SON DAKİKA

logo

Enkaz kent Hatay’da yüz güldüren hasat: Kavun tarlada 11 TL’den alıcı buluyor

Depremin vurduğu Hatay’da tadıyla ünü ülke sınırlarını aşan tescilli Kırıkhan kavununda hasat başladı. Tarladan kilogram fiyatı 11 TL’den alıcı bulan kavunda rekolte, üreticinin yüzünü güldürdü.
Depremin vurduğu Hatay’da hayat normale dönmeye devam ediyor. Kırıkhan ilçesinde yetişen coğrafi işaretli kavunda hasat başladı. Kokusu, rengi ve tadıyla ünü ülke sınırlarını aşan Kırıkhan kavunundaki rekolte çiftçinin yüzünü güldürdü. Tarlada 11 TL’den alıcı bulan Kırıkhan kavunu, Türkiye’nin çeşitli illeri başta olmak üzere yurt dışına da gönderiliyor. Öte yandan bereketiyle çiftçinin yüzünü güldüren hasat Amik Ovası’nda, sıcak hava da devam ediyor. Sıcak hava tarım işçilerini zorlasa da hasat durmadan devam ediyor.

“Depremin ardından süreç güzel gidiyor”
Rekoltenin geçen yıla oranla daha iyi olduğunu ve fiyatların kendilerini tatmin ettiğini belirten Çiftçi Kaan Mertoğlu, “Depremin ardından süreç güzel gidiyor. Hasatlarımız güzel, yerinde her şey. Depremden dolayı üretime ara vermedik, üretmek zorundayız. Bugün de kavun toplamanın 3’üncü günündeyiz. Mallarımızı yavaş yavaş tarladan çıkarıp halka sunuyoruz. Fiyatlar geçen seneye oranla tatmin edici. Fiyatlar şu anda 10-11 TL civarında. Geçen yıla oranla tabii ki güzel. Emeğimizin karşılığını elbette daha güzel almak isteriz. Geçen yıla oranla rekolte de çok güzel. Kırıkhan kavunu Türkiye’de 1 numara diyebiliriz. Nereye giderseniz gidin, Kırıkhan kavunu diye satılır” dedi.
Kavun hasadının 40 dereceyi bulan sıcakta devam ettiğini ve zorladığını dile getiren işçilerden Ali Bagalsun da, “Hasat şu anda devam ediyor. Çiftçiler kendi imkanlarıyla mahsullerini kaldırmak için mücadele veriyorlar. Zor oluyor hava sıcak, Temmuz ayındayız. Zorluyor. Depremden sonra çalışmak zor geldi ama ne yapalım, hayat devam ediyor. O günler gerçekten de çok zordu. Rabbim kimsenin başına vermesin. Yevmiye 350-400 TL’den başlıyor. Çok şükür” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.04 16:02:12
Son Düzenlenme Tarihi :

Yorum Yap






"Çay kaşığı ile verir gibi yapıp kepçeyle geri aldılar”

Saadet Partisi Demre İlçe Teşkilatı ülkemizde yaşanan ve vatandaşlara zor günler yaşatan ekonomik sıkıntılara ilişkin basın toplantısı düzenledi. 
Çok sayıda vatandaş ve teşkilat mensubunun katıldığı basın açıklamasında milyonlarca insanın muzdarip olduğu konular ele alındı.
"Çay Kaşığı ile Verir Gibi Yapıp Kepçeyle Geri Aldılar /Almaya Devam Ediyorlar" diyen Saadet Partisi Demre İlçe Başkanı Nuri Tural, "Sözde fahiş fiyatlarla mücadele ettiklerini söyleyenler, en fahiş vergi zamlarını yine kendileri yapıyorlar." ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Demre İlçe Başkanı Nuri Tural açıklamasında şunları söyledi: " Yılın ilk yedi ayını, seçim sonrasının ilk iki ayını geride bıraktık. Üç ay sonra da Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak etmiş olacağız.
Çok iyi hatırlıyorsunuzdur. Seçimden önce, iktidarın sürekli tekrar ettiği bir sloganı vardı. 21. Yüzyıl “Türkiye Yüzyılı” olacak. Ancak, seçimlerden hemen sonra bambaşka bir süreç yaşıyoruz. Yaşadığımız bu süreçteki gelişmeler şunu göstermektedir:
Bu yıl, “ZAM YILI”, “VERGİ YILI” ve “ENFLASYON YILI”, en önemlisi “BELİRSİZLİKLER YILI” olacak. Demokrasi tarihimizde Milletimizin zihinlerine öyle kazınmış olacak.
Başta ekmek olmak üzere temel gıda maddelerine gelen zamlar; enerji ve akaryakıt ürünlerine gelen zamlar;. Tüm ulaşım hizmetlerine gelen zamlar; şuna zam, buna zam, ona zam… Önündeki kelime değişiyor, ardından gelen zam kelimesi ise hiç değişmiyor. Zam kavramı milletimizin üzerine çökmüş adeta bir “karabasan” haline geldi maalesef.
ÇAY KAŞIĞIYLA VERİP, KEPÇEYLE GERİ ALDILAR
İktidarın söylemleri ile yaptıkları arasındaki makas her geçen gün daha çok açılıyor.
- Sözde fahiş fiyatlarla mücadele ettiklerini söyleyenler, en fahiş vergi zamlarını yine kendileri yapıyorlar.
- Sözde faize karşı olduklarını söyleyenler, hem faiz oranlarını insafsızca yükseltiyorlar hem de faizci rantiye kesimine ödenen miktarı sürekli artırıyorlar. Unutulan nass hükümleri ise hala bir tarafta duruyor.
- Sözde IMF’den kurtulduk diye algı politikası uygulayanlar, IMF’den daha beter, daha acı reçeteler uyguluyorlar. Uyguladıkları yanlış ve verimsiz politikaların bütün yükünü de dar gelirlinin sırtına yükleyerek.
- Bu arada, sözde “enflasyonun boynu” da seçimden sonra kırılacaktı; ancak enflasyon yeniden şahlandı, isabetsiz politikalarla daha da palazlanan enflasyonun boynunun kırılması daha da güç hale getirildi. 
Sonuçta Merkez Bankası enflasyon tahminlerini “güncelledi”, şimdilik %61 olarak tespit etti. Yarın nasıl bir tespitte bulunacağını hep birlikte göreceğiz. Yapılan ve insafla bağdaşmayan akaryakıt zamlarının maliyet etkilerinin ne kadar olacağı ise henüz belli değildir.
Seçim döneminde 20 tl olan mazot bugün itibarıyla 40 tl olmuştur
ÇİFTÇİNİN ÜRETEMEZ DURUMA GELMESİ SÜRPRİZ OLMAZ
Başta enflasyon olmak üzere ekonomide 2023 öngörülerinin hiçbiri tutmayınca, şimdilerde artık iyileşme için 2025 ve sonrası işaret edilmeye başlandı.
Kira fiyatları ortada, çarşı-pazarın durumu ortada! Yani, durum gayet açık ve net. Durumu vatandaşlarımızın takdirlerine bırakıyorum.
Söz gelimi, Büyükşehirlerde 8 ila 10 bin, diğer şehirlerimizde ise 5-6 bin lira kira yardımı muhakkak verilmelidir.
Kötü ekonomi yönetimi artık toplumun huzur ve barışını da bozar hale gelmiştir.
Her gün bir başka yerden ev sahibi-kiracı tartışması, alacak verecek kavgası haberlerini duyuyoruz, okuyoruz. Arkası yazılan çek ve senetler her gecen gün hızla artmaktadır
Yanlış dış politika, ardından hatalı göç politikası ve üstüne bir de yanlış iç güvenlik politikaları eklenince sokaklar güvensiz hale gelmiştir. İnsanımız  endişelidir, tedirgindir. Ülkede gittikçe artan bir karamsarlık  havası oluşmaktadır.
Biz Milli Görüş Hareketi olarak ilk adımımızı “Önce Ahlak ve Maneviyat” diyerek atmış bir siyasi hareketiz.
Yarım asrı aşkın bir süredir ahlaki ve manevi değerlerimizin önemini her daim vurguluyoruz. Bugün yaşadığımız problemlerin temelinde, yine ahlaki ve manevi değerlerimizin tahrip edilmesi yatmaktadır.
Maalesef en tepeden en alt kademelere varıncaya dek bir bozulmuşluk, bir kokuşmuşluk söz konusu.. Rüşvet ve yolsuzluk adeta kanıksanmış, uyuşturucu meselesi bir kangrene dönüşmüş, mafyalar ülkemizde cirit atar hale gelmiştir. Veya bir takım mihraklar tarafından bilinçli şekilde bu hale getirilmiştir.
İktidar, en ufak bir eleştiriye dahi tahammül edemezken, en cılız sesle dile getirilen hak taleplerini en sert şekilde sustururken, köyünü, ağaçlarını koruyan insanlara TOMA’larla, biber gazıyla en ağır şekilde müdahale ederken; diğer tarafta belinde silah, elinde uyuşturucu paketleri olan gruplar elini kolunu sallayarak sokaklarda, aramızda gezer hale gelmektedir.
Ama işte biz burada, milletimizin problemlerini ve bunlara dair çözüm tekliflerimizi dile getirmeye devam ediyoruz ve getirmeye de devam edeceğiz.
Ülkemizin problemleri bir bütündür. Dolayısıyla çözümler de bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır.
İlk adım; “Önce Ahlak ve Maneviyat” olmalıdır. Siyasi hayatımızdan iş ve toplum hayatımıza varıncaya dek her sahada ahlaki ve manevi değerlerimiz esas alınmalıdır. Toplumsal ahlak ve sorumluluk bilincini geliştirmemiz ve yerleştirmemiz gerekmektedir.
Ardından “Üretim ve İstihdam Odaklı” yatırımlara öncelik verilmeli; en önemli kaynağımız olan insan kaynağımız başta olmak üzere kaynaklarımızın israfına bir an evvel son verilmelidir.
Gençlerimizi işsiz bırakan hatalı eğitim ve ekonomi anlayışı son bulmalı; ülkemiz genelinde “Hızlı ve Yaygın Kalkınma Hamleleri” başlatılmalı, “Nitelikli Eğitim”e ağırlık verilmelidir.
Tarım, acilen bir “milli güvenlik meselesi” olarak ele alınmalı; üreticimiz, çiftçimiz, besicimiz mutlaka desteklenmelidir. Maliyet artışları altında ezilmesine engel olunmalıdır.
Tüm bunları gerçekleştirebilmek için kuşkusuz ehliyet ve liyakat sahibi insanlarımızın önünün açılması gerekir; partizanlığa, adam kayırmaya derhal son verilmesi gerekir.
Unutulmamalıdır ki, yoksulluğu bitirebilmenin ilk şartı yolsuzlukların kökünü kazımaktır! Bu da ehliyet ve liyakat sahibi kadrolarla olur.
Herkes bilir ki, bir yerde yoksulluk hızla artış gösteriyorsa, orada “sistematik bir yolsuzluk düzeni” hâkimdir ve siyasetle özdeşleşen bir yönü vardır.
 “Yaşanabilir ve Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa etmenin yolu işte buralardan geçmektedir. Ardından  “Şahsiyetli Bir Dış Politika” gelir ki o da “Adil ve Yeni Bir Dünya’nın kurulabilmesi için gerekmektedir.
Saadet Partisi olarak bizler, her zaman iktidarı ve sorumluları uyardık, bugün de uyarıyoruz. Yarın da uyarmaya devam edeceğiz.
İnsanımızın haklı talep ve beklentilerinin destekçisi, verilen sözlerin, yapılan işlerin doğru, verimli ve gerekli olup olmadığının  takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
* SP Basın

Kaynak : Haber Merkezi
Ekleme Tarihi : 2023.08.13 15:35:56
Son Düzenlenme Tarihi :





Güneşte çalışanlar, terleme azalıyorsa dikkat

İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Pınar Ergin, sıcakta çalışmak zorunda kalanların terlemesinin azalması ve yüzünde kızarıklar oluşmaya başlaması, baş ağrısının güneş çarpmasına işaret olduğunu belirterek, hemen hastanın serin bir alana alınması ve hekime başvurulması gerektiğini söyledi.
Türkiye’yi etkisi altına alan Afrika sıcakları ülkenin en sıcak illerinin başında gelen Adana’da daha fazla hissediliyor. Nem ile birlikte hissedilen sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu Adana’da Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Pınar Ergin, güneş çarpmalarına karşı uyardı. Ergin, güneş çarpmasının özellikle güneşli günlerde uzun süre dış ortamda güneşe uygun olmayan şartlarda kalarak vücut ısısının kırk dereceye yakın yükselmesi ve buna bağlı bazı semptomların ortaya çıkması durumu olduğunu ifade etti.
Öncelikle güneş çarpmasından korunmak için saat 11.00 ile 16.00 arasında mümkün olduğunca dış ortama çıkmamak gerektiğini belirten Dr.Engin,"Çıkmak zorunda kalındığı zaman ise geniş, sentetik olmayan kumaşlardan bol kıyafetler giymek. Güneşten korunmak için yoğun güneş kremi ve koruyucu şapka kullanmak gerekir" dedi.

"Bol su tüketin, şapka takın"
Güneş çarptığında yapılması gerekenleri anlatan Ergin," Güneş çarptığından şüphelendiğimiz kişileri öncelikle serin bir ortama almamız lazım Üzerinde dar, kalın kıyafet varsa onların inceltilmesi lazım. Eğer şuuru açıksa su içirilmesi lazım. Ve vücut ısısını düşürülmesi için soğuk duş iyi gelir. Yalnız kalp hastalığı veya buna benzer bir ritim bozukluğu gibi bir hastalığı yoksa hızlıca vücut ısısının düşürülmesine katkıda bulunur. Ve hastanın genel durumunu toparlar”ifadelerini kullandı.
Güneş çarpmasına en çok güneşin altında çalışmak zorunda onların maruz kaldığını anlatan Ergin, “Güneş altında çalıştıklarında su tüketimini arttırmaları gerekiyor. Her zamankinden daha fazla su içmeleri ve mutlaka şapka kullanmaları gerekiyor” diye konuştu.

"Güneş çarpınca terleme miktarı azalır"
Güneş çarpmasının belirtilerine de değinen Ergin: “Güneş çarpması meydana gelen kişi de önce terleme değişiklikleri olur. Çok yoğun terlerken terleme miktarı azalır. Yüzünde ve vücudunda kızarmalar başlar. Kırmızı renkli renk değişiklikleri başlar. Şiddetli baş ağrısı, ileri dönemlerde bulantı, kusma, şuur bozuklukları, uyku gelmesi gibi durumlar ortaya çıkar. Güneşe rağmen terlemiyorlarsa, baş ağrısı ve bulantı başladıysa hemen serin bir yere geçip soğuk su duşu en iyi yöntemdir. Acillerde mekanik soğutmalar uygulanıyor. Soğuk buhar uygulamaları yapılır. Artı hemen gelir gelmez soğuk serum transfüzyonu yapılıyor. Tabii ki en başta serin bir ortama alınmalı hasta” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak : İHA
Ekleme Tarihi : 2023.07.27 22:44:12
Son Düzenlenme Tarihi :