beraber 4 kür “ipilumab”
isimli immunoterapi ilacıalan hastalara bu immunoterapi sayesinde vücudun
bağışıklık sisteminin güçlendirildiği ve
tümörlerin büyümesinin durduğu belirtildi.
Benzer şekilde, Dünyanın en büyük Klinik Onkolojisi Derneği
sayılan Amerikan Klinik Onkoloji Kongresinin Derneği (ASCO)’nunson İmmuno-Onkoloji
toplantısında, Karaciğer ve Akciğerlerindeki metastazlara Stereotaktik Vücut
Radyoterapisi uygulanan ve bununla beraberanti-programlanmış hücre ölümü
protein 1 (anti-PD1) immutoterapi ilacı olan “pembrolizumab”alan hastalarda da
benzer oranlarda başarı elde edildiği bildirildi.
Her iki çalışmada da bu hastalarda İmmunoterapininradyoterapiye
eklenmesinin gayet emniyetli olduğu, en ileri evre hastalarca bile iyi tolere
edildiği ve en ilginci de hastaların çoğunun tedaviden birkaç ay sonra bile iyi
durumda olduğu (hastalıklarında herhangi bir ilerleme gözlenmediği) saptandı.
Bu durum, tümörleri küçülmese veya kaybolmasa bile, immunoterapinin katkısı ile
hiç olmazsa tümörlerin sabit kalabilmekte olduğunu düşündürüyor.
Öte yandan, diğer önemli bir konu, hangi hastaların
radyoterapiye veya immunoterapiye veya ikisinin beraber kullanılmasına daha iyi
cevap verebileceğinin genetik/genomik yöntemlerle önceden belirlenebilmesi. Son
çalışmalarda, vücudun bağışıklık sisteminin laboratuarortamındak bir tümör
tipine verdiği cevaba bakılarak radyoterapiyeve/veya immunoterapiyenasıl bir
cevap verebileceği, bu tedavilerle hastalığın nüks ve sağkalım ihtimalleri de
önceden kestirilebilmekte.
Günümüzde,biz doktorlar için hangi kanser hastasına, hangi en
uygun dozlarda,hangi en uygun tedavi veya tedavileri vereceğimize önceden karar
verebilmek giderek çok daha fazla önem kazanmış durumda. Şahsen, önümüzdeki yıllardan itibaren, sadece
ileri evre ve metastatik kanser hastalarına değil, daha erken evreli ve daya
iyi performansı olan hastalarda da radyoterapi ile birlikte immunoterapinin
daha fazla kullanılacağına, ve bu sayede daha iyi tedavi sonuçları elde
edebileceğimize inanmaktayım.