SON DAKİKA

logo

"Oyuncularımdan telefon numaralarını değiştirenler oldu" Şakir Filiz Özel Röportajı

Geçtiğimiz sezon BAL Ligi'nden Üçüncü Lig'e çıkan ve bu sezon tek hedefi kümede kalmak olan Kepez Belediyespor, Çarşamba günü tarihinini en önemli müsabakasına çıkacak. Kırmızı beyazlılar, Beyoğlu'nu mağlup etmesi halinde kümede kalma hedefiyle başladığı sezonda bir üst lige çıkmaya hak kazanacak. Önemli maç öncesi, Kepez Belediyespor Teknik Direktörü Şakir Filiz, Ferudun Özgünsür ve Salih Özgünsür ile oldukça samimi bir röportaj gerçekleştirdi.

Salih Özgünsür: Çarşamba günü; hem kendi kariyeriniz için hem de Kepez Belediyespor için tarihi bir güne uyanacaksınız. Heyecanlı mısınız?
Şakir Filiz: Tabii ki heyecanlıyım. 25 senedir Kepez Belediyespor Kulübü’ndeyim. 25 senedir Kepez Belediyespor’un alt liglerden üst liglere çıkması hayaliyle yaşadım. Bu hayal, benim kendi adıma değil, Kepez ve Antalya adına, Kepez’in de bir futbol ilçesi, futbol şehri mantığı ile Antalya’ya hizmet etmesi için hep bu anı bekledim. Sadece ikinci lig değil, hayallerimizin içerisinde birinci lig de var. Olabilirse neden bir “ikinci Alanyaspor olmasın”? Tabii ki Süper Lig’de Antalyasporumuz var ama en az Birinci Lig hayaliyle yıllardır Kepez’de mücadele ettim. Bu hayal, heyecan bitmiyor. Bu heyecanla zaten 25 sene burada mücadele ettim.

Salih Özgünsür: Sezon başında kadro kurulurken kümede kalmak birinci hedefinizdi ama geçen sezon BAL Ligi’nden bir üst lige çıkarken, bu finalde oynamayı hayal ettiniz mi?
Şakir Filiz: 25 senedir Kepez Belediyespor ile bu finali oynamayı hayal ediyorum. Bu sürede buradan başka bir yere ayrılmadım ve bu hayalin içerisindeyim. Kepez Belediyespor Kulübü ile geçen sene BAL Ligi’nde iken sezon öncesinde ilk defa bir hedef verildi bize. Her sene başlarken sancılı başlıyorduk, belirsizlik içerisinde başlıyorduk ve öyle devam ediyorduk. Hakan Tütüncü Başkan, 2019 seçimlerinden bu yana kulüp ile ilgili yapılan toplantıların ve konuşmaların bizzat içerisinde yer aldı. Daha önce kulüp başkanlarına kulübü bırakıp, o şekilde bir yol izleniyordu. “Bu kulübü daha iyi yerlere getirelim” hedefini 2019 yılında koymuştu ancak sonrasında yaşanan pandemi ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi biz de sekteye uğradık. BAL Ligi’nden üçüncü lige çıktığımız senenin başında bir hedef verdi Hakan Başkan. “Bu sene düşmeyin, önümüzdeki sene daha hedefli olacağız” dedi. Bu “düşmeyin” hedefi, bizim için “şampiyonluk” hedefiydi. Şampiyonluk hedefi kadar değerliydi çünkü ilk kez hedef verildi. Birinin bir hedef verip onun arkasında durması, bizim de bu hedef için mücadele etmemiz gereken bir ortam gerekiyordu. O hedef bize verildiğinde, grupta 10 tane takım vardı. 5 tanesi Antalya takımı idi. Bu 5 takımdan dördü şampiyonluğa oynuyordu. Bizim de ligde kalmamız için o dönemin şartlarına göre şampiyon olmamız gerekiyordu, aksi halde tüm sonuçlarda küme düşüyorduk. Dolayısı ile o günkü “küme düşmeyin” hedefi, bizim için aslında “şampiyonluk” hedefiydi.

Ferudun Özgünsür: Sezona ve bu play off  finaline nasıl hazırlandınız? Nasıl analiz ve planlama yaptınız? 
Şakir  Filiz: Biz planlamalarımızı o güne göre yapmadık. Örneğin rakiplerimiz bizim kulübümüzün içini, biz de rakiplerimizin içini biliyoruz. Bu takım yönetim olarak, hoca olarak devam eder mi, içerilerinde neler yaşanıyor, Çankaya direkt şampiyon olacak takımdı ama neden olamıyor? Bunların hepsini araştırıyoruz. Sadece taktik analizi değil, kulüp analizi de yapıyoruz. Örneğin bir kulüpte bir oyuncu, bizim sezon başında tüm takıma verdiğimiz peşinat kadar yıllık anlaşma yapıyor. Bir oyuncu aylık 100 bin lira alırken, aynı takımda farklı oyuncular daha düşük seviyelerde maaş alıyor. Duyuyoruz ki, bu maaş dengesizliği takımın içini kaynatıyor. Bunların hepsini takip ediyoruz.

Salih Özgünsür: Finaldeki rakibiniz Beyoğlu, her ne kadar sezona şampiyonluk kadrosu kurarak başlasa da ligi rakibinizin 13 puan önünde bitirdiniz. Ayrıca içeride de dışarıda da Beyoğlu’nu mağlup ettiniz. Bu durum, final maçı için oyuncularınızda bir rehavete sebep olabilir mi?
Şakilr Filiz: Lig bitti. Biz direkt ikinci olarak finale çıktı. Beyoğlu da Play Off’a kalıp, Play Off’un içerisinde rakiplerini yenerek finale geldi. Demek ki iki takım da değerli bir iş yaptı. Bu kadar ciddi bir şekilde sezon başladığında “grupta aralıksız şampiyon olur, kimse yanına yaklaşamaz” denilen Çankaya’yı birinci maçta eleyen, sezon başında da kendine şampiyonluk hedefi veren bir Beyoğlu... Üçüncü olarak Play Off’a kalıp avantajlı takımlarından biri olan Efeler’i kendi sahasında yenip deplasmanda da 1-0’dan 2-1 geriye düşüp tekrar 2-2’ye getiriyorsa bu takım da değerli bir iş yapmıştır. Bazen kamuoyu “nasıl olsa Kepez iki maçta yendi” diyor ama biz öyle bakmıyoruz. Bir final var, bu finalde bizim rakibimiz var. Rakibimiz, ciddi bir rakip, buraya kadar gelmiş, saygı duyuyoruz. Ama biz kazanmak istiyoruz. Şampiyon olmak istiyoruz. 

Ferudun Özgünsür: Oyuncularınızı bu rehavet düşüncesinden nasıl koruyorsunuz?
Şakir Filiz: Sezon başında kadro planlamasına başlarken sıfırdan bir takım kuruyorduk. Sezona başladık, bununla birlikte saha dışında takım kurmak değil, kulüp olarak da hazır olmak gerekiyordu. İlk etapta bizim tesisin oyuncuların konakladığı yerlerin düzenlenmesi gerekiyordu. Tesiste çocukların kamp yapacağı, kalacağı odalar, tadilata girdi. Bir taraftan maç oynayacağımız sahanın tribünlerinin, zemininin üçüncü lig kriterlerine uygun bir şekle gelmesi gerekiyordu. Federasyon geldi ve bu kriterleri belirledi. Bu hazırlıklar yapılırken, bizim zeminimiz komple kaldırıldı. Bizim antrenman sahamız da yok, maçı da antrenmanı da şu anki sahamızda yapıyordu. Sezon başında takım oluştururken artık takımın lige başlayacağı tarihe göre hazırlıklara başlaması gerekiyordu. Elinde bir takımın varsa o takımla hazırlıklara başlarsın. Ama bizim elimizde takım yoktu. Biz, oyuncu transferi yaparken elimizde 6-7 oyuncu oluştuğunda bir taraftan da sezon hazırlık dönemi başlamıştı. Kampa gitsek hem maliyeti var hem verimi olmayacak. Burada çalışmamız için sağlıklı bir sahamız yok. Komple takım oluştursak bu sefer konaklamada sıkıntı var. Böyle bir sürecin içerisinde başladık. O dönem ikili ilişkilerimi kullanarak DSİ’deki değerli kardeşim Süleyman hoca ile irtibata geçtim, orada müsait olan ancak şartları son derece kötü olan sahada elimizdeki oyuncular ile çalışmalara başladık. Antalya’da %90 nemde, her gün oraya gidip, orada antrenman yapıyoruz. Çocuklara da şunu söylüyoruz, “siz bu işin böyle olduğuna bakmayın. Bu takımın tesisleri de zemini de bitecek.” Oyuncu gelir, ancak bakar ki saha yok, tesis yok, başka oyuncular yok, bırakır gider. Dedik ki, “buna bakmayın, burası Kepez Belediyespor kulübü. Bunu biz aşacağız, siz şunu düşünün; biz en az play off’a kalacağız.” Hemen orada bir hedef verdik.  Bununla birlikte, sezon başında her takım kamp yaparak hazırlanır. Ben biraz daha farklı bakıyorum. Eğer konaklamam iyiyse ve maç yapabiliyorsam, benim için kamp sıkıntısı olmaz. Bizim sezon başında Antalya’daki sıkıntımız hazırlık maçı yapacak takım bulamamaktı. Yeni bir takımımız vardı ve maç yaparak eksiklerini görmemiz gerekiyordu. Hazırlık maçı yapacak takım bulduğumuz an hemen gittik, Kestel’den teklif geldi hemen gittik ve oynadık. Takım eksik olmasına rağmen gittik oynadık çünkü başka bir şansımız yoktu. Henüz hazırlık döneminde eksik bir takımken dahi bize “gol atamıyorsunuz” şeklinde eleştiriler oluyordu. Ben hiç bir zaman hazırlık maçının skorunu baz almadım. O dönemlerde kampın yok, sahan yok, çok şeyler yaşadık ve lige de böyle hazırladık. 
Nitekim ligdeki maçlarımızın hepsini tek tek planladık. Her maçı final maçı gibiymiş göreceğiz dedik. Oynadılarımızdan ders alacağız, oynayacağımızı da final olarak düşüneceğiz dedik. Biz ligde her maçı final olarak gördük, bu maç da bir final. O yüzden çocukların motivasyonunu koparmıyoruz, rakibimize saygı duymamız gerektiğini söyledik, analizlerimizi anlattık, diri ve genç bir takım olduklarını söyledik, turnuva oynayan takım olarak buraya geldiklerini söyledik, çocuklar da finali bekliyorlar. Oynarlarsa şampiyon olacaklarını biliyorlar. Geçmişle değil bugün ile şampiyon olacaklar.


Salih Özgünsür: Bu sezon ligde dört mağlubiyet aldınız. Bunların üçü, iç sahada geldi. Bu konuda bir analiz yaptınız mı?
Şakir Filiz: Sezon planlaması yapılırken, iç sahada kazandığında ve dış sahadan da puan getirdiğinde şampiyon olursun diye bir tezimiz vardı. Bunun planlamasını yaptık. Çocuklara da bunu söyledik. İlk maçımız, iç sahada berabere bitti, ikinci maçta deplasmanda Efeler’i yendik. Kendi içimizdeki değerlendirmemizde “Eğer ilk maçımızda evimizde kazanamadan ikinci maçta deplasmanda kazandıysak, demek ki biz deplasmanda maç kazanabiliyoruz, içeride de kazandığımızda koyduğumuz Play Off hedefine yaklaşacağız.” dedik. 

Ferudun Özgünsür: Kepez Belediyespor, küme düşmeme hedefi ile çıktığı bu sezonda ne kadarlık bir bütçe ile kuruldu?
Şakir Filiz: Rakamlar ile ilgili bir şey söylemem doğru olmaz ancak futbolcular arasında bir maaş dengesizliği olmadığını söyleyebilirim. Elbette hak edişine göre farklı alan var ancak herkes hak ettiğini alıyor. Biz Antalya’dan pek değerini göremiyoruz ama Türkiye’nin her yerinden antrenör, yönetici ve menajer dostlarımız “oyuncularınızın maliyetlerini biliyoruz, bu bütçelerle yaptığınız iş inanılmaz” diyorlar. Ligin ilk yarısında üçüncü lig üçüncü grubun altın teknik direktörü seçildim. Bunu Antalya’da kimse bilmiyor. Diğer kulüplere göre bizim maliyetimizin düşük olduğunu düşünüyorum. Çocuklara da söylüyorum, bir tane misyonumuz var. Biz sezon başında kadro oluştururken çocukları 10 yere soruyoruz. Biz, oyuncuların karakterini soruyoruz. Çocuklara, onları buraya karakterlerinden dolayı getirdiğimizi söylüyoruz. Sizin bir tane misyonunuz var, bütün Türkiye’ye , şampiyon olarak bizim izlediğimiz yolun doğru olduğunu göstermeniz gerekiyor.. Siz karakterlisiniz, sizin ödülünüz bizimle olmak.   

Salih Özgünsür: Her ne kadar değer verilmese de alt ligler, Birinci Lig ve Süper Lig için maden. Bunun örneğini Kerem Aktürkoğlu ve İsmail Yüksek’te gördük. Kepez Belediyespor’da, üst ligler için aday gösterdiğiniz bir oyuncu var mı? 
Şakir Filiz: 2004 doğumlu Abdurrahman Üresin var. Geçen sene BAL Ligi’nde oynattık. İki sene önce benim alt yapımda orta saha oyuncusu idi. En son pandemiden sonra kurulan kısa bir lig vardı. Abdurrahman’a “geç oğlum, sen sağ bek oynarsın” dedik. Orada oynattık, geçen sene takım yaparken “sağ bek almayacağım, bu takımın sağ beki Abdurrahman” dedim. Daha önceki dönemlerden sağ bek oynamış, başarılı oyuncular kulübümüze gelmek istedi. Ama ben, “Abdurrahman’dan başka sağ bek almayacağım. Sakatlanırsa da o, önüne alternatif gelmesin diye bu çocuk oynayacak” dedik. Oynadı, devam ediyor. Üçüncü lige çıktık, ilk maçta “sağ bek çok açık verdi” dediler, sağ bekin oradan atak bile gitmedi. Bir çok kulüp sezon başında istedi, hemen verelim dedik. Biz bu çocuğa, “sen bu takımın alt yapısından yetiştin. Üç yıllık imza atacaksın, senin hak  ettiğini bu kulüp verecek. Hiç bir menajere de ailen de sen de kulak asmayacaksın. Sen, burada şampiyon olup gideceksin” dedik ve gidecek. Devre arasında isteyenler de oldu. Süper Lig’den de isteyenler oldu. Hem futbolculuğu ile hem de karakteri ile olur. Sadece, insanlar kafasını karıştırırsa olmaz. Sözlerimize ailesi de uydu. Bu kriter önemli benim için. Umarım kafasını karıştıran olmaz, iyi bir sağ bek, Gökhan Gönül gibi, milli takıma gidecek bir oyuncu gibi bir potansiyeli var.

Ferudun Özgünsür: Sezon başında en çok kamp konusunda sıkıntı çektiniz, peki sezon içerisinde yaşadığınız en büyük sıkıntı neydi?
Şakir Filiz: Sezon içerisinde pek sıkıntı yaşadığımızı söyleyemem. Sezon içerisinde takım liderken A.Ş. olup kendi yönetimimizin içerisinde başkan değişikliği oldu. Sezonun ortasında böyle bir değişim bazı yerlerde sorunlar yaratabilirdi ama biz bunu sağlıklı bir şekilde geçirdik. Hatta ben, yeni başkan İsmail İltemir’e “senin önünü açmaya hazırız, kafanda başka bir şey vardır, kulübün geleceği için hemen çekiliriz” dedik. Hatta teknik anlamda farklılık düşünüp düşünmediğini de sordum. Devre arasında da yeniden bu durumu konuştuk ve başkan devam etmemizi uygun gördü. Bununla birlikte sezon içerisinde bazı eleştiriler aldık, neden fazla oyuncu değişikliği yapılmıyor gibi. Ben, tribündeki seyirci gibi düşünemem. Gelişim istiyorsak, yukarılara gelmiş ve doğru yaşayan insanları da örnek almalıyız. Dünyanın en büyük antrenörlerinden Guardiola’nın iki tane sözü var. “İnsanlar bizden her maçta 5 gol atmamızı istiyorlar, dünyanın hiç bir yerinde böyle bir şey yok. İnsanlar bizden 5 tane oyuncu değişikliği yapmamızı istiyorlar. Ben, 5 oyuncuyu değiştirip değiştirmeyeceğimi bilecek kadar bir antrenörlük tecrübesine sahibim.” diyor. Son oynanan Real Madrid-Manchester City maçının oyuncu değişikliklerine bakın, o takımların teknik direktörleri oyuncu değiştirmeyi bilmiyor mu? Üstelik kulübeleri de en az oynayan kadar kaliteli. Demek ki bir planları var. Oyuncu, değiştirilmesi gerekiyorsa değiştirilir. Bunların dışında fazla sıkıntı yaşadığımızı söyleyemem. 

Salih Özgünsür: Sezona ve bu play off finaline nasıl hazırlandınız? Nasıl analiz ve planlama yaptınız? 
Şakir Filiz: Biz planlamalarımızı o güne göre yapmadık. Örneğin rakiplerimiz bizim kulübümüzün içini, biz de rakiplerimizin içini biliyoruz. Bu takım yönetim olarak, hoca olarak devam eder mi, içerilerinde neler yaşanıyor, Çankaya direkt şampiyon olacak takımdı ama neden olamıyor? Bunların hepsini araştırıyoruz. Sadece taktik analizi değil, kulüp analizi de yapıyoruz. Örneğin bir kulüpte bir oyuncu, bizim sezon başında tüm takıma verdiğimiz peşinat kadar yıllık anlaşma yapıyor. Bir oyuncu aylık 100 bin lira alırken, aynı takımda farklı oyuncular daha düşük seviyelerde maaş alıyor. Duyuyoruz ki, bu maaş dengesizliği takımın içini kaynatıyor. Bunların hepsini takip ediyoruz.




Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.06.12 09:26:06
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






Öğretmene darp olayına konu olan veli ve öğrenci konuştu:

Kahramanmaraş’ta bir öğretmenin okul önünde darp edildiği olaya konu olan kadın veli ve çocuğu yaşanan olayı anlattı.
Kahramanmaraş’ın merkez Onikişubat ilçesinde bulunan Mimar Sinan İlkokulu’nda görev yapan 54 yaşındaki Sınıf Öğretmeni Ferhat Pakdil, iddiaya göre okulda yaramazlık yapan bir öğrenciyi uyardı. Duruma tepki gösteren aile, öğretmenle konuşmak için okul önüne gitti ve okul önünde veliler ve öğretmen arasında arbede yaşandı. Olayda, bileği kırılan ve başından yaralanan öğretmen, karı koca veli hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Olay sonrası, öğretmeni darp eden erkek veli A.A., mahkeme tarafından tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi.

“Bir yanağından tutmuş, diğer yanağına tokat atmış”
Darp olayı sonrası tutuklanan A.A.’nın eşi Betül Arabacı, yaşanan olayı anlattı. Arabacı, öğretmenin kızına tokat attığını iddia ederek, “Bu hafta Pazartesi günü kızım okuldaydı. Üçüncü ders teneffüsünde 2 çocuk koridorda koşuyor. Ferhat Bey de çocukları görüyor, çocuklar da çığlık atarak sınıfa koşuyor. Öğretmen de sınıfa çocuklarının arkasından giriyor. Hangi çocuğun bağırdığını bilemiyor ve benim çocuğumun bir yanağından tutmuş, diğer yanağına tokat atmış. Bu olayın ardından da ağlayınca öğretmen alıyor, rehberlik servisine götürüyor. Birbirlerinden özür diletiyor ve daha sonra diyorlar ki, ‘eğer bu meseleyi ailene anlatırsan Ferhat öğretmenin daha çok sinirlenir, sakın söyleme bu aramızda sır olarak kalacak’ deniliyor. Çocuğu okula almaya geldiğimde çocuğumun yanağında kızarıklık vardı. Bu durumu sorduğumuzda kızım ‘Terledim elimi yanağıma götürünce iz oldu’ dedi. Biz eve geldikten sonra bu durumu ağlayarak ablasına anlatmış. Ertesi gün oldu, eşim ile birlikte okula giderek Ferhat Bey’in gelmesini bekledik gelsin konuşalım diye. ‘Ne hakla vuruyorsunuz? Bu nasıl olur?’ dedim. Orada sinkaflı kelime kullandı ve ben de sinirlerime hakim olamadım. Okul müdürü polise, ‘Bizim bundan haberimiz vardı ama kendi aramızda anlaştığımızı düşündük’ dedi. Şimdi, 54 yaşındaki bir öğretmenle 8 yaşındaki bir öğrenci neyi, nasıl anlaşır” dedi.

“Hiç kimse doğruları söylemiyor”
Darp olayından dolayı pişman olduklarını ifade eden ve yapılan durumu savunmadıklarını söyleyen Arabacı, “8 yaşındaki bir çocuğa vurulur mu ya? Bu hangi eğitimde, hangi dinde ve hangi ahlakta var? Bizim yaptığımız tamamen yanlış, ben bunu savunmuyorum ama küfür edince öfkeme hakim olamadım. Zaten her ay kemoterapi alıyorum, çocuğum zaten benden ayrı büyüyor. Eşim bu zamana kadar 17 yıl uzman çavuş olarak bu ülkeye hizmet vermiş birisi. Mahkeme eşime tutuklama, bana da denetimli serbestlik verdi. Şimdi ben kızımı başka okula veremiyorum. İsmimiz her yerde yayıldığı için okullara gidemiyorum, çocuğum da hiçbir okula gitmek istemiyor. Yaptığımı asla savunmuyorum, şu anda çok pişmanım. Ama onu da bir araştırın, daha önce velilerle ne yaşanmış. Olay sonrası kızımın sınıf öğretmenini aradım. Öğretmenine sordum ‘Neden haberim olmuyor’ dedim. ‘Biz Ferhat Bey’i defalarca uyardık, kendisi şeker hastası bu olayların buraya geleceğini biliyordum’ dedi. Ama şu anda bunların hiçbiri yokmuş gibi davranılıyor, hiç kimse doğruları söylemiyor” diye konuştu.

“Başka okula gitmek istemiyorum”
Okulda yaşanan olayı anlatan 8 yaşındaki öğrenci Melek Arabacı, “Okula gitmek istemiyorum, Ferhat öğretmenim bana yine vurur. Ben sınıftayken iki tane çocuk koştu, onlar çığlık atarken sınıfa kaçtı. İki arkadaşım çığlık atınca öğretmen ben sandı, bana geldi vurdu. Bir de beni rehberlik öğretmenine götürmeden önce yanağımın içi biraz kanadı. Rehber öğretmenine götürdüler. Rehber öğretmen, ‘sakın anne ve babana deme, Ferhan Hoca daha çok sinirlenir’ dedi. Akşam anneme söylemedim, ablama söyledim. Ablam da beni ikna etti anne ve babama söylettirdi. Annem de öğretmenimi aradı. Başka okula da gitmek istemiyorum çünkü herkes beni kötü görüyor. Babam zaten yeni geldi evimize geri gelmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.

Öğrencilerin ifadeleri de ortaya çıktı
Yaşanan olay sonrası pedagog eşliğinde ifadeleri alınan iki öğrencinin ifadeleri de ortaya çıktı. Mimar Sinan İlkokulu’nda öğrenim gören bir öğrencinin ifadesinde şu cümlelere yer verildi:
“Olay günü sınıfın giriş kapısında Y. isimli sınıf arkadaşım gürültü yapıyordu. Ferhat öğretmenimiz nöbetçi öğretmendi. Gürültü olunca bizim bulunduğumuz sınıfa geldi. Arka sırada oturan Meleğin yanağına tokat attı. Oysa gürültüyü Y. yapmıştı. Hep beraber rehber öğretmenin odasının oraya gittik. Ferhat öğretmenden özür diledik. O da bizden özür diledi. Ancak Melek ağlayarak bu konuyu ailesine söyleyeceğini bildirerek oradan ayrıldı.”
Bir diğer öğrenci ifadesinde ise, “Olay günü sınıf içerisinde yüksek sesle oyun oynuyorduk. Bu esnada Ferhat Öğretmen nöbetçi öğretmen olarak sınıfa girdi. Arkadaşım olan Melek’in yanağını sıktı ve yanağına bir tane tokat attı. Daha sonra rehber öğretmenin yanına gittik hep beraber biz yaptığımız gürültüden dolayı öğretmenimizden özür diledik ancak Melek sessiz kaldı” diye konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.10.07 20:02:09
Son Düzenlenme Tarihi :





Kızıltoprak’ta 2 bin 500 kişilik iftar

Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’nin mahalle iftarları Kızıltoprak’la devam etti. Mahallenin kapalı pazar yerinde düzenlenen iftara yaklaşık 2 bin 500 kişi katıldı. 
Muratpaşa Belediyesi’nin Ramazan ayı boyunca gerçekleştireceği mahalle iftarları Kızıltoprak’la devam etti. Muratpaşa Belediyesi, iftar için hazırlıklara günün erken saatlerinde başladı. Bir yanda Muratpaşa Belediyesi aşevinde çorba, kuru fasulye, pilav ve tatlıdan oluşan iftar yemeğinin hazırlıkları diğer yandan pazar yerine masa ve sandalyelerin yerleştirilmesi başladı. İftara kısa bir süre kala yemeklerin de getirilmesiyle tüm hazırlıklar tamamlandı. Mahalle sakinleri kurulan 5 ayrı noktadan sıcak yemeklerini alırken Muratpaşa’nın iftarında dualar eşliğinde oruçlar açıldı. Kızıltoprak’tak iftara yaklaşık 2 bin 500 kişi katıldı.  Muratpaşa Belediyesi, 23 Mart’ta başlayan Ramazan’da Kızıltoprak Mahallesi’yle birlikte 43 mahalle için iftar düzenlendi. Mahalle iftarları arife gününe kadar devam edecek. -HABER MERKEZİ

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.04.12 12:25:38
Son Düzenlenme Tarihi :